Sahaf kent

  • GİRİŞ08.09.2011 02:11
  • GÜNCELLEME08.09.2011 02:11

Geride uzun ve sıcak bir yaz bırakarak başladı Eylül. Birçok insan için Eylül yeni bir senenin başlangıcına işaret eder. En çok da öğretmenler ve öğrenciler için. Uzun yıllardır öğretmenlik ve de öğrencilik yapan biri olarak Ağustos elini Eylül'e uzattığında yeni bir senenin heyecanı sarar beni. Bu yıl yapmam lazım gelen işler, görmem gerekenler, okumam-yazmam gerekenler derken bir sonraki Eylül'e kadar bir program oluşur kafamda. Bir yandan ağır bir yükün altına girecek olmanın verdiği endişe bir yandan da yeninin heyecanı...

Böyle bir yaz sonunda daha istanbul'un karmakarışık hayatına yeniden uyum sağlamaya çalışırken, bunu kolaylaştıracak şeyler de çıkıyor insanın karşısına. Ayın 6'sında Tepebaşı'nda başlayan 5. Beyoğlu Sahaf Festivali gibi (6-18 Eylül 2011). Bundan önceki 4 festival Taksim Gezi Parkı'nda yapılmıştı. Bu yıl ise Tepebaşı'nda TRT binasının yanında yer almış. Kişisel fikrim bunun iyi bir seçim olduğu.

İstanbul'un çeşitli semtlerinden ve başka şehirlerden toplam 72 tane sahaf ellerinde her ilgi alanına yönelik Türkçe, İngilizce va başka birçok dilde kitapla son derece düzenli organize edilmiş olan bu alanda meraklılarına ulaşabilmiş. Bugün elimde fotoğraf makinam ve alacağım kitapları yerleştireceğim çantamla oraya vardığımda, güneşli ve güzel günün de etkisiyle, uzun ve mutlu bir sahaf turu yaptım. Daha önce “Ne kitapsız...” başlıklı yazımda da bahsettiğim bazı sahaf dostlarımı görüp kısa sohbetler ettim, çaylarından yudumladım ve kitap dünyasında kayboldum. Burada, keyifli sohbetlerden ve ilginç, baskısı tükenmiş kitaplardan başka şeyler de karşınıza çıkıyor. Koleksiyonerlerin büyük bir dikkatle inceledikleri Osmanlıca eserler, plaklar, bavullardan taşan kitaplar arasında unutulmuş sayısız siyah-beyaz fotoğraf, gravürler, eski dergiler...

Standlar arasında dolaşmaktan, alınacak listesindekilere baktıkça kafası karışanlar için Tepebaşı'ndan Haliç'in doyumsuz manzarasına karşı bir fincan kahve yudumlama olanağı da var. Böylece çantalarınıza doldurduğunuz tüm 'yeni'lere şöyle bir göz atabilir, henüz alınmamışlar için de değerlendirme fırsatınız olur.

Senede bir kez sadece Beyoğlu'nda gerçekleştirilen böylesi bir etkinliği kaçırmayın derim. Çünkü burası, eskiyle, kağıtla, yazıyla, duyguyla, düşünceyle, şiirle, tınılarla yaşayanlar için yaklaşık iki hafta süreyle mutluluk kaynağı olabilecek bir yer.

Eylül, her ne kadar bir senenin sondan dördüncü ayı gibi görünse de bir kentin yeniden canlandığı, uyandığı, hareketlendiği bir zaman. Okullar açılıyor, kitapçılar, giyim dükkanları hareketleniyor, sergiler, festivaller başlıyor. Bu Eylül, “İsimsiz” başlıklı 12. İstanbul Bienali'nin de yer alacağı bir ay (17 Eylül- 13 Kasım 2011). Yıla hareketli bir başlangıç olacak belli ki.

Herkese başarılı, bereketli ve mutlu bir yıl diliyorum!

Tülay Kazancı- Haber 7

info@tulaykazanci.com

www.tulaykazanci.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat