Orgeneral Başbuğ'a notlar
- GİRİŞ11.10.2008 08:59
- GÜNCELLEME11.10.2008 08:59
GENELKURMAY Başkanı Org. İlker Başbuğ'un sosyal bilimlere ilgisini biliyoruz. Sivil uzmanları davet ederek meselenin hukuki, siyasi ve sosyolojik yönlerini görüşmesi de çok olumlu bir adımdır.
Ben de Sayın Başbuğ'a birkaç not sunmak istiyorum.
Evvela, kendisinin de haklı olarak fevkalade önemsediği "dağa çıkmaları önlemek" sorunu... Bunun 'teknik' çözümleri ne olabilir? Daha sıkı kontrol falan mı?
Ama dağa çıkanların önlenemeyişindeki asıl sebep, Kürt milliyetçiliğinin geniş bir taban kazanmış olmasıdır. İşte çeyrek yüzyılda 30 bin terörist öldürüldüğü halde bitmiyor.
Hayati soru şudur: Neden etnik milliyetçilik bu kadar güç kazandı?
Yasaklar yetersiz olduğu için mi?
"Yeni yol haritası" arayan Ankara için bu sualin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Geçmişten ders
Canip Yıldırım'ın "Anıları"ndan 1930'lara ilişkin bir bölüm:
"Türkçe konuşamayanlara para cezası verildiği yıllar... Öyle bir hız verdiler ki bu işe, artık köylü şehre gelmemeye başladı, üretim durdu. Diyarbakır'ın kenarında yakın köyler var...fakir köyler. Bunlar geçimlerini sağlamak için yoğurdu ayran yapar, bu ayranı getirirlerdi eşek sırtında, sokaklarda bağırırlardı,'Hayde dev hayde dev' (hadi ayrana gel, hadi ayrana gel) diye... Belediyenin zabıtaları bunları alır götürürlerdi, haydi bakalım para cezası. Onun için kimse gelmemeye başladı..."
Yıldırım, o zaman şehir hayatının, çağdaşlaşmanın ve eğitimin "Türkleşme"ye yol açtığını, pek çok arkadaşının Türkleştiğini anlatır. Ama arkadaşlarından Musa Anter, Adana Lisesi'nde Kürt diye aşağılanınca, Kürt milliyetçisi olmuştur!
Yıldırım şöyle diyor:
"Bunların hepsi Türkleşti ama Musa Anter'i Türkleştiremediler. Eğer akıllı bir siyaset uygulasalardı, çok baskı yapmasaydılar Kürt meselesi ölebilirdi..."
Akıllı siyaset?
1930'larda devlet partisi CHP, bölgedeki 13 ilde teşkilatını kapatmış, bu şekilde eski Müdafaa-i Hukuk tabanını bile dışlamıştı! Halbuki CHP'nin bölgede daha yaygın örgütlenmesi gerekmez miydi?! Şehirleşmeyi teşvik etmesi gerekmez miydi?!
Atatürk'ün İktisat Bakanı Celal Bayar, 1934'te bölgeye yaptığı geziden sonra yazdığı "Şark Raporu"nda, bu tür dışlamaların ileride büyük bir "aksülamel" (tepki) yaratmasından kaygılandığını belirtmişti.
Hasan Cemal, "Kürtler" adlı kitabında anlatır; 12 Eylül'ün ağır baskıları bu tepkileri kışkırttı, PKK taban buldu!
Yok saymanın nasıl çözümsüzlük yarattığını en iyi Org. Aytaç Yalman anlatıyor:
"'Sosyal sorun' döneminde, Kürtler kendini ifade, dilini konuşmak, türküsünü dinlemek, kültürünü yaşamak gibi talepler ileri sürüyordu. Sorun o aşamada çözülebilirdi. Oysa, bizler o dönemde, 'Kürt yoktur' diye eğitilmişiz... Sosyal istekleri bile 'yıkıcı faaliyetler' kapsamında görüyoruz... Dolayısıyla sorunu zamanında görmemişiz."
Ve işte yılların birikimi yüzünden, dağa çıkmaları önleyemiyoruz.
Akıllı siyaset, PKK'nın ekmeğine yağ sürecek yeni OHAL görüntüleri midir?!
Yoksa, terörle en sert fiili mücadeleyi yürütürken, paralel olarak, PKK'nın dayandığı sosyal birikimi uzun vadede sakinleştirecek politikalar mıdır? Ülke bütünlüğü kadar önemli olan "üniter devlet" sistemi içinde demokratikleşme ve kültürel ifade özgürlükleri midir?
Hem de gecikmeden, mahalli seçimlerden önce!
Yorumlar7
-
irfan kanık
17 yıl önce
Şikayet Et
Asker kendi iyiliği için eleştirilmeye alışmalı. Yazarın da belirttiği gibi Terörle mücadelenin 30. yılındayız ama başarının B'sinden sözedilemez. Bunun en büyük nedenini Askerin kendisini bu olayın bir numaralı aktörü olarak görmesi ve bu sorunu kendi yöntemleri ile çözmek istemesidir. Bu çok büyük bir hata ama daha vahim olanı askerin kendi metotlarını da becerememesi. Irak'ın kuzeyinden gelen saldrılara karşı o kadar teknolojiye rağmen karşı koyamayan askeriyenin yetkisizlikten yakınması işin vahim başka bir boyutu. En azından fatura ödemeyi bilseler.
Beğen
Cevapla
-
sukru koseoglu
17 yıl önce
Şikayet Et
daha anlaşılır ve net nasıl yazılabilir ki.... Artık partizanca fanatik hissi yaklaşımları bi kenara bırakıp, durulma, sakin kafa ile bu gidiş nereye kabilinden yapıcı yaklaşımlara ihtiyaç var. şurası gerçek ki devrim kanunları ve kraldan fazla kralcı olanlar çok sert yaklaştılar meseleye ve ayrışıma marjinalleşmeye zorladılar. İslam gibi müthiş bir ortak payda adeta yok sayıldı. maalesef birilerinin ülkede gündemde kalma sözünü dinletme adına bu çatışmaya ihtiyacı var. aslında farkımız yok, birbirimiz iyi anlıyoruz. Allah düşmanlara fırsat vermesin...
Beğen
Cevapla
-
Mazi GÜNEŞ
17 yıl önce
Şikayet Et
Bu yazı neden çok az okunup yorumlandı?. Güneydoğu meselesi için bol keseden atıp tutan, aklına gelen herkesi suçlayan kadrolu yorumcularımız, bu yazıya neden ilgi göstermemişler acaba?
Meseleye ucuz bir mantıkla yaklaşmadığı, meselenin kökenlerini daha gerilerde aradığı için olabilir mi? Güneydoğu meselesine parti gözlüğü ile baktığımız, bu küçücük karşılaştırmadan dahi hemen anlaşılmıyor mu?
Beğen
Cevapla
-
bahadir
17 yıl önce
Şikayet Et
resim. yazarın köşesindeki resmi çok süper
Beğen
Cevapla
-
Teomete Hansarayli
17 yıl önce
Şikayet Et
Internet bildiri,demeçleri olmayacak demişti ama.... ...Babaoğlu'nu savunma gaflet ve delaleti ile bir de MArie Antionette gibi üstüne yazıyı " ...düşündürücüdür." diye bitirmek ile tüy dikerek karşımızda sözüne ve hakkaniyetine güvenilmez bir Genkur bulduğumuz notunu da ilettiniz mi acaba?
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle