“Gök ekini biçer gibi” genç yaşta şehit düşerek, terörle mücadelede Türkiye’nin kararlılığının simgesi oldular.
Kurşun geçirmez kulübeye saklanabilirlerdi, ‘trafik polisiyim, bana ne’ diyebilirlerdi. Aksine, teröristlere karşı silahlı çatışmaya girdiler.
Çatışmanın profesyonellik açısından değerlendirmesini elbette uzmanlar yapacaktır ama bu üç evladımız cesaretleriyle “vazife ahlakı”nın çok yüksek bir örneğini verdiler.

Komplo mantığı
Her terör saldırısı ‘siyasi’dir elbette. Bu saldırıyı hangi örgüt, hangi siyasi amaçla yaptırdı?
Dün bazı gazeteler “El Kaide mi, Ergenekon mu?” diye başlık atmışlardı. Polis öldürerek Ergenekon soruşturmasına gözdağı vermek istemiş olamaz mıydı?! Çünkü ‘zamanlama’ dikkat çekiciydi:
“Tam da cuma günü Ergenekon iddianamesi açıklanacakken!..”
Hatta:
“Bu saldırının Ergenekon gündeminin tam ortasına isabet etmiş olması bir tesadüf değildir!”
Fakat Sinan Aygün, Şener Eruygur, Hurşit Tolon gibi önemli isimler gözaltına alındığında da ulusalcı kanadın sözcüleri aynı şekilde ‘zamanlama’ya dikkat çekmişlerdi:
“Tam da AKP’nin kapatılması davasında Başsavcı Anayasa Mahkemesi’nde son konuşmasını yapacağı sırada!”
Aynı mantık!.. Başka hiçbir kanıt olmadan, sadece ‘zamanlama’ya bakarak, ya Ergenokon soruşturmasına veya AKP’nin kapatılması davasına “gözdağı” verilmek istediğine hükmediliyor!
İkisi de zırvadır! Çünkü bir olayda bütün ihtimali gözeterek çeşitli senaryolar üzerinde düşünmek başka şeydir... Diğer bütün ihtimalleri yok sayarak zihnimizin içindeki bir şablona göre ‘komplo’ kurguları inşa etmek ve kanıt diye ‘zamanlama’dan bahsetmek başka!

Bulgulara göre
İstinye saldırısında eldeki veriler lümpen ve şiddet tutkunu bir yapıyı düşündürüyor. Teröristlerden ikisi hırsızlık ve dolandırıcılıktan sabıkalı. Birinin babası eskiden Güneydoğu’daki Hizbullah soruşturmasında tutuklanmış. Birinin Afganistan’da giderek Selefi eğitimi gördüğü, diğerinin ABD’deki ünlü Guantanamo Üssü’nde sorgulandığı yolunda haberler var.
Ve eylem silahı olarak da bir pompalı tüfekle iki tabanca!
Evvela, bu kadarcık bulgunun üzerine büyük komplo teorileri kurmaya kalkmak, hayal kurmak olur!
Eldeki ilk ve sınırlı bulgulara göre düşündüğümüzde ilk akla gelen, El Kaide’dir.
“Ama El Kaide pompalı tüfekle eylem yapmaz! Büyük bombalamalar yapar!”
Öyle ama, Türkiye’de polisin operasyonlarıyla ciddi darbeler yemiş olan El Kaide, bu defa bu silahlarla ve pek profesyonel gözükmeyen bu kişilerle eylem yapmış olabilir. Hindistan ve Suudi Arabistan’daki bazı eylemleri de böyleydi!
Teröristler bizim ince ve yaratıcı düşüncelerle kurduğumuz teorileri akıllarına bile getirmeden basit “terör mantığı”yla hareket etmiş de olabilir; hatta lümpen kültüre daha da uygundur bu!
Zaten El Kaide mesela PKK veya DHKP-C gibi hiyerarşik ve sıkı disiplinli bir terör teşkilatından ziyade bir “terör ruhu”dur. Tedbir alınması daha zordur bu yüzden!
Doğru değerlendirmeler ancak soruşturmanın ortaya çıkaracağı delillerle yapılabilir.
Kesin olan şu: Teröre karşı daha bilinçli, daha dirençli olmalıyız.

t.akyol@milliyet.com.tr