Dersim, özür, Kerbela travması ve Tazminat hakkı

  • GİRİŞ25.11.2011 09:53
  • GÜNCELLEME25.11.2011 09:53

Gerçeklerle yüzleşip özür dilemek, nefreti arttırmaz tam tersi bağışlamayı sağlayarak düşmanlığı azaltır.

İnsanların hayatında travmatik yaşantılar da olduğu gibi toplumların hayatında da travmatik yaşantıların toplumsal davranışları belirleyici etkisi vardır. Kerbela olayı  Emeviler’in uzun ömürlü olmamasının en büyük nedeni idi. Hemen sonraki dönem Abbasiler 500 yıl yaşarken Emeviler’in 80 yıllık kısa ömrü anlamlıdır.

Zalim yöneticiliğin ve siyasetin çıkarının girdiği yerde kardeşliklerin kolayca unutulmasının acı örneği o tarihlerde  yaşanmıştı. Emeviler’in siyasi otoritesine itiraz eden verilmiş sözlerin tutulmasını isteyen seyyitler topluluğu katledildi. O acının etkisi ile halen Mezopotamya’nın acı çekme kültürünün Muharrem ayında yaşatıldığını biliyoruz.

Aynı biçimde Seyit Rıza Anadolu’daki seyyitlerdendi. Osmanlı zamanında aşireti istenmeyerek de olsa idare edilmişti. Doğru dürüst vergi vermeyen, askere adam göndermeyen ama isyan da etmeyen bu topluluğu Osmanlı özel fermanlarla isyan ettirmeden yönetebiliyordu.

Fakat Cumhuriyet döneminin yukarıdan aşağı modernleşmesine direnen eski alışkanlıklarını terk etmeyen ve Şeyh Sait isyanına karışmayan, ancak isyan etmeyen bu topluluğu o tarihlerin Ergenekonu tahrik etti. Tıpkı Şeyh Sait’in düğününe baskın yapıp isyanı başlatan Menemen’de ne olduğu belirsiz olayları gibi…

O tarihlerin Ergenekon çetesi Said Nursi’yi ve  Arvasi’leri  tahrik edip taraftarlarını sokağa dökmeyi başaramamıştı. 

6-7 Eylül azınlık katliamı, 12 Eylül öncesi Maraş, Çorum olayları, 27 Mayıs Hürriyet meydanında Üniversiteli Turan Emeksiz’in öldürülmesi olayları gibi faili meçhul olaylarla halk tahrik edilerek olaylar başlatılıyor ve sonra “En kötü olasılıklı senaryoya göre hazırlanmış harekat planı”  uygulamaya geçiyordu.

En kötü olasılıklı senaryo olarak hazırlanmış Balyoz planının ayrıntıları incelendiğinde Adapazarı, İzmit ve Fatih camii olayları ve arkasından isyana müdahale senaryoları ne kadar birbirine benziyor.

Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim Doğu Anadolu’da benzer katliam yapmak istiyor fakat tarihçilere göre Şeyhülislam’ın fetva vermediği Dersim benzeri kıyımın gerçekleşmediği biliniyor. Çünkü Osmanlı dönemi hukuk içinde kalarak asayişi sağlamayı esas almıştı.

Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarında Devletin ali menfaati için hukuku rafa kaldırarak”  isyanlara müdahale olağan bir durumdu.

Bu uygulamalar toplumsal yara oluşturuyordu. Mamafih Sayın Başbakan’ın açıkladığı belgede şu cümlelerin satır aralarını iyi okumak gerekiyor.

“Dersim gittikçe Kürtleşiyor, mefkureleşiyor, tehlike büyüyor. Seyit Rıza'nın hükümete karşı takındığı vaziyetten kendisine husumetleri hasabile müteessir olan bazı aşairin hissiyatının da istifadeye çalışılacaktır.

Dersim, Hükümeti Cumhuriye için bir çibandır. Bu çiban üzerinde kat'i bir ameliye yapmak ve ihtimalatı elimeyi önlemek, selameti memleket namına farzı ayindir…”

1-Bazı aşiretlerin hissiyatından istifade eden o tarihin provakosyanları nelerdi?

2-Dersim’in Türkleşmeye direnmesinin suç sayılması dikkat çekiyor.

3-Çıban’a müdahale eder gibi düşünülüp ameliyat-ı cerrahiye çözüm olarak sunuluyor.

Muhtemelen Seyit Rıza İstiklal savaşını desteklemiş birisi olarak böyle bir oyuna geleceğini hiç düşünememişti.

Sonuçta o bölge insanının unutamayacağı acılar ve kayıplar yaşandı. Anlatılar halinde bugüne geldi hatta yanılmıyorsam yönetmenliğini Özgür Fındık’ın yaptığı Kara Vagon/38 Dersim Sürgünleri adlı bir belgesel de yapıldı.

Çözülmemiş travmaların çözülmüş travma haline gelmesi için hem mantıksal hem de duygusal çözümlenmesi gerekmektedir.

Travmalarda yüzleşme ile gerçek ortaya çıktıktan sonra dört türlü tepki çözümlemeyi sağlar.

1-İntikamın alınması,

2-Kurban ve mağdurun kusurluyu affetmesi,

3-Kusurlu tarafın özür dilemesi,

4-İntikamın kader mahkemesine havale edilmesi.

Güneydoğu’da ve Dersim’de teröristin çok yetişmesinde çözülmemiş travmanın büyük rolü vardı tarihi gerçekler konuşulamıyor dolaylı psikodinamik işliyor, öfke farklı ifade ediliyor, acılar sürüyordu.

