Erdoğan, operasyon için konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kanal 24'te canlı yayında soruları yanıtladı. Başbakan Erdoğan sınır ötesi operasyonla ilgili olarak medyadan ricada bulundu...

Erdoğan, operasyon için konuştu
Erdoğan, operasyon için konuştu
GİRİŞ 07.06.2007 00:02 GÜNCELLEME 07.06.2007 00:02
Bu Habere 138 Yorum Yapılmış

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Irak'taki terör örgütü ile mücadele konusunda "Bizim muhatabımız oradaki Kürt liderler değildir, Irak'ın Merkezi Hükümetidir. Ben Merkezi Hükümetin Cumhurbaşkanıyla da Başbakanıyla da görüştüm. Bunun dışındaki bir kabile reisi ile ben görüşemem. Görüşmesi gereken olursa onlara 'git görüş' de deriz, bunu da yaparız ben görüşemem, Barzani veya bir başkası... Ama ben bir Talabani'yle Cumhurbaşkanı olduğu için görüştüm, Maliki ile görüştüm, bundan sonra da görüşürüm" dedi.


Kanal 24 Televizyonunun canlı yayınına katılan Başbakan Erdoğan, çeşitli konulardaki soruları yanıtladı. Başbakan Erdoğan, son günlerdeki terör olayları ve sınır ötesi harekete ilişkin tartışmalarla ilgili bir soru üzerine, sınır ötesi harekatın gerek yazılı ve gerek görsel basında sürekli olarak gündemde tutulmasını, doğru bulmadığını ifade ederek şunları söyledi: "Türkiye eğer bir sınır ötesi operasyon yapacaksa, böyle bir şey düşünüyorsa, bunu davul zurna ile yapmaz. Bunun sorumluları, ilgilileri kararını verir. Kaldı ki sınır ötesi bir harekatla ilgili Parlamento kararı da gerekmektedir, bütün bunların adımları buna göre atılır. Bizler, gerek Türk Silahlı Kuvvetleri gerekse emniyet teşkilatımızla, bu noktada içli dışlı bir dayanışma halinde bu süreci yakından takip ediyoruz, sıcak bir şekilde takip ediyoruz ve atılabilecek adımların hepsi atılıyor."


Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bugüne kadar teröre 10 binlerce kurban verdiğini belirterek şunları kaydetti: "Bunu asla bir siyasi istismar vesilesi yapmamak gerekir. Siviliyle, devletiyle el ele vermek suretiyle buna karşı bir mücadele oluşturmamız lazım. Fakat bugün olduğu gibi, bakıyoruz ki yabancı bir ajanstan çıkan bir haberde 'Türkiye bir sınır ötesi operasyon yapıyor' diyor. Ardından Silahlı Kuvvetlerimiz, Dışişlerimiz bunu yalanladı. Şimdi bununla ne yapılmak isteniyor, nereye varılmak isteniyor? Böyle bir şey yapılacaksa gereği, gerektiği zamanda yapılır, biryerleri haberdar ederek, bilgilendirmek suretiyle yapılmaz."


Erdoğan, "bu konuda devlette görüş ayrılığı olduğu iddialarının ortalıkta dolaşmaya başladığının" belirtilmesi üzerine şöyle konuştu: "Bu konuda Genelkurmayımızla aramızda herhangi böyle bir tartışma, ayrışma söz konusu değil. Biz her zaman güvenlik güçlerimize, şunu söyledik, şunu söylüyoruz; nedir ihtiyacınız? Bize düşen bu noktada ne varsa bunu söyleyin. Herhangi bir eksik var mı? Sınır ötesiyle alakalı olarak bir adım atılacaksa, biz bunun, öncelikli olarak güvenlik güçlerimizle müzakeresini yaparız, böyle bir şey gerektiği anda da bunu Parlamento'ya taşırız. Tabii bu lafla olan şeyler değil, bunların bir prosedürü var, o prosedür içinde bunlar yürütülür. Benim medyadan ricam şudur; ne olur bu işi bu kadar kaşımayın, bunu kaşıdıkça muhaliflerimize, düşmanlarımıza koz veriyoruz. Atacaksak adımı, zamanı geldiğinde atarız. Güvenlik güçlerimiz bizden bir şey talep ettiklerinde asla onların önlerinde durmayız, duramayız. Biz kendi içimizde bu müzakereyi zaten yapıyoruz, yapmaya devam ederiz. Vakti, saati geldiğinde, ne gerekiyorsa, o adım atılır."


"BİZ NETİCELERİ GÖRMEK İSTİYORUZ"


Başbakan Erdoğan, "ABD ile eşgüdümde bir sorun var mı? ABD bu işin neresinde?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Bu konuda münasebetler, yakın çalışma devam ediyor, ama bunlar bizi tatmin etmiyor. Biz netice istiyoruz. Bu netice nedir? Özellike Kuzey Irak'taki bölücü terör örgütünün konuşlanmasının dağıtılması noktasında müşterek atılması gereken adımlar. ABD, Türkiye ve Merkezi Irak Hükümeti, bu konuda mutabakatlarımız var, ama henüz netice yok. Biz bu neticeleri görmek istiyoruz. Gerek ABD ve gerekse Irak'la görüşmeler devam ediyor. Neticeyi almadan 'burada iyi bir konumdayız' demem mümkün değil. Önce neticeyi alacağız, bunu göreceğiz ki 'güzel gelişmeler var' diyebilelim. Ama şu andaki gelişmeler 'çok çok nispi' diyebileceğim gelişmeler."


Başbakan Erdoğan, "Türk halkı bundan sonra ABD'nin sözden öteye gitmesini ne kadar inandırıcı bulur?" sorusu üzerine şunları söyledi: "İnandırıcı bulamadığı için de zaten anti Amerikancı bir yapı Türkiye'de oluştu... Biz artık söz değil, laf değil, icraat bekliyoruz. Bu icraatı Amerika bize karşı da göstermeli, biz şu ana kadar stratejik ortaklığın gereği olarak üzerimize ne düşüyorsa bunları hep yerine getirdik, ama siz henüz bunları yerine getirmediniz. Bu konudaki serzenişimize hak verdiler"


"MUHATABIMIZ IRAKTAKİ MERKEZİ HÜKÜMET"


 Başbakan Erdoğan, "Kürt yönetiminden liderlerin Türkiye'ye gelmek istediğine dair haberlerin basında yer aldığı" belirtilerek yöneltilen, "konuşulacak bir şey var mı?" sorusuna şu karşılığı verdi: "Onlar farklı bir süreç. Onlarla da neyin konuşulacağı, konuşulmayacağı noktasında atılması gereken adımlar varsa bu adımları zaten yine biz siyasiler atarız. Ama bizim muhatabımız oradaki Kürt liderler değildir, Bizim muhatabımız Irak'ın Merkezi Hükümetidir. Ben Merkezi Hükümetin Cumhurbaşkanıyla da görüştüm, Başbakanıyla da görüştüm. Bunun dışındaki bir kabile reisi ile ben görüşemem. Görüşmesi gereken olursa onlara 'git görüş' de deriz, bunu da yaparız. Ben görüşemem, Barzani veya bir başkası... Ama ben bir Talabani'yle Cumhurbaşkanı olduğu için görüştüm, Maliki ile görüştüm, bundan sonra da görüşürüm. Bakanım onların Dışişleri Bakanıyla görüşmüştür. Niye? Biz, sorun çözmek istiyoruz. Ortada bir sorun var, buna 'yok' diyemeyiz, bu sorunu çözmek için de masaya gelmek şart, çağırmak şart. Bunu sadece medya aracılığıyla çözme yoluna eğer gidersek, çözemeyiz. Bu işi çözmenin tek yolu var; görüşmek, konuşmak, neticeye bağlamak."


Başbakan Erdoğan, "Kürt grupların terör örgütüne açıktan destek verdiği görüşünde misiniz?" sorusuna "açık veya gizli var tabii" karşılığını verdi.


Başbakan Erdoğan, "seçimle eş zamanlı olarak terör olaylarında bir sıklık var. PKK'nın daha çok aktif hale gelmesini ayrıca yorumluyor musunuz?" sorusunu şöyle cevaplandırdı: "Şunu bir defa bilmemiz, görmemiz gerekiyor; Malum bir partinin bu ülkede bölücü terör örgütüne yönelik bir yaklaşım tarzı var. Komplo teorileri üzerine de yoruma girmek istemem, ben gördüğümle konuşmak istemem. Kaldı ki bölücü terör örgütü, benim siyaset anlayışımın, bir seçime giderken aslında hareket noktasını da temsil etmez. Çünkü biz illegal bir yapıyla şu anda seçime gitmiyoruz, legal muhataplarımızla bir seçim yapacağız. Legal muhataplarımız da bu seçime girme şansını yakalamış olanlardır. Ama illegaliteyle, legal olmayan örgütlerle bağ içerisinde olanlara da benim halkım zaten gerekli dersi seçim sandığında verir."


Erdoğan, "Partinizden birçok milletvekilini listeye koymadınız, yorumlar geldi. Bunlardan bir tanesi partiyi merkeze taşıma projesi miydi? Milli görüşü tasfiye kararı mı? Bu yönde haberler çıktı. Bu listenin mesajı neydi?" biçimindeki soru üzerine, "Gazeteler bizi yanlış mı anlıyorlar? Bizi yanlış yere mi koymak istiyorlar? Ben bunu anlamıyorum. Biz 'din eksenli bir parti değil, insan eksenli bir partiyiz' dedik ve yolculuğumuzu böyle başlattık" dedi. 3 Kasım 2002 seçimleri süreci öncesinde de aday belirlemede değerlendirmelerini yaptıklarını anlatan Erdoğan, son dönemde patilerinin milletvekili sayısının 352 olduğunu kaydetti.


Erdoğan, "Bu dönemde arkadaşlarıma çok teşekür ediyorum, yani biz 352'de kalabildik. Böyle büyük bir grubu koruyabilmek kolay değil. Bu noktaya kadar arkadaşlarımız sadakatle geldiler" diye konuştu.


Siyasal partilerin uzun ömürlü olabilmesinin, sürekli bir hücre tazelemesine bağlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: "Yani bu uzun soluklu bir yolculuk. Bu uzun soluklu yolculuğun içinde siz eksikliklerinizi gördükçe, bu eksikliklerinizi gidermek durumundasınız. Bu eksikliklerinizi gidermediğiniz sürece, bir sonraki döneme aynı güçle katılamazsınız."


"38 SAAT UYUMADAN"


Erdoğan, partisinin aday belirleme sürecine de değinerek, aday belirleme sürecinde 38 saat uyumadan çalıştığını bildirdi. Aday belirleme sürecinde kendilerine ait bir 'kozmik dairede' çalıştıklarını anlatan Erdoğan, adayların elene elene geldiklerini ve en son çalışmayı 8 arkadaşıyla yaptıklarını kaydetti. Erdoğan, "Tek başına verilmiş bir karar yok, kararı 8 kişilik heyet vermiştir" dedi.


"KENDİNİZİ GÜNCELLEMEYE MECBURSUNUZ"


 Erdoğan, "Eğer bu listeleri kalıcı kılsaydık, mevcut milletvekili arkadaşlarımla yola devam etseydik, o zaman yeni bir seçime gitmenin anlamı yoktu. Aynı listeleri koyarsınız, yeni aday adayı almanın da anlamı yok. Ama ülke gelişiyor, siz parti olarak gelişmeye mecbursunuz, kendinizi güncellemeye mecbursunuz. Kendinizi günceleyemeseniz, bir sonraki seçimde sadece partiniz değil, ülke de bunun bedelini ağır öder" diye konuştu. Türkiye'de toplumsal merkeze oturan bir parti olduklarını ifade eden Erdoğan, toplumsal merkezde olduklarını kurulduklarından bu yana işleyen bir parti olduklarını kaydederek, şöyle konuştu: "Ama hala bizi bu noktada görmek istemeyen, farklı yerlere çekmek isteyenler var. Biz, sağın merkeze yakın olanlarına da solun merkeze yakın olanlarına da açığız. Siyaset yelpazesindeki yerimiz toplumsal merkezdir ve muhafazakar demokrat bir kimliğe sahibiz. Ne sağın, ne solun aşırılarıyla işimiz yok, yolumuz orta yol demiştik."


 Başbakan Erdoğan, bir seçim bildirgesi çalışması yaptıklarını belirterek, bu çalışmanın 2-3 gün içerisinde tamamlanacağını ve ardından kamuoyu ile paylaşacaklarını bildirdi. Bu yola "her şey Türkiye için diyerek" çıktıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Bizim bir Türkiye aşkımız var. Milletimize olan sevdamız var. Tabii özgürlükler sorumluluklar, bu noktadaki attığımız adımlar var. Ve bir de umudun adresi AK Parti olma anlayışı var. Tabi biz bu yolculukta bir şeye çok önemli bir vurgu yapıyoruz. O da şudur; başından beri söyledik, tek millettir, tek vatandır, tek bayraktır, tek devlettir. Ayrıştıran değil, birleştiren bir parti, bir iktidar olduk."


BÜTÜN İNANÇ GRUPLARINA EŞİT MESAFE


 Bölgesel, etnik, dinsel milliyetçiliğe karşı olduklarını vurgulayan Erdoğan, vatan topraklarını tek bir bütün olarak üniter yapı içerisinde mütalaa ettiklerini kaydetti. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında bütün halkı beraber, bütün olarak gördüklerini belirterek, şunları söyledi: "Ülkemizin her ne kadar yüzde 99'u Müslümansa da bunun dışında Hristiyan, Yahudi, Süryani çeşitli din ve mezheplere mensup insanlar da var. Burada bir milliyetçi yaklaşımla onları dışlamak olmaz burada da yine devletimizin demokratik, laik yapısı içerisinde her inanç gruplarına eşit mesafede olan anlayışla bu süreci de çalıştıran bir iktidar olduk, bunu korumakta kararlıyız."


"BİREYSEL OLAYLAR"


 "Malatya Olayı", "Hrant Dink Cinayeti" gibi üzücü olaylarla da karşılaştıklarını anımsatan Erdoğan, bu olayların sadece Türk toplumunda değil, dünyanın her toplumunda yaşandığını anlattı. Bu olayların "bireysel olaylar" olduğunu ifade eden Erdoğan, bunları tüm millete mal etmenin yanlış olacağını söyledi. Türk milletinin Hrant Dink Cinayetinde, Malatya Olayındaki refleksinin ortada olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Bizler yönetimler olarak zaten bu noktadaki attığımız adımlar ortadadır. Nitekim 32 saat içerisinde Hrant Dink olayının failleri yakalanmıştır. Aynı şekilde Malatya'daki olayda anında onlar zaten yakalanmıştır. Tüm olayların failleri yakalanmıştır. Gönül bunları tabii arzu etmez. Her toplumda olan olaylar, maalesef bunlarla yaşıyoruz."


Bir başka soru üzerine Erdoğan, Hrant Dink cinayetiyle ilgili bir başbakanın yapması gereken neyse, onları yaptığını, bu konuda müsterih olduğunu söyledi. Erdoğan, bu olayla ilgili hukuk devletinde tanımlanan görevleri neyse bunları yaptıklarını ve yapmaya aynı şekilde devam edeceklerini ifade etti. Geçmiş dönemlerde de benzeri olayların olduğunu belirten Erdoğan, bazı kesimlerin bunlardan siyasi çıkar elde etmeye çalıştığını, bunların çok çirkin olduğunu kaydetti. Erdoğan, şunları kaydetti: "Bir tanesi çıkıyor '3 ayda terörün kökünü kazırım', ötekisi çıkıyor 'ben bir senede kazırım' diyor. Tamam da bu ülkede bir çok görevlerde bulundunuz. Bulunduğunuz zamanlarda bunların kökünü kazıyamadınız. Şimdi kalkıp 'kazırım, ederim'. Varsa bunun bir yöntemi, söyleyin biz o yöntemi uygulayalım. Söylediğiniz yöntemi uygulamazsak, o zaman çık de ki 'ben bu yöntemi söyledim. Söylememize rağmen uygulamadınız'. Asıl milletten uzak olmak budur."


Erdoğan, Ermeni cemaatine yönelik tehditler konusunda da güvenlik noktasında gereken her şeyi yapacaklarını, tedbirlerin zaten alındığını söyledi. Benzer tehditlerin kendilerine de yapıldığını vurgulayan Erdoğan, Antalya mitingine gittiğinde, miting alanında polisin zanlıyı ekmeğin içerisine sakladığı silahla yakaladığını hatırlattı.


"DEVLETİN TEPESİNDE KIRGINLIK OLMAZ"


 Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le iki haftadır haftalık görüşmelerini yapmadıklarının hatırlatılması ve gündemdeki konularla ilgili bu hafta görüşüp görüşmeyeceğinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "Doğrusu bu soruları yanlış buluyorum. Şu bakımdan yanlış buluyorum, biz haftalık olağan toplantılarımızı genelde çoğu zaman yaparız, eğer yapamıyorsak zaman zaman sayın Cumhurbaşkanımızın her hangi bir işi çıkar bundan dolayı olmaz. Zaman zaman bizim o güne denk gelen önemli bir işimiz olur bundan dolayı olmaz. Biz geçen hafta sadece görüşmedik ondan önceki hafta zaten tatbikatta bir aradaydık, beraber olduk. Yarın (bugün) görüşeceğiz. Randevumuz kesinleşti. Bizim bu noktada aramızda her hangi bir şey söz konusu değil. Ta işin başından itibaren bizim her zaman bir tezimiz var; bir defa devletin tepesinde hiç bir zaman kırgınlık, dargınlık olmaz, olamaz."


"MİLLETİMİZ HER ŞEYİN FARKINDA"


 Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda bir haksızlığa uğradıklarını belirttiğinin hatırlatılması ve bunu seçim kampanyasında kullanıp kullanmayacaklarının sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: "Bizim konuşmamıza gerek yok, zaten onu halk konuşuyor. Geçenlerde Sivas'taydık. Sivas'ta açılışlar yapmaya gittik. Aynı şekilde yine Erzurum'da yine açılışlar yapmaya gittik. Orada Abdullah beyi arkadaşlarımız kürsüye davet ettiklerinde Abdullah beyi konuşturmadılar. Niye? Çünkü milletimiz her şeyin farkında. Konuşturmuyor. 'Gerek yok' diyor, 'biz zaten kararımızı verdik' diyor. Abdullah bey orada zar zor 3-5 dakika konuşabildi. O kadar yoğun bir derecede halkımızın tezahüratı var. Yaklaşım o kadar heyecan dolu. Kararını vermiş. Niye? Çünkü ortada bir kere yanlış var ve halkımız 'biz bu yanlışı düzelteceğiz' diyor." Seçim sürecinde 81 ilde coşkulu bir şekilde mitingler yapmak üzere bir hazırlığın içinde oldukları kaydeden Erdoğan, seçim gezileri sırasında 50-60 ile gitmeyi hedeflediğini, Abdullah Gül'ün de diğer illere gideceğini ifade etti.


"SÜRECİ BAŞLATAN PARTİYİZ"


 Mitinglerde sadece AK Parti olarak kendilerini anlatacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Biz şu anda savunmada olan değiliz. Biz süreci başlatan bir partiyiz. Biz yol almış olan bir partiyiz. Biz şu anda yapmaya devam ettiklerimizi anlatacağız. Ama bizim dışımızdaki partiler ya bize vuracaklar, ya da -cek -cak diyecekler" diye konuştu. Geçen dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin en önemli başarı hanesine yazdıkları kısmın kalkınma olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi nasıl zor günlerden aldık, nereye getirdik çok açık ortada. Bu dönem daha çok adalet kavramı oturması gereken yeri iyice bulacak" dedi.


AB'YE ÜYELİK SÜRECİ


 AB ile ilgili bir soru üzerine Erdoğan, AB reformlarına ara verilmeyeceğini belirtti. Kısa bir süre önce Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi telefonla aradığını belirten Başbakan Erdoğan, "Kendisine başarılar diledim. Danışmanınızı benim danışmanımızla buluşturursanız geleceğe yönelik çalışmalarımızı planlasınlar' dedim. Bu da güzel bir çalışma oldu" diye konuştu. AB'ye üyelik sürecinde asla boşluk bırakmalarının mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, "Çalışmalarımız ekiplerimiz tarafından başarılı bir şekilde yürütülüyor ve her ilgili birimin sorumluları var. 2 bini aşkın bu konuda yetişmiş elemanımız var. Hepsi çalışıyor ve bu konuda bir boşluk söz konusu olamaz" dedi.


Erdoğan, AB sürecinde, AB tarafından yapılan bazı açıklamaların kendilerini de üzdüğünü belirterek, "İnanıyorum ki bunları da zaman içerisinde gidereceğiz. Mesela şu anda 4 tane fasılla ilgili, bunların müzakeresine olumsuz yaklaşmayacaklarını da açıkladılar. Bu konuda ilk önemli adım" şeklinde konuştu. "Keşke olsaydı dediğiniz şeyler var mı?" sorusuna Erdoğan, "Türkiye'deki bütün yavrularımızın, özellikle YÖK noktasındaki itirazlarının cevabını bulması önem arz ediyor" dedi. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de arzuladığını belirten Erdoğan, "Hatta keşke Sayın Cumhurbaşkanımız bu kararı verse de 22 Temmuzda halkın önüne iki sandık birden gelse" diye konuştu.


Futbolla ilgili bir soru üzerine, Erdoğan, doğup büyüdüğü yerin İstanbul'un Kasımpaşa semti olduğunu hatırlatarak, Kasımpaşaspor'un 43 yıldan sonra Türkiye Birinci Futbol Liginde yer alacak olmasının çok önemli olduğunu kaydetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de kendi belediye başkanlığı döneminde performansının yükselmeye başladığını ifade eden Erdoğan, aynı zamanda birinci ligde İstanbul ve Ankara takımlarının 9 takımla yer almasının bir dengesizlik oluşturduğuna dikkat çekti. Fenerbahçe'nin uluslararası alanda da başarılı olmasını dilediğini belirten Erdoğan, bunun Türkiye'nin tanıtımına da katkı sağlayacağını belirtti.


Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in aday olmamasına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, "Ben buraya geldim şu anda Abdüllatif bey seçim beyannamesiyle ilgili çalışan 20 yakın arkadaşımın başında bana vekalet ediyor ve toplantıyı idare ediyor. Başka cevaba gerek var mı, başkanlık ediyor. Abdüllatif bey aday olmayacağını açıkladı. Israrlarımıza rağmen aday olmayı düşünmediğini söyledi" dedi.


"Neden?" sorusuna da Erdoğan, "O kendi dünyası onu bilemem, o konuda kendisine daha fazla ısrarlı olmam. Asıl olan burada şudur; partimin Merkez Karar ve yönetim kurulu üyesi ve şu anda bakanım. Beraberce çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Olan bu, olması gereken de bu. Şimdi Abdüllatif kardeşimden, bizim böyle ayrılmak, şu bu gibi böyle bir şey söz konusu değil" yanıtını verdi.


Başbakan Erdoğan, Haziran ayının 13'ünde hem yeni genel merkezlerinin açılışını yapacaklarını, hem de il başkanlarıyla bir toplantı yapacaklarını bildirdi.


Erdoğan, il başkanlarıyla birlikte adaylarını tanıtacaklarını söyledi. Erdoğan, şu anda listelerde olmayan partililere de davette bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: "14 Haziran'da da yeni genel merkezimizde o arkadaşlarımla bir sohbetim olacak, bir ikramımız olacak, start vereceğiz. Veda olmayacak yola devam" dedi.


AL GÜLÜM, VER GÜLÜM


 Başbakan Erdoğan, tepedeki birleşmelerin hiç bir zaman tabanlardaki birleşmeyi getirmeyeceğine dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Görüldüğü gibi merkezin sağında ve solunda ciddi sancılar yaşanıyor. Tepede bazı al gülüm, ver gülüm bu tür şeyler yapılıyor ama, bu tabana nasıl yansır onu özellikle 22 Temmuzda seçmenimiz sandığa gittiğinde o partilere daha önce gönül vermiş olanlar da dahil olmak üzere gerekli olan cevabı verecek. Gönlümüz şunu ister buradan karlı çıkan Türkiye olsun, Türk milleti olsun. Peki bu neye göre olur istikrarla olur, önce siyasi istikrar, siyasi istikrarın arkasında bir demokratik istikrarı yakalamamız lazım, çünkü demokrasi ve ekonomi at başıdır bunu birbirinden ayırmamız mümkün değil. Eğer, biz demokratik istikrarı yakalayamazsak ekonomik istikrarı da yakalayamayız. Bu bakımdan ben inanıyorum ki 22 Temmuz'da zaten halkımız istikrara oy verecek. Asıl neticeyi verecek olan sandık olacaktır."


DOĞUDA GÜVENLİK BÖLGESİ


 Başbakan Erdoğan, "Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Şırnak, Siirt ve Hakkari'de bazı bölgeler geçici güvenlik bölgesi ilan edildi, bu ne anlama gelir?" sorusu üzerine, şunları kaydetti: "Bu konuda güvenlik güçlerimiz, özellikle bu hassas bölgede, bir askeri hareketlilik alanı olarak bunu ilan etmiştir. Bir defa rutin olarak her sene yapılmakta olan zaten bir çalışma vardır. Ama şu anda mevcut hassasiyetler göz önüne alınarak, güvenlik güçlerimiz bu hareketi yapmıştır, kendilerine de zaten bu konuda bizzat, bizim de vermiş olduğumuz yetkiler vardır. Bu yetkileri kullanmaktadırlar." "Önümüzdeki günlerde kapsamın genişletilmesi bekleniyor mu?" sorusuna da Erdoğan, "Yani olağanüstü hal gibi filan alamazsınız. Öyle bir şey söz konusu değil. Ama orada güvenlik güçlerimiz, bu hareket alanı içerisinde tabii bazı bölgelerde yoğunlaşma yapabilir, bunu araç gereciyle vesairesiyle yapabilir. Yani yığma yapabilir, bunların hepsi ülkemiz, halkımız içindir. Özellikle bu son Tunceli'deki gelişme ister istemez böyle bir yoğunlaşmayı gerektirebilir, bunun detaylarına girmeye gerek yok" yanıtını verdi.


CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ


 Erdoğan, "11. Cumhurbaşkanını kim seçecek?" sorusu üzerine, şunları söyledi: "Biliyorsunuz bunun adımlarını attık halkımız seçsin istiyoruz. Bu talep bize zaten halkımızdan geldiği gibi, muhalefetteki ANAVATAN Partisinden de geldi. Bu Türkiye'de yıllardır konuşulur ama bu adım atılmazdı. Biz de bu adımı atmıyorduk, atmayacaktık, niye? Çünkü bir taraftan isteniyor ama kimse buna yanaşmıyor. Fakat, rahmetli Özal, sayın Demirel, sayın Sezer hangi sistemle seçildiyse aynı seçimi biz yapıyorduk. Ve ana muhalefet partisi işi Anayasa Mahkemesine götürdü, anlamamız mümkün değil. 3 tane Cumhurbaşkanı hangi yasayla seçildiyse o yasayla yapılacak olan bir seçim Anayasa Mahkemesi tarafından biliyorsunuz değişme tabi tutuldu. Anayasa Mahkemesi'nin şu anda aldığı karara göre Türkiye'nin önü kilitlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimi kilitlenmiştir, bir defa 367'yi eğer herhangi bir parti bu seçimlerde tutturamazsa, parlamento içinde bir mutabakat sağlanamazsa Cumhurbaşkanını seçemezsiniz."


"Nereye götürür?" sorusuna da Erdoğan, "Yeni bir seçime götürür" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde aday olmadığını anımsatan Başbakan Erdoğan, 2,3 ay boyunca ana muhalefet partisinin, şahsına söylemediği laf bırakmadığını ifade etti. Cumhurbaşkanı adaylarının Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül olduğunu hatırlatan, Başbakan Erdoğan, şunları ifade etti: "Kamuoyundaki kabul önemli değil ki bunlara göre, parlamentodaki kabul önemli. Eğer Parlamentoda kabul varsa eyvallah, ama kamuoyu hayır. Buyurun gidelim millete diyoruz, milletten kaçıyorlar. Milleten kaçan kim, CHP. Çünkü hiç bir zaman milletle hareket etmediler. Eğer millet sizin göstereceğiniz adayı seçecekse, başımız gözümüz üstüne, ama sizin değil de bizim veya bir başkasının gösterdiğini seçecekse başımız gözümüz üstünde yeri var. Niye milletten kaçıyoruz o zaman?"


"CHP'Yİ HASIM OLARAK GÖRMEDİK"


 Türkiye'nin en büyük handikabının aslında ön yargılar olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle dedi: "Yapmadığınız şeylerle düşünmediğiniz şeylerle yargılanmak... Karşınızda niyet okuyucular var. O niyet okuyucularla nasıl mücadele edeceksiniz? Ama bir de hak denilen bir kavram var. Hak edilmek var. Farz edelim CHP öyle bir sayıyla parlamentoya girmiş olsaydı kalkar da kendisinin öne sürdüğü aday karşısında, 'karşı tarafın dediği olmasın, bizimki olsun. O zaman uzlaşalım' ifadesine olumlu bakar mı? Kaldı ki biz hiçbir zaman CHP'yi bir hasım olarak görmedik. Bir siyasi rakip olarak gördük. Bu siyasette bir rekabetin içindeyiz. Bu siyasi rekabetin siyasi etiğe de uygun olarak yürümesi gerekirdi. Ama bakınız en ufak bir şeyde CHP'nin başvurduğu yer bellidir, Anayasa Mahkemesi. Halbuki geçmişte verilen birçok karar var ona rağmen başvuruyor. İşte şimdi son olarak yine başvurdular."


Erdoğan, "Kavgaya tahammülümüz yok. Biz gök kubbe olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm şu güzelliklerini görüyor ve bu gök kubbe altında da inşallah çalışmalarımızı birlik, beraberlik, barış içerisinde sürdürmeyi düşünüyoruz" dedi. Erdoğan, toplumsal merkeze oturan bir parti olduklarını belirterek, "Biliyorsunuz Türkiye'de merkez hiçbir zaman oluşmamıştır. Bazı böyle tanımlamalar olmuştur, ama bu AK Parti'yle oluşmuştur" diye konuştu. Erdoğan, bu seçimlerde 3 Kasım 2002 seçimlerinden daha iyi bir konumda olacakların vurgulayarak, "Çünkü biz halkımızla örtüştük. Bizim iktidarımız milletin iktidarıydı. Herhangi bir şahsın iktidarı değildi" dedi.


"AK PARTİ UMUDUN ADRESİDİR"


 Erdoğan, şu anda yükselişi en yüksek oranda olan partinin AK Parti olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İstikrarlı bir şekilde yükselen bir parti. Herkes şunu söylüyor 'AK Parti gerçekten toplumsal bir merkeze oturmuş bir parti' bu çok önemli. AK Parti ne sağ, ne sol. Aşırılıklarla ilgisi olmayan bir parti. Merkez, halkını yakalayan bir umut. Umut partisi. Zaten AK Parti umudun adresidir. Halkımız da bunu görüyor." Erdoğan, kadın adaylara ilişkin bir soru üzerine de kadın adaylarda ciddi bir artışın olduğunu kaydetti.


Siyasete yeniden dönen adaylara ve bağımsız adaylara ilişkin soruya da Erdoğan, "Bu arkadaşlara başarı diliyorum" yanıtını verdi. Erdoğan, "Rize'ye mesaj vermeyecek misiniz?" sorusuna da "Rizeli hemşehrilerimiz, orada yaptığımız yatırımlarla, ortaya koyduğumuz performanslarla almaları gereken mesajları şu ana kadar almışlardır. Kendilerinden bize 3 Kasım'da verdikleri desteği daha fazlasıyla vermelerini özellikle beklerim" diye karşılık verdi.


AA

YORUMLAR 138
  • mert karaağaç 17 yıl önce Şikayet Et
    gerçek posta ya . öcalan 15 şubat 1999 tarihinde teslim edilip imralıya konulduğunda MHP iktidarda değildi idam konusunda ise idam cezası 2 ağustos 2002 tarihindeakepeninde içinde bulunduğu anap dyp ytp sp gibi partilerin güç birliği ile tbmmde onaylanmıştır bu oylamada tam kadro ret oyu veren tek parti MHP dir 7 haziran 2002 de çankaya köşkünde parti başkanlarıyla yapılan toplantıda bahçeli hariç hepsi idamın kalkmasını savunmuştur en başındada akepe lideri erdoğan vardır
    Cevapla
  • mahmut çelikel 17 yıl önce Şikayet Et
    . sayın başbakan çok haklı davul zurnayla girilmez oraya adamlar bizim medya sayesinde neredeyse elimizdeki bütün belgeleri elde ettiler savaş diyenler hadi cepheye desen en başta onlar kaçar çocuk oyuncağı deyil beyler o hainler ab ve abd nin desteği altında bu kadar vatan evladını ateşe atmaya çalışan medya yazarları her şeye at gözlüğüyle bakıyorlar hem mhp zamanındada terör vardı o zaman bitirselerdi ya şimdi bekara avrat boşaması kolay tabi çamur at yapışmasada izi kalır mantığı başbakan sana güveniyor
    Cevapla
  • irfan sezgin 17 yıl önce Şikayet Et
    küçük musa küçük. sayın küçük yorumların dikkatimi çekiyor...küçükcük düşünerek kendini heba etme sen bu işten vazgeç.sazanlık yapıyorsun.
    Cevapla
  • ahmet yasin 17 yıl önce Şikayet Et
    ne mutlumu?. benim dedem tarafından büyük bir ihtimalle ermeni kanı var ve bundan dolayı utanç duymuyorum!Çünkü ırkın Allah katında bir değeri yok!Irkımızı biz seçmedik,Allah tarafından o ırkta yaratıldık!Ve ben müslüman oldum ve bundan dolayı gurur diyorum,elimde olmayan şeylerden dolayı mutluluk yada mutsuzluk duymuyorum!hala kürtlere,ermenilere ne mutlu türküm dedirtecekmisiniz?Bu sözü söyleyenler bilsinki hesap günü bu sözün büyük bir karşılığı var!İslamın ırkçılığın başını nasıl ezdiğini unutmayın.
    Cevapla
  • Yaşasın zalimler için cehennem! 17 yıl önce Şikayet Et
    operasyon. 1-ne mutlu müslümanım diyene..milliyetçilik yani orda \'türk\' kelimesini kullanmak islam ile bağdaşıyor mu?en azından veda hutbesini okuyun lütfen.(üstünlük takvadadır) 2-kardeşiz elhamdülillah.insan olalım yeter. 3-operasyonu isteyenler çocuğunu yollasın hemen,niye duruyolar ki?hep anadolunun garip evlatları mı ölcek askerde? 4-opersayon islam ile bağdaşıyormu acaba?ne götürcez adaletmi?ülkemizde varmı adalet,oraya götürcez? 5-zulme ortaklık zulüm olmaya yeter..selam ve dua ile
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
İşte Türkiye'nin en iyi devlet üniversiteleri: Sıralama belli oldu!
“Kale şehir" diye biliniyor! Rusya işgal için 50 bin askeri sınıra konuşlandırdı