Kanuni'den Hür Adam'a totaliter zihniyet - TEST

  • GİRİŞ17.01.2011 10:09
  • GÜNCELLEME17.01.2011 10:09

Popüler tarih toplumda çok rağbet görüyor, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet sorgulanıyor.

İlginçtir, herkes kendi totaliterini savunuyor ve çelişkinin farkında değil.

Muhteşem Süleyman Osmanlı’nın Napolyon’u denilebilecek bir egoya sahip sultandı. Bu sebeple çok hırslı, iddialı, akıllı, yetenekli, çalışkan ama mutsuz ve yalnız bir sultandı. Tıpkı pek çok narsisist lider gibi. Ünlü politik psikoloji uzmanı Vamık Volkan da Mustafa Kemal için “Onarıcı Narsisist” tanımlaması yapmıştı. Büyük İskender veya Cengiz Han’ın  kişilik profillerini  incelersek aynı özellikleri görürüz.

Beni asıl ilgilendiren olaylardaki “realite körlüğü” olmuştur.

Kanuni ve Karınca

Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhül İslam Ebussud Efendi’den şu beyitle fetva istemiş:

“Dırahta ger ziyan etse karınca, Zararı var mıdır anı kırınca”(Ürünlere zarar veren karıncaların öldürülmesinde dinen bir zarar var mıdır?)

Ebussud Efendi bir beyitle cevap vermiş:

“Yarın Hakkın divanına varınca Süleyman’dan hakkın alır karınca”

Böyle ego sahibi sultanı dengeleyen aksakallıya “Muhteşem Yüzyıl” filminde yer verilecek mi göreceğiz. Eğer oryantalist yaklaşım sürerse “Gay, yavşak, seks düşkünü” manzara devam eder.

Tepkiler ise hiç adil değildi. Osmanlıyı sevmek güzel bir şey ama “Osmanlıcılık” tarzındaki takım tutar gibi gelenekçilik fanatizmi hiç vicdani değildir ve totaliter bir zihniyet demektir. Akıllı insan hayalindeki Kanuni’yi değil gerçek Kanuni’yi seven insan değil mi?

Hür Adam filmine göre Bediüzzaman’ı “Hür Adam” değil “Cesur Adam ifadesi daha iyi tanımlıyor. Belki de lekesiz ve duru olduğu için böyle cesur olabiliyor.

Yüksek idealleri için dik durabilmesi, Kuzey Rusya’da esir kampında Çarın komutanına ölümü göze alıp eğilmeyerek idamla yargılanması ve sonuçta kendisinden özür dilenmesi,

31 Mart 1909 mahkemelerinde beraatinin arkasından “Yaşasın zalimler için cehennem” sloganı ile yürümesi,

1922’de kendisinin de içinde bulunduğu kurtuluş savaşının “Manevi meşruiyeti”nin tehlikede olduğunu gördüğünde herkesin yeni padişah olarak gördüğü Mustafa Kemal’e itiraz ve ikaz da bulunması.

Kaç defa zehirlendiği halde davasından vazgeçmemesi, fakat bir kanaat önderi olarak kendisine zulmedenlere “Bizim vazifemiz onlar için hidayet temennisinden ibarettir” diyerek sabırla karşılık vermesi.  “Müspet hareket” ilkesini her mektubunda dile getirmesi.

İran, Afganistan, Tunus ve Türkiye

Varna Savaşı’nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar.

“Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç aksakallı görmedim. Hepsi genç, hepsi taze!” Komutan şu cevabı verir:

- Padişahım! İçlerinde bir aksakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir miydi?

İran’da Afganistan’da Tunus’ta Bediüzzaman gibi bir kanaat önderleri olsaydı başlarına böyle diktatör yönetimler gelir miydi dersiniz.

Bence bugün Türkiye’de muhafazakarlar demokratlaşabiliyorlarsa zihinsel arka planda Bediüzzaman’ın kanaat önderliği yatıyor.

“Kim demokrat, kim diktatör” bir ölçekle puanlamaya ne dersiniz?

(Az, nadiren: 1 puan, Kısmen: 2 puan, Sıklıkla: 3 puan)

Eleştirilebilirlik

1-Eleştiriden çok rahatsız olur, insanlar yüzüne karşı eleştiremezler.

2-Başkalarını kolayca karalar ve başkalarının kusurları ile ilgilenmek hoşuna gider.

3-Kötü davranışı unutmaz, kolayca affetmez, kin besler.

4-İçinde öneri olan eleştiride bile ilk tepkisi olumsuz olur.

5-Hayır kelimesini evet kelimesinden çok kullanır.

Özgürlükçülük

6-Kendi fikrini kabul ettirmek için ısrarcıdır anlamaya çalışmaz,

7-Herşeye müdahale eder ve her ayrıntıyı kontrol etmek ister,

8-İnsanlara kolay güvenmez, sadakat testi yapar,

9-Mantıklı temeli olmadan hataları abartır kolayca şiddete başvurur,

10-Zorlayıcı, buyurgan, acımasız davranır,

Çoğulculuk

11-Olayları kolayca kategorize eder,iyi ve kötü savaşları düzleminde yorumlar,

12-Sık sık yanlış anlaşıldığından yakınır, kendisine haksızlık yapıldığına kolayca inanır, özeleştiri yapamaz, kendi çıkarına öncelik verir,

13-İstediği yapılmayınca sinirlenir, ret gerekçesini önemsemez,

14-Kuralların kendi isteği biçiminde oluşmasını ister,kaybetmeye tahammülü yoktur,

15-Niyet sorgulaması yapar,kendisine benzemeyene kuşku ile yaklaşır,

Katılımcılık

16-Kimseye güvenmez,az konuşur,kolay inanmaz, körü körüne savunma halindedir,

17-Kararları tek başına almaya yatkındır, danışmayı sevmez, çıkarı olmadığı durumlarda fedakarlık yapamaz,

18-Aile üyeleri ve yakın çevresi dahil başkaları adına kolayca söz verir,

19-Görüşmelerde kendi fikrini kabul ettirmek için dürüst olmayan yollara başvurur,

20-Kendi görüşü dışında bir karar çıkarsa karara uymamaya yatkındır.

_____________

0-20 puan tam demokrat 20-40 sorunlu demokrat 40 yukarısı diktatör sınırlarındadır.

Olayları analiz ederken “Realite körlüğü”nü gidermek ve bütüncül bakışı sağlamak için bu ölçek işe yarayabilir. Bu ölçeği kişinin kendisi değil onu yakından tanıyan iki kişinin tanımlaması önerilir.

Hangi dünya görüşünden olursa olsun diktatörlük, çağdaş tiranlık, istibdat akıl gözünü kör eder, yaşanan olaylara birde bu gözle bakmakta fayda vardır.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7
ntarhan@gmail.com

Yorumlar50

  • nejdet 13 yıl önce Şikayet Et
    AYRICA HOCAYA Bİ DERS VEREYİM:. Cevap gelmemiş ama bir de hocam, bütün yazdıklarım üstüne şunu bilin ki: Demokratlığı hakkaniyeti, adaleti ve bunun yanında cesareti biz Hz. MUHAMMED (SAV) den öğrendik. yada öğrenmeye çalıştık. Peygamberimizin hayatı önümüzde dururken kimse bu değerleri yeniden bulmuş havasına sokulup bizi incitmesin. Bedüzzaman Bu dinin ve peygamberinin sünnetlerine giden onlarca yollardan biridir. ne tektir ne en güzelidir.bu yol olmasada olur. Asıl olan yolun sonudur.
    Cevapla
  • nejdet 13 yıl önce Şikayet Et
    SORULAN SORUYA CEVAP VERMEK YERİNE NİYE KULAĞA HOŞ SÖZLER SIRALIYORSUNUZ. Suat Aktas bey bundan önceki son iki yorumumda 7 tane soru sormusum size ama bir tane cevap verememişsiniz. Uslup dersi vereceğinize önce karşınızdakinin sorularını cevaplama nezaketinde bulunun.Hemde beni haksız çıkarmış olursunuz.Yok ben cevaplayamıyorum diyosan ne hoş ne boş konuş.en azından haklısın demeyi bilki cevapsız bıraktığınız sorular taş olup kalmasın üstünüzde
    Cevapla
  • Kamil 13 yıl önce Şikayet Et
    çok yazan çok biliyor demekmi. peygamberin varisi ne demek,peygamber fani idi ve ölmüştür,kendisinden sonra gelecekler için Kuran ı bırakmıştır,yani alim değil Kuran bırakmıştır,üstelik bir adamın alim olup olmadığını nasıl anlayacağız?başının üstünde ruhani bir şeymi olmalı,sonra yaşar nuri alimmidir?muhammet nur doğan,fethullah gülen,cübbeli,hangisinin alim olduğunu neye göre anlıyorsunuz?ağzını köpürte köpürte peygamber şöyleydi böyleydi deyincemi anlıyorsunuz?bırakın alimi Allah a dönün gerçek kurtuluş orada
    Cevapla
  • Mehmet Bodur 13 yıl önce Şikayet Et
    AHAMZA: BATIL SİSTEM..... İnsanlar bir dini ya da bir ideolojiyi uygulamak için değişik yöntemler uygulamışlardır. Örnek: demokrasi, militarizm, saltanat....(Peygamberimizden sonra) Müslümanlar daha çok militarizm ve saltanatı tercih etmişlerdir. Bu konuda kesin ve mutlak bir emir olmadığı için olmuştur bunlar. Bunların hiç birine batıl demeyen kişiler demokrasiye batıl diyorlar. Demokrasi ucu açık bir işletim yöntemidir. Bana göre idareye talip olan herkes, her din, her fikir parti kurmalı ve yönetime talip olmalı.
    Cevapla
  • ahamza 13 yıl önce Şikayet Et
    mehmet bodura. Çoğulcu demokrasi için insanların seçebilecekleri bir çok seçenek omalı , üç tane partinin seçenek olarak sunulduğu , farklı mesleki , dini ve siyasi anlayışların temsilinin imkansız olduğu ekseriyet demokrasisi çoğunluğu hak ve güç sebebi sayan kuvvete dayalı batıl bir sistemdir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat