Seçim sonuçlarının gelmeye başladığı gece yandaş medyada hayli zor anlar yaşandığını tahmin ediyorum.

"AKP'ye karşı oluşmaya başlayan tepkiyi ve 'Beyaz Türkler'in koymuş olduğu belli olan net tavrı nasıl paketlesek sunsak da hükümet bize kızmasa" paniği o gece bu tür gazetelerde bayağı yaşanmış. Bu ertesi gün net olarak görülüyordu..

Başbakanları dahi o gece 'Gereken dersleri çıkaracağız' diye konuşurken, yandaş medyanın bir ders çıkarma niyeti olmadığı ve kendi kendini tahrip yolunda devam edeceği belli oldu artık.

Damardan yandaş olanlar yani AKP'nin örgüt yayın organı işlevini görenler ve onlardaki yazarlar 'No problem' tavrındaydılar. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandılar.

Bence henüz partinin resmi yayın organı haline getirilemeyen Sabah gazetesinin işi en zordu o gece. Biz zamanlar 'Beyaz Türkler'in en sevdiği gazeteler arasında yer alan, modern şehirli duyarlılığı üzerine kurulmuş ve yıllardır bunu yaşatmakta olan bu gazete, son seçimde neredeyse isyan etmiş olan 'Beyaz Türkler'in net tavrı karşısında iyice paniklemiş olmalı.

Seçim günü gazetenin ayağı altındaki zemin kayıyor gibi oldu... Gazetenin en iyi yazarının da sık sık Atatürk ve Atatürkçüler ile alay etmesiyle 'Beyaz Türkler' ile arası mayhoşlaşmış gazete, seçimdeki tepkiyi gördüğü zaman, bunu iktidarı kızdırmadan nasıl sunacağına pek kolay karar verebilmiş gibi gözükmüyordu. Ertesi gün piyasaya verilen gazetenin birinci sayfasının görünümüyle onlar, damardan yandaş olan, AKP'nin resmi gazetesi şeklinde çalışan gazeteler gibi olamayacaklarına göre, gazetecilik yapıyoruz görünümünü bir şekilde hâlâ daha vermek zorundalar.

Başbakanlarının bile 'Dersimizi alırız' dediği seçim sonucunu ertesi gün sadece ekonomik krizin etkisine bağladılar. 'KRİZİN ETKİSİ' manşetiyle yorumladılar sonuçları.

Bu arkadaşlara göre, AKP'ye hiçbir ideolojik ve siyasi tepki yok, halkın bir bölümünün duyduğu rahatsızlık filan da yok... Sadece dışarıda başladığı için bizim kabahatimiz bile olmayan ekonomik kriz nedeniyle AKP erimeye başladı onlara göre.

Açıkça söylemeliyim; kendilerini rezil etmeden, hükümetlerini kızdırmadan yapabileceklerinin de en iyisi buydu. Ama maalesef yeterli değil ve ayrıca saçma da bu yapılan.

Bence tuhaf biçimde ekonomik kaygıların en az rol oynadığı seçimlerden bir tanesi oldu son seçim. Çünkü Türk insanı ekonomik krizin sadece Türkiye'nin meselesi olmadığını çok da iyi anlıyor, sosyal demokratların ekonomi konusunda parlak bir girişimi olabileceğini hiç kimse beklemiyor zaten. Türk insanının sosyal demokrasi ile yıllardır deneyimi, onların ekonomiden pek çakmadığı yolunda bir yargı yaratmıştır. Bu nedenle iktidar, Turgut Özal'dan bu yana sağ partilere ipoteklenmiş gibi gidiyor olabilir.

İktidar alternatifi için çalışmak zorunda olan CHP'nin önümüzdeki dönemde bu konuda yoğun düşünmesi gerekiyor. (Kemal Kılıçdaroğlu ve Deniz Baykal'ın birlikte partiyi yönetmesi için medya dünyasından esinlendiğim, çok ilginç olacağına inandığım bir yönetim modelini yarın yazacağım.)
Ekonomi analizi çok teorik oldu diyorsanız, peki o zaman çok da somut bir gelişmeye bakalım.

Eğer Ankara seçmeninin utanç abidesi olan Melih Gökçek'in (Ankara seçmeninin durumu hayli acıklı ve onlar ayrı bir yazıyı hak ediyor) ve Sabah gazetesinin gerilemeye kılıf bulmak için öne sürmüş oldukları ekonomik krizin etkisi gerçekten geçerli olsaydı, Bursa'da seçimi AKP'nin kazanmasına imkân var mıydı?.. Biliyorsunuz Bursa, global kriz dalgasından en fazla etkilenen ilimiz. Global krizin hayli ağır yaşandığı otomotiv ve tekstil sektörü Bursa'da çok önemli. Otomotiv sektörü ölmemeye çalışarak ayakta kalmaya direniyor. Tekstil sektörü ise ekonomi biliminde 'Industrial dislocation' denilen facia ile karşı karşıya.

Dünyanın tekstil gücünün ve merkezinin tamamen Çin'e kayması gibi bir durum var. Orada iş gücü maliyeti neredeyse sıfır olduğundan, bu muazzam güç karşısında ne Türkiye ne de başka bir ülke dayanabilir.
İşte bu durumlar nedeniyle Bursa'da neredeyse her gün binlerce insan işsiz kalıyor. Buna rağmen AKP hayli güçlü bir şekilde kazandı bu şehirde.

Yandaş kalmak için debelenenler o gece sadece Bursa sonuçlarına bakmış olsalardı,'KRİZİN ETKİSİ' gibi başlık atmaya çekinirlerdi herhalde.

Ama iktidarını da yandaşını da bir paniğin kaplamaya başladığı o gece, bu insanlardan fazla rasyonel bir düşünce gelmesi de pek beklenemezdi zaten.

Dua edelim de 'ERGENEKON YAPTI' diye yorumlamaya filan gitmediler o gece. Bu tür abukluklar da beklenebilir çünkü onlardan.

Örneğin; Emre Aköz yazı işleri toplantılarına giriyorsa o meseleyi Ergenekon'a bir şekilde bağlayan başlık mutlaka önerirdi. Çünkü onda son zamanlarda nerede ne kadar saçmalamış olabileceği nosyonu tamamen ortadan kalkmış durumda.

Engin ondan çok daha akıllı ve birikimli olduğundan o mutlaka kendisini kısa süre içinde toparlayacaktır diye ümit ediyorum ben...

Serdar Turgut - Akşam
serdarturgut@superonline.com