Şifre bu paşadır
- GİRİŞ21.05.2012 08:10
- GÜNCELLEME21.05.2012 08:10
Uludere’deki tartışmalara sorti yapmadan önce etrafımızda gelişen iç ve dış olayları hafızamızda yeniden canlandıralım. Sanırım, tartışmalara ışık tutacaktır.
Birincil sonuç şudur; Uludere, PKK/KCK operasyonlarıyla eş zamanlı yürütülen ve yeni anayasaya eklenmesi düşünülen Kürt meselesinin çözümüne dair reformun tepesine “balyoz” gibi indi.
Sonra “İstihbaratı kim verdi?” sorusu üzerinden Emniyet/MİT krizi alevlendirilerek hükümet/cemaat tartışmasına kadar uzanan bir dizi yapay gündemle siyasi sonuçların doğması arzulandı.
Kimileri de durumdan vazife çıkartarak tutuklu vekiller, Ergenekon ve Balyoz davalarında tahliyelerin önünü açacak yasal düzenlemelere fırsat kolladı.
Dışarıdaki gelişmeler de can yakıcıydı.
Sözüm ona can düşmanı İran’a yakınlığı ile bilinen Şii El Maliki’ye Irak’ı teslim eden ABD, kenara çekilerek “Şii/Sünni” çatışmasına zemin hazırladı. Suriye krizi zamana yayılarak mezhep ateşine odun atıldı.
Bir tarafta mezhep çatışması tehdidi diğer taraftan İran sopasıyla başta Suudi Arabistan olmak üzere Sünni ülkeler, Amerikan silah firmaları için birer pazara dönüştü. Diğer ülkeler de Çin ve Rusya’nın kucağına itildi.
Bu gelişmeler yeni ittifakları doğurdu veya eski düşmanlıkların yeniden hortlamasına kapı araladı.
İran ve Suriye ile PKK’nın ilişkisi, yeniden güncellendi. Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi ile Türkiye arasındaki mesafe azaldı. Maliki/Haşimi çatışması üzerinden Kuzey Irak’ta (resmi) Kürt Devleti’nin yolları döşenir oldu.
Barzani, Irak merkezi yönetimine rest çekerek Eylül’e kadar talepleri yerine getirilmezse bağımsızlıklarını ilan edecekleri sinyalini verdi.
Başka?
Dün ABD’nin Şikago kentinde başlayan NATO zirvesine İsrail davet edilmedi. NATO Genel Sekreteri yalanlasa da İsrail’in zirveye çağrılmaması, Türkiye’nin vetosu olarak algılandı.
Dörtyol’da 3 istihbarat subayı, Mavi Marmara’nın Akdeniz’e açıldığı 30 Mayıs 2010 günü İskenderun’da 6 askerimizin şehit edildiği olaydaki gibi pusuya düşürüldü.
İsrail’e ait bir uçak, KKTC hava sahasını tam 5 kez ihlal etti, İncirlik’ten kaldırılan 2 F-16 savaş uçağı İsrail uçağını sınır dışına çıkardı.
Doğu Akdeniz’de İsrail’le birlikte doğal gaz avına çıkan Rumlar, Türkiye ile ihtilaflı kara sularında yeniden petrol aramaya başladı.
Bu arada Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, ABD’ye gitti, gündemdeki konulardan biri, Predatör alımıydı.
12 Haziran seçimleri öncesi yoğunlaşan ancak ara verilen AK Partili kadrolar ve dini gruplara yönelik Doğu ve Güneydoğu’daki PKK saldırıları yeniden hız kazandı.
AK Parti Şırnak İl Başkan Yardımcısı Ali Kılınç ve Diyarbakır Kayapınar basın sorumlusu Umut Aydın öldürüldü, Kulp İlçe Başkanı Veysel Çelik kaçırıldı, Diyarbakır erkek yetiştirme yurduna saldırı düzenlendi.
Amaç, Kürtlerle devlet arasındaki gönül köprülerini yıkmaktı.
Derken...
ABD’deki Wall Street Journal, Uludere’de 34 kişinin ölümüne yol açan istihbaratın Amerika kontrolündeki insansız hava aracı Predatör kaynaklı olduğunu iddia etti, Türkiye karıştı. Haberin sunumu, zamanlaması, tartışma biçimi ve kaynakları, içinde fazlaca hesabı barındıran bir senaryoyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Başbakan “O haber uydurma” diyor, Genelkurmay aynı şekilde yalanlıyor, fakat kimi gazeteler ısrarla “ABD’li yetkili” diye tarif ettikleri isimsiz kaynaklar üzerinden tartışmayı harlıyor.
Anlaşılıyor ki, birileri Uludere’yi Türkiye’nin “yumuşak bölgesi” olarak görüyor, bu noktadan yumrukları indiriyor.
Oysa yıllardır karanlık odaklarla mücadele eden iktidar için Uludere neden zayıf bir nokta olsun? Demek ki ortada bir sorunlu bir algı var.
O halde?
Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Şamil Tayyar / Star
Yorumlar4