Laiklik de açılmalı
- GİRİŞ09.12.2008 08:18
- GÜNCELLEME09.12.2008 08:18
CHP başı örtülü kadınlara açılmak istiyor ama partideki keskin sirkeleri büsbütün kızdırmamak için Baykal “açılım” kelimesini ağzına almıyor. Halbuki “açılım” kavramı, Türkiye’nin bugünkü gelişme düzeyinde çok önemli bir ihtiyacın ifadesidir:
- CHP, 1930’lardaki gibi oligarşik bir parti olmaktan kurtulmalı, geniş muhafazakâr halk kesimlerine açılım yapmalıdır.
- AKP, tarihten gelen Sünni ve Alevi inanç farklılığının birbirine kapalı ‘iki ayrı cemaat’e dönüşmesine meydan vermemek için Alevilere ve Aleviliğe açılım yapmalıdır.
- MHP ve CHP, TÜrkiye’deki etnik renklerin ‘ayrı siyasi coğrafyalar’a dönüşmesine meydan vermemek için, Kürt vatandaşlarımıza, Kürt kimliğe açılım yapmalıdır.
- DTP, biliyorum, terör örgütünün siyasi koludur ama içlerinde vicdan sahiplerine seslenerek diyorum ki, Kürt kimliğine ilişkin demokatik özgürlükleri savunurken, Türklere, Türkiye’nin temel değerlerine açılım yapmalısınız. Farklılaşmanın bir noktadan itibaren korkunç kitlevi çatışmalara yol açtığını gösteren tarihi tecrübelerden ders alarak...
Laiklik konusu
Etnik milliyetçilik, modernleşmenin de başa çıkamadığı bir sorundur; ayrı bir konudur.
Laiklik ve inançlar bahsinde ise sorun iki yönlüdür: Aleviler kendilerini Türkiye’deki “dinsel kurumlaşma”dan dışlanmış hissediyorlar; öyledirler de... Bu sadece kendi inancını öğrenmek ve ifade etmek gibi ‘mekanik’ bir ihtiyaç değildir; daha önemlisi bir onur sorunudur.
Laiklik ve inançlar bahsinde ikinci sorun, türban yasağında somutlaşan yasaklama ve dışlamaların geniş sünni kitlelerde yarattığı aşağılanma duyusudur, onur sorunudur. Üniversitede okumak isteyen kıza bile “gerici” damgası vuran, onları “laiklik düşmanı“ diye toplum içinde damgalayan resmi ve fiili baskının yarattğı onur sorunu!
Laikliğimiz bu ikili sorunun ikisinin de çözümüne izin vermiyor!
Türban sorunu, yol açtığı magduriyetler, dini inancın görünürlüğünü “mürteci” diye suçlayan totaliter retorik...
Beri tarafta, Cemevlerinin tanınması, Hacı Bektaş tekke ve dergâhlarının açılması gibi Alevi İslam inancının “görünürlüğü” ve “kurumlaşması” söz konusu olunca, yine aynı laiklik yorumu çözümleri engelliyor.
Değişimi görmek
Cumhuriyet, uzun tarihi tecrübelerin eseri olarak, aynı zamanda bir “homojenleştirme” projesi olarak doğdu; temel kavramlarını bu açıdan tanımladı. Bugünkü Türkiye ise ‘tek tip’i kabul edemeyecek kadar gelişmiş ve çeşitliliğinin bilincine varmıştır. Artık “ulus” ve “ulusal birlik” kavramlarını “çoğulculuk”la birlikte düşünmeliyiz.
Onun için laikliğin çoğulcu ve liberal yönde yeniden yorumlanması gerekiyor; rejimin çerçevesi içinde “açılım”ları yapabilmek için.
Sadece Bülent Arınç değil, bakın rahmetli Ecevit ne demişti:
“Bütün dünya değişirken, Türkiye değişirken, insanlarda hiçbir değişiklik olmazsa, o insanlar çağın ve toplumun gerisinde kalır... Laiklikten asla ödün vermem, fakat laikliği yeniden tanımlamak, gerçek anlamda bir inanç özgürlüğü haline getirmek ve devletten ayırmak gerekir...
Bu görüşlerim belki çok gençliğimde yoktu. Ama politikaya girdikten sonra toplumla ilişkilerim daha da arttı ve başka değerlendirmeler yapabilir duruma geldim...” (Milliyet, 8 Eylül 1991)
Yorumlar2