Muhafazakar Anadolu insanı, hala anlam veremediği krizi, üzülerek, içine çekilerek, tedirginlikten de öte, içi kan ağlayarak izliyor.

Dershanelerin kapatılması konusu gündeme geldiğinden bugüne kadar, gazetecisinden, akademisyenine ve sıradan vatandaşına kadar olaylara yorum getiren herkesin en çok kullandığı cümle “anlayamadım, bu nasıl oldu?” sorusudur.

Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan eğitim konusu, dershanelerin kapatılması/dönüştürülmesi tartışmaları sürecinde ayrıntılı olarak ele alınabilirdi.

Geçen hafta sonunda Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan dershane-hükümet tartışmaları çerçevesinde çok önemli açıklamalar geldi.

Alman yazar Heinrich Böll, 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan aile dramlarını “Babasız Evler) (Haus ohne Hüter) adlı romanında tüm çıplaklığıyla anlatır.

Bugün 25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddete Hayır Günü. Toplumda yaşanan şiddet türleri içinde, doğrudan aile hayatını etkilediği için, en acımasızıdır kadına şiddet.

Diyarbakır hafta sonunda gerçekten 'tarihi bir gün' yaşadı.

Önceki akşam yönetmenliğini Ahmet Hoşsöyler'in yaptığı, senaryosunu ise Gökhan Alan'ın yazdığı “Sevgi Taşı” filminin galasına katıldık.

Halkının yüzde 90'ının Müslüman olduğu bu ülkede, “bireysel özgürlükler” ve “yaşam biçimi” alanlarında dinin kırmızı çizgilerini çoktan aşacak kadar bir demokrasi var. Bu özgürlük alanı her geçen gün daha da genişliyor.

Türkiye'de Çözüm Süreci ile birlikte kalıcı barışın tesisi ve demokrasinin olgunlaşması adına büyük adımlar atıldı.

Bir haftadır Türkiye'nin gündemini meşgul eden Demokratikleşme Paketini, herkes durduğu yere göre yorumlamaya devam ediyor. Kimileri bardağın dolu kısmına odaklanırken, kimileri de dikkatleri ısrarla boş kısmına çekmeye çalışıyor.

Alman yazar Heinrich Böll, “ve o hiçbir şey demedi” adlı romanında 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan bir aile dramını dile getirir.

İstanbul'dan Mardin ve Diyarbakır'a kadar uzanan bir çizgide yaşanan şiddet görüntüleri, medyanın gündeminden hiç düşmüyor.

Bu hafta sonu Ankara'dan İstanbul'a giderken uçakta yanımda oturan AK Parti üst yönetiminden bir siyasetçinin Diyarbakır'da oturduğumu öğrenince ilk sorusu şu oldu:

ODTÜ'de başörtülü öğrencilere yapılan demokrasi ayıbı, ülke çapında sergilenen ve genelleştirebileceğimiz bir tutum değildir.

Gün geçmiyor ki, iyi niyetinden şüphe edilmeyen Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Fatma Şahin, kadınların çalışma hayatlarıyla ilgili yeni bir yasal düzenlemeyi gündeme getirmemiş olsun.

Son aylarda Doğu ve Güneydoğu'nun kırsalında arazı anlaşmazlıkları sonucu ortaya çıkan katliamlar, bölgenin sosyolojik ve aynı zaman da siyasi bir realitesi ile tekrar yüzleşmemize neden oldu.

Hacı Bektaşı Veli törenlerinde Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ'a atılan yumruk ve sonrasında yaşananlar siyasi tarihimizde aslında pek de yabancısı olmadığımız bir gerçeğimizdir.