Atatürk arşivi

  • GİRİŞ11.12.2008 09:58
  • GÜNCELLEME11.12.2008 09:58

DÜNKÜ Milliyet‘in manşetiydi, Dolmabahçe Sarayı’nın bodrumundaki arşiv belgeleri çöpe gitmekten son anda kurtarılmış! Böylece Dolmabahçe’nin arşiv değeri de ortaya çıktı; sadece modernleşme dönemi Osmanlı tarihi açısından değil, cumhuriyet tarihi açısından da...

Bu olay bir sorunumuzu gündeme getiriyor: Arşivlerimizin tasnifi ve belgelerin yayımlanması...
Milli Mücadele ve cumhuriyet tarihi açısından sadece Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve ATASE arşivleri değil, Dolmabahçe arşivi de son derece önemlidir.

Atatürk zaferden sonra İstanbul’a ilk defa 1 Temmuz 1927’de gelmiş ve vefatına kadar İstanbul’a gelişlerinde Dolmabahçe Sarayı’nda kalmıştır.

Burada görüşmeler yapmıştır ki, bunların en önemlilerinden biri, İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loren’e askeri ittifak teklif etmesidir.

Dil Kurultay’ı da Dolmabahçe’de düzenlenmişti.

Dolmabahçe’de siyaset   
Atatürk ile İnönü’nün arasının açıldığı dönem siyasi tarihimizde fevkalade önemlidir ve bu dönemin büyük kısmında Atatürk Dolmabahçe’dedir. Ünlü sofrada siyasi konular açıldığında İnönü aleyhine çok ağır sözler etmiştir.
Aynı zamanda, Ankara’da evinde oturan İnönü ile mektuplaşıyorlar!
İçeriği bilinmeyen bu mektupların Dolmabahçe kaleminde kaydı olmalıdır.
Bütün özel ve siyasi ziyaretçilerin, sofraya çağırılanların, kurultaya davet edilenlerin kayıtları, hatta Atatürk’ün yatma ve kalkma saatleriyle mutfak için satın alınan malzemelere kadar Dolmabahçe arşivinde çok değerli bilgiler mevcuttur.
Atatürk, hayatının sonlarına doğru Rauf Bey’le ve Karabekir’le barışmak istemiştir. 1927’de Nutuk’ta ağır hakaretler ettiği bu isimlerle barışmak istemesi siyaseten de çok önemlidir. Karabekir’i Dolmabahçe’ye davet etmiş; Karabekir, Ali Fuat Paşa ile birlikte gitmiş ama birileri görüşmelerini engellemiştir!
Randevu saatinin ve Karabekir ile Ali Fuat Paşa’nın saraya giriş kayıtlarının da Dolmabahçe’de olması lazımdır.

Özel hayat?
Tarih yapan liderlerin, hatta âlim ve filozofların “özel hayat”ı onların kamusal hayatıyla iç içedir.
Rauf Bey, Atatürk ile Latife Hanım’ın boşanmalarının hem onlar hem Türkiye için talihsizlik olduğunu söylemiştir. Gerçekten, keşke Atatürk’ün yaşantısı Latife Hanım’ın arzuladığı sağlık ve düzenlilik içinde devam etseydi.
Evet, ikisinin de özel hayatları özeldir ama “siyasi tarih”i ilgilendiren yönleri de önemlidir. Buna rağmen Latife Hanım’ın belgeleri hâlâ gizlidir! Latife Hanım’ın belgelerini inceleyen Prof. Reşat Kaynar, bilirkişi raporunda, “Bu belgeleri incelemeksizin cumhuriyet tarihinin yazılması mümkün olmaz” diye yazdığı halde!
Tarihe bakışlar farklı olabilir, vahim olan “tarihe bakışsızlık”tır, tarih bilinci yokluğudur; hafızasını kaybeden bireyler gibi!

Bütün arşiv belgeleri mücevherat titizliğiyle korunmalıdır. Tasnifi daha kolay olan yakın tarihimizden başlayarak, tasnifi daha zor olan uzak tarihimize doğru bu belgeler düzenli olarak yayımlanmalıdır; sansürsüz, tıpkıbasım ve çevrimyazılarıyla birlikte...

Yayımlanması en kolayı, yüzde doksanı Latin harfleriyle olan “Dolmabahçe Arşiv Belgeleri”dir.
İlgililere arz ederim efendim.

Taha Akyol - Milliyet
t.akyol@milliyet.com.tr

Yorumlar5

  • saltuk han 17 yıl önce Şikayet Et
    bir kere de ergenekonu yaz!. sayın akyol ergenekonu neden yazmıyor veya yazamıyorsunuz? aydın doğana bu kadar mı tabisiniz? dokunursanız ne çıkacak ortaya? artık halkın bakışı değişiyor. halk bilinçlendi.
    Cevapla
  • fevzikaynak 17 yıl önce Şikayet Et
    gerçekler ne ise açıkça ortaya konmalı.. tarih her şeyi ile açık açık ortaya konmalı. hatalar var ise ders alınmalı, yapılan doğru şeyler devam ettirilmeli. olaylar, hatalar ve yanlışlıklar gizlenerek bir yere varılmaz. varılacak şey yapılan hataları tekrar etmekten, aynı kısır döngü içinde dönmekten öteye gitmez.
    Cevapla
  • hatice göktaş 17 yıl önce Şikayet Et
    haklısınız. Taha bey, size hak veriyorum, ülkede asıl böyle dosyaların gizlenmesiyle biryere varılamayacağı, ve halkın aklında Atakürk hakkında soru işaretleri kalabilir, Onun için açıklandığında belki insanların kuşkuları gider, doğru neyse daha iyi anlaşılır, Size sonuna kadar katılıyorum.
    Cevapla
  • kürşat yalçın 17 yıl önce Şikayet Et
    Rapor. Reşat Kaynar'ın raporu resmi ideoloji ve resmi tarih açısından uygun görülmemiştir. Mustafa Kemal'i tabulaştıran zihniyetin raporudur. Eğer eldeki arşivler ve genelkurmayda bulunduğu söylenen arşivler gün yüzüne çıkar; ve bu arşivler gerçek tarihçiler tarafından incelenirse eminim Mustafa Kemal şimdikinden daha çok anlaşılacak ve belki de daha çok sevilecektir.
    Cevapla
  • Metin Yazar 17 yıl önce Şikayet Et
    Emriniz olur efem.. Avucunuzu yalarsanız
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat