'Biz Laila değil yayla çocuğuyuz'

Radyo 7'ye konuk olan halk müziğinin güçlü yorumcusu Fatih Kısaparmak, medyaya sert eleştiriler yöneltti: Bizim karşı olduğumuz medya, batı kapitalizmin piyonu olan medyadır. İstanbul dukalinin medyasıdır.

'Biz Laila değil yayla çocuğuyuz'
'Biz Laila değil yayla çocuğuyuz'
GİRİŞ 09.02.2006 11:25 GÜNCELLEME 09.02.2006 11:25

Radyo 7’nin sevilen programcısı Erkan Koç’un hazırlayıp sunduğu “Erkan’la Çok Canlı’nın bu haftaki konuğu Halk Müziğinin güçlü yorumcusu, Türkü Baba lakaplı sevilen sanatçı Baba Fatih Kısaparmak idi.

En son iki sene önce “Ben İki Kere Ağladım” albümüyle programa konuk olan sanatçı, bu programda Kemal Esen’inde çalmış olduğu bağlama eşliğinde canlı performans sergiledi. En güzel eserlerini Radyo 7 dinleyicileriyle paylaştı.


'Benim Babam' nasıl doğdu?

Sanatçı,tüm eserlerin kendisi için önemli olduğunu, birçok eseri müzik piyasasına kazandırdığını ancak “Benim Babam” adlı eserin kendisi için çok özel olduğunu vurguladı. Bu eserin nasıl meydana geldiğini ise sanatçı şöyle dile getirdi:” Ben bu besteyi 2000 yılında İstanbul-Ankara karayolunda bir gece yolculuğu sırasında yaptım. Ankara’ya gidiyorduk, arabada eşim ve oğlum vardı. Gece yolculuğu olduğu için onlar uyumuşlardı. Babamla Bolu’da bir ramazan günü iftarımızı açmak için bir restoran’da yemek yiyorduk. Yolculuğum esnasında da Bolu yolundan geçerken o restoranı gördüm ve babam geldi biranda aklıma. Çok duygulandım. Oğlumu öptüm uyanmadı, eşime seslendim oda uyanmadı. Benim her zaman yanımda küçücük bir teybim vardır. Ve o çok açtır, doymak bilmez. Yolda bir yandan araba kullanırken bir yandan da teybe ezgisini ve melodisini kayıt ettim. Ankara’ya vardığımız da kuzenim Selçuk’un bürosuna gittim. O büroda bağlamalar, cümbüşler, keybortlar, kemanlar vardır. Ona yapması gerekenleri söyledim. Ve ben o gün orada bu parçayı okudum. Sözü müziği biranda geldi” dedi.


Âcizane 200’den fazla derlemeler dışında Mesam’a kayıtlı eseri olduğunu söyleyen sanatçı,”beste yapmak için oturduğunda beste yapılabileceğini, makamını belirlersen örneğin; hicaz makamında yörük semavi, üç dörtlük olacak, Azeri olacak, Erzurum olacak, vals gibi şu tarzı bu tavrı olacak dersen öyle de beste yapılabilir. Ama sözüyle, müziğiyle sizin ummadığınız, beklemediğiniz anda eşref saati denilen saatlerde meydana gelen eserler daha kalıcı oluyor ben buna inanıyorum “ dedi.


'Babam hayat ustamdı'

Sanatçı babasını şu sözlerle ifade etti: “Babam öğretmendi, eğitimciydi. Biz farklıydık, biz arkadaştık, dosttuk, kardeştik, sırdaştık. Babamın mezarında 7–8 kişi birden yatıyor. O benim en son babamdı. Öncelikle arkadaşımdı, dostumdu, sırdaşımdı, öğretmenimdi, ağabeyimdi, hayat ustamdı” diyerek sözlerini tamamladı.

'Aldık boyumuzun ölçüsünü'


İlk albümünü Elazığ kasetçiliğe yaptığını söyleyen sanatçı, daha sonra Şahin Özer’in devreye girmesiyle gelişen olayları ve Türk insanını için ayrı bir yeri olan “Kilim” isimli eserin nasıl dillere düştüğünü anlattı; “ben albümü playback üzerine okudum fakat solist edasıyla okumanın yabancısı olduğum ve yeterli olan duyguyu veremediğim ortadaydı. Rahmetli tommister Sıtkı abi burada bir şey eksik aslında nasıl okuyorsun parçaları deyince sazımı istedim ve o albümde olan 13–14 parçayı sazıma sarılarak, gözüm kapalı bir gece içerisinde okuyarak, ikinci bir seslendirme yapılmadan bütün albüm parçalarını seslendirdim. Askere gittim, geldim. Bakalım kaset ne kadar satmış diye diye sordum. aldığım cevap 10 bin adet basıldığı ve bunun 6500 adedinin geri geldiğiydi. Kalan 3500 albümünde satılıp satılmadığı meçhuldü. Benimde o güne kadar yaptığım ve başka sanatçı arkadaşlar tarafından okunan 100’ü aşkın bestem vardı. O zamanlar ‘ben en iyisi beste yapmaya devam edeyim, aldık boyumuzun ölçüsünü’ dedim.

Daha sonraları Şahin Özer devreye girdi, beni ikna etti. Bir albüm yapalım, bende bin nazla stüdyoya girdim ve “Yarına Kaç Var” isimli albümü doldurdum. Albüm satmaya başladı, Şahin abiye sordum; ne satar dedim ? 75 bin dedi ve albüm Bir milyonun üstünde sattı. Böyle olunca “Kilim” albümünü hatırlattı ve o albümümde iki milyonun üzerine çıktı. İki eserim listelerde birinciliğe oynadı. Bu iki albümüm toplam 3 milyonun üstüne çıktı satış rakamları, korsanı hariç…


Hastane psikolojisiyle yazılan eser

Dinleyicilerimizden gelen sorulardan birinde “Eski Toprak” isimli eserin hangi duygularla meydana çıktığının sorulması üzerine sanatçı “Babamın yakın bir dostuydu şimdi hayatta değil. Onun hastalandığını duymuştum. İki elimin kanda olduğu bir zamanda hastaneye ziyaretine gitmiştim. Bana hasta yatağında yolun sonuna geldiğini söyleyen bir cümle kurmuştu ve ben bundan çok etkilenmiştim. Besteler bir damla verir yüreğinize, sonra bir yerden fış kırı verir. Bir gün sazı elime aldığımda bu eser çıktı” diyen sanatçı, hastane psikolojisiyle yazılmış bir eser olduğunu da sözlerine ekledi.


Şebnem Kısaparmak neden Kanal 7'de?
Kanal 7 ekranlarında her gün sevenleriyle buluşan Fatih Kısaparmak’ın eşi Şebnem Kısaparmak hakkında da dinleyicilerden sorular gelmesine karşılık “Bugüne kadar bir çok televizyon kanalından teklif aldığını ancak Şebnem hanımın Kanal 7 yi kendi evi gibi bildiği için Kendisini bu aile de çok sevip, ,saydıkları için bu yuvayı tercih ettiğini söylerken, gözümün arkada kalmayacağı için de Kanal 7’ yi tercih ettik. Yıllardır haber spikerliği yapmış biri olarak farklı bir formatta nasıl bir program yapar diye düşündük ve bu işin altından da kalkabileceğine karar verdik. Şuanda kendi kulvarındaki bütün programlardan daha iyi reyting alıyor ve onun eşi olmaktan bir kez daha iftihar ediyorum” dedi.


Medyaya eleştiri

Özel hayat işportacılığı yapan bir medya anlayışı egemen Türkiye’de ne yazık ki en geniş ortak paydayı ve en alt düzeyi hedefleyen ve özel hayat işportacılığı yapan o medya anlayışına karşı Şebnem hanımla beraber kaliteli, onurlu, saygın bir duruşla cevap verdik. İnsanlarımızda bize çok güzel reytingleriyle ödül verdiler.

Dinleyicilerimizden gelen medya hakkındaki ayrımınız nedir sorusuna sanatçı: ”Bütün genellemeler tehlikelidir. Bizim karşısında olduğumuz, bizim tavır koyduğumuz, çarkları arasına girip de öğütülmemeyi istemediğimiz medya aslında adını koyalım bir kısım medyadır. Egemen medyadır, onlar magandacı medyadır, emperyalist batı kapitalizmin piyonu olan medyadır. İstanbul dukalinin medyasıdır. Bunun dışındaki medyayı ayırt etmemiz gerekiyor.

'Laila çocğu değiliz, yayla çocuğuyuz'

Yayına katılan bir dinleyicinin Fatih Kısaparmak’ın yıllar önce Yozgat’ta -2, -3 derecelerde yapmış olduğu bir konseri hatırlatmasının ardından türkü baba’nın vermiş olduğu yanıt “o konser bir yayladaydı ve yaylanın gece eksi derecelerde olduğunu söylerken “biz laila çocuğu değil yayla çocuğuyuz” dedi.

Bir dinleyicimizin de Kendisini Orhan Gencebay’la özleşleştirdiğini söylemesi üzerine “1981 yılından beri tanıştığım, evine gittiğim, ofisine gittiğim, stüdyolarında kendisine vokalistlik yaptığım, çok saydığım ve sevdiğim bir sanatçı büyüğümdür” ifadesini kullandı.

Program sunucumuz Erkan Koç’un “sürekli övgü dolu sözler, takdir edilen biri olmak sizi şımartmıyor mu?” sorusuna karşılık sanatçı şunları söyledi:”Şımarmışsam Allah affetsin, Halkımızda Affetsin! Ben talihli bir insanım çok şükür. Halkın sevgisine, milletin sevgisine mazhar olmak çok büyük bir talihtir. Beni buna sahip kılan, beni bugünlere getiren Yüce Rabbime her nefeste şükürlerimi sunuyorum. Beni yağ içinden kıl çeker gibi her türlü beladan şerefsizlikten sıyrılarak buralara getiren Rabbime her nefesimde şükürlerimi arz ediyorum.”diyerek sözlerine son verdi.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
'Kutuplaşma'yı eleştirenler 'yumuşama'yı da eleştirdi
Rize'de 1 ton petrol sızıntısı