Tarihten bugüne Matem-i Muharrem ve Kerbela - 2

Tarihten bugüne Muharrem ayları sadece matem günleri olarak idrak edilmemiştir. Âşûrâ günleri yetimlerin, fakirlerin, kimsesizlerin korundukları, kollandıkları, sevindirildikleri yardım faâliyetlerine de sahne olmuştur.

  • GİRİŞ06.11.2013 09:30
  • GÜNCELLEME06.11.2013 09:30

Ehl-i Beyt'in sahipsiz ve kimsesiz bırakıldıkları bu günler, kimsesizlerin hatırlanmasına neden olmuştur.

Muharrem erkânı, Kerbelâ'dan gerekli derslerin çıkartılmasına yardımcı olarak sosyo-ekonomik hayata da katkı sağlamıştır.

Muharremiyye'deki bilgilerden bazıları şöyledir: "Bir kişi âşûrâ günlerinde bir fakîrin karnını doyursa, cemî' ümmet-i Muhammed'in yoksulların doyurmuşça sevap bula ve her kim âşûrâ günlerinde bir yetimin başını sığasa şefkat eliyle, Hak Teâlâ Hazreti Kemâl-i Kerem'inden eli altında ne kadar kıl var ise, adedince ol kulun derecâtını artıra. Pes mü'min olan kişiye lâzımdır ki âşûrâ günlerinde ve gayrı günlerde fakîrleri, yetîmleri, ve garîbleri hoş tutalar.

Allah içün kâdir olduklarınca hürmet ve şefkat ve riâyet ideler, rencîde ve remîde (ürkütmek, korkutmak) etmiyeler. Zira gönül Hakk'ın evidir ve hem nazargâhıdır. Ev sâhibi evden hâlî değildir." 10

Ol günlerde her kim kendi ehlin ve iyâlin hoş tutsa, Hak Sübhânehû ve Teâlâ Hazreti ânın dirliğin dünyadayken kılıvere, hâl-i hayâtında oldukça azîm dirlik süre, kimseye muhtaç olmaya, ol dirlikle pîrliğe irişe, sâlihler, velîler gürûhuna karışa." 11

Özellikle Alevîler Muharrem ayının ilk on iki gününü oruçlu olarak geçirirler. Bu günlerde Hz. Hüseyin'in ve yârânının susuz bırakılmış olmasından dolayı su içmezler. Âşûrâ günü Hz. Hüseyin'in mübârek başı gövdesinden ayrıldığı için bıçak kullanmazlar, et ve soğan yemezler. Matem günleri olduğu için traş olmazlar. Muharrem ayında cem yapılmaz, bağlama çalınmaz. En önemli ibâdet ise tutulan oruçlardır.

Kerbelâ Olayı'nın anlatıldığı Hadîkatü's-Süedâ, Kumru, isimli kitaplar okunmakta ve gözyaşları akıtılarak dinlenmektedir. 12

Fuzûlî Hadîkatü's-Süedâ'sında İmâm Hüseyin'i, hûkuk ve adâlet uğruna şehîd edilen, mazlûmların ve mağdûrların sığınağı bir kahraman olarak anlatılmaktadır. Hz. Hüseyin, Hakk Muhammed Ali'yi seven cânlar için çok önemli bir "rol modeli"dir. Fuzûlî Hz. Âdem'den başlanarak Peygamberlerin çektikleri sıkıntıları 13

Hz. Muhammed'in Kureyşlilerden çektiği sıkıntıyı, Hz. Hamza ve Cafer-i Tayyar'ın şehîd edilişini 14, daha sonra da Hz. Hüseyin'in şehâdetine kadar devam eden süreci hem bir şâir, hem de bir tarihçi üslûbuyla anlatmaktadır. Fuzûlî, Hz. Hüseyin'in ve Ehl-i Beyt'in şehîd edilişini anlatırken şunları söylemektedir: "Yaratılış rahatı ister. İbâdet ise, büsbütün sıkıntı vericidir.

Rahata düşkün olmayıp da, mihnete ilgi gösteren kişi, yücelerek, seçkin bir konuma erişir. İşte bu sebepten ötürü; küfür kolay, Müslümanlık ise, oldukça zordur." 15

Kumru'da; önce Hz. Muhammed'den başlanarak, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt'in fazîletleri, Hz. Muhammed'in vefâtından sonra Ehl-i Beyt'in çektikleri acılar ve onların göstermiş oldukları direnç anlatılmaktadır. Aşûre Günü yaşanan olaylar; özellikle Kerbelâ olayı, duygusal ve ayrıntılı bir şekilde dile getirilmektedir. 16

"Şehr-i Muharremü'l-Harâm'ın evvelinden onuna değin âşûrâ dirler. 

Muharrem ayı münâsebetiyle, Kerbelâ Olayı sırasında verilen Hakk ve hakîkat mücadelesini, her yıl tekrar tekrar dinleyen dervişlerin manevî dirençleri güçlenmekte, Hakk'ın gâlibiyyeti için mücâdele azîmleri artmaktadır. Okunan her eser, tutulan her oruç, dökülen her bir gözyaşı Ehl-i Beyt'i Hz. Muhammed Mustafâ'dan ayırmayan cânların imân ve ikrârlarını canlı tutmaktadır.

Kerbelâ fâciasından gerekli dersleri çıkartan dervişler, susuz kalırken de, su içerken de Hz. Hüseyin aşkına bunu yaparlar. Bir Erkânnâme'de Hz. Muhammed, Hz. Cebrâîl'le arasında geçen konuşmayı Hz. Ali'ye şöyle nakleder: "Yâ Ali! Cebrâîl-i Emîn bana dedi ki yâ Muhammed! Eğer ben Âdemoğlu olaydım, yedi şeye müdâvemet ederdim (devam ederdim).

Yediden evvelki beş vakit namâz. İkinci âlimler ile otururdum. Üçüncü [âlimleri] sayar ve hâlin sorardım. Dördüncü cenâzeye varırdım. Beşinci Hüseyin aşkına su verirdim. Altıncı iki çekişeni sulh iderdim. Yedinci yetimlere merhamet kılardım." 17

Hazreti Hüseyin aşkına vermek, beş vakit namâz kılmak, cenâzeye varmak kadar önemlidir. Bu nedenle âdâb ve erkânda Hz. Hüseyin aşkına susuz kalmakla birlikte, su dağıtmaya, yani sakkacılık hizmetini yapmaya da önem verilmiştir. Aslında bu erkân, insanların rûhundaki Yezîdleşme eğilimini yok etmek ve nefsin zâlimliğe olan temayülünü ortadan kaldırmak içindir. Hüseyin'i seven, insanları susuz bırakmaz; onun aşkına insanlara su dağıtır. Yetimlerin başını okşayarak, susuzlara su dağıtarak Hüseyinleşir. Sâkînin erenlere su dağıtmasından önce şu tercümân okunur ki erkânın esprisini çok iyi anlatmaktadır:

Bism-i Şâh Allah Allah

Cân, baştan geçmişiz biz Rûm Erenler aşkına

Cân gözüyle dembedem Hakk'ı görenler aşkına

Kerbelâ-yı deşt-i gamda susuz kalanlar aşkına

Şol Yezîd-i bî-dîn elinden cân virenler aşkına

Gözlerim yaşın sebil virem sana yâ Hüseyin hû. 18


Kaynakça:


8 Seyyid Ahmet R. Efendi, a.g.e., s. 254, 255.

9 Uluçay, a.g.e., s. 140-141.

10 Kitâb-ı Şerh-i Beyân-ı Âşûrâ (Muharremiyye), vr. 206a.

11 A.g.e., vr. 206b-207a

12 Bkz. Mustafa Ertuğrul Kaan, Dört Kapı Kırk Makâm, İstanbul, 1972, Gür Kitabevi, s. 97.

13 Fuzûlî, Hadîkatü's-Süedâ, haz. Servet Bayoğlu, Ankara, 1996, Kültür Bakanlığı Yayını, s. 10-66.

14 Fuzûlî, a.g.e., s. 67-90.

15 A.g.e., s. 347.

16 Bkz. Mirza Muhammed Nâki, Kumru, haz. Adil Ali Atalay, İstanbul, 1992, Can Yayınları.

17 Erkânnâme (Yazma Eser), H. 1204, Kemal Durmuş Dede Özel Kütüphanesi, vr. 100b-101a.

18 Bektâşî Erkânnâmesi, s. 83.

Prof. Dr. Osman Eğri - Haber 7

osmanegri@yahoo.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat