Nafakazedelerin işi Allah’a kaldı!
- GİRİŞ12.12.2025 08:47
- GÜNCELLEME12.12.2025 09:45
“Türk Medenî Kanunu”, 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi.
743 sayılı bu kanuna göre “tek eşle evlilik” esası getirilirken; evlilik yaşı kızlarda 17, erkeklerde ise 18 olarak belirlendi.
1938’de, yani CHP’nin “tek parti sultasında” yapılan bir düzenleme ile evlilik yaşı kızlarda 15’e, erkeklerde 17’ye düşürüldü.
Bazı hallerde kızlarda evlilik yaşı 14’e kadar düşebiliyordu.
743 sayılı medeni kanun ile düzenlenen diğer bir kavram ise “nafaka” oldu.
İslam hukukunu referans alan Osmanlı’da, boşanan kadınlara “iddet süresince” veya “hamile ise doğuma kadar” nafaka ödenirken…
Sonrasında ise “nafaka ödenmesi dinen caiz görülmezken”…
'Nafaka'da kördüğümü çözecek pusula: İddet, mehir ve tazminat... Fakihlerden net görüş
Cumhuriyet’le birlikte, erkeğin; yoksulluk durumu olan eski eşine 1 yıl süreyle nafaka ödemesinin önü açıldı.
1988 yılına gelindiğinde ise kızlarda 15 olan evlilik yaşını değiştirme gereği duymayan dönemin muktedirleri, eski eşe ödenen nafakada “süre sınırlamasını” kaldırdı.
Süresiz nafaka devam edecek! Mağdurlar tepkili
4 Mayıs 1988 tarihinde kabul edilen bu değişiklik ile mahkeme kararıyla kaldırılmadıkça veya nafaka alacaklısı yeniden evlenmedikçe, “ömür boyu” nafaka ödemek gerekiyordu.
Her dönem tartışma konusu olan 743 sayılı medeni kanun, Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki 57. hükümet tarafından, 1 Ocak 2002 tarihinde bugünkü haliyle revize edildi.
Hayati çözümler İslam hukukunda: Süresiz nafaka karanlığını ışığa kavuşturacak hükümler
Atatürk’ün riyasetinde, kızlarda önce 17 olarak belirlenen, sonrasında 15’e, özel durumlarda 14’e kadar düşürülen evlilik yaşı, Bülent Ecevit tarafından 18’e çıkarılırken…
“Aile reisliği”ne ve "mallara" ortak edilen kadınlara, boşanmaları halinde “süresiz” olarak nafaka isteme hakkı verildi.
Türk aile yapısında “reform” niteliğinde yenilikler getirdiğine inanılan yeni “Medeni Kanun”un aslında Bülent Ecevit’in, giderayak ülkeye çaktığı “son kazık” olduğunun anlaşılması ise epey bir zaman aldı.
Ailenin “reis”liğini erkekten alan, “sözleşmeli evlilik” dönemini başlatan, eşlere; “mal ayrılığı”, “paylaşmalı mal ayrılığı” ve “mal ortaklığı” seçeneğini getiren, “resmi nikah kıyılmadan dini nikah yapılmasının önüne” geçen yeni medeni kanununda…
“Karı” sözcüğü kibarlaştırılıp “kadın” sözcüğüne yer verilirken, evlenme yaşının 18’e yükseltilmesiyle genellikle severek evlenen “gençler” bir anda mağdur oldu.
Ailelerin rızasıyla, düğünlerle, halaylarla dünya evine giren erkekler, bir anda “çocuğun cinsel istismarı” suçlamasıyla, 8-15 yıla kadar hapis cezasıyla zindanlara atılmaya başlandı.
Derken…
Zaman geçtikçe, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşen eşi koruma bahanesiyle, diğer eşe herhangi bir süre sınırı olmaksızın yüklenen “yoksulluk nafakası”nın adeta bir prangaya dönüşmeye başladığı görüldü.
3 – 5 aylık evliliklerden sonra boşanan, akabinde yeniden evlenen insanlar, bir daha yüzlerini bile görmeyecekleri eski eşlerine ödedikleri nafakalar yüzünden ekonomik sıkıntılar yaşamaya, bu defa yeni yuvalarından da olmaya başladı.
Bazı yerel mahkemeler, eski eşle çocuk dâhil hiçbir bağı kalmayan kocaları haklı bulup, “husumeti artıran” ve “kadın cinayetlerinin” önünü açan “süresiz nafaka”nın kaldırılmasına hükmetse de anında devreye giren Anayasa Mahkemesi, bu tür girişimleri oy çokluğuyla reddetti.
2015 yılına gelindiğinde ise eski eşleri tarafından “SGK” gibi görülmeye başlanan boşanmış erkekler TBMM’ye başvurarak, “süresiz nafaka”nın kaldırılması için yasa değişikliği istedi.
Bu talep Aile Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın arasını açtı.
Aile Bakanlığı, “Nafaka yükümlüsü açısından mağduriyete yol açıldığı göz ardı edilir değildir” derken…
Adalet Bakanlığı ise çaresiz Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını gerekçe göstererek, “Yapacak bir şey yok” cevabını verdi.
“Süresiz nafaka”nın süresiz zulme dönüşmesi ve borcunu ödemeyen mağdur erkeklerin “tazyik hapsi” ve “parayı öde çocuğu gör” dâhil pek çok zorlukla karşılaşması sonrası, özellikle sosyal platformlarda seslerini duyurmaya çalışan nafakazedeler;
Yetkililerin, kendilerini ömür boyu süren bu prangadan kurtarması için çağrılar yapmaya başladı.
Tabii bu sırada...
Aile kurumunu çökerten, yeni evliliklere engel olan “süresiz nafaka” dayatmasının bir yan etkisi daha meydana çıktı.
Yeni yuvalar kurulamadığı için “genç nüfus” oranı hızla düştü.
Olayın vahametini gören AK Parti hükümeti, 2019 yılında hazırlıklarını sürdürdüğü “Birinci Yargı Paketi”nde nafaka konusuna el atılacağını ve “kısa süreli evliliklerde en az iki yıl, uzun süreli evliliklerde ise nafakanın evlilik süresine göre belirlenmesi üzerinde yoğunlaşacağını” duyurdu fakat bu nafaka ilk pakete dâhil edilmedi.
Bu tartışmadan sadece iki ay sonra, devreye Başkan Erdoğan girdi.
5 Ekim 2019’da, partisinin Kızılcahamam’daki geleneksel istişare kampının açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, nafaka sorununun “2. Yargı Paketi”ne gireceğinin müjdesini vererek;
“Süresiz nafaka ve icralık çocuk tartışmalarına son verilecek” dedi.
Fakat ilk kez Başkan Erdoğan’ın verdiği bir söz havada kaldı.
Dahası…
Dünyanın en ilkel ülkelerinde bile uygulanmayan ve evlilik 1 gün bile sürse, “süresiz” hale getirilen nafaka zulmü ondan sonra çıkarılan 3’üncü, 4’üncü, 5’inci, 6’ıncı, 7’inci, 8’inci, 9’uncu ve 10’uncu yargı paketinde de yer almadı.
‘Nafakazede’ye kötü haber: Süresiz nafakada çalışma rafa mı kalkıyor?
İsviçre Medeni Kanunu dikkate alınarak hazırlanan, CHP ve avaneleri ile feminist derneklerin desteklediği “süresiz nafaka” zulmü ile ilgili düzenlemenin, 5 Aralık 2025’te kabul edilen ve Meclis Genel Kurulunda görüşülecek olan 11’in Yargı Paketi’nde yer almasına kesin gözüyle bakılıyordu ki…
Kadınları mağdur etmeyecek şekilde planlanan, süresiz nafakaya süre veya kademe getiren ve her iki tarafın sosyo - ekonomik durumu dikkate alarak hazırlanacak yeni düzenlemenin, şu sıralar hazırlıkları devam eden 12. Yargı Paketi’ne bile dâhil edilmediği ortaya çıktı.
Böylece…
Kendi öz çocuklarına reşit oluncaya kadar nafaka ödeyen babaların, yüzünü bile hatırlamadıkları eski eşlerine ölünceye kadar nafaka ödemesinin önü açık kalmış oldu.
Tabii!
Tam 37 yıldır boşanan erkeği mağdur ederek yeni yuva kurmasını engelleyen ve hızla nüfusun düşmesine sebep olan “süresiz nafaka” zulmüne, Başkan Erdoğan tarafından “aile yılı” ilan edilen 2025’in son günlerinde bile müdahale edilemiyorsa..
Bu saatten sonra nafakazedelere “Allah kurtarsın” demekten başka çare kalmıyor!
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar9
-
net
6 dakika önce
Şikayet Et
Ödedikleri nafaka da 3 4 bin tl aylık fazla br tutar da değil. ABDde ABde çok daha yüksek nafakalar ödeniyor. Orda giderinin hepsini karşılamak zorunda nafaka olarak.
Beğen
Cevapla
-
net3
15 dakika önce
Şikayet Et
Çalışmayan boşanınca da çalışma imkanı olmayan kadınla evlenen erkek süresiz nafaka ödemeli. Çünkü kadının çalışmasına izin vermeyerek çalışma pratiğinin yok olmasına sebep oluyor yıllar geçtikçe iş bulma imkanın ihtimalinin yok olmasına sebep oluyor.
Beğen
Cevapla
-
net2
31 dakika önce
Şikayet Et
İddet dönemi kadar nafaka ödeme sonra nafaka ödememe durumu çocuk yoksa geçerli bu durumda da yine mehr-i müeccel olarak toplu ödeme yapmak durumunda. Çoğu boşanan kişinin gücü toplu ödeme yapmaya yetmeyeceği için aylık nafaka ödemesi düşünülmüş.
Beğen
Cevapla
-
net1
33 dakika önce
Şikayet Et
Sadece iddet dönemi kadar nafaka ödeniyor diye insanlara yanlış bilgi verip hükümete karşı kinlendirmeyin lütfen.Kocanın evlenirken mehri-muaccel ve boşanırken mehr-i müeccel de ödemesi gerekiyor.Adam dinen çocuklarının geçimini sağlamak zorunda çocuklara boşandığı eşi bakacaksa kadının da nafakasını sağlamak zorunda dinen.
Beğen
Cevapla
-
Vanlı Ali
1 saat önce
Şikayet Et
Dünya'da hiç bir ülkede süresiz nafaka yok.
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
-
net
29 dakika önce
Şikayet Et
ABDde ABde var. Ordan alınan kanunlarla bize geldi bu uygulama. ABDde ABde çok daha yüksek nafakalar ödeniyor. Orda giderinin hepsini karşılamak zorunda nafaka olarak.
Beğen
Daha fazla yorum görüntüle