MHP'li bir Diyarbakır düşlüyorlar

Onlar Diyarbakır’ın Ülkücü Kürtleri. Kürt yazarları okuyor, Ciwan Haco, Şivan Perver’in politik olmayan şarkılarını dinliyor ve tüm Diyarbakırlıların MHP'li olmasını istiyorlar.

MHP'li bir Diyarbakır düşlüyorlar
MHP'li bir Diyarbakır düşlüyorlar
GİRİŞ 02.05.2006 06:43 GÜNCELLEME 02.05.2006 06:43
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

'Ben Diyarbakır’da yaşayan bir ülkücüyüm. Zaza Kürdüyüm. Bana göre Kürtler Oğuz boyundan gelen bir Türk boyudur. Ailem ile Kürtçe konuşuyorum, Kürtçe bir dil değil lehçe. Politik olmayan her türlü kürtçe müziği dinliyorum, Kürt yazarların kitaplarını okuyorum. Bunlar yaşadığım kültürün içinde birer parça. Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve onun çizgisinde olan akrabalarım var. Onlarla ilk başta fikri bir çatışma yaşadık, ama şimdi birbirimize alıştık. Ocağa gelen herkesin durumu hemen hemen aynı. Ben Nevşehir’de de yaşasaydım ülkücü grubun içinde olurdum. Ama Diyarbakır’da ülkücü olmak zor olduğu kadar farklı da.”

Yukarıdaki sözler Diyarbakırlı bir gence, 26 yaşındaki Cihan Kayaalp’a ait. O Diyarbakır Ülkü Ocakları Temsilcisi. Olaylara bakışı farklı ve Kürtlerin bu hareket içinde olmalarında bir terslik görmüyor. “Kürt ülkücüler olabilir. Biz ırkçılık yapmıyoruz, vatanını seven herkes kardeşimizdir.” diyor. Türkiye ‘Kürt Ülkücüler’ veya ‘Ülkücü Kürtler’ kavramlarına yabancı değil aslında. Alparslan Türkeş, yıllar önce “Milliyetçi Çalışma Partisi’nde Kürtler var.” dediği zaman herkes şaşırmış salt milliyetçilik yapan bir partide Kürtler nasıl barınır sorusunu sormaya başlamıştı. Değişen dünya ile birlikte değişen milliyetçilik tartışılırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Aralık 2004’teki Çağlayan Mitingi’nde yaptığı konuşma bu değişimi gözler önüne sermişti. Türkiye’nin bir çiçek tarlası olduğunu farklı renklerdeki ve kokulardaki çiçeklerden oluştuğunu, söyleyen Bahçeli, “Bin seneden beri birlikte yaşadığımız Diyarbakırlılar…” diyerek MHP çizgisinin değişen fikir konseptini ve Kürtlere bakış açısını belirlemişti. Anlaşılan her siyasi parti gibi MHP’nin yolu da Diyarbakır’dan geçiyor.

Peki, politik Kürtler tarafından bir mesaj verme laboratuvarına dönüştürülen, sembol şehir ilan edilen Diyarbakır’da ülkücü gençler ne yapıyor? Türkiye’nin önemli bir kısmına yayılan ülkü ocakları Diyarbakır’da tek başına bağımsız bir kuruluş değil. MHP Diyarbakır İl Teşkilatı’nın gençlik kolları olarak faaliyet gösteriyor. Ülkü ocağının tabelası yok ancak başkanı ve diğer bütün görevlendirmeler mevcut. Temsilci olan Kürt asıllı Cihan’ın adı ocakta ‘reis’ olarak geçiyor. Tabelasız Diyarbakır Ülkü Ocakları’na kayıtlı toplam 600 genç bulunuyor. Üniversite grubu, halk grubu ve partinin aktif görevlileri var. Aslında bulundukları şehirden dolayı kendi içine kapanık olan Diyarbakır Ülkü Ocakları’nın gençleri ilk kez bir medya kuruluşuna duygularını, milliyetçiliğe bakışlarını ve Diyarbakır ülkücülüğünü anlattılar.

Gençlerin neredeyse tamamı Kürt veya Zaza asıllı. Türk kökenliler ise dışarıdan gelen memur çocuklarından oluşuyor. Bunların sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor. Diyarbakırlı Kürt ülkücüler Ciwan Haco, Şivan Perver, Diyar gibi Kürt sanatçıların politik olmayan şarkılarını dinliyor, Kürt yazarların kitaplarını okuyor. Onlara göre Diyarbakır doğup büyüdükleri bu ülkenin renkli bir parçası. ‘Biji Diyarbakır, Biji Bozkurt’ sloganlarını kullanarak kapsayıcı bir milliyetçilik fikrini benimsiyorlar. İşte Diyarbakır’daki ülkü ocaklarında diğer arkadaşları adına konuşan birkaç gencin hikâyesi ve düşünceleri.

26 yaşındaki Kadir Şimşek bu gençler arasında Türkçeyi en iyi kullananlardan. Yaşı diğerlerinden biraz büyük ve mükemmel bir İstanbul Türkçesi konuşuyor. Annem Kürt, babam Zaza diyerek anlatıyor hikâyesini. Şimşek, Diyarbakır Kulp doğumlu ve 9 yaşından beri MHP çizgisini benimsediğini söylüyor: “Nişanlıyım, yakında evleneceğim. Nişanlım Türk asıllı. Kürt olduğum için hiçbir problemle karşılaşmadım.” Bir Kürt’ün ülkü ocaklarında ne işi var sorusuna Şimşek’in cevabı hazır: “Biz etnik ayrımcılık yapmıyoruz. Milli ve manevi değerleri savunuyoruz. Bu ülkenin bütünlüğünü savunuyoruz. Ayrılma şansımız yok. Bölücülük asla olmaz. Bu düşüncede olduğum için ülkü ocaklarına katıldım. Kimse ile bir problemimiz yok.”

Zülküf Ok 20 yaşında. Onun ülkü ocaklarına katılması ilginç bir şekilde gelişmiş. Diyarbakırlı ve evde anne babası ile Kürtçe konuşuyor. Ok’un yakın akrabaları arasında DTP çizgisine yakın olanlar ve o görüşü benimseyenler var. Zülküf Ok, ilk başlarda ciddi bir tepki almış ama ailesinin kısmen onayını alarak ülkü ocaklarına üye olmuş. Zülküf’ün ocağa katılması çok eski değil. Mersin’deki bayrak yakma olayından sonra eline Türk bayrağını alarak Diyarbakır’daki bayrak mitingine katılmış, sonra da ülkü ocaklarına. Zülküf Ok, Ülkü ocaklarına katılışını anlatırken önemli bir soruna da parmak basıyor: “Bölgedeki alternatifsiz siyasi güç benim gibi gençleri kendi tarafına kolay çekiyor. Başka şans tanımıyor. Kürt olduğumuz için bize hep Kürtsünüz, haklarınız var onları istemelisiniz telkinlerinde bulunuyorlar. Ancak Mersin’de bayrak yakılınca düşüncelerim altüst oldu. Irkçılık istemiyorum. Dedelerim bu topraklarda huzur içinde herkesle birlikte yaşadı. Ben de yaşamak istiyorum.” Bayrak mitingine Türkiye’nin bölünemeyeceğini ifade etmek için katıldığını belirterek, “Kürt asıllıyım ama Diyarbakır’da ve bu ülkede yaşıyorum. Ben bu ülkenin bölünmesinin karşısındayım ve mitingde de olmalıydım.” diyor.

ZİYA GÖKALP’IN DİYARBAKIR’I

Diyarbakır’ın ülkücü gençleri sadece Kürtçe müzik dinleyip Kürtçe kitap okumuyor. Onlara göre her şeyden önce Ziya Gökalp Kürt’tü, Türkçülüğün esaslarını yazdı, bu yüzden hemşehrileri olan Gökalp’ın yolunda gitmek ilk hedefleri arasında. Dicle Üniversitesi Ülkü Ocakları Temsilcisi 20 yaşındaki Faruk Arslan tam bir Ziya Gökalp hayranı. Arslan, Diyarbakır’ın Çunguş ilçesinde doğmuş Zaza ve Türk karışımı bir ailenin çocuğu. Onun Türkçülüğü aslında Diyarbakır ülkücülüğünü en iyi ifade eden tarzda. Arslan’a göre her şey ortak değer olan din birliğinde buluşuyor: “Dolaysıyla benim Kürt veya Türk olmam o kadar önemli değil. Diyarbakır’da ülkücülük bu paydada buluşuyor ve öyle olmak zorunda da.”

Faruk Arslan da diğer arkadaşları gibi Kürtçe müzik dinleyip Kürt yazarların kitaplarını okuyor ama o bunların yanına Attila İlhan’ın şiir antolojisini, Şemdin Sakık’ın anılarını da ekliyor. Arslan en son “Şu Çılgın Türkler” kitabını okumuş: “Ben merak ettiğim konuyla ilgili her şeyi okurum. Örneğin Yezidileri merak ettim, bu konuda bir dönem çalıştım. Üniversitede ülkü ocaklarının temsilcisi olmak dışarıdan zor görünüyor olabilir ancak ben herkesle diyalog içinde olmaya çalışıyorum. Politik Kürt öğrencilere elimi uzatıyorum.”

DİYARBAKIR İÇİN HERKES GELSİN

Dışarıdan Diyarbakır’a gelip ülkü ocaklarına katılan gençler için durum biraz farklı olmuş ilk başlarda. Babasının memuriyetinden dolayı Kırklareli’nden Diyarbakır’a gelirken Semet Güni (18) ilk başta tedirgin olmuş. Olaylarla anılan şehirde yaşamak zordur diye düşünmüş. Bunun için bildiği ülkü ocaklarına hemen gidip oradakilerle tanışmak istemiş. Ama Güni asıl hayal kırıklığını burada yaşamış: “Buradaki arkadaşların hepsinin Kürt asıllı olması beni şaşırttı. Ben başka bir şey bekliyordum ama sonra kendilerine alıştım. Aynı değerler için mücadele ettiğimizi görünce düşüncelerim değişti. Burasını Kürdistan olarak gösterenler var. Ben buranın Türkiye’nin bir şehri olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarım da aynısını düşünüyor. Kürt kimliklerinin o kadar önemli olmadığını anladım.”

Ülkü ocakları reisi Cihan Kayaalp, mümkün oldukça kimliklerini bir yana bırakıp şehrin gençlerine yardım elini uzatmak istediklerini belirterek, “Adımız ülkü ocakları ama bizim siyaset yapmaktan çok gençleri kurtarma derdimiz var.” diyor. Diyarbakır’da orta yaş DTP kuşağını oluştururken gençler sağa kaymak istiyor ancak akacakları mecraları bulmakta zorluk çekiyorlar. Sağ eğilimli gençlik alternatif ararken kendisini bir anda meydanda bulabiliyor. Cihan Kayaalp, bir Diyarbakırlı genç olarak bütün Türkiye’ye bir çağrı yapıyor: “Ülkücü olmaları gerekmiyor, sivil kuruluşlar buraya el atsın, bu gençliğe yardım etsinler. Bir nesil teröre kurban oldu, yeni bir kuşak daha bu travmayı yaşamasın. Biz 90’ları bir daha yaşamak istemiyoruz. Diyarbakır’a herkesi bu konuda yardıma çağırıyoruz.” Diyarbakır Ülkücü Ocağı’nda sadece siyaset yapılmıyor, burada imkanı kısıtlı gençler lise sınavlarına veya üniversiteye hazırlanıyor. Dersleri ise ocağın üyesi olan eğitimliler veriyor.

DİYARBAKIR BİR GÜN MHP’Lİ OLACAK

Diyarbakır’da gelişen son olaylara ülkü ocağının bakışı da önemli elbet. Cihan Kayaalp, olaylara hiçbir şekilde dâhil olmak istemediklerini ve olmayacaklarını anlatıyor. Ancak toplumsal olaylarla birlikte gelişen toplumsal bir değişimi de aktarmadan edemiyor: “Olaylardan sonra bize çok sayıda lise öğrencisi müracaat etti. Gelişen olayların Diyarbakır’a zarar verdiğini belirtip tepkilerini dile getirdiler. Bize şu sıralar büyük katılımlar oluyor. Gençlerde bir bilinçlenme olması sevindirici.”

MHP ve çizgisinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi oranda bir oy potansiyeli bulunmuyor. Bu zamana kadar memurlardan ve bazı korucu ailelerden oy toplayan MHP önceki seçimlerde bölgeden biraz oy almış ve suni bir ivme kazanmıştı. Peki son seçimlerde barajın altında kalan MHP Diyarbakır’dan nasıl bir oy oranı bekliyor? Teşkilat kongrelerinde Kürtçe müzik çaldıran, Diyarbakır Evim (Diyarbekir Malamıne) Kürtçe şarkısını neredeyse bir kongre marşına dönüştüren MHP önümüzdeki ilk seçime güçlü girmeye çalıştığı Diyarbakır’da nasıl bir sonuç bekliyor?

MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, son seçimlerde yüzde 1,3 oranında aldıkları oylarını kat kat arttıracaklarını söylüyor. Arzakçı, yarın hemen seçim olursa biz Diyarbakır’dan yüzde 18 ila 21 oranında oy alırız diyor: “Bir şirkete üç anket yaptırdık ve bunların sonucunda söylediğim oranda bir oy çıktı. Bizim tek rakibimiz DTP. Onlar bizden fazla oy alır ancak barajı aşamayacağı için biz Diyarbakır’dan birinci parti olarak çıkacağız. Buna inanmak istemeyenle noter huzurunda iddiaya girerim. Tabanımız Diyarbakır halkıdır, esnafıdır, Kürt’üdür. Biz bu toprakların, bayrağın, cumhuriyetin, devletin sahibiyiz diyen herkesin partisiyiz.”

Diyarbakır’da MHP il başkanı olmanın ateşten gömlek giymek demek olduğunu da hatırlatan Arzakçı, “Her türlü olayda tepkiler bize yöneliyor. Camlarımız taşlanıyor ama biz bu olayların içine girmeyeceğiz. Kırılan camlar olsun. MHP olarak Diyarbakır halkına kendimizi tanıtamadık. Bu zamana kadar dört duvar arasında bir siyaset yapıldı. Artık o dönem bitti. Halkla bütünleşiyoruz.” diyor. Diyarbakır’ın bir gün MHP’li olacağını da iddia ederek, “Önümüzdeki on yıl içinde MHP buradan yüzde 80 oranından oy alacak. Bazı iller nasıl MHP ile anılıyorsa burası da öyle anılacak. Bize 123 köy toplam 38 bin insan katıldı. Bu katılım devam ediyor. Her partiden, DEHAP çizgisinden olanlar da katılıyor. Giderek güçleniyoruz.” şeklinde konuşuyor.

Zaza Kürdü olan MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, “Annem tek kelime Türkçe bilmiyor, eşim yeni yeni öğreniyor.” diyor. Arzakçı, Diyarbakır’da Kürt-Türk ayrımının yapılamayacağının, kimsenin bıyığının kendisininkinden uzun olmasına izin vermeyeceğinin altını çiziyor: “Eğer birisinin bıyığı benimkinden uzunsa o bizden değildir. Başka bir amacı vardır. Provokatif hiçbir şeyi istemiyoruz. Biz herkese ulaşacağız herkesi kucaklayacağız. Benim partim burada zaten Kürtlerden oluşuyor, ben nasıl onları dışlarım. Irkçılık yapmıyoruz, değerlerimiz etrafında birleşip siyaset geliştiriyoruz.”


(Aksiyon)

YORUMLAR 1
  • mehmet 14 yıl önce Şikayet Et
    İyi bir gelişme. ben mhp lilerden ve ülkücüleri hiç sevmem ama diyarbakırlı gençlerin böyle bir eğilime girmesi iyi birşey tebrikler gerçekten
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Ankara skandalında o detaya dikkat! 'Bu tuzağa düşmemek lazım'
Yeni yasa tasarısı kriptoda 'güven' arayışına çözüm olabilecek mi? Yatırımcının dikkatine!