300 yıl. bence bahsi geçen 300 yıl mevzusu, mehmet ali bulut hocamın da sair yazılarında belirttiği üzere bu milletin yere düştüğü ve bir daha ayağa kalkamadığı zaman dilimini kapsamaktadır. yani 18. yüzyıl itibarı ile bahsedilen bir zaman dilimini kapsamaktadır. bu vesileyle sayın hocama buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

bediüzzaman.... üstad said nursi dense hatırasına daha bir uygun olur,kemimleri de sızlamaz rahmetlinin zira el bedi esmaül hüsna dandır ve örneği olmadan,yoktan,modelsiz ilkten yaratmak demektir ve ALLAH tan gayri kimse için kullanılmamalı,kuran da zaten bildiğim mkadarıyla ALLAH dışında da kullanılmıyor..haliyle bediüzzaman sıfatı sevenlerinin ölçüsüzce bir yakıştırması olmalı,yarım aklım bu mevzunun tahsisini tavsiye ediyor,e tabi tam akıllılar ne der bilemiyorum..

hasan seyrenin durduğu nokta. bence hasan seyre de çok müsbet gelişmeler var...sayın hasan seyre! sünniliğe karşı ettiğin lafları saymazsak islami üniversitelerin ders programları din ilimleri ve fen ilimleri olarak hepsini barındırmalı..diğer üniversitelerde de din ilimleri olmalı ki dinine yabancı ilim adamları olmasın...tek kanatlı kuş uçamaz....dünya medeniyetinin önüne geçmek dinide fenni de bilmeyle gerçekleşir..en azından yabancılar,kendi kutsiyetleri çerçevesinde inançlı bilim adamı yetiştiriyor..bizlerde kendi inancıyla donatılmış bilim adamı yetiştirebilirz...bu konuyu said nurside görmek mümkündür

medresetüz zehra üniversitesi..bakalım el-ezherden ne kadar ayrışabilecek... doğrusu bunu çok merak ediyorum. yoksa bir farabi ve ibn-i sinanının akibetine uğrayacak, el ezher gibi klasik sünniliğin içinde boğulup kaybolacak. kaderi öncekilerimi benzeyecek.yoksa bizi yanıltarak batı ve modernizmden çok çok ileri gidip nano-teknoloji, sanayii geliştirme planı, teknoloji ve arge merkezi, siyasal strateji yöntemleri, dünya markası olabilme stratejileri, en iyi pazarlama teknikleri, hassas-teknoloji ve ilaç sanayiciliği, kalp ve beyin görüntüleme cihazları üretimi, elemental ayrıştırma ve saflaştırma teknolojisi, sezyum çubuk üretme metalurjisi, afrika’da su arıtma teknikleri, çölleri yeşillendirme projeleri, havadan-sudan faydalanabilme ve enerji üretme yöntemleri, enerji tasarrufu gibi bu ülkenin geri kalmışlığının göstergesindeki negatif rakamları ayıklayan said nursi adına yakışır bir üniversitemi olacak. ama ben söyliyeyim hocam..sadece fıkıh ve tefsir üniversitesi olacak.

üstad, mezarının van kalesinde olacağına işaret ediyor. "kemiklerimizi misafir eden ve horhor toprağının kapıcısı olan kalenin (van kalesini kast ediyor)" evet ALLAH'ın izniyle kerametvari bir işaret gibi görünüyor.

aziz taşkent 'e!. aziz bey "risaleyi nurlara ayırdığınız zamanınızı kuranı ve hz peygamberi anlamaya ayırmış olursanız ALLAHın razı olduğu kullardan olmak için başka hiç bir şeye ihtiyacınızın olmadığını görürsünüz." cümlenle dünyadan bi haber olduğunu, risale-i nurların direk olarak içeriğini kuran 'dan aldığını, cemaatin yaşantısınıda peygamberimizin sünnetine ittiba suretinde tayin etmeye çalıştığı bilmediğini ayan beyan göstermişsin. birde milleti etkileme adına yahudi taktiğiyle "dini alet etmeyin" tarzında "sonra said nursiyi de kendinize alet etmeyin." gibi bir cümle kurmuşsunki ben senin gibileri üstadın deyimiyle "iki ayaklı yürüyen mezarları andıran bedbahtlar!" olarak niteliyorum. söz yine üstadın; "gelen neslin kapısında durmayınız. mezar sizi bekliyor. onların önlerinden çekiliniz ki, islam gerçeğini yeryüzünde dalgalandıracak o yeni nesil gelsin.”

rüyalar her kula inen ilahi mesajlardır2. said nurside bir kişiye duyulan bir meyil var mı diye düşünürken said nursinin ruhaniyetleri ona sanki cevap mahiyetinde ayraçlar sunmuştur..ve görülmektedir ki said nursinin sevdası bir beşerin değil,kıyamete kadar ki beşeriyetin muhafazası kurtuluşu sevdasıdır..onun dışında ki arayışlar beyhude olacaktır...nefsi kamile makamındaki salihlerin makamına gelmiştir said nursi..benim kanım öyledir..zira yusuf (as) harama tevessül etmektense sarayın şaşalı hayatına bir çizgi çekip zindanın soğuk duvarlarına razı olmuştur..sarayın güzel kadınları,bilimum yiyecekleri ve güzel yatakları yusuf (as) ı aldatamamış,haramla gelecek iyliğe karşı helalle gelecek bir çileye razı olmuştur..said nurside dünyanın züleyhalarına ve bürokratizmin havasına karşı,onlarla gelecek haram yaşantıya karşı soğuk duvarları tercih etmiştir..yusufca bir yaşantı değil midir sizce..

