Pazarların en güzeli

  • GİRİŞ30.09.2011 02:15
  • GÜNCELLEME30.09.2011 02:15

Yazdığım son birkaç pazar yazısını düşününce aslında pazarlarda gezinmeyi sevdiğimi çok daha iyi anlamış oldum. Her ülkenin, her semtin kendine has bir havası olduğu gibi pazarlar da birbirinden çok farklı hisler uyandırabiliyor. Bu pazarların her birinin ayrı bir karakteri var. Acıbadem pazarının renkli fakat pahalıca havası, Bakırköy'ün farklı seçenekler sunan ancak izdihamdan bunaltan pazarı ya da Urla'nın doğanın tüm canlı renklerini önünüze seren sebze pazarını gördükten sonra herkesin en sevdiği pazar kategorisine girebilecek olan bir pazar vardır herhalde. Kimimiz pazara sebzesi meyvesi, kimimiz ucuz tekstil ürünleri, kimimiz ise biraz vakit geçirip etrafı gözlemlemek için gider.

Birkaç hafta önce İstanbul Tepebaşı'ndaki sahaf festivalini düşününce beni en mutlu eden pazarların başında kitap pazarları geliyor diyebilirim. Kitap kokusunun etrafı sardığı, herkesin bir telaş ve bazen de umutla izini sürdüğü kitapların yüzlerce hatta binlercesinin biraraya getirildiği bir kitap pazarında olmak tüm kitap severler gibi beni de mutlu ediyor.

Kitap pazarlarının bolca bulunduğu ülkelerden biri olan Hollanda'da çeşitli vesilelerle kitap pazarları kuruluyor. Kraliçe'nin resmi doğumgününün kutlandığı 30 Nisan'da, şehirlerin kendilerine has festivalleri sırasında ya da yaz vakti herhangi bir kutlamaya gerek kalmadan kitap pazarları sokakları şenlendiriveriyor. Her yıl Avrupa'nın en büyük ikinci el kitap pazarı da yine Hollanda'da Deventer kentinde kuruluyor. ne yazık ki henüz gidip görme fırsatım olmadı ancak duyduklarımdan, okuduklarımdan buranın kaçırılmaması gereken bir pazar olduğunu biliyorum. Her yıl sadece bir gün için kurulan ve kaldırılan pazarda  6 kilometreye varan uzunluktaki yaklaşık 900 tezgah, Avrupa'nın her yerinden bu " kitap dünyası"nı görmeye geliyor. Bir sonraki kitap pazarı ise 5 Ağustos 2012'de Deventer'daki yerini alacak.

Yirmibir yıldır aralıksız her cuma günü Amsterdam'ın kalbi Spui'de kurulan kitap pazarı sadece kitapları ile değil, zaman zaman sanatçıların yağlıboya, suluboya resimlerini, heykellerini ya da fotoğraflarını sattıkları cıvıl cıvıl bir pazar. En hareketli caddelerden biri olan Kalverstraat'ın ortalarına doğru yaklaştığınızda bu pazara yönelen bir kalabalık arasında bulursunuz kendinizi. Hollandaca kitapların, doğal olarak, ağırlıkta olduğu tezgahlarda koleksiyonculuk, mantar çeşitleriyle ilgili kitaplar, tarih, moda, sanat kitapları sarar her tarafınızı. İngilizce, Almanca ve Fransızca çocuk kitapları, müzik notaları ve daha nice güzel kitap insanın aklını başından alır. Pazar yerinin tam ortasında yer alan küçük boşlukta ise her hafta başka bir müzisyen en hareketli, en hüzünlü ya da en mutlu notalarını yayıyor etrafa. Pazarda tanıştığım bir sahaf tam yirmi yıldır her cuma günü orada tezgah açtığını ve ilginin hiç azalmadığını anlattı.

Böylesi kitap pazarlarının yaklaşık 8-9 yıl öncesine kadar  Kadıköy'de postanenin arkasında da kurulduğunu anımsadım birden. Öğrencilik yıllarının en güzel zamanlarında pazar günleri, hele de hava güneşli ise, Eminönü'nden Kadıköy'e kalkan vapura binme sebebimdi bu kitap pazarı. Tanıdık, tanımadık ne kadar sahaf varsa çeşit çeşit kitabını sererdi yollara. Ne yazık ki artık sadece 2. el okul ve sınav kitapları satan "sahafların" çoğunlukta olduğu Akmar ya da Aslıhan Pasajı gibi yerlerin dışında tek tük ayakta kalmaya çalışan sahafların rafları arasında baskısı çoktan tükenmiş kitapların izinde Avrupa'da fazlasıyla karşımıza çıkan kitap pazarlarının hayalini kurmak kalıyor bize.

Tülay Kazancı- Haber7

info@tulaykazanci.com

www.tulaykazanci.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat