Madenciye acı hatıraları yaşatan türkü

Kelebeğin Rüyası'' filminin hatırlattığı 1940'lı yıllardaki mükellefiyet dönemi, madencilerde acı izler bırkatı. Tavşanlı bölgesinden derlenen 'Mükellef ilan oldu, gelin dediler" türküsü kömür ocaklarında çalışan işçilerin dramını böyle anlatıyor.

GİRİŞ 11.03.2013 15:50 GÜNCELLEME 11.03.2013 17:47
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Türk sinemasının son yıllardaki en önemli yapıtlarından ''Kelebeğin Rüyası'' filminin hatırlattığı 1940'lı yıllardaki mükellefiyet dönemi, bu dönemin en yoğun yaşandığı bölgelerden Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde yakılan türküde çarpıcı yönleriyle anlatılıyor.

Göçükte ölen işçi için ağıt niteliğinde yakılan ve ''Mükellef ilan oldu gelin dediler, Cehennem deliğine girin dediler'' diye başlayan türkünün yanı sıra Türkiye'nin dört bir yanından getirilip ocaklarda çalıştırılan kişilerin mezarları, yaşadığı ve çalıştığı binalar, Tavşanlı'da bu dönemin tanıkları olarak varlığını sürdürüyor.

Yılmaz Erdoğan'ın senaryosunu yazıp yönettiği, başrollerini Erdoğan'ın yanı sıra Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat, Belçim Bilgin ve Farah Zeynep Abdullah'ın paylaştığı ''Kelebeğin Rüyası'', Türk sinemasının son dönemdeki en önemli yapıtlarından biri olarak dikkati çekiyor.

Film, genç yaşta veremden ölen şairler Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur'un şiir tutkusuyla dolu kısacık yaşamlarının yanında 1940'lı yıllarda zorla kömür ocaklarında çalıştırılan köylüleri de hatırlattı.

Dönem en yoğun Zonguldak ile Tavşanlı'da yaşandı

AA muhabirinin edindiği bilgilere göre, mükellefiyet dönemi yoğun olarak Türkiye'nin taş kömürü ocaklarıyla ünlü ili Zonguldak ile zengin linyit yataklarına sahip Tavşanlı'da yaşandı.

mükellef ilan oldu gelin dediler
cehennem deliğine girin dediler
yeni de kartımı aman, elime de verdiler

aman da beyim, vay efendim, bu nasıl emir
kapandı kapılar, sürüldü demir

aman da beyim, vay efendim, künyem yazıldı
ilet mezarlığına kabrim kazıldı

mükellefin önüne astılar bayrak
ankara'ya gitti gelmedi evrak
elli binliği verem sürgünden bırak

aman da beyim, vay efendim, bu nasıl emir
kapandı kapılar, sürüldü demir

aman da beyim, vay efendim, künyem yazıldı
ilet mezarlığına kabrim kazıldı.

mükellefin önünde yerli de kantarlar
anafora dadanmış gavur muhtarlar
mükelleften kaçanı sürgün yaparlar

aman da beyim, vay efendim bu nasıl emir
kapandı kapılar, sürüldü demir

aman da beyim, vay efendim künyem yazıldı
ilet mezarlığına kabrim kazıldı

 Kütahya-Balıkesir demiryolu hattının inşa edildiği 1928-1931 yıllarında, Kütahya'ya 90, Balıkesir'e 164 kilometre uzaklıktaki Tavşanlı ilçesinin Değirmisaz bölgesinde yer alan linyit yatakları, devlet tarafından verilen ruhsatlarla özel teşebbüs tarafından işletilmeye başlandı.

Özel teşebbüsün sınırlı sayıda işçiyle işlettiği ocaklar 1938 yılında devlete devredilince işçi ihtiyacı ortaya çıktı. Bu ihtiyaç, 1940'ta çıkarılan Milli Korunma Kanunu gereğince getirilen iş mükellefiyeti doğrultusunda köylü erkeklerle cezaevlerindeki hükümlülerin, kömür ocaklarında zorla istihdam edilmesiyle giderildi.

Askerlik çağına gelenler, muhtarların belirlediği kişiler ve vergi borcu olan köylüler, kömür ocaklarında çalıştırıldı. Kimileri de iş kazalarında yaşamlarını yitirdi.

Mükellef işçilerin acılarını yansıtan türküler

Acılarla dolu hayat hikayelerinin ortaya çıktığı mükellefiyet dönemi geride kalsa bile acı hatıraları halen hem bazı türkülerin dizelerinden hem de son tanıklarının hafızalarından silinmedi. Tavşanlı'da, işçilerin barındığı ve çalıştığı binalarla mezarları da o günleri hatırlatıyor.

Türk Halk Müziği sanatçısı Nida Tüfekçi'nin seslendirdiği, Tavşanlı'ya bağlı İlet köyünde yaşarken kömür ocağında çalıştırılmaya zorlanan ve buradaki göçükte ölen işçinin dramını anlatan  ''Mükellef İlan Oldu'' türküsünün sözleri şöyle:

''Mükellef ilan oldu gelin dediler, Cehennem deliğine girin dediler. Yeni de kartımı aman, elime de verdiler. Aman da beyim, vay efendim, bu nasıl emir, kapandı kapılar, sürüldü demir. Aman da beyim, vay efendim, künyem yazıldı, İlet Mezarlığı'na kabrim kazıldı. Mükellefin önüne astılar bayrak, Ankara'ya gitti gelmedi evrak, 50 bini veren sürgünden bırak. Mükellefin önünde yerli de kantarlar, anafora dadanmış gavur muhtarlar, mükelleften kaçanı sürgün yaparlar.''

Bir başka türkü de ''İplikten mi olur tepe, dayının adı mı olur efe? Böyle meşakkat çekeceğimi bilseydim, gider miydim mükellefe'' dizeleriyle başlayarak, dönemin acılarını yansıtıyor.

Son tanıklarından ''mükellefiyet'' dönemi-

Tavşanlı'da yaşayan mükellefiyet döneminin son tanıkları, yakınlarının çektiği acıları, AA muhabirine anlattı.

Çayır köyünde yaşayan Veli Atak (79), çocukluğunda köyden belirlenen gençlerin ocaklara götürülürken kadınların ağladığını söyledi.

Her mükellefin, ardında yas ve gözyaşı bıraktığını belirten Atak, şöyle devam etti:

''Bizim köyden 10 kişi alındı. Biri ağabeyimdi. Onu aldıklarında çok ağladık. Sonra bu 10 kişiden kimi kaçtı, kimi bir yolla listelerden adını sildirdi, kimi de ölene kadar çalıştı. O zamanlar çiftçilik yapan, inşaat ustalığı yapanların yer altında çalışması çok zordu. Ocaklardan kaçabilen mükellefler, buraların korkunç olduğunu anlatıyordu. Ayrıca, başka illerden elleri kelepçelerle bağlı mahkumlar da getiriliyordu. Değirmisaz bölgesine yaklaşık bin 500 mahkum getirildiğini duydum. 1960'lı yıllarda af çıkınca mahkumlar gitti. En son bir Manisalı işçi kaldı. Bana tren bileti aldırdı ve trenle firar etti. Şimdi hala mezarlar var. Taşlarında memleketleri yazıyor. Koğuşlar duruyor. Mükellef dönemi bitti ama anılarımızda acıları kaldı. Biz de torunlarımıza anlatıyoruz.''

Atak, sonraları madencilerin çalışma koşullarının iyileşmesi ve ekonomik katkıların hayata yansımasıyla madenciliğin, çoğu köylüye çiftçiliği bıraktırdığını, yer altı ocaklarının iş arayanların ilk tercihi olduğunu bildirdi.

''Şimdi herkes yer altında çalışmak istiyor''-

Kışlademirli köyünden Ayşe Oral (88) da babası Mehmet Demir'in jandarma erleri tarafından mükellef olarak götürüldüğünde çok ağladıklarını ifade etti.

Aynı köyden Hatice Zeybek (66) ise mükellef döneminin, en acı çocukluk anılarından olduğunu dile getirdi. Dedesinin götürüleceğini duyup annesiyle toplanma alanına gittiklerini bildiren Zeybek, ''Hepimiz ağlıyorduk. Bütün akrabalar da oradaydı. Aynı cenaze evi gibiydi. O günü hiç unutmuyorum'' diye konuştu.

Mükellefiyet dönemini yaşamadığını ama acılarını, yaşayanlardan duyduğunu belirten Kızılbük Köyü Muhtarı Rıza Zengin (69), köyünde, Trabzon'dan, Giresun'dan, Türkiye'nin pek çok ilinden gelip ölen mükelleflerin mezarlarının bulunduğunu anlattı.

O dönemde yer altı kömür ocakları büyük bir çile olarak görüldüğünü ancak şimdi Değirmisaz bölgesinde madencilik yapılmadığını kaydeden Zengin, ''Binlerce insan gelmiş geçmiş buralardan. Şimdi kömür bitti. Suyu çekilmiş değirmene döndü Değirmisaz bölgesi. O zamanlarda yer altı büyük bir çile iken şimdi herkes yer altında çalışmak istiyor'' ifadelerini kullandı.

Dönemle ilgili bir türkü derleyen Halil Oral, acılar yaşanınca ağıtların da kendiliğinden geldiğini belirterek, ''Mükellef İlan Oldu'' türküsünün yanı sıra dönemi anlatan birçok türkü ve ağıdın bulunduğunu ifade etti.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 1
  • Mustafa KIRANSOY 12 yıl önce Şikayet Et
    Tezatlar İçindeyiz..... Bir zamanlar kömür çıkarsınlar diye insanlar jandarma zoruyla ocaklara sokulurlarmışlar. Şimdi bir ilan lafı ortaya atılsın binlerce kişi soluğu işçi bulma kurumunun önünde alacaktır. Şahsın babası ocakta şehit olmuştur,oğlu nöbeti devralır koşa koşa ocağa girer. Bu açıdan bakılınca tezatlar ülkesinin bir parçasıdır Zonguldak. Hergün alın teriyle ülkesine katkıda bulunur ancak bu katkının yarısını bile yatırım olarak btçeden geri alamaz. Yeraltında çalışmaya gönüllü binlerce kişi bulunurken, emeğin başkenti olarak anılırken şu anda emeklinin başkenti olmuştur Zonguldak. Batıda nüfusu azalan ve her açıdan küçülen bir şehir olmuştur Zonguldak. Kişiler yeterki mükellefiyet olsun da oğlum bir iş bulsun yeter demektedir. Bu şehirde çok laf ama az iş politikası geçerlidir. Birde eski hikayeler herdem söylenir durur.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Özgür Özel'e saldıran kişinin ilk ifadesi: CHP'den yemek kartı istedim vermediler
Son günlerini barışın elçisi olarak geçirdi! Tabutunda dikkat çeken detay