Medya maymunu ekran düşkünü profesörler

  • GİRİŞ06.05.2009 10:18
  • GÜNCELLEME06.05.2009 10:18

          Son yıllarda televizyon ekranlarında bazı profesörler çok görünmeye başladılar. Bu durum hakikaten herkesin dikkatini çekti.

           Kim ne kadar çok ekran karşısında olursa olsun bu durum aslında kimseyi ilgilendirmez. Fakat hekimleri ilgilendiriyor artık. Önce sabrettik. Yaşlarına saygı duymamızın bir gereği olarak.

Artık sabrımız taşmıştır. Çünkü iş çığırından çıktı. Sağlık alanında özellikle hekim olmayan kimya ve tütün mühendislerinin televizyon ekranlarında bu kadar sık görünmeye başlamaları ve bundan çeşitli kazançlar devşirmeleri, bir furya halinde geniş halk kesimlerini çılgınca etki altına almaları olayın iyiden iyiye cılkının çıkmasına neden oldu.

Zira televizyon ekranını çok sık işgal edenler kendi aralarında bir rekabete bile başladılar. Sağlık alanında rant savaşı.

Rekabetin konusu elbette fazla görünmenin meydana getirdiği popülarite ve elde edilen gelirler. Aynı alanda hizmet verenler genellikle birbirlerini çekemezler ve bunun asıl altta yatan nedeni maalesef menfaattir.

Menfaat paylaşımında kimse diğerine pazar payını kaptırmaktan hoşlanmaz. Ekran düşkünlerinin karşılıklı gizli rekabetleri konuyu takip edenlerin gözlerinden kaçmadı. Hatta geniş halk kesimlerinin onları değerlendirme biçimini bile test etmeye çalıştılar. Onu mu yoksa diğer hocayı mı insanlar takdirle ve inanarak izliyorlardı?

Pes doğrusu. Bu kadarı da hakikaten çok fazla.

Maalesef bazı insanlar para kazanmayı ve servet biriktirmeyi hastalıklı bir isteğe dönüştürmüşlerdir. Sağlık alanında hekim olmayanların rekabetini televizyon ekranlarına taşımaları hekimler arasında gizli fakat çok ciddi bir tepkiyi ortaya çıkarmış durumdadır.

TABİP ODALARI’NIN TEPKİSİZLİĞİ DİKKAT ÇEKİCİ

Oysa ki sağlıkta böyle bir rekabetin olması çok çirkindir. Bu durumdan en çok Tamamlayıcı Tıp zarar görmeye başlamıştır. Bunca zamandır hekimlerden bir tepkinin olmamasını aslında kimse tam olarak anlayabilmiş değildir. Fakat hekimler ve özellikle hekim haklarını savunan Tabip Odaları ve Türk Tabipler Birliği anladığımız kadarıyla konuyu ciddiye alacak gibi görünmektedirler.

Kısacası işin fitili tutuşmuştur.

Bir insanın televizyon ekranına çok sık çıkması birkaç amaca bağlı olabilir. İnsan çok popüler olmayı istediği için televizyona çıkmak ister. Zira şöhret sahibi olmayı isteyen ve bunu adeta yaşamının olmazsa olmazı haline dönüştürmüş insanlar vardır.

Şöhret olma isteği ile büyük şehirlere gelen ve simsarların eline düşerek kadın ticareti sektörünün para kaynağı olan pek çok genç kız sırf bu istekleri yüzünden hayatlarını karartmışlardır. Bazı insanlarda şöhret olma isteğinin fazlaca olması normal değil bilakis hastalıklı bir durumdur.

Diğer yandan bu hastalık az yada çok her insanın ruh dünyasında muhtemelen olabilecek patolojik bir durumdur. Fakat bu duygunun her insan tarafından kontrol edilmesi gerekir. Kontrol kaçmış şiraze dağılmıştır.

GÖZLERİ HIRS BÜRÜYEN YAKLAŞIM

Şöhret olmayı sadece genç kız ve erkekler istemezler. Özellikle hayatlarının son dönemlerinde adeta geçmiş yılların acısını çıkartmak istercesine popüler olmak isteyen ve medyada yer almak için her türlü taklayı seve seve atmaya razı olacak okumuş kariyer yapmış insanlar vardır.

İşe yaradıklarının bilinmesini ve saygı duyulmayı isterler. Yurt dışında geçirdikleri zamanı popüler olarak telafi etme çabası yaşarlar. Hırs gözlerini bürümüştür. İnsan sağlığının pazarlamasını yaparlarken itici olmaya başladıklarının farkında bile değillerdir.

Psikolojik arka boyut itibarıyla asıl mesele nedir biliyor musunuz? Açıklayayım:

Bunu açıklamayı hiç istemezdim oysa. Fakat buna mecbur ettiler. Şudur efendim. Onlar hekimlik mesleğine sahip olamamalarının acısını çıkarmak için hekimliğe soyunma sevdasına kapılmış insanlardır. İsimlerinin önünde yazan doktor yazısına çok önem verirler. Akademik titr olarak kazandıkları unvanlarını bu alana tevdi etmeyi uygun ve kazançlı bulurlar.

Bilirsiniz okullardaki öğrencilere evladım büyüyünce ne olmak istiyorsun? diye sorulduğunda büyük çoğunlukla doktor olmak istiyorum cevabı alınır. Tabi herkes olamaz o ayrı. Fakat bazıları içlerindeki bu isteği gerçekleştirememiş olmanın azabını tüm yaşamları boyunca takıntılı bir hale dönüştürürler. Tepkimizin nedeni takıntının hastalık boyutuna varmasıdır.

Akademik kariyer de yapmış bu insanlar tıpkı bir hekim gibi insan sağlığına yönelik pek çok uygulamayı ekranların karşısında yapmaya bayılırlar. Bu durum onlar için birkaç açıdan tatmin edicidir. Hem hekim olarak hayallerini gerçekleştirmektedirler, hem popüler olmaktadırlar, hem de bu işten para kazanmaya başlamışlardır.

İŞİN TADINI KAÇIRDILAR

Bu durum bir taşla birkaç kuş vurmaya benzer. Dolayısı ile onlar için ekran içinde yer almak adeta balığın suda bulunması gibi önem kazanmıştır. Çünkü yaşamlarının her açıdan tatmine, doyuma ve maddi kazanç temin etmeye yönelik merkezi adeta ekran olmuştur. Bu yüzden hangi kanaldan aranırlarsa hemen oraya koşarlar. Bir gün bir yerde diğer gün farklı yerde olurlar. Onlar için televizyon kanalının hangisi olduğu önemli değildir. Önemli olan görünmektir. Bu kadar çok görünmeyi istemekte sağlıklı ve normal bir durum değildir.

Hekimler olarak üzüldüğümüz konu; sağlık sektörünün özellikle maddi kaygıların aleti yapılmasıdır. Medya maymunu haline gelip ekran hayranı olanların artık ruhlarını başka şeylerle doyurmalarının zamanı gelmiştir. Özellikle Tamamlayıcı Tıbbı kullanarak ve bunun adını Alternatif Tıp saçmalığına dönüştürerek yapılan bu çalışmalar utanç kaynağı olmaya başlamıştır.

BAKAN BU KONUYA YAKINDAN BAKMALI

Bu tedavi yöntemlerine gönül vermiş hekimler olarak üzülerek ifade etmeliyiz ki; bu insanların bu yöntem ve uygulamaları ayağa düşürmeleri ve bu işten rant devşirme odaklı davranmaları bizleri utandırmaya başlamıştır. Hiçbir politikacı, iş adamı ve sanatçı onlar kadar televizyona çıkmıyor. Hatta Başbakan bile. Herkes kendi işini yapmalı ve televizyon ekranlarına sık sık çıkarak kendini komik duruma düşürmekten/düşmekten kurtarmalıdır. Bu kadar sık televizyona çıkmak doğru bir davranış değildir.

Sağlık programı yapımcıları ve habercileri bu konuda daha hassas olmak zorundadırlar.  Mevsiminde etkisiyle insanlar bu konulara ilgi duyuyorlar. Bunu anlıyor ve saygıyla karşılıyoruz. Fakat bu işi sürekli ekranlara taşıyarak popüler kültürün bir oyuncağı haline dönüştürmek, yaygarayla yapmak, insanları termal otellere davet etmek doğru değildir.  Zira hep aynı konulara eğilmek ve aynı insanları ekran karşısına çıkarmak basın yayın organları ve özellikle televizyon kanalları açısından da hiç şık durmuyor.

Bu işin tadı kaçtı. Kendilerine başka iş bulsunlar. Basının reyting peşinde koşmasını anlamak zor değil. Fakat reytinge malzeme edilen insanlar yakın gelecekte hiç de iyi olmayacak sonuçlarla karşılaşabilirler. Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Recep Akdağ ve Türk Tabipler Birliği bu konuda girişimlerde bulunabilir ve ardından ciddi yasal cezalar gelebilir. Unutulmasın her şey ve özellikle radikal gelişmeler ufak bir kıvılcım arar.

Dr. Recai YAHYAOĞLU / Haber 7
www.tamtip.com
dryahyaoglu@hotmail.com

Yorumlar6

  • mehmet tokat 14 yıl önce Şikayet Et
    mason din adamı profesörler. kartel medyada yer almak için yarışıyorlar.
    Cevapla
  • yorumluyorum 14 yıl önce Şikayet Et
    karanlıktaki aydınlar. bir tıp adamı olarak türk tabibler birliğinin hekimlik etiğinden uzaklaşarak adeta siyasi bir parti gibi davranarak ateist solcu ve ergenekoncu odakların propogandasını yapan bir oluşum içine girmesini kınıyor ve kendilerini sosyal faşist çizgilerini terk ederek demokratik çizgiye davet ediyorum
    Cevapla
  • turkuaz 14 yıl önce Şikayet Et
    .... Size bir tavsiye sütü güvendiğiniz mandralardan alın. Sakın kutu süt kullanmayın. Kutu süt hormon içeriyor. Faydası da yok. Sözde prof.larla süt firmalarının işbirliğine kanmayın. Bizim eve 20 yıldır mandra sütü girer. güzelce kaynatılır. yoğurt ta yapılır. Allaha şükür hiç bir markette, hiç bir markada bulamayacağınız lezzeti bulursunuz. Her şeyin doğalı güzel. Fabrikasyon üretimine nasıl güvenilir.
    Cevapla
  • turkuaz 14 yıl önce Şikayet Et
    ..... Üniversitelerde gerçekten çağdaş eğitim veren bir hoca örneği vereyim size. Kendisi hem dindar, hemde ülkemizde yapılan büyük zulmü anlatmaya çabalıyor. İsrailden getirtilen hormonlu tohumların, hormon ilaçların türk halkının sağlığını, geleceğini nasıl tehlikeye attığını anlatmaya çabalıyor. Türkiyede neden kısırlık ve kanser vakalarının arttığını anlatmaya halka duyurmaya çabalıyor. Ama üniversitenin sözde prof.ları onu kovmaktan beter ediyor. Uyanık ol türk halkı sana kimlerin tuzak kurduğunu anla.
    Cevapla
  • turkuaz 14 yıl önce Şikayet Et
    1.bölüm. Şu ergenekonun temelinde de hep bu hoca geçinen tipler var. Prof.lar var. Onların öğrenci yetiştirmesi, gençlerin zehirlenmesinden başka bir şey değil. Neden üniversitelerde marxist komunist tipler yetişiyor. Bilim teknoloji üretileceğine ideoloji kurbanı gençlik yetişiyor. üniversitelerin temeli olan prof.ların çoğunluğu bozukta ondan. Onlar yanlızca din düşmanı değil aslında. ilim düşmanı. O prof.lardan kaç tanesi kendini geliştirmiş. Hep çalıntı tezlerle o seviyeye gelmişler.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat