Cimbom'un Aziz Yıldırım'ı olacak

Kulüp üyeliğine beş yıl önce başvurdu. Kulübü holdingleştirip, beş kişilik komiteyle yönetimi istiyor. Milyar dolarlık ciroların patronu Cimbom'un Aziz Yıldırım'ı olmak istiyor.

Cimbom'un Aziz Yıldırım'ı olacak
Cimbom'un Aziz Yıldırım'ı olacak
GİRİŞ 22.11.2005 16:50 GÜNCELLEME 22.11.2005 16:50

İran ve Ortadoğu'daki elektrik santralleri ile cirosunu milyar dolarlara çıkartan Ünal Aysal, Cimbom'un Aziz Yıldırım'ı olmak istiyor. 100 milyon doları aşkın borcu olan 'aristokratlar kulübü', yeni bir 'burjuva darbesi' ile sarsılabilir.

Kim ne derse desin, her Galatasaray'ının gönlünde yatan başkan, Fenerbahçe'de yaşarken bir efsane haline gelen Aziz Yıldırım'ın karizmasını geçecek biri olması. Belki de o kurtarıcı şu anda Cimbom'un Aziz Yıldırım'ı olmaya hazırlanan Ünal Aysan, diyor Aktüel dergisi.

Derginin bugün piyasaya çıkan son sayısında Ünal Aysal'a övgü yağdırılıyor, yönetime talip olduğu dile getiriliyor ve başkan seçilmesinin mevcut tüzüğe göre mümkün olmadığı kulübü nasıl ele geçiremeyi planladığı anlatılıyor. Haber7 olarak, sizlere sıcağı sıcağına bu haberin ana hatlarını ve kısa bir özetini sunuyoruz. Yine de Cimbom'un Aziz Yıldırım'ı merak eden Galatasaraylılar'ın bu hafta bir Yeni Aktüel almayı unutmaması gerekiyor. Çünkü sonuçta bizimki bir tanıtım haberciğinden ibaret..

GALATASARAY'IN ALTIN ÇAĞINDA KÜLÜBE ÜYE OLDU

2000 yılının ilkbaharında, Türkiye'de ilk kez bir futbol takımı Avrupa'da şampiyon olarak tarihe geçiyordu. San-kırmızılıların elde ettiği ciddi ekonomik kazançla başarılarını sürdürmesi bekleniyordu. Oysa çok kısa süre içinde tam tersi oldu. Galatasaray kısa zamanda borç batağına saplandı ve kendisini her geçen gün koyu bîr umutsuzluğun pençesinde buldu.

Özellikle son iki yılda Galatasaray'ın adı mülklerinin satışı ve kurtuluş senaryolarıyla anılmaya başladı. Kulübün başkanı tarafından kamuoyuna duyurulan resmi borcu taraftarlar için dudak uçuklatıcıydı: 100 milyon dolardan bir hayli fazla.

2000 yılındaki büyük zaferin hemen ardından, o zamanlar futbol dünyasında kimsenin aşina olmadığı bir işadamı Galatasaray'a üyelik başvurusunda bulundu: Galatasaray Usesi'nin 1960 mezunlarından Ünal Aysal. O gün kulübe üye olan o genç işadamı, bugün kimilerine göre kulübün en büyük umudu haline geldi.

Mezuniyetinden 12 yıl sonra Belçika'ya yerleşerek enerji merkezli şirketlerle giderek büyüyen bir holding oluşturan Aysal, tamamen rastlantısal biçimde, kulübün içinin boşaltılması olarak da adlandırılabilecek yönetim facialarıyia birlikte gazetelerde görünmeye başladı.

Galatasaray Spor Kulübü yurt içinde ve yurt dışında pek çok kulübün örnek aldığı bir saygınlık mertebesinden son Divan Kurulu toplantısında Duygun Yarsuvat'ın İfadesiyle 'sokağa düşürülmüş' bir konuma gerilemişti. Büyük ve kârlı bir atılım olarak tanıtılan Amerikan AIG şirketiyle Sportif A.Ş.'nin ortaklığından doğan kayıplar yalnız ekonomik boyutlu değildi....

(...)

... Birçok taraftarın gönlünde aynı 'aslan' yatıyordu: Aziz Yıldınm'ın karşısına onunla aynı dilden konuşan bir muktedirin çıkarılması! Öyle olmasa, Özhan Canaydın'ın Galatasaray'ın Fenerbah¬çe'ye 6-0 yenildiği maçta rakip takımın gollerini alkışladığı için kazandığı centilmenlik ödülü camiada takdir edilmek yerine İnfial yaratır mıydı? Hayır! Galatasaray'a bir kurtarıcı gerekiyordu!

1972 yılında Koç Holding'in Ram Dış Ticaret'inde yöneticilik yaparken radikal bir kararla ülkesini terk etmiş ve yepyeni bir yaşam kurmuştu Aysal. Onu tanıyan Divan Kurulu üyelerinin İfadesiyle 'çok ama çok çalışarak' ağırlıklı olarak enerji sektöründe faaliyet gösteren bir holding yarattı. îslam Devrimi'nden sonra İran'da ve Ortadoğu'daki elektrik santralleriyle önemli bir güç haline geldi. 2002'deki bir söyleşide Türkiye'de yalnız bir elektrik santrali olmasından ve bürokratik engeller yüzünden ağı genişlete-memekten yakınıyordu.

CANAYDIN YÖNETİMİNİN CAN SİMİDİ OLDU

Lozan'da hukuk okuyan 'girişimci'nin dış ticaret şirketiyle başlayan serüveni bugün milyar dolarlarla sözü edilen bir ciroya ulaşmış durumda. Galatasaray üyeliği için başvurusundan sadece beş yıl sonra camiada edindiği yeri ise uyguladığı 'saygın' ilişki diplomasinin sonucu. Kulübün ekonomik dar boğaza girdiği süreçte verdiği destek de dikkat çekiciydi.

Başkan özhan Canaydın'ın açıklamasına göre, Kasım 2001'de Galatasaray Adası'nın işletme hakkı 20 yıllığına Ünal Aysal'ın şirketine verildi ve restorasyon çalışmaları için yaklaşık 8 milyon dolar harcandı.

O günden sonra Galatasaray yönetimi banka borçlarını ödemede, kaynak yaratmada, hatta futbolcu transferlerinde güçlük çektiğinde hep ünlü işadamının kapısını çaldı. Ünal Aysal da 'sessiz' ve 'derinden' istekleri karşılasa da verdiği destek her seferinde basın aracılığıyla kamuoyuna yansıtıldı.
Ne var ki işler özellikle son iki yılda Arap saçına döndü. Yönetimin verdiği sözler havada kalınca, Ünal Aysal ve kurtuluş reçetesi kısa sürede söylenti düzeyinden yönetici açıklamalarına ve divan toplantılanndaki konuşmalara geçiverdi.

GALATASARAY HİSSELERİNİN YÜZDE 33'ÜNÜ ALDI

Amerikan AIG şirketinin elindeki hisseleri kulübe kazandırarak biraz olsun soluklanmak isteyen yönetimin imdadına da 'son anda' yine o yetişiyordu.... Hisselerin yaklaşık yüzde 33'lük bölümünü 23,5 milyon dolar ödeyerek AIG'den satın aldı Aysal. Amacının kulübün hem temettü kaybına uğramasını, hem de yeni ve ağır borçlara girmesini engellemek olduğunu açıklıyordu: 'Ne zaman isterlerse hisseleri kulübe devrederim. O hisseler zaten kulübün elinde sayılır.'

KULÜP BAŞKANI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL AMA...

Galatasaray'a Hızır gibi yetişen Aysal Mart 2006'da yapılacak genel kurul öncesinde artık basının önünde projelerini anlatıyor. Kulübün gayrı resmi olarak reel iflasın kıyısıda dans etmesine karşın zaman yitirmeden cesur adımlar atılması gerektiğini söylüyor, ilk kez on gün kadar önce, bugünkü yönetimden bir reform ya da kurtuluş hamlesi beklemenin hiç gerçekçi olmadığını açık açık dile getirdi: 'Her şeyi saran küreselleşmeye karşı durmak ancak bir felaket getirebilir!' Gelenekle geleceğin ayrıştırılması gerektiğini belirten Aysal'in kurtarıcılığa soyunmak İçin koşulları var. Ancak gerekli tüzük değişikliği yapılıp Futbol A.Ş.'nİn tam yetkiyle futbol yönetimini üstlenmesi sağlanırsa devreye girebileceğinin işaretini veriyor.

Aysal'ın yönetime girebilmesi için gereken beş yıllık süre aşılmış durum¬da. Seslendirdiği önerilere ve stratejik 'Girişimcinin'* dış ticaret şirketiyle başlayan serüveni bugün milyar dolarlarla sözü edilen bir ciroya ulaşmış durumda. Üyelik başvurusundan beş yıl sonra camiada edindiği yer ise 'saygın' ilişki diplomasisinin sonucu. Duruşuna bakıldığında bunların bir yönetim kurulu başkanının altında görev yapmaya yönelik planlar olmadığı açık. Prosedüre göre kulüp başkanı olabilmesi için beş yıl beklemesi gerekiyor.

Ama tüzük değişikliğiyle kulübü şirketleştirîp Galatasaray'ı bir holdinge dönüştürmeye odaklandığını kendi de saklamıyor. İngiltere'nin Chelsea kulübünün sahibi Roman Abramovich'le arasında paralellik kurulmak istendiğinde niyetini açık ediyor: 'Galatasaray'da Abramovich olmak çok zor. Bir kişinin gelip Abramovich gibi Galatasaray'ın sahibi olması şahsı ve kulüp için makbul bir yatırım biçimi değil.'

Önerilerinin tepki görmemesi için Selahaddin Beyazıt, İnan Kıraç ve Ali Tanrıyar gibi camianın ağır toplannı da içeren bir formülle ilerliyor. Planına göre kendisinin de içinde bulunduğu beş kişilik bir komite kurularak holdingin yönetiminde yer alaca '200 milyon dolarlık serm yeyle borçsuz olarak kurulacak Futbol A.Ş. kulübu mal varlığı ve gelir kayna larıyla borçları kapatacak ve belirli 1 zaman dilimi içerisinde Galatasaray'ı uçurumdan çekip alacak!'

Kulubü futbol dışındaki 'amatör' spor dallarının yönetimiyle sınırlı kalacağı bu formülün 'gelenekçi' kanatta nasıl kabuh göreceğiyse büyük bir soru işareti.

(...)

Ve bir son yorum: Galatasaraylar'ın Aziz Yıldınm'a karşı üstünlük sağlayacağına inandığı yeni baskan adayı, şu ana kadar ki duruşu ve şergiledikleriyle başka bir gerçekliğe işaret ediyor. Her şey açık seçik gibi görün de aslolan koyu bir belirsizlik!