Hastayız, hasta!
- GİRİŞ23.06.2011 10:10
- GÜNCELLEME23.06.2011 10:10
Hastalanmaya gör... Elindeki benin bile o andan sonra farkına varabiliyorsun. Sevmiyoruz kendimizi, sevmeyi beceremiyoruz. Doğayı nasıl severiz ki bu halde?
Babacığımı hastaneden taburcu edeli yaklaşık yarım saat olmuştu. 10 günlük endişeli bekleyişin yerini, yüzümüzde tebessüm almaya başladı çok şükür. Bugün hastane yolunda, babamla birlikte eve dönerken, yolda durduk, soluklandık. Çayırı çimeni bol bir kafede bir şeyler içelim dedik. Güller gördük, çiçekler gördük rengarenk. Kaç gündür renklerimiz solmuştu, canımız sıkılmıştı... Hayat, aydaymışız gibi yavaştan yürütüyordu bizleri acıyla... Nasıl da sevindim bilemezsiniz o yeşilin içinde, doyumsuz renkleriyle salınan gülleri görünce. Babamın sağlığı iyiye gidiyordu ve az biraz yoluna giriyordu her şey çok şükür...
Dedim ki, bahçede mi içsek acaba çaylarımızı? Babam kafa salladı. Oturduk masaya, iç geçirerek bakımdım etrafa... Aman Allah'ım, bir de ne göreyim? Bu çimenler gerçek değildi ve güller de, çiçekler de.! Nasıl üzüldüm bilemezsiniz.
Eskiden öyle değilmiş.Toprak mı verimsizleşti dedim, adamcağız sustu. Çok sinek oluyormuş yazları ve ilaç kullanıyorlarmış. Arılar rahat bırakmıyormuş müşterileri... Bitkileri,otları hatta toprağı zarar veriyor diye böceklerden arındırmak için ilaçlıyorlarmış bir vakitler ama başa çıkamamışlar. Hem zaten, onlar zarar vermese insanlar koparıyormuş gülleri, eziyorlarmış çimenleri... Müessese sahibi çözümü, yapay bahçe yapmakta bulmuş.
Ne çaydan bir şey anladım, ne gülün kokusunu aldım. Gördüğüm bir rüyaymış, uyandım.
Yaklaşık iki yıldan beri, ekranlarınıza sağlık ağarlıklı konularla çıkmamdan dolayı olsa gerek, artık iyice emin oldum. Memleketçe hastayız. Gencimizde yaşlı, yaşlımız da hasta... Sadece bizler değil, doğamız da hasta artık. Börtümüz, böceğimiz, gülümüz, dikenimiz, toprağımız hasta...
Sigaraya başlama yaşı 9-11 arası olarak tespit edilmiş. Fastfood tabir edilen hazır, yağa bulanmış ve dondurulmuş gıdalarla tanışma yaşı ise 5’e düşmüş. Sebzemiz sebze değil, meyvemiz meyve değil...Hepsi tarım ilaçları ile zehirlenmiş. Hormonluydu, GDO’luydu derken mahvetmişiz kendimizi.!
GDO ne anlama geliyor? Bilmeyenleriniz için kısa bir anlatım seçtim. Genleri bir canlıdan alıp, başka bir canlıya nakletme işine 'Genetiği Değiştirilmiş Organizma' deniyor. Bir nevi Frankeştayn gıda desek yeridir.
Hormonlusunu zaten yıllardır biliyoruz, yiyoruz bu gıdaların. Canım domatesim, oldu salatalık tadında... Salatalığım kabak!... Kocaman karpuzların çekirdekleri karınca kadar, karıncalarımız karpuz kadar olacak nerdeyse!.... Hatta karpuzun çekirdeği bile yok isteyenler için hem de nasıl pahalı, nasıl pahalı.
Güllerin bile siyahı var artık...Utanmasalar dikensiz gül de yetiştirecekler.
O sebeptendir ki, dikkat edin, bakın; herkes alerjik hasta! Yeni moda bu hastalık, hemen hemen tüm çocuklarımızda görülüyor.
Lafı nereye getireceğim diye bekliyorsunuz değil mi?
Babacığım için “çok şanslı” dedi doktorlar... Babam bahçeli bir evde, kendi ektiklerini yiyerek büyümüş. Organik gıdaların, herkesin mutfağında olduğu zamanlarda yani...Bu sebepten ötürü, geçirdiği ameliyat sonrası vücut direnci iflas etmemiş yedikleri hatırına. Şimdi, gidin pazara da alın bakalım organik domates alabiliyor musunuz her hafta? Diğerinin iki katı fiyatına satılıyor. Yani bu ne demek oluyor biliyor musunuz?
Öldüren domates 3 lira!... Öldürmeyen (organik) 6 lira...
Toprağımın ilaçsız olarak yetiştirdiğini mideye indirmek, ateş pahası.
Babamın, arka bahçesinde dalından koparıp yediği elma onun hayatını kurtardı. Çocukken atılıyor temeli, güçlü bünyelerin. Babam şanslılardan ama ben değilim. Ameliyat masasında kalmak ta var, koç gibi üstesinden gelme de...
Toprak ana, hasta... Biz hastayız... Memleket hasta... Dilimde, 'Aman doktor, canım cicim doktor derdime bir çare' vardım eve mırıldana mırıldana...
Sonra açtım buzdolabını ... Baktım... Ne pişirsek acaba ?
Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com
Yorumlar4