Başbakan ileri bir tavırla kanayan travmaya özür ilacını uyguladı. Gerçeklerle yüzleşip özür dilemek nefreti artırmaz tam tersi bağışlamayı sağlayarak düşmanlığı azaltır. Yarayı yanlış tedavi eden uzva zarar veren hekim bedelini ödemeli veya affedilmeyi beklemeliydi.

Özür dileyen tarafın özürün kabulü için kan parası vermesi de gelenek haline gelmiştir. Dersim kurbanları kuru özürle yetinmeden mahkeme yolu ile en azından tazminat davaları açabilirler mi?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde davalar şimdiden kazanılmış olarak düşünülemez mi?

Nevzat Tarhan - Haber 7
ntarhan@gmail.com

Yorumlar20

  • Mustafa 12 yıl önce Şikayet Et
    ALEVİ TEMSİLCİLERİ DERSİM KONUSUNDA NEDEN TOPA GİRMİYOR?. Nedense her fırsatta Ak Partiye çakmak için hazır bekleyen alevi temsilcileri dersim konusunda topa hiç girmiyor. Çünkü dersim yani alevi halkının acılarını istismar ederek kendilerine mevki ve makam sağlayan bu özde değil sözde alevi temsilcileri Erdoğan'ın söyledikleri karşısında sadece demogoji yapıyor.
    Cevapla
  • Mustafa Kemal 12 yıl önce Şikayet Et
    Metin Yazar. İdrisi Bitlisi ittifakını nasıl yorumlayacaksın. Türkmenler vergi vermedikleri için mi katledildi. Katletmenin bir haklı sebebi mi var? Bu ne zihniyet. Buna Yezit zihniyeti deyincede zoruna gidiyor. Bunları sadece tek cümleyle açıklamak gerekirse Saltanatlarını korumak amacıyla yapmışlardır.
    Cevapla
  • Metin Yazar 12 yıl önce Şikayet Et
    Abartıyorlar.. Osmanlılar, Anadolu Türkmenlerini sırf Alevi oldukları için öldürdü iddiasında bulunanlar gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor ve bugünkü Alevi ve Sünni müslümanları birbirlerine düşürmek istiyorlar.Osmanlılar bir tek Alevi Türkmenler üzerine mi yürüdüler? Sünni Türkmen beyliklerinin üzerine yürüyerek onları bir bir ortadan kaldıran ve Anadolu'da Türk birliğini kuranlar Marslılar mıydı? Yavuz'un yıktığı Memluk(Kölemen) devleti bir sünni devlet değil miydi? Alevi Türkmenler Aleviliği merkezi idareye bağlanmamak,devlete başkaldırmak, vergi vermemek,eskisi gibi kendi kafalarına göre takılmak için bir araç olarak kullandılar.Osmanlı da kanlı Alevi isyanlarını(Alevi-Türkmen aşiretlerinin nerelerde hangi mezalimleri yaptıkların tek tek sıralayabilirim)Sünniliği kullanarak bastırma yolunu seçti.Söylendiği gibi 40 bin alevinin öldürüldüğü falan da yoktur.Bu tür şeyler mağdur azınlıklar(!) tarafından hep abartılır.Geçen birisi Dersim'de 220 bin kişinin öldürüldüğünü iddia ediyordu.
    Cevapla
  • Metin Yazar 12 yıl önce Şikayet Et
    Çarptırıyorlar. İran Safevi devletini kuranlar Anadolu'dan giden Alevi Türkmenlerdir.Bu Türkmenler olmasaydı Şah İsmail Akkoyunlu devleti toprakları üzerinde devleti kuramayacaktı.Şah İsmail aslında o devleti İran'da değil Anadolu'nun ortasında kuracaktı (Çorum,Tokat,Sivas,Kırşehir,Amasya,Malatya,Erzincan,Trabzon ve Giresun'un şimdiki güney ilçeleri vs vs.)Çünkü o zamanlar bu saydığım illerde Aleviler bugünkünden çok daha kalabalıklardı.Osmanlı buna fırsat vermedi.Kim kendi arsası üzerine bir başkasının gelip bina yapmasına izin verir ki? Şah İsmail ve Yavuz arasındaki bu mesele aslında bir mezhep savaşı değil BİR HAKİMİYET savaşıydı.İsyancı Alevi Türkmenlerin asıl sıkıntıları da sünnilik değil,merkezi yönetime bağlanmamak ve devlet vergi vermemekti.İsyancılar Alevi değil sünni olsalardı,Yavuz mutlaka yine onların üzerine yürüyecekti.Osmanlı,haklı olarak Anadolu'nun ortası ve doğusunda bir başka devlete fırsat vermeyince,İsmail mecburen devletini İran'da kurdu.
    Cevapla
  • mete bilge 12 yıl önce Şikayet Et
    TOKİ MAĞDURLARINDAN DA BİR 100 yıl sonra özür dilenir gayri!. İşte buraya yazayım torunlarımzın torunları, internete hala girmeye devam ederlerse,daha başka bir sistem keşfedilmezse., Buraya yazıyorum. Onlar okusunlar. Toki nin mağdurlarını, mağdur edeceklerini şu an çoğu insan farketiyor. Ama ileri de ne tür travmalar yaratacağını göreceksiniz. 100 sonra hala buarad bir ülke var olursa eğer, bugün içinde o gün birileri özür dileyecekler.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat