Sandalyede namaz dinde reform mu?

Din İşleri Yüksek Kurulu, camilerde, sağlık durumu el vermediğinden sandalye üstünde namaz kılmak isteyenlere bölüm ayrılmasına karar verdi.. Bazı alimler ise, 'bu namaz kabul olmaz' diyor

Sandalyede namaz dinde reform mu?
Sandalyede namaz dinde reform mu?
GİRİŞ 04.10.2007 13:11 GÜNCELLEME 04.10.2007 13:11
Bu Habere 20 Yorum Yapılmış

Diyanet İşleri Başkanlığı, 1900'leri başından beri tartışılan, camilerle ilgili 'reform' niteliğinde bir karara imza attı. Camilerde sandalyeli bölüm oluşturulacak. Diyanet tarafından yayınlanan bir genelge ile duyurulan Din İşleri Yüksek Kurulu kararında, camilerde bugüne kadar mazeretleri nedeniyle yanlarında getirdikleri tabure ve sandalye ile namaz kılanların görüntü estetiğini bozduğu belirtilerek, şöyle denildi: 'Rahatsızlıkları sebebiyle ayaklarını yana veya kıbleye uzatarak da olsa yere oturamayanlar için cami ve mescitlerde sandalye/tabure vs. üzerine oturarak ima ile namazlarını kılmaları tavsiye edilecek, sandalye/tabureler için cemaat ve saf düzenini aksatmayacak şekilde cami içinde belirli yerler ayrılacaktır.' Genelgede, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 'İslam Dini kolaylık üzerine bina edilmiştir. Hastalık ve engelli olmak da bu kolaylaştırma sebepleri arasında yer almaktadır. Buna göre, ayakta namaz kılmaya gücü yetmeyen veya ayakta durmakta zorlanan kimse yere oturarak namazını kılabilir' görüşüne de yer verildi. Engellilerin rahat namaz kılabilmesi ve saf düzeninin bozulmaması için bu genelgenin yayınlanmasıyla yaklaşık 100 yıldır süren bir tartışmada da önemli bir adım atılmış oldu. 1900'lü yılların başında 'dinde reform' isteyenler tarafından ortaya atılan camilere sıra, sandalye konulması, bir bölüm ayrılması önerileri ilk defa gerçekleşmiş olacak.

İLAHİYATÇILAR NE DİYOR?
İlahiyatçılar ise bunun bir 'reform' değil, 'kolaylaştırma' olacağı görüşünde.

* Prof. Dr. Hayrettin Karaman: Camiye sandalye konulması, bunun için bölüm ayrılması reform olmaz. Çünkü Hıristiyanlık'ta bu şekilde ibadet baştan beri var. Bizde sağlam olanın oturması caiz olmadığına göre giderek herkesin sıralarda oturması da düşünülemez. Diyanet sandalyede oturarak namaz kılmayı yasaklamıyor fakat sandalyelerle safların arasına girdiğinizde sünnet olan saf düzeninde bozulma oluyor. Onun için rahatsız olan vatandaşlara bölüm ayrılması düşünülmüş. 20'inci yüzyılın başında kiliselerde olduğu gibi masa koyalım, insanlar ayakkabılarıyla girsinler diyorlardı. Bu caiz değil.



* Prof. Dr. Beyza Bilgin: Diyanet'in düzenlediği 1'inci Din Şurası'nda engelliler için cami merdivenlerine eğimli bölüm yapılması ve cami içinde de yer ayrılmasını önermiştim. O zaman Cuma namazı engellilere farz değil diye kabul etmemişlerdi. Şimdi ayrılan bölümlere zamanla ayakkabısını çeşitli nedenlerle çıkarmak istemeyenler ve yaşlılar girebilir. Bunu reform olarak değil de imkan yaratmak, kolaylaştırma diye kabul etmek doğru. Peygamberimiz kolaylaştırın buyurmuştur.

* Mehmet Bekaroğlu (Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi): Camide saf düzenini bozmadan, rahatlıkla namaz kılmaları için bir yer olsun istedik. Hastalık sebebiyle camiden mahrum olmak istemeyene bir kolaylık olsun istedik. Namazın farzları bellidir. Bunun dışında bir şekle dönüşmesi mümkün değildir.
(SABAH GAZETESİ)


'SANDALYEDE NAMAZ KABUL OLMAZ'


Mehmet Oruç: (Türkiye Gazetesi)


Sual: Birçok camilere sandalyeler konmuş. Sandalyede namaz kılanlar, (Dinde kolaylık olduğu, güçlük olmadığı için sandalyede namaz kılıyoruz) diyorlar. Doğru mu?
CEVAP
Doğru değildir. Dinde güçlük yok demek, (Size güç gelen ibadetleri yapmayın veya bu ibadetleri istediğiniz gibi değiştirin) demek değildir. Dinimizin izin verdiği ruhsatlardan istifade edilir. Camiye kadar gelen kimse yere de oturabilir. Secde edemiyorsa, ayaklarını kıbleye doğru uzatarak ima ile namazını kılar. Yahut sandalyeye oturup ayaklarını başka bir sandalyenin üstüne koyabilir.

Sual: Hasta bir kimsenin, sandalyede namaz kılması niçin caiz değildir?
CEVAP
Din kitaplarında deniyor ki:
Ayakta duramayan veya zarar gören, başı dönen kimse, farzları da, secde ettiği yerde oturarak kılar. Rüku için eğilir. Secde için, başını yere koyar. Duvara, değneğe, insana dayanarak, biraz ayakta durabilenin, ayakta tekbir alması ve o kadarcık ayakta okuması farzdır. Secde için yere eğilemeyen hasta, 25 cm.den yüksek olmayan, sert bir şey üzerine secde eder. Alnında yara olan, yalnız burnu ile, burnunda yara olan da, yalnız alnı ile secde eder. Alnında ve burnunda birlikte özür olup başını yere veya böyle sert bir şey üzerine koyamayan, ayakta durabilse bile, yere oturarak ima ile kılar. Yani rüku için biraz eğilir. Secde için, rükudan daha çok eğilir. Secde için, kendisi veya başkası, yerden bir şey kaldırıp, yüzünü bunun üstüne koyması tahrimen mekruhtur.

Resulullah efendimiz bir hastayı ziyaret etti. Bunun, eli ile yastık kaldırıp, üzerine secde ettiğini görünce, yastığı aldı. Hasta, odun kaldırarak bunun üstüne secde etti. Odunu da aldı ve (Gücün yeterse, yere secde et! Yere eğilemezsen, yüzüne bir şey kaldırıp, bunun üzerine secde etme! İma ederek kıl ve secdede, rükudan daha çok eğil!) buyurdu. (Fethul-kadir, Merakıl-felah, Halebi, Mecmaul-enhür)

Bir uzvundaki dertten dolayı uygun oturamayan kimse, istediği gibi oturur. Oturabilmek için, ayaklarını kıbleye karşı uzatabilir. Bir yerini yastığa veya başka şeye dayar. Yahut, bir kimse tutarak düşmesine mani olur. Yüksek bir şeyin üstüne oturup ima ile kılması caiz değildir.

[Sandalyede oturarak kılanın namazı kabul olmaz. Çünkü, sandalyede oturmak için zaruret yoktur. Sandalyede oturabilen kimse, yerde de oturabilir ve yerde oturabilenin yere oturup kılması lazımdır. Namazdan sonra, yerden ayağa kalkamayan, sandalyeden ise kolay kalkan hastayı yerden bir kimse kaldırır. Yahut, kıbleye karşı olan bir karyolada, ayaklarını sarkıtmadan oturarak kılar. Namazdan sonra, ayaklarını yatağın bir yanına sarkıtıp, sandalyeden kalkar gibi kalkar.]

Bir şeye dayanarak veya bir kimsenin tutması ile de, yerde oturamayan hasta, sırt üstü yatarak kılar. Ayaklarını kıbleye uzatır. Başı altına yastık koyar. Yüzü kıbleye karşı olur. Veya kıbleye karşı sağ veya sol yanı üzerine yatar. Rüku ve secdeleri, başı ile ima eder. Böyle de ima edemeyen aklı başında bir hasta, bir günden çok namazını kılamazsa, hiçbirini kaza etmez. Semavi bir sebep ile, yani elinde olmayarak, mesela hastalık ile veya baygın yahut secde, rekat sayılarını unutacak kadar dalgın olarak, beşten fazla namazını kılamayan da böyledir. Alkollü içkiler veya ilaç alarak böyle baygın, dalgın olanın, kılamadığı namazlarının adedi birkaç günlük olsa da, hepsini kaza etmesi lazımdır.

Hastanın yatakta veya sandalyede, ayaklarını sarkıtarak oturup, ima ile kılması caiz değildir. Hasta, yerde veya uzunluğu kıble istikametinde olan bir çekyat üstünde, kıbleye karşı oturarak kılar. Yere oturunca kalkamazsa, sandalye, koltuk veya yatak üzerine oturur, ayaklarını bir sehpanın üstüne koyarak ima ile kılar. Felçli olup sandalyesinden inip binemeyen de, mümkünse ayaklarını sehpaya koyar veya koydurur. Buna da imkan yoksa, zaruretten dolayı kendi sandalyesinde kılması caiz olur.

Sual: Bacaklarını bükemeyen hastalar sandalyede namaz kılamıyor. Bu hasta oturup kalkamıyorsa veya felçli ise ne olacak? Tekerlekli sandalyesinde kılamaz mı?
CEVAP
Ayaklarını bükemeyen hasta, yatağının içinde, ayaklarını kıbleye karşı uzatarak ima ile kılabilir. Divanda, somyada veya yatakta böyle oturarak kılar. Koltuğa oturursa ayaklarını sehpaya veya başka bir koltuğa koyarak kılabilir. Bunları da yapamayan hasta yatarak ima ile kılar.

Tekerlekli sandalyesinde oturan felçli de, bir yardımcısı yoksa, ayaklarını önündeki sehpaya koyamayacağı için, ayaklarını sarkıtarak da kılması caiz olur.

Sual: Bacakları felçli olan namazlarını tekerlekli sandalyede kılabilir mi?
CEVAP
Bir yardımcı ile de yere inme imkanı varsa veya ayaklarını koyabileceği bir sehpa varsa sandalyede namaz kılmak caiz olmaz. Yere indirecek bir yardımcı bulunmadığı zaman, ayaklarını sehpanın üstüne koyamıyorsa, vakit çıkma tehlikesi de varsa, zaruretten dolayı namazı tekerlekli sandalyede ima ile kılmak caiz olur.


YORUMLAR 20
  • Remzi Ece 13 yıl önce Şikayet Et
    Ortaya Salata 2. Efendi hazretleri böyle buyurmuşlar peki kim vermiş buyurma yetkisini? Dondurmayı kum kamyonuyla nakleden pazarlamacı yada yumurtayı viyolsüz kamyona yükleyen toptancı mazur görülebilir mi? Şu asra kadar amelde, şu asra kadarda meselede miçtehid bulunur sonrada içtihad kapısı kapanır eldeki ile yetinilir. diye bir hüküm varmı? Malum yemekler çeşitlenince salatasız olmaz diye düşündük.
    Cevapla
  • Remzi Ece 13 yıl önce Şikayet Et
    Ortaya Salata. Bügün adetimi bozdum görüşümü yazmayacağım. Herkez kendi baktığı noktadan haklı. İslamiyet nakil dinimidir yoksa vahiy dinimi,yada vahyin naklini esas alan bir din mi. Karpuzun sünnete uygun nasıl yeneceğini araştırıp delil bulamayınca,karpuz yemekten vazgeçen vatandaş aklamı uymuş naklemi.Yada falan kitapta böyle buyrulmuştur diyen kişi nakli mi esas almış oluyor.Nakledilenin birinin kafasının ürünü olmadığının garantisi kim. Yada karpuzu naklederken içi korunamamışsa nakil yapılmış mı oluyor.
    Cevapla
  • Mirza Budarnayev 16 yıl önce Şikayet Et
    ne dersiniz ?. madem herşeyi böyle aleni olarak tartışmaya açıyoruz ve çok medeniyiz ( ! ) o halde m.kemal\'i de artışmaya açalım. ne dersiniz ?
    Cevapla
  • abuzer zal 16 yıl önce Şikayet Et
    dinde kolaylık. önemli olan dış görünüş değil ibadetin içten yapılmasıdır
    Cevapla
  • zeki alperen 16 yıl önce Şikayet Et
    Secdesiz namaz asla olmaz..!. Namazın her hareketi ahiretteki safha sahhadan geçirileceğimiz anlarımızda ki duruş veya hareket(duaraklarımız da yapacağımız hareketlerdir.)şekillerimizdir.Sandalyeli veya taburelide olabilir,fakat önünde ise gene aynı boyda ikinci bir(sadece kendine ait olacak(seccade gibi)ikinci bir tabure veya sandalye ve onun üzerindede bir seccade olmalı.Secdeye varılmalıdır.Ancak belini bükemiyorsa,yatalaktır demek ki işte o zaman yatağında bile kılabilir yapabildiği hareketlerin azamisini yapmaka süretiyle.Akıl dini
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Yeni bir “Yakup’un keçisi damdan düştü” vakası
Kassam Tugayları, İsrailli esir Goldberg-Polin'in açıklamasını yayınladı