Kabataş meselesi çok çok mühim bir mesele... Kurcalandıkça başka şeyler çıkıyor. Ve çok çok iğrençleşiyor.

Üzülmüş mü Aşkale’ye gidenler ve dönemeyenler için? Haksız yere ellerinden malları alınıp haraç mezat satıldığı için? Hayır. Entel barlar ve romantik katırlar halen gelmemiş dünyaya belli ki. Viski de yokmuş zaten o günlerde.

Nerede Uludere kurbanlarının haftalar boyu süren tek tek hikayesi? Nerede geride kalan acılı annelerin, eşlerin kocaman kocaman hüzünlü fotoları? Açıp haritaya Uludere nerede bakan var mı?

İki gün önceki yazımda sormuştum: Karısının ağzını burnunu kırdığını bildiğiniz bir erkekle ilişkinizi kesebiliyor musunuz?

Annem seçimlerde babama daime ihanet etti. Babamın adayları asla kazanmadı. Babam profesyonel bir müflis olarak hayatına devam etti. Kapıcımız bir araba ve daire sahibi oldu.

Bu garabetin imzacısı Ergenekon kaçağı Bedrettin Dalan’a yeniden ve yeniden ah etmemek mümkün mü şimdi?

Mesele de budur. Faşizm, topyekûn savaşılması gereken bir şeydir. Aynı dil kadına karşı kullanılamaz ama erkeğe karşı kullanılır diyemeyiz. Bu bir kadın erkek meselesi değil, insanlık meselesidir. Nefret suçunun cinsiyet ayrımı yoktur.

Dünyaya demokrasi dersleri verme hakkımız var mı bizim? Hangi ileri demokrasiden söz ediyoruz biz?

Bir devlet, coğrafyasının en güzel hediyesini koruyamıyorsa, bu konuda bir önlem almıyor, aldığı önlemi uygulamıyorsa NEDEN vardır? Zulüm etmek midir devletin yegâne varlık nedeni? Lüferimi koruyamayan bir devlete ben NİYE vergi veriyorum?

Ani’de Ermeni kilisesinden çevrilmiş bir cami yerine, mesela Atina’daki Monastiraki Meydanı’ndaki 1759 yılında Osmanlı tarafından yapılmış ve şimdi Yunan Halk Sanatları Müzesi olan Voyvoda (Mustafa Ağa) Camii’nde namaz kılmaya ne dersiniz? İzin aldık, hadi gidiyoruz deseniz ya

TC 1210 sefer sayılı CEHENNEM yolcularının güvenlik kapısından geçmeleri önemle rica olunur. Bu sizin için yapılan son çağrıdır...

Ben söyleyeyim neye “yuh” çekilir: Anladık “hayır”cısınız. Anladık AKP ile ilgili her şey sinirinize dokunuyor. Ama birazcık hakkaniyet kırıntınız da yok mudur?

İster misiniz paramparça bir Sultanahmet Camii? Yerle yeksan bir Mardin? Bombalanmış bir Anıtkabir? Yıkılmış bir Ayasofya?

İttihat ve Terakki bizim neyimizi temsil ediyor? İttihat ve Terakki’yi savunarak aslında neyi savunmuş oluyoruz? Biz niye eşittir İttihat ve Terakki?

Böyle bir ülkede insanlar neden borçlarını ödesin o vakit? Niye dolandırmasınlar birbirlerini? Niye iftiralar atmasınlar? Niye mafyozi işlere girmesinler?

Hayatta en güzel şey: Sevdiğin ve seni seven biriyle beraber olmak. 40 yaşına gelince bunu daha iyi anladım. Gerçek nimet anlaştığın, güven duyduğun ve güven verdiğin bir eşinin olması. Haşmet Babaoğlu kızacak yine ama aşk maşk, çılgın seks hikaye. Arkadaşlar iyi güzel ama bir yere kadar. Sonunda en iyi arkadaşın eşin oluyor.

Ben diyorum ki biz çok sevdik bu vatanı, artık daha fazla sevmeyelim. Anladığım kadarıyla aşırı sevgiden maraz doğuyor ve ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Sevmeyince belki daha mantıklı oluruz.

Bu mudur 80 yıllık Türk demokrasi mücadelesinin sonu? Gelip dayandığımız nokta sokakta insanların birbirlerinin arabalarını yaktığı, balta ve satırla saldırdığı nokta mıdır? Döne dolaşa mağara devrine mi döndük?