Değersizleşme ve değersizleştirme dönemi
- GİRİŞ14.08.2012 10:51
- GÜNCELLEME14.08.2012 10:51
Buna dayanarak rahatça söyleyebilirim ki; Türkiye’de hırsların bu kadar arttığı, nihilizmin bu kadar yükseldiği ve toplumu bir arada tutan “yazılı olmayan kurallar”ın bu kadar yıprandığı başka bir dönem görmedim.
Gazeteleri okurken hayretler içinde kalıyorum, ekrana bakarken şaşkınlıktan dilim tutuluyor, siyasilerin konuşmaları kanımı donduruyor.
Bu ne hırs, bu ne ego şişkinliği, bu ne delirme!
Kimsenin kimseye saygısı kalmamış gibi. Eskiden insanlarda doğal olarak bulunan; “Şöyle yazarsam ayıp olur, böyle söylersem hoş karşılanmaz!“ gibi kendini kontrol mekanizmaları yok olmuş.
Çoğu kişi “Amaaan! Ekmeğimi o mu veriyor, bana ne yapabilir ki!” nihilizmine kaptırmış kendini.
Hiçbir değer ölçüsü yok.
Ne gerçek saygısı, ne insan sevgisi; ne efendilik, kibarlık özeni, ne seviye kaygısı.
Sokakta birbirlerini paralayan zavallı kuduz köpekler gibi yaşamak hoşlarına gidiyor.
Tam bir “değersizleşme” süreci.
Kendileri gönüllü olarak değersizleşiyorlar, sonra da hâlâ insani değerlerini koruma kaygısında olan üç beş kişiye saldırıp “Sen de bizim gibi değersizlik çukuruna düş!” demek istiyorlar.
Toplumsal yapının bu derece bozulduğunu, “Sayın muhbir vatandaş”ların türediği askeri dönemlerde bile görmedim.
Yorumlar6