Peki, Kürecikliler ne diyor bu işe?
- GİRİŞ12.12.2011 11:01
- GÜNCELLEME12.12.2011 11:01
Kürecik’ten yükselen ses!
İran, geçtiğimiz hafta açıkladı; “Kürecik ilk hedefimiz olur” diyerek…
Bugün de İran Meclis Başkanvekili Hüseyin İbrahimi bir açıklama yaparak, “Kürecik’i kesinlikle vururuz’ dedi.
Dahasını da söyledi. “Herhangi bir saldırıya uğramamız halinde, Türkiye’deki füze kalkanı sisteminin hedef alınması İran’ın doğal hakkıdır ve kesinlikle bunu yapacak. Silahlı Kuvvetlerimizin bu sisteme karşı üzerinde çalışılmış plan ve taktikleri var” dedi.
Biliyorsunuz NATO, İran’ın hava saldırılarına karşı Malatya Kürecik’te bir “radar üssü” kurmaya hazırlanıyor. Ancak henüz bu üs kurulmuş değil.
İran’ın buna verdiği tepkiyi artık sağır sultanda duydu...
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu tepkilere sessiz kalmadı tabiî ki. Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade’nin yaptığı “tehditvari” açıklamaya bir notayla cevap verdi…
Yetmedi, Cidde’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Suriye ile ilgili toplantısı sırasında İranlı mevkidaşı Ali Ekber Salihi ile konuyu görüştü…
Ancak İran’ın tepkisi dinmiyor…
Çünkü İran açık bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu hissediyor…
Son yıllarda komşularımızla yürütülen “sıfır sorun” temel yaklaşımlı politikanın siyasi, ekonomik ve sosyal meyvelerini tadmaya başlayan Türkiye’yi, şimdi bizzat NATO eliyle, komşularıyla ilişkilerini germeye çalışmak nasıl bir sonuç ortaya koyacak göreceğiz.
Ortada görünen tablo budur…
Ancak bunun bir savaşa yol açacağını sanmıyorum. Meseleye İran üzerinden bakalım. İran, Güney Asya’da; Afganistan, Bangladeş, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan, Sri Lanka, Butan’ı kapsayan bölgede bulunuyor. Türkiye olarak bu bölge devletleri ve halklarıyla olan ilişkilerimiz, özellikle Pakistan, Hindistan ve Afganistan başta olmak üzere samimi ve dostluk içerisinde gelişmiş, bölgenin istikrar ve güven içerisinde olması yolunda en ciddi denge ülkesi konumunda tutmuştur.
İran’ın sınır komşumuz olması dolayısıyla daha ciddi ve sıcak ilişkiler geliştirdiğimiz aşikâr. Kasrı şirin anlaşmasından bugüne en eski sınır anlaşmamızın bulunduğu İran, ortak kültür ve sosyal bağlarla yakın olduğumuz bir medeniyetin izlerini taşıyor.
Ancak İran’la komşu olmamız, iyi ilişkilerimizin bulunması müttefik olduğumuz ABD ile ilişkilerimizde Türkiye’yi daha bir öncelikli hale getiriyor. Türkiye, İran’la doğrudan ikili diyalogu olmayan ABD ile yaşadığı diplomatik ve siyasi krizlerde “uzlaştırıcı” bir konumda bulunuyor.
Yine İran’ın İsrail ile olan gergin ilişkilerinde de Türkiye hep bir paratoner rolü üstlenmiştir. Son dönemde yeniden İran- İsrail ve ABD ilişkilerinde gerilimler yaşanıyor. İran, her iki ülkeyle restleşirken, Türkiye’yle asla restleşemez, gerilim politikası yürütemez. Bu, İran’ın kendi bulunduğu coğrafyanın gerçeğinin inkarıdır.
Türkiye’nin NATO içinde bulunması, ABD ile olan yakın ilişkileri İran için bir tehditten öte, bir güvencedir. Bu tarihi ve stratejik rol her dönemde kendinden bağımsız siyasi sonuçlar doğurmuştur.
Yine aynı bölge içinde Pakistan ve Hindistan’la ilişkilerde de Türkiye’nin ortak bir “nokta” olduğunu görüyoruz. İki ülke arasında zaman zaman baş gösteren Karaçi gerginliğinin bölgede önü alınmaz bir savaşa gitmemesinde Türkiye’nin oynadığı etkin rolün çok etkisi vardır.
Bu anlamda Pakistan’ın Türkiye ile ilişkileri daha üst düzeyde ve tarihi bağlarla örülü. Ülkede yaşanan siyasi gerginliklerde dahi uzlaşı adresi Türkiye olarak görülüyor ve Türkiye her dönemde Pakistan’ın yanında yer almayı tarihi bir sorumluluk olarak addediyor.
***
Kürecik meselesinin İran açısından önemi ne ise, Türkiye’yle İran ilişkilerinin gerilim yerine sıcak temas içinde olması o kadar mühimdir. Bunun Türkiye’den ziyade İran için bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.
Kürecik üzerinden Türkiye’ye karşı “düşük düzeyli diplomasi” anlamına gelecek açıklamalar İran’ın, Türkiye’yle savaş ilanından çok, Türkiye’yi “benimle sıcak temas içinde olmaya devam et” mesajından başka bir şey değildir.
İran, böylesi bir dönemde Rusya ile de yakınlaşamayacaktır. Çünkü Rusya zaten Suriye dolayısıyla NATO ve BM’de yalnız kalmış, Suriye’nin “hamisi” olarak bir strateji yürütmüştür. Aynı dönemde İran için böylesi bir yakınlaşmayı göğüsleyemeyecektir.
O halde İran’ın bu salvolarını doğru okumamız gerekiyor…
“tarihi ve ideolojik gerekçeleri” iyi analiz etmemiz gerekiyor…
Ve gelelim Kürecik’teki halka…
Geçtiğimiz gün Kürecik’teydim. Halkın böylesi Uluslar arası bir sorunda adı geçen ilçelerinde ne olup bittiği hakkında bilgi sahibi olup olmadıklarını öğrenmek istedim.
Malatya’nın o güzel insanları Kürecik’te hayatı normal bir şekilde sürdürüyor.
Birkaç sivil toplum örgütünün “füze” görünümünde bir dekoru Kürecik’te yol kenarında göstermeleri burada yapılan basın açıklamalarına dekor görevinden başka anlam ifade etmiyor.
Size şaşırtıcı gelebilir, ancak beni şaşırtmayan bir cevapla Kürecik’tekilerin nabzını vereyim…
Soruyorum; “Dünyayı ayağa kaldırıyorlar, Kürecik’te kurulacak radar üssü için, ne düşünüyorsunuz?” diye.
Şapkasını düzeltip cevap veriyor Malatyalı…; “Biz hökümete göveniyok, yanlış iş yapmazlar…” diyor. Ama bazı tepki koyanlarda yok değil. “Başka yer bulamadılar mı?” diye…
***
İran’ın salvoları devam ederken, NATO’ya güvenip olası bir gerginliğin içine çekilmemeye dikkat edeceğiz galiba…
Kürecikli, Malatyalı, Türkiyeli… Herkesin gözü izlenen politikalarda…
Kürecik’ten, dağlarındaki bembeyaz karlarına hayran bakarken, cadde boyu dalgalanan Türk bayrağına da selam vererek ayrılıyoruz…
Fatih Bayhan – Haber7
Bayhan.f@gmail.coM
www.fatihbayhan.com.tr
Yorumlar10