Yaşıtları baba oldu, Cin Ali çocuk kaldı...
İki yıl önce okul müfredatından kaldırılan Cin Ali kitaplarına çocuklar değil babalar sahip çıktı. Babalardan gelen yoğun istek üzerine ‘Cin Ali Nostalji Serisi’ hazırlandı. Cin Ali’yle büyüyen nesiller, arkadaşlarına TÜYAP Kitap Fuarı

Sevinç Özaslan'ın haberi
1980’li yıllarda büyüyen her çocuğun ilk kahramanı Cin Ali’ydi. Hani şu çöp bacaklı, oradan buraya koşturan, topu atıp tutan, arkadaşları Suna ve Oya’yla oynayan sevimli çocuk. Birkaç kuşak Cin Ali ile okumayı öğrendi. Bugün Cin Ali denince gözleri parlayan, ‘Cin Ali bizim ilk kahramanımızdı.’ diyen pek çok kişi var. Şimdilerde o kuşağın çocukları ilkokullarda okuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2005’te Cin Ali serisini okullardan kaldırmasına inat, son yıllarda Cin Ali’nin fanatikleri çoğaldı, adına sanal kulüpler kuruldu. Kitabın yayıncısı bu popülariteye cevap vermek için yeni yayın dönemi için nostaljik bir Cin Ali serisi hazırlıyor. 15 yıldan bu yana Cin Ali’nin yayın hakkını elinde bulunduran Artım Yayınevi’nin sahibi Mustafa Torun, Cin Ali Nostalji Serisi’ni TÜYAP Kitap Fuarı’nda meraklılarına sunacak. Mustafa Torun’un Cin Ali sevdası ta 1981 yılında Konya’da öğretmenlik yaparken başlıyor ve sırf Cin Ali kitaplarının bayiliğini alabilmek için öğretmenlikten istifa ediyor. 1991’e kadar Cin Ali kitaplarının bayiliğini devam ettiriyor. Cin Ali, 1970’li yılların ortalarından itibaren pek çok ailenin para vererek aldığı ilk kitap. Başka kitaplar da vardı elbette; ama onun yeri bir başkaydı. Cin Ali’yi eğitim dünyasına armağan eden Rasim Kaygusuz, köy köy, kasaba kasaba dolaşarak Cin Ali’yi herkese sevdirmişti. Eşiyle birlikte gittiği Anadolu illerinde ilkokul öğretmenlerinin adeta kurtarıcısı olmuştu. Çocukların baş yardımcısıydı. Mustafa Torun, Cin Ali’nin 80’li yıllarda çok tutulmamasının birkaç sebebi olduğunu belirtiyor. Şimdi her yayınevinin bir Ali serisinin olduğunu söyleyen Torun, “Kel ve kör Ali’ler hariç, bütün Ali’lerin hikâyesi yazıldı. Süper, tonton, bıdık, özgün Ali gibi. Eski öğretmen arkadaşlarımızdan alışkanlığı olanlar hâlâ Cin Ali’yi isterler. Nostalji serisini de öğretmenlerden gelen talebin fazla olması nedeniyle hazırlamaya karar verdik.” diyor.
‘Cin Ali, bizim hiç büyümeyen kardeşimiz’
Cin Ali’nin hikâyesi 40 yıl öncesine kadar uzanıyor. Kırk yıldır her türlü zorluğa direnerek ayakta kaldı Cin Ali. Çünkü ortaya çıkış amacı çok sağlamdı: Etkili ve hızlı okumayı öğretmek. Bu hikâyenin nasıl bir süreçten geçerek ortaya çıktığını merak ediyor ve Rasim Kaygusuz’un Ankara’da yaşayan kızı Nevin Apayadın’dan bu merakımızı gidermesini istiyoruz. 1988 yılında vefat eden Rasim Kaygusuz, Cin Ali’nin babası, eşi Remziye Hanım annesi, kızları Nevin ve Nesrin ise kardeşleriydi. Çünkü onlar Cin Ali’yle ‘büyüyen’ bir aile. 1968 yılı Kaygusuz ailesi kadar, o yıl ilkokula başlayan çocuklar için de önemli bir yıldı. Cin Ali kitapları eğitim dünyasına bu aile tarafından 1968’de armağan edilmişti. İlkokul öğretmeni Rasim Bey, özellikle birinci sınıf çocuklarını okutmayı çok severdi. Ancak 60’lı yıllarda okuma-yazma eğitimi araç ve gereçleri çok azdı. Rasim Bey de bir arayış içindeydi; daha kolay ve etkin okuma nasıl öğretilebilir diye kafa yordu. 17 yıllık deneyiminin sonucunda bir sistem geliştirdi. Bir gün elinde bir deste kağıtla eve geldi, eşini ve iki çocuğunu masa başında topladı ve kitabının ilk taslağını okuttu. Kitabın adını da Cin Ali koydu.
Resimler çöp adam şeklindeydi; çocuklar kolayca çizebilsinler diye. İlk kendisi uyguladı yeni sistemi; sonra okuldaki arkadaşları. Kulaktan kulağa dolaşan başarı öyküleri kısa zamanda tüm yurda yayıldı. Önce birer ikişer istendi Cin Ali’ler; sonra beşer onar ve sonra da yüzlerce, binlerce. Filelerle taşındı küçücük paketler; sonra kamyonlarla… Rasim öğretmen okul okul dolaşır, hem kitapları dağıtır hem de öğretmenlere onları nasıl kullanacaklarını, okumayı nasıl daha kolay ve çabuk öğreteceklerini anlatırdı. Edirne’den, Konya’dan, Van’dan bu başarılı kitabı tanımak, Rasim hocayla tanışmak için öğretmenler gelirdi. Bürosu artık bir okul olmuştu, öğretmenlerle dolar dolar boşalırdı. Nevin Apaydın, “Sarı kağıt üzerindeki ilk cümleleri okuyup, ilk çizimleri tartıştığımız günlerin üzerinden kırk yıl geçti. İlk kitabın basılışı… İlk siparişi alışımız… Bahçelievler Postanesi’ndeki 3 No’lu kutuya gelen mektuplar… Her akşam mektupları açtığımızda duyduğumuz heyecan… Her okul dönemi başında okullara reklam gönderilirdi. Reklam sayfasının adreslerini biz yazardık. İçine kimi zaman bir Cin Ali kitabı, kimi zaman da bir fiş konurdu. Bu reklamlar sayesinde kentleri, ilçeleri, kasabaları ve köyleri öğrendik.” diyor ve Cin Ali’yi büyümeyen bir kardeşi olarak büyük bir aşkla sevmeye devam ediyor.
(Zaman)
-
Ahmet Yiğit TÜRKELİ 17 yıl önce Şikayet EtCin Alim benimm. Cin Ali ölmez vatan bölünmez. Cin Ali sen bizim herşeyimizsin. Bu millet seninle gurur duyuyor... Cin Ali için ne söylesek azdır.Bir neslin idolüdür o.Ama bizim cin Ali\'miz bu resimdeki gibi zibidi değildi.Beğen
-
Dilâra Çamlıbel 17 yıl önce Şikayet EtCin Ali\'m. . beni eskilere götürdü, ama bizim cin alimizin resimdeki gibi şapkası, kurdelası yoktu, sadece kocaman siyah bir nokta olan kafası, çöp bacak ve kolları vardı :)Beğen
-
superukala 17 yıl önce Şikayet Etbenim zamanimdaki cin ali böyle amerikan yada avrupai degildi. Bu resimdeki cin ali mi var simdi kitaplarda? simdi anliyorum sokaklardaki zibidilerin nerden ve nicin türediklerini hepsinin suclusu bu cin aliymis bak kilik kiyafeti hic türk kültürüne ananesine gelenek göreneklerine uyuyormu? hic biseyi uymayan cin alinin ne isi olsun bizim kitaplarimizda gelecegin büyüklerinin egitiminde o yirtinanlarda eminim cikarlari hortumlari kesildiginden konusuyorlardir kimbilir nede olsa yillarca ayni seyleri satip simdiki rektörleri yetistirdiler neyseeeBeğen