Erdoğan'dan sert 1 Mayıs yanıtı
Başbakan'dan hükümete yönelik 1 Mayıs tepkilerine yanıt. Yasadışı yapılanları sıra-layan Erdoğan, 'İşçi düşmanı iktidar' suçlamlarına tek tek yanıt verdi, polise sahip çıktı.

'NEDİR POLİSE OLAN DÜŞMANLIK?"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs günü İstanbul'da arızi edilmeyen olaylar yaşandığını belirterek, "Biz yanlışların üzerine buna rağmen yine gidiyoruz. Bakanlığımız bununla ilgili gerekli araştırmalarını, soruşturmalarını ayrıca yapıyor" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, 1 Mayıs kutlamalarına değindi. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün, 58 ilde 93 etkinlikle kutlandığına dikkati çeken Erdoğan, 58 ildeki kutlamaların, şenlik ve kardeşlik ikliminde geçerken, kısmen Ankara'da ve İstanbul'da yaşananların, bugünün anlamına ters bir durum ortaya çıkardığını kaydetti.
1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili bir izin sorununun hiçbir yerde yaşanmadığını bildiren Erdoğan, yasalarca belirlenen gösteri alanlarında kutlama yapmak isteyen herkese izin verildiğini ve her türlü kolaylığın sağlandığını ifade etti. Kimsenin halkı bu noktada aldatmaya kalkmamasını isteyen Erdoğan, demokratik bir hukuk devletinde her şeyin yasalarla belirlendiğini anlattı.
"Ben istediğim yerde istediğimi yaparım" mantığının legal kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin, demokratik kuruluşların amacı olamayacağını kaydeden Erdoğan, "İstediğimi istediğim yerde yaparım" anlayışının illegal yeraltı örgütlerinin işi olduğunu vurguladı.
Başbakan Erdoğan, yasalara aykırı olarak, keyfi bir şekilde ortaya konan emrivakilerin gereksiz gerilimler yaşanmasına sebep olduğunu kaydederek, "Yani sorun izin verip vermeme sorunu değil, izin kapsamı dışında kalan alanlara yönelik bir zorlama ve hukuksuzluk içine girilmesi sorunudur" diye konuştu.
İstanbul'da yaşanan arızi olayların, 1 Mayıs'ın anlamına ve ruhuna aykırı sonuçlar doğurduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Barış, kardeşlik, huzur ve dayanışma içinde, davulla, zurnayla, halaylarla kutlanması gereken 1 Mayıs, ne hazindir ki o yanlış manzaraları ortaya çıkarmıştır. 2008 1 Mayıs'ında, Taksim ve civarında kimler vardı? Bakınız; çatışmayı sendikal mücadele zanneden bazı sendikacılar vardı. Rol çalma telaşıyla kalabalığa karışan bazı siyasetçiler vardı. 1 Mayıs'ı istismar etmek isteyen illegal örgütler vardı. İstismarcılar vardı, felaket tellalları vardı, Türkiye'nin manzarasını karartmaya çalışan odaklar vardı. O gün, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününde, Taksim ve civarında olmayan özellikle bir kesim vardı; Emekçi kardeşlerim, işçi kardeşlerim, çalışanlar, emeği ile geçinenler o gün orada kısmen vardı. Nitekim taş ve sopalarla çatışmaya gelen, yasadışı eylem sebebiyle gözaltına alınanların çoğu işçi ve emekçi değildi. Güvenlik güçleriyle çatışan, elindeki torbalarda taş getirip polise fırlatan, molotof kokteylleri fırlatan, camı çerçeveyi indiren, araçlara, dükkanlara zarar verenler arasında işçi yoktu, emekçi yoktu. Bu işin, izinsiz boyutuydu. İşte buyurun, Ankara'da izinli olarak Sıhhiye'de yapılanı gördük. Orada da legal örgütlerin arasına karışan illegal örgütler vardı. Sıhhiye'yi ne hale getirdiklerini gördünüz."
Erdoğan, Tandoğan'da da başka bir sendikanın 1 Mayıs kutlaması yaptığını, orada olay çıkmadığını hatırlatarak, "Peki niye orada bir şey yoktu, orada niye olay olmadı? Niçin acaba yazılı ve görsel medya, Tandoğan'daki kutlamaları gündeme getirmiyordu da Sıhhiye ve Taksim'i gündeme getiriyordu? Onlar işçi değil miydi? Onlara da koydukları isim şuydu; 'Onlar AK Parti yanlısı...' Bu kadar çirkin bir anlayış olabilir mi? Demek ki kavga, gürültü yoksa AK Parti yanlısı, kavga gürültü varsa onlar AK Parti karşıtı" diye konuştu.
İzmir'de, Van'daki kutlamaların da güzel geçtiğini ifade eden Erdoğan, "Oralarda da sendikalar kutlamalar yaptı, gayet güzel geçti, hiçbir şey olmadı. Hesap başka, hesap...İstanbul halkının günlük yaşantısını olumsuz etkileyerek, halkımıza zarar vererek, her türlü teyakkuza imkan hazırlayarak propagandalarını daha kalıcı kılmak için bu yola başvuruyorlar. Yapılan iş maalesef budur" dedi.
-"BİN KİŞİYİ TOPLAYAMADILAR"-
Başbakan Erdoğan, bakan arkadaşlarının bu sendikaların yöneticileriyle görüştüğünü, kendisinin de görüşmesinin arzu edildiğini belirterek, "Bugüne kadar bunların hiçbiriyle bir Başbakan görüşmemiştir, 1 Mayıs sebebiyle. İlk kez ben kabul ediyorum, kendileriyle görüşmüşümdür. Kendilerine ricada bulunmuşumdur; 'Gelin Taksim Meydanına 100, 200, 300 kişiyle çiçeğinizi koyun, açıklamanızı yapın ondan sonra da mitinginizi ilan edilen alanlarımızda yapın. Hatta gerekirse ben de bakan ve milletvekili arkadaşlarımı göndereyim, ele ele gerçekten bir emek ve dayanışma günü kutlanmış olsun' dedim" diye konuştu.
Sendikacıların kendisine, "Bize 1 saat müsaade edeceksin, 1 saatte biz bu işi Taksim'de bitireceğiz" dendiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Başkan, 1 saatte neyi bitiriyorsun? Oraya 30-35 bin kişiyle geleceksin. Bunu, Dolmabahçe'de toplayacaksın. Nasıl toplayacaksın, cevap yok. Otobüsler nereden getirecek bu 30-35 bin kişiyi? O gün metro çalışmıyor, deniz taşımacılığı yok. Nereden getireceksin bunları, nasıl yığacaksın oraya? Orada, 30-35 bin kişiyi alan alan var mı? Cevap yok. Sen, 30-35 bin kişiyi Dolmabahçe'den yürüyüşe geçirsen, bir saatte onları Taksim'e çıkaramazsın. Biz bu işlerin içinden geldik, kime anlatıyorsun? Oraya sembolik nitelikli heyetle gelirsin, basın açıklamanı yaparsın, ondan sonra da saatini, her şeyini, ilgili alan neresiyse o alana verirsin ve bütün kitlen neyse, 50 bin, 100 bin neyse orada toplarsın. Ama bunların öyle bir kitlesi de yok ki...İşte gördünüz 500, bin kişiyi Şişli'de toplayamadılar, ondan sonra da dediler ki 'İptal ettik'.
Enteresan olan, önde resmi olan sendikanın pankartı, ama arkasında illegal örgütlerin pankartı... Halkım tabi, hangisi legaldir, hangisi illegaldir bilemez ki...Bunların da isimlerini biz, bu beyefendilere verdik. 'Bak, böyle böyle gelen istihbaratlarda, illegal örgütlerin burada durumu söz konusu' Bunlar da kendilerine verildi, söylendi. Nitekim hepsi de hakikaten o gün o yürüyüşün içinde bulundular. İşte maskelileri gördünüz. İyi niyetse maskeye ne gerek var? Torbalar içinde taşlar, molotof kokteylleri gördük, taş, sopa her şey ortada..."
-"NEDİR POLİSE OLAN DÜŞMANLIK?"-
Erdoğan, bütün faturanın polise kesildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Kim bu polis? Bunlar uzaydan mı geldi? Bunlar, bu ülke insanını ayırt etmeksizin hepsinin can güvenliğinden sorumlu polis kardeşimiz, evladımız değil mi? Nedir polise olan düşmanlık? Hatalar, yanlışlar olabilir, doğrudur. Ama böyle bir süreç başladığı zaman işte orada bazı şeyler şirazesinden çıkıyor. Ama zemini hazırlayanlar, kimse hırsıza sormuyor, onu sorguya çekmiyor. Bunun yanlışı nedir, demiyor. Polise yükleniyor. Her zaman yaptıkları şey bu, yine bundan sonra da yapacakları iş de bu. Biz yanlışların üzerine buna rağmen yine gidiyoruz. Bakanlığımız bununla ilgili gerekli araştırmalarını, soruşturmalarını ayrıca yapıyor. Ama olay tamamen yasalar içinde olmayan, yasaları tamamen zorlamak suretiyle kamu düzenini bozmaya dönük bir adımdır. 1 Mayıs olayı, İstanbul halkının yaşam düzenini bozmaya yönelik atılmış bir adımdır. Dürüst olanlar Kazlıçeşme'ye, Çağlayan'a giderdi. Ama dürüst davranmadılar, sadece kamu düzenini bozmayı kendi kaybolmuş olan itibarlarını kazanmak zannettiler. Ama aldandılar."
-"BÖYLE BİR MÜSAADE VERİLEMEZ MİYDİ SORULARI..."-
1 Mayıs günü İstanbul'da arzu etmedikleri olaylar yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan, bütün bunlarla birlikte, "Burada böyle bir müsaade verilemez miydi?" diye sorular sorulduğunu söyledi.
"Özellikle bu işi çok iyi bilen medya mensupları, sağolsun bunları köşelerinde yazıyorlar, ondan sonra yorumlarını da dinliyoruz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kusura bakmasınlar. Eğer burada böyle bir süreç başlamış olsaydı, tüm sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin Taksim Meydanında toplantı yapma hakkı doğardı. Nasıl ki malum sendika, 'Ha, İnönü stadında seyredenlerin, milli maç ve bazı özel maçlardan sonra gelip orada eğlenmelerini kendine gerekçe gösterdiyse, bu sefer kalkar diğer siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, '1 Mayıs'ta filanca geldi burada gösteri yaptı, ben niye yapamamayım' ondan sonra Taksim Meydanı, her gün mitinglerin yapıldığı bir meydan haline döner ki oranın bütün cazibesi, her şeyi, oradaki alışveriş merkezlerinin; bütün otellerin cazibesi ortadan kalkar, kusura bakmasınlar."
Teksim Meydanının, AK Parti iktidarı döneminde kutlama alanı olmaktan çıkartılmadığını anlatan Erdoğan, "1977 sonrasında Sayın Ecevit'in iktidar olduğu ve Baykal'ın da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu iktidar döneminde Taksim Meydanı, bu tür mitinglerin yasaklandığı meydan haline gelmiştir" dedi.
Devletin belli alanları korumak, kutsallaştırmak gibi bir amacı olmadığını, kendilerinin bugüne kadar böyle bir amacı olmadığını ifade eden Erdoğan, hukuku korumayı, vatandaşın güven ve emniyetini sağlamayı, halkın zarar görmesini engelleme amacı taşıdıklarını kaydetti.
Kimsenin keyfiliği ve hukuksuzluğu demokratik bir tavır gibi gösteremeyeceğini savunan Başbakan Erdoğan, "1977 ve sonrasındaki 1 Mayıs'larda meydana gelen olaylar, tahrikler, millet olarak bizim derin hafızamızda yer etmiştir. Bu acıları geride bırakmak, bunu silmek, 1 Mayıs'ları normalleştirmek için bu yıl da elimizdeki fırsatı heba ettiler. 2008 1 Mayıs'ı, yine çatışmacı tavırlar nedeniyle marjinal örgütlerin gölgesinde kaldı" dedi.
-"BU ÇAĞDIŞI ANLAYIŞ, 1970'LERDE KALDI"-
Başbakan Erdoğan, çatışma, gerginlik, kavga üzerine bina edilmiş bir sendikal anlayışın bütün dünyada tedavülden kalktığını belirterek, tüm dünyada sendikal anlayışın, sendikal mücadelenin barışçı bir çizgiye dönüştüğünü, sivil ve demokratik bir duruşu temsil ettiğini anlattı.
"Bizdeki bazılarına bakıyorsunuz, mikrofonların, kameraların önünde poz verip faili oldukları eylemlerin faturasını hükümete kesiyorlar" diyen Erdoğan, "Yaptıkları iş bu...Böyle anlayış olur mu Allah aşkına? Bu demode, bu çağdışı anlayış 1970'lerde kaldı. O yıllara dönüp baksınlar, o yılları bir düşünüversin. AK Parti karşıtı olsun da ne olursa olsun, hiç önemi yok. Yaklaşım tarzı bu..." dedi.
Erdoğan, Taksim'in 1977 yılından beri 1 Mayıs için kapalı olduğunu hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1977 1 Mayıs olayları yaşandığında 39. Hükümet işbaşındaydı. O günden bu güne 21 Hükümet geldi, geçti. Bugüne kadar bu iş hiç gündeme gelmiyor, ama şimdi gündeme getiriliyor. Çünkü 60. Hükümet, AK Parti iktidarı iş başında. 'Ee, bunun iktidarına gölge düşürmek lazım' Yapılan iş bu...Peki 39. Hükümette kim vardı o zaman? CHP...Ama bu arada gelen hükümetlerin arasında CHP, DSP, SHP oldu. Peki, bunlar niçin acaba Taksim'i böyle bir miting alanına dönüştürmediler? Madem bunlar emekçi, işçi yanlısıydı bunlar, yapsaydı bu işi, niye yapmadılar. Niye bunun önüne açmadılar? Başımızı iki elimizin arasına alıp, halkımızla bütün olarak bunu iyi düşünüp, iyi analiz etmemiz lazım. AK Parti iktidarı hiçbir zaman işçinin emekçinin karşısında olmamıştır. Bunu iktidarında yaptıklarıyla, getirdikleriyle göstermiştir."
-"MEŞHUR KADIKÖY OLAYLARI"-
50. Hükümette SHP'nin iktidarda olduğunu hatırlatan Erdoğan, o dönemdeki 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili şunları söyledi:
"Meşhur Kadıköy olayları...İzinli miting yapılıyor. O izinli mitingde manzara, daha önce yapılanlardan pek farklı değildi. Kadıköy'de araçlar yakılıyor, yıkılıyor, işyerleri, cam çerçeve indiriliyor. Adeta dehşet manzaralarıyla Kadıköy, İstanbul halkı karşı karşıya kalıyor. Hatta kürsüler terör örgütü mensupları tarafından işgal ediliyor. Legal örgüt mensupları kaçıp gidiyor. Onlar bile canını kurtarma gayretine giriyor. Bunları bizzat kendilerinden dinledim. Bunu bildikleri halde hala bize gelip, 'Biz kontrol altına alırız' diyorlar. Eğer Emniyet Teşkilatı bu kadar güçlü bir ekiple oraya gitmeyi zaruret gördüyse, bunu kontrol altına alabilmenin gereği bu olduğu için bu yaptı. Tabii o dönemlerde yaşanan olaylar, bu dönemlerle mukayese edildiği zaman aslında bu denli gelişmiş de değildi. Şimdi olaylar çok daha farklı. Biz bütün bunlara karşı işçimizin; o anlamlı gününü kutlamaya çevirmenin gayreti içinde olduğumuz için emek ve dayanışma günü olarak ilan ettik. Bu şekilde bunu kutlamak istedik. İşçilerin, emekçilerin adı istismar edilmesin istedik. Amaca yönelik Türkiye genelinde kutlamalar olsun istedik. 'Çatışmanın, gerginliğin tarafı olmadık, olmayacağız, işimize bakacağız' dedik, yine bakmaya devam edeceğiz.'
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Devlet memuruna borçlu olmaz" diyerek, 13,5 katrilyonu işçiye, memura ödediklerini belirterek, "Soruyorum şimdi sendikaların yönetimlerine? Bu müjdeyi size verdiğim zaman, sevinmiyor muydunuz? seviniyordunuz. Peki bunu şimdi niçin takdir etmiyorsunuz?" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, cumhuriyet hükümetleri arasında, çalışanların her açıdan şartlarını en fazla iyileştiren hükümetin AK Parti hükümeti olduğunu söyledi.
5.5 yıl gibi kısa bir süre içinde tarihin en önemli düzenlemelerini yaptıklarını; asgari ücreti, emekli maaş artışlarını, diğer ücret artışlarını enflasyona ezdirmediklerini belirten Erdoğan, enflasyonun altında zam vermediklerini, bundan sonra da bunun böyle devam edeceğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, çalışma hayatını ilgilendiren yasaları kararlılıkla çıkardıklarını, çıkarmaya devam ettiklerini ifade etti.
-"BENİM İŞÇİ KARDEŞİM SADECE SSK HASTANESİNE MAHKUMDU"-
Erdoğan, sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası sisteminde devrim niteliğinde reformlar yaptıklarına işaret ederek, şunları söyledi:
"Benim işçi kardeşim sadece SSK hastanesine mahkumdu. SSK hastanesinde kuyruklarda bekler, 6-7 ay sonrasına yatak verirlerdi. Varsa yakını, imkanı orada tedavi görebilirdi. Yoksa, 'filanca yerdeki muayeneye git... oradan istifade et' denilirdi. İlacını almak için hastanelerde kuyruklarda sabahın erken saatlerinden itibaren bekler ve hiç bir zaman ilacını tam olarak alamazdı. Ama bu iktidar, değil SSK hastanelerini tüm hastanelerde olduğu gibi, özel sektör ve vakıf hastanelerini de işçi, memur ayrımı yapmaksızın herkesin emrine amade etti. Bunun için mi işçinin karşısındayız, bunu yaptığımız için mi memurun karşısındayız? Bizden önceki iktidarlar, SHP'si, CHP'si, DSP'si... Hepsi bunun içinde... Benim işçi kardeşimden, memurumdan, nemalar adı altında yıllarca paralar kestiler. 1,5 katrilyon... İktidara geldiğimizde önümüzde gördük. 13,5 trilyon demiyorum, 13,5 milyar demiyorum, 13,5 katrilyon... Aldattılar işçiyi, memuru. 'Size bunun nemasını vereceğiz' dediler, vermediler. Ama biz geldik, 13.5 katrilyonu işçimize, memurumuza ödedik. Devlet memuruna borçlu olmaz dedik. Soruyorum ben şimdi sendikaların yönetimlerine? Bunu sizlerle beraber yaptık. Bu müjdeyi size verdiğim zaman, sizler sevinmiyor muydunuz? Seviniyordunuz. Peki bunu şimdi niçin takdir etmiyorsunuz?"
-"BİZDEN ÖNCEKİLER ÖDEMEDİ"-
Başbakan Erdoğan, Konut edindirme yardımı ile ilgili olarak da paralar toplandığını ifade ederek, bunu da aynı şekilde ödeyeceklerini kaydetti. Erdoğan, "Bizden öncekiler ödemedi. Aldattılar, ama biz aldatmıyoruz, aldatmayacağız. Çünkü devlet işçisine, memuruna borçlu olamaz. İşçisini, memurunu kendi faiz borçlarını ödemek için kaynak olarak göremez, biz görmüyoruz" dedi.
227 bin geçici işçinin kadroya alınmasıyla ilgili olarak da sendikalarla görüştüklerini ve onlara söz verdiklerini belirten Erdoğan, "227 bin geçici işçiyi daimi kadroya almak suretiyle, işçilerin bu sorununu da çözen iktidar mı bugün işçiye karşı olan, soruyorum?" diye konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan, "İnsaf, insaf edin. Bunları yapacağız, bütün bu gayretlerle koşturacağız, edeceğiz ve kalkıp AK Parti iktidarını, sen işçi karşıtı olarak ilan edeceksin. Ne yaparlarsa yapsınlar, benim milletim, en iyisini, güzelini biliyor. Ben bütün milletvekili arkadaşlarıma, teşkilatıma... 'halkımıza bütün bunları tekrar tekrar anlatın' diyorum. 'İşte anlatmıştık demeyin', yine anlatın. Niye? Çünkü insanoğlu hep daha önce olanları, yapılanları unutmakla maluldür de onun için" diye konuştu.
-İSTİHDAM PAKETİ-
Başbakan Erdoğan, "istihdam paketi" olarak bilinen, İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının gelecek günlerde Genel Kurula geleceğini belirtti.
Yıllardır yapılamayanı, yapılmasına cesaret dahi edilemeyeni AK Parti olarak yaptıklarını, Türkiye'nin kronik sorunlarından işsizliğe yönelik etkili bir reform paketini uygulamaya koyduklarını anlatan Erdoğan, işsizliği azaltmak yolunda, istihdam üzerindeki yükleri kaldırmak noktasında tarihi nitelikteki düzenlemeleri hayata geçirdiklerini bildirdi.
Recep Tayyip Erdoğan, "Bazı medya kuruluşları, istihdam paketi oluşturulmadan önce bazı kurumların hazırladıkları işsizlikle ilgili gelecek projeksiyonlarını verip, bu paket sonrasında istihdamın artmayacağını söylüyorlar. Oysa istihdam paketinin neler getirdiği ve nasıl bir istihdam artışı sağlayacağı çok açık, net ortadadır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu paketle, işveren tarafından ödenen SSK priminden 5 puan indirdiklerini, bu 5 puanlık payın Hazine tarafından karşılanmasını sağladıklarını söyledi.
"Türkiye'nin neresine gittiysek, hangi işverenle, iş yeri sahibiyle konuştuysak, SSK primlerinin yüksekliği yönünde şikayetler aldık" diyen Erdoğan, parti ve Hükümet programında hedef olarak ilan ettikleri bu indirimin ilk adımını bu yasayla gerçekleştirdiklerini ve işveren üzerinden önemli bir yükü aldıklarını bildirdi.
-"GENÇLERİN VE KADINLARIN İSTİHDAMINA..."-
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gençlerin ve kadınların istihdamına özel bir önem atfettiğimizi biliyorsunuz. Bu yasayla birlikte, mevcut istihdama ek olarak... Şimdi hanım kardeşlerime sesleniyorum: Kadın haklarını savunduklarını söyleyenlere karşı, 'AK Parti kadına nasıl yaklaşıyor' bunu görmelerini istiyorum. İşe alınan kadın işçilerin SSK primleri, 5 yıl boyunca kademeli olarak İşsizlik Fonundan karşılanacak. Aynı şekilde, 18-29 yaş arasındaki gençlerimizin de SSK primleri kademeli olarak fondan karşılanıyor. Yani SSK primlerinin ilk yıl yüzde 100'ünü, ikinci yıl yüzde 80'ini, üçüncü yıl yüzde 60'ını, dördüncü yıl yüzde 40'ını ve beşinci yıl da yüzde 20'sini biz yükleniyoruz.
Yine çok önemli bir projeyi de bu yasayla hayata geçiriyoruz. İŞ-KUR'a kayıtlı işsizlerin eğitimi için, fondan kaynak kullanıyoruz. Böylece işsizlerimiz İŞ-KUR aracılığıyla iş beklerken, iş ararken, meslek eğitimi almak gibi bir imkana kavuşacaklar ve kalifiye eleman yetiştirme noktasında da önemli bir işlev yerine getirilmiş olacak. İşverenler üzerindeki önemli yükleri de yine bu yasayla kaldırıyor, bu sorumlulukları kamuya yüklüyoruz. Eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü özel sektörden alınıyor ve kamuya veriliyor. Özürlülere ait SSK işveren prim tutarının Hazine'ce ödenmesini sağlıyoruz. 50'den fazla işçi çalıştıran iş yerlerindeki; iş yeri sağlık ve güvenlik birimi kurma, iş yeri hekimi çalıştırma, iş güvenliğinden sorumlu teknik eleman görevlendirme yükümlülüklerinde önemli kolaylıklar getiriyoruz. Bu yükümlülüklerin hizmet alımı ile karşılanabilmesinin ve birden fazla iş yerinin ortak birim kurabilmesinin önünü açıyoruz."
-"BUNUNLA İLGİLİ DE YALAN HABERLER UÇURDULAR"-
Başbakan Erdoğan, bu yasayla birlikte, kreş ve emzirme odası açma yükümlülüğünün, işverenler tarafından hizmet alımı ile de yerine getirilebileceğini söyledi.
"Kreş yükümlülüğünün kaldırılması asla söz konusu değildir. Bununla ilgili de yalan haberler uçurdular, Bunu nasıl yaparsın? Şimdi düşünün, bir tekstil, konfeksiyon fabrikasında yüzlerce bayan çalışıyor, orada kreş olmayacak. O zaman nasıl gelip de o kadın orada çalışacak?" diye soran Erdoğan, çalışan kadınların mağdur edilmediğini, aksine bu haktan daha fazla kadının yararlanmasının önünün açıldığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, 500 ve daha fazla işçi çalıştırılan iş yerlerinde spor tesisi kurma yükümlülüğünü kaldırdıklarını, iş sağlığı ve güvenliği noktasında önemli düzenlemeleri ve tedbirleri getirdiklerini dile getirdi.
Hizmetlerin etkin bir şekilde verilebilmesi için iş yerlerinde ölçüm, kontrol, inceleme ve araştırmalar ile risk değerlendirmesine yönelik esasları belirlediklerini anlatan Erdoğan, "Ağır ve tehlikeli işlerde mesleki eğitimli işçi çalıştırma zorunluluğuyla ve çalışma hayatımızda taşeronluk diye bilinen alt işverenlikle ilgili yeni düzenlemeler getiriyor, bu konudaki keyfilikleri ve başıbozukluğu ortadan kaldırıyoruz" dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, bu düzenlemeleri, önceki çalışmalarda olduğu gibi ilgili tüm kesimlerin katkısını, desteğini ve görüşlerini alarak yaptıklarını ifade etti.
-"5,5 YILDIR BUNU TELAFİ ETMEYE ÇALIŞIYORUZ"-
İşçi ve işveren sendikalarıyla toplantılar yapıldıktan, görüşlerini ve eleştirileri aldıktan sonra taslağın şekillendiğini işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'de çalışma hayatında diyalog ve uzlaşma kültürü, bu hükümet döneminde, kurumsallaştırılmış ve hakkıyla işler hale gelmiştir. Çalışanlarımızın sorunlarına samimi bir şekilde yaklaşıyoruz, sorunların üzerine gidiyoruz ve on yıllardır çözülmeyen sorunları tek tek çözüm kavuşturuyoruz. Bunu yaparken de her kesimin görüşlerine, önerilerine, eleştirilerine azami derecede dikkat ediyor, bunları çalışmalarımıza yansıtıyoruz. Çalışma hayatında huzuru, barışı muhafaza ettiğimiz sürece, Türkiye'de de huzuru, barışı, istikrarı muhafaza ederiz. Bu anlayışla hareket ediyor, emeğin hakkını en iyi şekilde alabilmesi için gayret sarf ediyoruz.
Biz, 5,5 yıldır işte bunu telafi etmeye çalışıyoruz. On yıllar boyunca bozulan dengeleri, biriken sorunları tek tek hal yoluna koymanın mücadelesini veriyoruz. Bunda da önemli mesafeler katettik. İnşallah, Türkiye çok daha fazlasını görecek. Bu yeni reform paketinin de işçilerimize, işverenlerimize, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum."
-
serkan serkan 17 yıl önce Şikayet EtAllah Bu Polisi Başınızdan Alır İnşallah. Birgün bütün polisler deseki kardeşim 1 hafta çalışmayacağız ne haliniz varsa görün diye.Kaçınız sokağa çıkacaksınız ,kaçınız karşınıza gelen psikopata,hırsıza,katile kafa tutacak.Yapmayın bee o polislerin babalarının en iyi mesleği memurluk %90 ı ya işçi ya çiftçi çocuğu .Ama kimsenin babası eline taş alıp sendika binalarından atmıyor veya hiçbirinin kardeşi okul bahçesinde molotof hazırlanırken yakalanmıyor.İnsaflı olun bir iki yanlışla 300 bin kişiyi zan altında bırakmayınBeğen
-
mert vidinli 17 yıl önce Şikayet Et. Kim bu polis? Bunlar uzaydan mı geldi? Bunlar, bu ülke insanını iyide coplattırdığınız gaz bombası attırdığınız insanlar kim onlar mı uzaydan geldi bu ülkenin insanı değil mi onlar. doğru onlar ayak takımıBeğen
-
mert vidinli 17 yıl önce Şikayet Et. bu işlerin içinden gelmiş sayın başbakan iyide siz gölge etmeyin yeter zamanında oraya o bahsettiğiniz rakamların katları kadar insan geldi siz belediye işçilerini işten atma tehdidiyle toplarsınız iaşe poşetleriyle toplarsınız kömürle toplarsınız eskişehirde il başkanı belediye başkanları yalvarıyordu insanlara aman kalabalık görünelim diyeBeğen
-
yavuz selim 17 yıl önce Şikayet EtTaksimden başka yermi kalmadı?. Yoook efendim biz illa orada kutlayacaz. -İşte hocam biz istihbarat aldık kutlamalar proveke olacak(Hayııır bizi bağlamaz biz taksimi isterik) -1978 yılından beri taksimde 1 mayıs kutlanmıyor(Olsun biz karar verdik bu sene burada kutlayacağız) -Efendim size zeytinburnu ve kadıköyü verelim orada kutlayın(olmaaaz en güzel taksimde kutlanııır) Rahat bırakın ülkemi karıştırmayın.Sendikacımısınız? teröristmisiniz? ne haltsanız adam gibi üzüm yiyecekseniz yiyin yoksa bu bağcı sizii...Beğen
-
Metin Yazar 17 yıl önce Şikayet Et. Ulusalcısı da,milliyetçisi de,dincisi de,kincisi de,sırf siyasi rant uğruna polisi suçluyor. Militanlar çok masummuş,polis onları dövünce can havliyle karşı gelmişler:)) Yok yaa!!! Ben neden bir yere giderken yüzüme maske takıp,yanımda sopa,sapan,molotof götürmüyorum? Ya da bunlar neden götürüyor? 1 Mayıs\'dan günlerce önce sitelerinde yapacakları eylemlerden bahsediyorlardı. Açık açık hır çıkarmaya gidiyoruz diyorlardı. Sen hır çıkarırsan,polis de sopasını çıkarır. Teslim mi olacaklardı?Beğen