Size teşekkür yok Bay Ertuğrul Günay!..

  • GİRİŞ13.02.2014 10:29
  • GÜNCELLEME13.02.2014 10:29

Çocukluğumun kutsalını, gençliğimin heyecanını, yetişkinliğimin yaşam alanını elimizden alacaktı...

Buna ahdetmiş gibi davranıyordu Ertuğrul Günay...

Görünüşte futbolla ilgili bir adam değildi...

Fanatik olmayan bir Galatasaray'lı olduğunu söylüyor, futbolla ilgisinin olmadığını belirtiyordu...

Ancak ne yapıp edip, Dolmabahçe'deki stadı, yıktırmaya ve bir daha da yaptırmamaya çalışıyordu...

***

İnsanlara dikkatli bakarsanız anlarsınız...

Nedenini bilmiyordum, fakat anladığım Ertuğrul Günay'ın ne yapıp edip, Dolmabahçe stadını Dolmabahçe'de Beşiktaş'a yar etmek istemediği idi...

***

O günlerde hükümetin çok etkili bir unsuruydu Ertuğrul Günay...

Kültür Bakanı'ydı...

Stat tarihi eserdi...

AKP arka arkaya seçimler kazanıyor, Türkiye'nin bütün gündemine hakim gözüküyordu...

Ertuğrul Günay muhafazakar bir politikacı değildi...

CHP'den gelen hatta bir zamanlar Türkiye Komünist Partisi'ne yakın duran bir politikacıydı...

Böyle bir politikacının değme AKP'liye taş çıkartırcasına;

"Stadın yapıldığı yerin Osmanlı'dan kalan mirasına atıfta bulunması", bunu bir muhafazakar politikacıdan çok daha fazla benimsemesi garibime gidiyordu...

***

Taksim Kışlası'na, Tayyip Erdoğan'ın duyduğu özlemi anlayabiliyordum...

Ancak "Osmanlı döneminde atların bulunduğu söylenen arazideki stadın kültürel!!! nedenlerle, niçin bir zamanlar TKP'ye yakınlık duyan, ateist olarak bilinen ve geçmişte CHP'nin sol kanadında politika yapmış bir siyasetçi tarafından yıkılmak istenmesini kavrayamıyordum..."

İşin içinde bir bit yediği vardı ama neydi?..

***

-"Siz de stadınızı alın, Galatasaray gibi İstanbul dışına taşıyın..." deyiverdi bir gün... O zaman gerçek niyetini anladım Ertuğrul Günay'ın...

Bu stadı Dolmabahçe'den göndermek istiyordu...

Yerine neyin gelmesini istiyordu, gelecek olanla ne ilgisi vardı, onu bilmiyordum...

Fakat istediği buydu...

İdeolojik gerekçesi ise;

"Osmanlı tarihini ve kültürel eserleri korumak" olarak gösteriyordu...

Topçu Kışlası'nın Taksim'e yapılmasında ısrarlı olunduğu günlerdi...

***

Böyle anlarda, insanın gözüne ilk bakışta her şey imkansız gibi görünüyordu...

İktidar güçlüydü...

Bakan çok güçlü...

"Güç" stadı Dolmabahçe'de istemiyordu...

Osmanlı kültürü ve motifleri modaydı...

Cumhuriyet döneminde inşa edilen stat ve İnönü ismi "Tu kaka edilmekteydi..."

Pek şansımız yok gözükmekteydi...

Oysa "hayat" kavga etmeden direnebilir, pes etmeden bir çıkış formülü bulabilir, egonuzu patlatmadan gücünüzün farkına varırsanız, "imkansız" tanımaz...

***

- "Her şey Ertuğrul Günay'dan yana görünebilir... Fakat dikkatli bir göz iki şeyin ondan yana olmadığını söyleyecektir... Birincisi Tayyip Erdoğan, gençliğinde futbol oynamış bir futbolcu ve politikacıdır...

Kendi takımı Beşiktaş olmasa da futbol camialarına aşinadır ve onları sever...

Futbolun taraftar için ne önem taşıdığını bilir...

Taraftarın tepkisinin ne olduğunu da...

Kendi de bir taraftardır...

Kendi de bir futbolcu..."

***

Bu birinci noktaydı...

Ertuğrul Günay;

- "Biz Osmanlı'nın tarihi mirasını koruyoruz... Orada ahır vardı... Stat yoktu..." dese de;

"Dolmabahçe stadının Osmanlı'yı unutturmak için Cumhuriyet kadrosu tarafından özellikle inşa ettirildiği" rüzgarı estirilse de, "kulüpler ve taraftarının bir reel politik gerçeği vardı..."

Bu reel politik gün geldi, şike olayında Fenerbahçe camiasında, stat olayında ise Beşiktaş taraftarında itici güç oldu Türkiye'de...

***

İkinci nokta buydu...

Tayyip Erdoğan futbolcu kökeninin ötesinde bir politikacıydı...

Koskoca bir Beşiktaş camiasını bir "hiç" uğruna karşısına almayı istemeyecek bir politikacı...

"Oy"un nereden kazanıldığını bilen, nereden kaybedildiğini gören bir politikacı...

Ona "Cumhuriyet mirası bu stadın yerinde kalmasını anlatmak zor görünse de, aslında hiç zor değildi..."

Pragmatikti o ve öyle olmak zorundaydı...

Öyle olmasa bu kadar geniş bir kitlenin oyunu alamazdı...

***

Konu Beşiktaş ve çıkarlarıysa;

"Beşiktaş'lılar siyaseti Beşiktaş'ın üzerine kurarlardı..."

Gerçek Beşiktaş'lılık buydu, bunu gerektirirdi...

***

Okları, Dolmabahçe'de stadı baştan beri yıkıp, yeni bir şey yapılmasına izin çıkartmak isteyen Ertuğrul Günay'a yöneltip, Tayyip Erdoğan'dan başbakan olarak stat desteğini isteme nedeni buydu...

Tayyip Erdoğan bir süre sonra o desteği verdi...

Stat kapasitesinin 42 bin kişiye kadar çıkartılıp, Dolmabahçe'nin kalbinde, Beşiktaş'ın ilçe göbeğinde, bu stadın yapılmasına izin çıktı...

Yıldırım Demirören, Fikret Orman, İsmail Ünal, hep uğraştılar bu stada izinlerin çıkması için...

Ben de kendi çapımda uğraştım...

Fakat biliyordum ki;

- "Bu izni çıkartacak, bu mucizeyi gerçekleştirecek, bu imkansızı başaracak olan tek güç esasen Beşiktaş'ın milyonları bulan seyircisidir..."

Biz değil; Milyonlarca insan, milyonlarca ses, milyonlarca yürek o stadı Dolmabahçe'ye dikecektir...

***

Dün akşam Fikret Orman Beşiktaş Başkanı olarak "imkansız kılınan bu mucizenin gerçekleşmesinin lansmanını yaptı" Swiss Otel'de...

Boğaz'ın kıyısında "muhteşem ve çağdaş bir stat yükseliyordu..."

Boğaz kıyısında kurulmuş, adı Beşiktaş olan, Türkiye adı verilen coğrafyanın en eski kulübünün, evi ve mabedinin mimarisiydi yükselmekte olan...

Emeği geçen herkese teşekkür edilmeliydi şimdi...

Bir tek Ertuğrul Günay hariç...

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat