Günlüğümden notlar…

  • GİRİŞ10.12.2010 13:53
  • GÜNCELLEME10.12.2010 13:53

İman etmek bisiklete binmek gibidir; sürekli pedal çevirmek gerekir.yoksa gaflete düşer, şirke sürükleniriz. Bu yüzden olmalı Kur’ân’ın “ey iman edenler, iman ed[meye devam ed]in!” uyarısı. Dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutmak nasıl mümkün değilse, dünün imanıyla bugünün yaratılışını takdir etmek mümkün değildir. Bugün yeni/den iman etmeli. Bugünü yeni bir inanışla, taze bir takdir duygusuyla, diri bir şükür telaşıyla karşılamalı.

***

Biri seninle bir başkasının gıybetini yapıyorsa, bir başkasıyla da senin gıybetini yapacak demektir. Biri seninle bir başkasının gıybetini yapıyorsa, senin de bir başkasıyla kendisinin gıybetini yaptığını/yapacağını ima ediyor demektir. Biri bir başkasıyla senin gıybetini yapmışsa, sana hem kötülük eder hem de kendi kötülüğünün cezasını sana keser; bundan sonra yüzü sana soğuk kalır, senin kendisine sıcak olmanı engeller.“Öldürür” senin gerçekliğini.

***

Her şehre "şehrin öte yakasından koşarak gelen bir adam" gerek. [Bak. YaSin Suresi] Öyle bir adam ki, sırf o şehirde oturuyor diye Allah şehrin ismini değiştirsin, “karye/köy” iken “medine/şehir” diye adlandırsın. Öyle bir adam ki, cennetin kapısında bile kendisini taşlayarak öldürenleri düşünüp "keşke hemşerilerim bilseydi" diyebilsin.

***

Yeni başladığım Kahve Bahane programı vesilesiyle Mehmet Baransu’yu yakından tanıdım. Hepimiz adına elini taşın altına koyan, ülkesi ve halkının iyiliği için yine ülkesi ve halkı tarafından yalnız bırakılmayı göze almış, taşlanmaya razı olmuş bir “öte yakalı adam” olarak alkışlanmayı hak ediyor Mehmet Baransu. Kaçımız 8 yaşındaki kızımıza “bu Pazar günü hapse girme baba ha!” dedirtmeyi göze alabiliriz! (Kahve Bahane, Çarşamba geceleri, 21.30’da, HilalTV’de)

***

"Bana sormadan nasıl iman edersiniz?" cümlesini kim söylemiş olabilir? Eğer cevap Firavun'sa, Kur'an niye bu cümleyi tekrar tekrar hatırlatır bize? Cümle niye "nasıl iman edersiniz?"diye değil de, "BANA SORMADAN nasıl iman edersiniz?" diye kurulmuş? Kur’ân asla geçmişten söz etmez; hep şimdi ve burada/n konuşur. Cemaatçiliğin (cemaatliliğin değil!) sloganıdır bence bu cümle. "Bizim cemaate dahil olmadan nasıl…" “Bizim şeyhimize mürid olmadan nasıl…” “Bizim partimize üye olmadan nasıl…” Sadece dindarlar değildir cemaatçiler. Şöyle diyenler de yok mu? “Bize sormadan nasıl başınızı bağlarsınız?” Çeneden bağla. Enseden dolaştır. İğneli olmasın…” “Bizim partimizin görüşünü almadan nasıl ezan okutursunuz?”

***

Avustralya’da Melbourne Havalimanı’nda okuduğum o uyarıyı hiç unutmuyorum:  “Your ego may be huge; but your luggage must be this size!” El bagajları için tartışan yolcuları uyarıyordu ve hemen yanında el bagajının sığıp sığmadığının denenebileceği demir sepet vardı: “Egonuz çok büyük olabilir ama el bagajınız ancak bu büyüklükte olacak!” Meclise de aynısını yazsak mı? “Egonuz çok büyük olabilir ama halk üzerindeki sözünüz aldığınız oy kadar kalacak…” Kışla önlerine de yazsak mı? “Egonuz çok büyük olabilir ama milletin elinize verdiği silahı milletin istediği yerde kullanacaksınız.” Medya da duysa mı? “Egonuz çok büyük olabilir ama edep sınırları buraya kadar…”

***

Dergi/gazete aboneliği kampanyalarına dair: Ayakkabı olmanın hatırını vermeyen bir ayakkabıyla nasıl dolaşmazsam, dergi olmanın hakkını vermeyen dergiyi de elime almam. Ne yazarsa yazsın zaten “satılan” bir dergi kendisini asla dergi yapamaz. Ne olursa olsun mecburen giyilen ayakkabıyı pazarlamak da böyle olmalı. Hem ayakkabıya hem ayakkabıcıya hem ayakkabıyı giyene hem de kalitesiz ayakkabı giydirmeye emek veren kendine haksızlık etmiş olursun. Ancak şu da var ki, kaliteli bir yayını sırf cemaat yayını diye mahkum etmek, kalitesiz bir yayını sırf cemaat yayını diye makbul görmek aynı şeydir; tarafgirliktir, cemaatçiliktir. Cemaatli olacağız ama cemaatçi olmayacağız. Kardeşlerimize sadakatimizi kimse gazete/dergi aboneliği üzerinden ölçmesin, kardeşlerimiz de ölçmesin.

***

Bir de Ayşe Arman vakası var. Kendisini eleştirenler üzerinden önem kazanan böylesi gazeteciliği önemsediğimden değil ama önemsememiz gereken bir detayı hatırlatma vesilesi olduğu için hatırlatmam gerek. Ayşe kızımız yine “içeriden” yazmak için, bin bir zahmete girip obez kılığına bürünmüş (en azından emeğine saygı duymalıyım). Hatırlayalım, yine “içeriden” yazmak için tesettür kılığına girmişti. Bu iki “içeriden” yazı dizisini yan yana koyunca, Ayşe Armangillerin “tesettür” tarifi çıkıyor işte ortaya. Yoksa bizimkisi de mi öyle? Bedene dışarıdan yapıştırılan obezite yamaları gibi yani tesettür.  “Dışarıdan” yama yapılarak şişko olunabildiği gibi mütesettir de olunabilirmiş; öyle mi? Abaye giy, başörtüsü tak; tesettür olsun. Çenenden silikon sarksın, karnına plastik ağırlıklar yapıştırsınlar ve  şişman olasın. Buna da "içeriden yaşamak" deyin. Obezite gibi yapıştır çıkar, tak sök bir şey ha tesettür de… Yesinler, çok yesinler, obez olacak kadar yesinler. Bir de “içeriden” bir söz ekleyeyim buna: Hiç “iç”i yok mu bu dinin? Hiç gönlünden kopan bir parçası yok mu bu tesettürün? Hep dışarıdan mı giyilir bu iman, namaz, oruç, zekat, hac Allah aşkına?

***

Burhan Kuzu hocamıza geçmiş olsun. Polis dayağı yiyen öğrencilere de… Ancak ‘ben sana slogan [ve de yumurta] atamazsın’ demedim, ‘adam olamazsın’ dedim”  sözünün günü geçmemiş demek ki. Slogancılık ödlekliktir. Yüksek sözü olmayanlar seslerini yükseltir. Alçak sözün yüksek sesle söylenmesi merkep sesine denk gelir. Sloganlı yaşamlar özensizdir. Sloganik düşünce(sizlik) hakikat tembelliğidir. Sloganla mukabele etmeler, düşünceyle yüzleşme korkusudur. Siyasi olarak haklı olsan bile insanî olarak haksızsan, siyasi haklılığının canı cehenneme! Delikanlıysan eğer, hiç olmazsa, misafirinin misafirliğine hürmet et, bu da olmazsa, yaşına başını say, bu da olmazsa hocalığına saygı duy. Başkalarının üfürmesiyle bağırıp çağıranların özneliği iptal olmuştur. Sloganla düşünenlerin aklı dolaşımdan kalkar, kafasız kalır. Slogancılar kendi kendilerini nesneleştirirler. Böylece kendileri kendilerine dayak atarlar. Üniversitelik buysa, üniversiteliye dayak atmak için polise de polis copuna gerek yok sahiden…

Senai Demirci - Haber 7
senaidemirci@gmail.com

Yorumlar15

  • Özge Sena Bigeç 13 yıl önce Şikayet Et
    Zeydler ölmedi daha!!!. Sanayi!! Demirciymiş. Hz. Peygambere Taifte atılan taşlar gibi kokuyor bu sözler, hatta daha da iğreti! Zira Taiftekiler henüz iman etmemişlerdi! Merak etmeyin kardeşlerim! Zeydler ölmedi daha, çoğalarak geliyorlar...... *Allahın ve Peygamberlerin koruması Senai hocamın üzerinde olsun...
    Cevapla
  • Davut BOZKUŞ 13 yıl önce Şikayet Et
    yorumlarımız niye yok. yorumlardan canınızın istediğini yayınlıyor, İstemediğini de yayınlamıyorsunuz. Müslüman adam eleştirilince de karşısındakine teşekkür edendir. Hatta eleştiri , övgüden daha faydalıdır insanın yüzüne karşı.
    Cevapla
  • nisa atakul 13 yıl önce Şikayet Et
    baki tasçı. allah beni affetsin demek yerine hakkınızı helal edin demeniz daha uygun olmazmıydı...ayrıca bir insan şu yazıları okuyupda nasıl böyle bir yargıya kapılabilr anlamıyorum
    Cevapla
  • Mütebessim 13 yıl önce Şikayet Et
    Ego. Senai Beyi beğenerek, takdir ederek okuyoruz, dinliyoruz. Sanırım beğeneni oldukça fazla. Melbeurne havalimanındaki yazıyı bize aktarınca, aklıma birden Senai Beyi uyarmak geldi: ego! Bu pozisyondaki insanları genelde zayıf düştükleri şeydir. Kendisi lütfen o yazıda söyleneni yapmasın. Biz de mütevazi Senai Demirciyi sevmeye devam edelim..
    Cevapla
  • baki tasci 13 yıl önce Şikayet Et
    Sanayi Demirci Hocam.. Hocam sizde bir türlü anlayamadığım iğreti bi sahte mevlanacılık var. Allah beni affetsin ama.....
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat