Soyluluk biçimleri

  • GİRİŞ30.08.2008 09:04
  • GÜNCELLEME30.08.2008 09:04

Herkesin bildiği gibi dünyada aristokrasi belli tarihsel dönemlerde, yadsınamayacak kadar önemli dönüşümlere yol açtı ve bir değerler bütününü temsil etti.

Ama dikkat ederseniz biz son yıllara gelene kadar aristokratı bulunmayan bir ülke olduğumuzun farkına varmadık pek.

Son yılların “televole kültürü” olarak adlandırılan boğucu kargaşası gırtlağımıza dayanmadan bu eksikliği hissetmedik.

Çünkü yerine koyduğumuz başka unsurlar vardı.

Neydi bu unsurlar?

Dostum Orhan Güvenen’in çok güzel adlandırdığı gibi beyin ve duygu aristokrasisi idi.

Dünyada soyluluğun tek biçimi, imparatorluğa yakın ailelerden gelmek değil.

Albert Einstein bir beyin aristokratıdır Madam Curie de öyledir, Cahit Arf da!

Büyük sanatçıların yarattığı soyluluk da bundan aşağı kalmaz: Tolstoy aileden konttur ama onun esas soyluluğu memur ailesinden gelen Dostoyevski gibi yarattığı eserden kaynaklanır.

Yahya Kemal de böyledir.

İşte Türkiye’nin son yıllarda giderek yaygınlaşan bir bayağılık düzeyine sürüklenmesinde, böyle bir beyin ve yürek soyluluğunu reddetmesinin büyük etkisi var.

Toplumun ve onun çocuklarının önüne model olarak konulan kişileri ekranlarda görüyorsunuz: Beşinci sınıf varyete artistleri, esas mesleğini telaffuz ettiğiniz zaman hakaret anlamına gelecek kadınlar, cinsellik çığırtkanları...

Ekranları, binbir türlü kepazelik, bayağılık ve yozlaşmışlık kaplamış durumda.

Doğal ortamına bırakılsa toplumun dışına itilecek ve kendi kapalı devresinde binbir pislik içinde ömür tüketecek olan kişiler, televizyonlar sayesinde bu ülkenin kahramanları haline getiriliyor.

Milyonlarca kişi televizyon açmaya korkar oldu.

İşte bu, bir soyluluk eksikliğidir. Zaten aristokratı olmayan bir ülkede, beyin ve yürek soyluluğu da tepelenince, meydan adiliğe ve bayağılığa kalıyor.

***



Köylülük, bu toplumun değerlerini yüzyıllarca taşımış olan bir yaşam ve üretim biçimi.

Ama göçle sarsılan ve nihilist bir yıkıcılığa yönelen kitleleri köylülükle karıştırmamak gerekiyor artık.

Eğer öyle olsalar İstanbul varoşlarında hâlâ Karacaoğlan, Dadaloğlu, Kazak Abdal dinleniyor olurdu. Bunun yerine insanın kulağına tornavida sokma etkisi gösteren ve her normal insanı tedirgin eden bir yok oluş müziğinin feryatları yükseliyor.

Dolayısıyla bu toplum Osmanlı sarayından kaynaklanan büyük Itri’yi ve Sadullah Ağa’yı da reddediyor, köyden gelen Karacaoğlan’ı da.

Çünkü köken, yürek ve beyin soyluluğu ayaklar altına alınıyor.

Toplumun önüne bir çürüme modeli konuluyor. Çocuklara ve gençlere, bu ülkenin en çürümüş, en yoz, en kalpazan, en yıkıcı kesimleri örnek gösteriliyor. Beyinler onlarla yıkanıyor.

Yıllardır piyasa barlarında çalışan ve kimsenin yüzüne bakmadığı, kirli eğlence sektörünün paramparça ettiği insanlar, televizyonlar sayesinde bu halka zorla benimsettiriliyor.

Bunların en büyük takipçisi de kendini sözüm ona “elit” sayan çevreler.

Bu çevrelerin parası pulu, lüks arabası, yalısı ve dışarıda malikaneleri var ama görgüleri yok. Yüreklerinde soyluluğun “s” harfine rastlanmıyor.

Bu yüzden “televole kültürü” denilen ve Türkiye’nin altına dinamit koyan yaşam ve eğlence biçiminin en büyük destekçisi haline geliyorlar.

Türkiye’nin eliti yok. Daha doğrusu kendine “elit” diyenler “elit” değil.

Başımızın en büyük belalarından birisi de kendisini güçlü ve “elit” hisseden bu değersiz çevreler.

ZÜLFÜ LİVANELİ - VATAN

zlivaneli@gazetevatan.com

Yorumlar6

  • umut demirhan 17 yıl önce Şikayet Et
    eline koluna sağlık. bu yerinde tespitiniz umarım beyin aristokrasisinde bi canlanma gösterirde bunlardan kurtulma formulünü ortaya koyarlar umarım.
    Cevapla
  • ibrahim yıldırım 17 yıl önce Şikayet Et
    hi. zat-ı alinizde bunların içinde olabilir mi acaba sayın yazar? Yazınızı okuyunca sanki varoş müziği arabesk dinlemek hariç bütün özellikleri taşıyosunuz gibi geldi de bana!!!!
    Cevapla
  • onur doğan 17 yıl önce Şikayet Et
    Lümpen sınıf. Bu lümpen dediğimiz sınıf tarihin her devrinde olmuştur ,olacaktır da..
    Cevapla
  • baybars can 17 yıl önce Şikayet Et
    doğru bir yaklaşım ama eksik.. söylediği şeyler doğru ama,teşih noktasında yanlışları var,ittihat terakki ve devamı chp,marksiz ve evrimci teorinin gereği olarak,toplumun geçmişin zerinden buldozerle geçmiş,hemde kendilerine ait bir toplum yaratmak için bu problem 2.mahmut a kadar dayanır,kendini üretemiyen sınıflar,toplumun yok oluşunu kendi iktidarları için getirdiler yoksa osmanlıdada o sınıflar vardı,tmel promlem toplumun varoluşdur,kendini batıya bağlayan bir sınıf ve toplumun bu sınıfa karşı varoluş savaşıdır teşhis budur.
    Cevapla
  • Mehme CIRIKt 17 yıl önce Şikayet Et
    Ellerine Sağlık!!!. Ellerine sağlık Zülfü Livaneli. Atalar " asıl azmaz, cal acımaz" demişler. Oysa bizde tuz kokmuş! Süflilik diz boyu. İşin acı tarafı bu süfli, pislik hayat tarzı, televole kültürü, malesef kendini muhafazakar olarak lanse eden kanallar tarafından da kabul görür oldu. Onlarda bir değerler bütünün temsil etmek yerine reyting için çabalar oldular. Çöp çatanlık bile yapıyorlar artık. Rezillik! Para tatlı geldi galiba. Böyledir bu işler zaten. Para yokken idealistsiniz, parayı bulunca satarsınız bütün idealleri.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat