Ekmek de çarpar

  • GİRİŞ04.02.2011 07:06
  • GÜNCELLEME04.02.2011 07:06

Devrimci dervişlerin atası Ebu Zerril Gifari yoksul halkların isyan ateşini ilk tutuşturanlardan. Bugün hâlâ misyonerliklerini sürdürerek zalim sultana itaat etmenin farz olduğunu söyleyenlere inat şöyle diyordu: “Yiyecek bir lokma kuru ekmeği olmadığı halde yalın kılıç sokağa çıkmayana şaşarım!”

Bu sözü mülkiyetle arasına sürekli bir sütre koyan, mal ve servet biriktirip, debdebeli hayat yaşayanlara her fırsatta “"Altın ve gümüş depo edip Allah yolunda sarf etmeyenlere elim azabı müjdele..." Tevbe-34) ayetini hatırlatan münzevi bir sahabinin söylediğini düşünürsek daha bir anlam kazanır.

Bir taraftan mülkiyet kirlerinden arınmak, diğer taraftan bir kuru ekmeğe sahip olamamaya rıza göstermemek; dervişlikle devrimciliği birleştiren de bu olsa gerek.

Bir insandan bir dilim ekmeği esirgeyen her kimse o bir zulüm ağının içerisine dâhil olmuş demektir.

Bu adaletsiz paylaşımı yapan zalim bir sultan olabildiği gibi, işçinin hakkını sömüren bir patron ya da komşusunun açlığına seyirci kalan bir kişi de olabilir.

Emeksizlik ve ekmeksizlik insanı bedeninin dışına doğru fırlatır.

İnsan bedeninin tanımlanmamış dışı sokaktır.

Yangın çıkan evde nasıl insanlar kendilerini can havliyle dışarıya atarlarsa, çaresizliklerinin ete kemiğe bürünmüş şekli olan bedenlerine hapsolmuş kişiler de ilk fırsatta kendilerini sokağa atarlar.

Sokağa çıkmak bir anlamda bedenin dışına çıkmaktır.

Emeksizlik ekmeksizlikten de beter. Helal rızık kazanma yollarının birer birer tıkanması direk ifade edilmese de insanların işe yaramazlıklarının tescillenmesi anlamı taşıyor.

İşsizliğin vebalinin iş arayan kişiye yüklenmesi ise ayrıca bir zulümdür.

İşsiz ve ekmeksiz insanlar mevcut durumlarını ancak sokağa taşan bir refleksle dile getirip duyurabilirler.

Bugün Tunus’ta başlayıp despotik rejimlerle yönetilen değişik İslam coğrafyalarında dalga dalga yayılan ve Mısır’da had safhaya ulaşan isyanın temel sebep ve saiki de budur.  Yöneticilerin emek ve ekmeğe karşı vurdumduymazlığı, yani kelimenin tam anlamıyla nankörlük (ekmek körlüğü).

Tunus’ta münferit bir olay gibi görülen eğitimli bir gencin (Muhammed Elbu Azizi’nin) işsizlik ve yoksulluk yüzünden kendini yakmasından neşet eden alev bir anda bütün İslam coğrafyasına yayıldı.

Kukla yönetimler ve liderler insanların günlük ekmeği ile oynamanın inanç ve ibadet özgürlükleri ile oynamak kadar kolay olmadığını, hatta ekmeğiyle oynanan halkların nasıl birden bire gasb edilen inanç ve ibadet haklarını da aramaya koyulduklarını gördüler.

Örneğin Zeynelabidin bin Ali’nin Tunus’tan apar topar kaçıp gitmesinden sonra camilerde vakit ezanları okunmaya ve insanlar sokaklarda, meydanlarda daha önce hiç görülmediği şekilde namaz kılmaya başlamıştır.

Aynı durum halkının %50’sine yakını yoksulluk ve daha beter şartlarda yaşayan Mısır için de geçerli.

Ben bu satırları yazdığım saatlerde Mübarek halkın arasına saldığı özel silahlı güçlerle Tahrir meydanındaki muhalif kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu.

Mısır’ın yarın nasıl bir sabaha uyanacağı hakkında kimse bir öngörü sahibi değil. Her an her şey olabilir.

Otuz yıllık saltanatı boyunca halkını her ne olursa olsun kendi usulünce terbiye ettiğini zanneden, halktan itaat ve birçoğu Ezher Şeyhlerinin fetvasıyla perçinlenip tescillenen boyun eğmenin dışında bir şey beklemeyen Hüsnü Mübarek belli ki ekmeğin ve emeğin gücünü hesaba katmamıştı.

Ekmekleriyle birlikte özgürlükleri de elinden alınan insanlar niçin ve ne için bu dünyada yaşadıklarını sorgulamaya başlamışlardır.

Ekmek böyledir; varlığıyla şükre, yokluğuyla kıyama hazırlar.

Ona sırt dönüp göz kapayan iktidarları ve sultanları ise Tunus’ta ve Mısır’da olduğu gibi çarpar!

Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com

Yorumlar2

  • Efsane 14 yıl önce Şikayet Et
    Aynı durum. Türkiye dede geçerli.İnsanımızın emeği,alın teri,yılları,ümitleri içine muhafazakarlık,islamcılık,liberallik.özgürlük.yeni dünya,reel politika,sıfır sorun safsataları ile cambaza bak senaryosu dahilinde çalınıp,insanlığın düşmanı Siyonizm semirtiliyor.Peki siz sayın yazar ne yapıyorsunuz?Bu söylem ve düşüncelerinize paralel aksiyonlar alacağınıza cepheyi sudan sebeplerle terkediyor,yıllarca liderim dediğiniz insanı bir cepheden daha yaralıyorsunuz.Dediğiniz anlamlı olması dediklerinizle sahip çıkmakla olur.
    Cevapla
  • mahmut güçlü 14 yıl önce Şikayet Et
    ..... eline saglık zaten bu zümrenin tonlarca kelime uydurarak demokrasi.özgürlük.eşitlik.vs.vs insanın inandıgı gibi yaşamasının adı degilmi
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat