Fikir tartışması (!)
- GİRİŞ13.08.2008 09:59
- GÜNCELLEME13.08.2008 09:59
Demek 2 bin 500 yıl önce bile tartışmaları çıkmaza götüren, egosunu tatmin etmek için konuşan ve ipe sapa gelmez sözleriyle sinir bozan insanlar varmış ortalıkta.
Ama o dönemin avantajı, bunların televizyonda boy göstermemeleri, sadece kendi çevreleriyle sınırlı kalmalarıydı.
Şimdi ekranlar aracılığıyla evlerimizin içine kadar giriyorlar ve eğer on dakika kulak kabartma cesaretini gösterirseniz sinirlerinizi altüst ediyorlar.
Herkes böyle demiyorum elbette ama ne yapayım ki çoğunluk bu sınıfa giriyor.
Yani Eflatun’un deyimiyle “ruhça zayıf.”
Böyleleriyle konuşmak insana hiçbir şey öğretmez. Çünkü siz konuştuğunuz sırada o, sözünüzü nasıl keseceğini, sizi nasıl mat edeceğini ve ne cevap vereceğini düşünmektedir.
Söylediklerim gazeteler için de geçerli.
Sağlıklı bir tartışmanın ön koşulu, bir terminoloji birliği yaratmaktır.
Söylenilen kavramlar, herkes tarafından aynı biçimde anlaşılmalıdır.
Sonra bir platform gerekir: Tartışılan konunun dışına çıkmamak, konuyu “Mesela ben bir gün” diye kişiselleştirmemek, soyutlamalara sadık kalmak, kızıp köpürmemek ve karşındakiyle alay etme yoluna sapmamak.
Bizdeki kalem ve söz savaşlarında bu koşullara uyulduğunu görmüyorum.
Bir kere herkesin birbiriyle ilgili kemikleşmiş ön yargıları var.
Kimi faşist, kimi ikinci cumhuriyetçi, kimi vatan haini, kimi şeriatçı, kimi askerci, kimi AB ajanı, kimi Kemalist, kimi siyonist.
Konuşmaya başlar başlamaz bu ön yargılar ortaya dökülüyor ve iş daha baştan gerginleşiyor.
Bir başka güçlük de konuşanların ya da yazanların düzeyi.
Bu düzey bir türlü yerli yerine oturamıyor. Çünkü tartışmacılar aynı eğitimde, aynı derinlikte değil.
O zaman şark usulü haykırışlar çıkıyor ortaya.
“Beyefendi ben sizi dinledim ama...”
“Sözümü kesmesine yahu!”
“Bana söz verilmeyecekse ben kalkıp gideyim bari.”
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”
“Ben senin cemâziyel evvelini bilirim lan!”
“Hadi oradan Amerikan uşağı!”
“Faşist!”
“Faşist senin babandır şeriatçı!”
“Hoşt, hoşt!”
O ana kadar bekleyen ve kavganın kızışmasından zevk alan yönetici tam burada masum bir gülümseyişle devreye girer:
“Yapmayın ama yayını kesmek zorunda kalacağım. Biz tarafsız yayıncılık ilkelerine göre yayın yapan...”
O sırada biri yöneticiye söz söylemeye görsün:
“Sen de taraf tutup durdun kardeşim.”
Yönetici alı al moru mor tartışmaya katılır ve “Keserim ulan yayını. Deminden beri seni adam yerine koyup söz verdim” falan filan...
Öffffff!
Sıkıldınız değil mi?
İnanın ben de sıkıldım.
Ama ne yapalım ki:
“Çelebi böyle olur bizde fikir tartışması dediğin!”
ZÜLFÜ LİVANELİ - VATAN
Yorumlar5