rüyalar her kula inen ilahi mesajlardır. gerek yusuf (as)ın gördüğü rüya,gerekse yusuf (as) ın zindan arkadaşı idamlık kişinin gördüğü rüya..rüya her insana gönderilen ilahi mesajlardır,ilahi lütuflardır,haberlerdir..rüyaların yorumunu ise nefsi kamile makamındakiler yapabilir..yada rüya ilmine ilgi göstermiş kişiler daha önceki salihler tarafından yapılan rüya yorumlarının ikrarını sunarlar...rüyalarda gördüğümüz bazı şeyler daha önceki nesillerde de görülmüş ve tabir edilmiştir..fakat rüyayı gören kişi rüyanın verdiği doğru haberi ancak bir salih kişinin yorumuna bakarak ilgi göstermesi gerekir..tevhid ve ihlas gibi kavramları bir nebze bildiğimiz gibi kuranda ki rüya kavramlarınıda bilmek kurandan bilmektir..mehmet ali bulut hocamızın rüyası ve teviline gelince,hocamız rüyayı tevil etmiştir..sad nurside bir kişiye duyulan bir meyil var mı diye düşünürken;

rüyalarımızı anlatabilir miyiz??. "hani bir vakitler yusuf,babasına demişti ki;babacığım,ben rüyada on bir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm"."babası,yavrucuğum bu rüyanı kardeşlerine anlatma.sonra sana tuzak kurarlar,çünkü şeytan insanın açıkça düşmanıdır" yusuf4-5..."andolsun ki ALLAH ,elçisinin rüyasını doğru çıkardı.ALLAH dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak,korkmadan mescidi harama gireceksiniz.ALLAH sizin bilmediğinizi bilir.işte bundan önce size yakın bir fetih verdi" fetih27..kısacası rüyalar salih kişilere verilen hikmetlerdir..rabbani bir ikramdır..ve rüyalarıda salih ve ibrete muteveccihtir..peki bizler rüyalarımızı anlatabilir miyiz..bence anlatamayız san ki bizim rüyamız,rüyalardan ziyade brezilya dizileri ..rüyaları ve tevilini inkar ederseniz yeniden şahadet getirerek tevbe etmek gerekir diye düşünüyorum..

rüyamı riyamı. müslümanlar asırlardır rüyalarla hurafelerle uyutuluyor lütfen buna alet olmayın. hiç bir müslüman kuran ve sünnetin dışına çıkamaz. her ne hikmetse bu cemaatte hep rüyalar hurafeler anlatılır ve sanki islam buymuş gibi sunulur. risaleyi nurlara ayırdığınız zamanınızı kuranı ve hz peygamberi anlamaya ayırmış olursanız ALLAHın razı olduğu kullardan olmak için başka hiç bir şeye ihtiyacınızın olmadığını görürsünüz. sonra said nursiyi de kendinize alet etmeyin. bu cemaatin said nursiyle onun görüşleriyle ne alakası var. cemaat dünyalıklarına halel gelmesin diye yüksek sesle ALLAH demekten korkuyor. kurulacak medresetüzzehranın ilahiyat ve imam hatiplerden farkıda olmaz. orada islamın anlatılmasına kimse müsade etmez. zaten cemaatin böyle bir derdide yok. okulları ortada. önce hanım öğretmenlerinin başlarını açtılar.sonrası malum.bumu ALLAHın rızası.not:ölüler konuşamaz.

sayın abdulalim. üç yüzyıl sonra deyince..hangi takvimi kullanırsan kullan üç yüzyıl daha eklersin...bu takvimin cinsine zarar dokundurmaz..biri miladi takvime eklesin (+300) biri hicriye eklesin (+300) biri rumiye eklesin (+300)..değişen pek fazla bir şey olmaz..aynı nesle tekabül eder..takvimdeki yerini bulmak için hicri takvim en fazla 10 yıl oynayacaktır...

orijinal metin böyle mi?. "ey üç yüz yıl sonra gelecek yüksek asrın.." ibaresi aynen böyle midir? eğer böyle ise, hicri veya rumi 1600 lü seneler olur... risalelerdeki diğer tarihler de göz önünde bulundurulursa bu cümle nasıl izah edilmeli?

inşALLAH medresetül zehra açılır. öyle açılır ki,said nursi hazretlerinin istediği doyuruculukta olur ve onun feyzine endeksli başka medreseler başka beldelerde açılır ve bu neslin ve bu nesilden sonraki neslin hizmetine sunulur..böylece islam güneşi sadece bir beldeyi değil tüm dünyayı aydınlatır ve dünya üzerinde akıtılan kanlar durur ve akan gözyaşlarını silme için yarışlar başlar,bir yetimin başını okşamak için yarış başlar ve ilim, insan denilen halifeye müsahhar olur ve insana hizmet eder...yaşatılan insan ise devletini yaşatır,milletini yaşatır ve ebedi alemin sevincinden ve korkusundan mustakil bir duruş sergiler..denizlerin ötesine atını geçiremeyen neslin istediği denizler ötesine muştular gider...