Cumhuriyet’in evrimi
- GİRİŞ31.10.2011 06:27
- GÜNCELLEME31.10.2011 06:27
1923 sonbaharında herkes, cumhuriyetin yeni bir anayasa tasarısı içinde gündeme geleceğini ve nasıl bir cumhuriyet olacağına Meclis’te tartışmalarla karar verileceğini düşünüyordu.
İki ana görüş vardı:
Gazi’nin büyük karizmasından güç alan Meclis çoğunluğu, onun deyimiyle “Halkı kendi halinde bırakırsak bir adım ileri gidemeyiz” diye düşünmekte, otoriter, tek partili, devrimci bir cumhuriyet öngörmektedir.
Muhalifler ise Milli Mücadele’deki demokrasi geleneğinin zaferden sonra da devam etmesini sağlayacak tarzda bir cumhuriyet istiyorlar.
Gerçekten, Mustafa Kemal, 19 Mart 1920 tarihli genelgesinde TBMM için yapılacak seçimlerde “her parti, zümre ve cemiyet tarafından aday gösterilmesinin caiz olduğunu” belirtmişti. Meclis’te her fikir dile getirilir, eleştiriler yapılırdı. Milli Mücadele’de birliği sağlayan, bu kapsayıcılık olmuştu.
‘Cumhuriyet düşmanı’
Bu anlamda bir demokrasi talebi böyle güçlü olduğu gibi önemli bir faktör daha vardı: Milli Mücadele sırasında yerel ve genel bazda yeni liderler yetişmişti. Bunlardan bugün bilinenler Rauf Bey, Karabekir, Ali Fuat ve Refet Paşalar gibi şahsiyetlerdir. Yeni rejimde bu kesimlerin yeri ne olacaktı?
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Tahay Akyol / Hürriyet
Yorumlar1