Mason olan Osmanlı padişahı kimdi?

Bundan 138 yıl önce bir Osmanlı veliahdının Masonluğa girdiğini, hem de 18. dereceye kadar yükseltildiğini biliyor musunuz? Üstelik 30 Mayıs 1876 günü bir askerî darbeyle tahta oturtulmuştur bu hanedan üyesi. Ancak...

Mason olan Osmanlı padişahı kimdi?
Mason olan Osmanlı padişahı kimdi?
GİRİŞ 03.01.2010 16:05 GÜNCELLEME 03.01.2010 16:05
Bu Habere 24 Yorum Yapılmış

Tarihçi yazar Mustafa Armağan'ın Zaman gazetesinin Pazar ekindeki ilginç yazısındaki notlar:

Mason olan Osmanlı padişahı kimdi? 
  
Sultan II. Abdülhamid üzerinde neden ısrar ettiğimi soranlara şu cevabı veriyorum: Eğer Abdülhamid modernleşmeye yeni bir yön belirlemese, Frenkleşme aynı hızda sürseydi, bugün başörtüsü başta olmak üzere pek çok güncel sorunu tartışmıyor olurduk. Dinî pek çok simge gibi başörtüsü de folklorik bir mahiyete bürünmüş olurdu da ondan.

Abdülhamid'in yaptıklarını hakkıyla değerlendirebilmek için 'O olmasaydı ne olurdu?' sorusunu da sormamız şart. Tahttan indirilişinin 100. yılında Masonların bayram etmesinden tutun da, Guantanamo'da Müslüman esirlerin sinirlerini bozmak için, haham kılıklı birilerinin 'İstanbul'a girip türbesini yakacaklarını' söylemelerine kadar uzanan bir 'nefret çemberi', onun hangi oyunları bozduğunu yeterince göstermekte değil midir?

Bu 'sinsi', 'içten pazarlıklı', 'cimri' diye yaftaladıkları Şehzade, planları buruşturup bir kenara atmış ve Osmanlı'nın tasfiyesini Cihan Harbi'nin kanlı paylaşımına kadar ertelemeyi başarmıştı. Onlar kızmasın da kim kızsın?

Bundan 138 yıl önce bir Osmanlı veliahdının Masonluğa girdiğini, hem de 18. dereceye kadar yükseltildiğini biliyor musunuz? Üstelik tahta da çıkmıştı bu hanedan üyesi. Fakat...

İşte o 'fakat'ın altında ne çıyanlar kaynamakta olduğunu anlamak için Tarih Dede'yi dikkatle dinlememiz lazım.

Sultan Abdülaziz, 1867 yılında yeğenleri şehzade Murad ve Abdülhamid ile oğlu Yusuf İzzeddin efendilerle birlikte bir Avrupa seyahatine çıkar. Paris, Londra, Viyana derken dönemin kralları, kraliçeleriyle tanışırlar. Sultan Abdülaziz, zemzemini hiç yanından eksik etmemiştir ya, "Veliahd-ı Saltanat" Mehmed Murad Efendi, çarpık ilişkiler ağına ilişmiştir çoktan.

Gayet iyi Fransızca bilmesi, görüştüğü devlet adamlarını hemen etkiliyor, liberal fikirleri Avrupa'nın siyasî mahfillerinde göz dolduruyordu. Bu 27 yaşındaki şehzade, er veya geç Osmanlı Devleti'nin başına geçecekti. Öyleyse üzerine oynanabilirdi. Nitekim Osmanlı Devleti üzerindeki planlar, artık geleceğin V. Murad'ına endekslenmişti.

Kendisi de Mason olan Prof. Enver Ziya Karal, V. Murad'ın, bu gezide Galler Prensi'nin girişimleriyle Masonluğu kabul etmeye karar verdiğini ve böylece İngilizlerin ondan faydalanmak istediklerini açıkça söyler. (Osmanlı Tarihi, cilt 8, s. 500.)

Nitekim 20 Ekim 1872 Pazar akşamı saat 7 sularında Kadıköy'de, Proodos Locası'nın kurucusu Louis Amiable'ın Mason lokali haline getirilen evinde Veliahd Murad Efendi, "tekris" töreniyle Masonluğa ilk adımını atar. İş burada da kalmaz, kardeşi Nureddin 8 Ağustos 1873'te, öbür kardeşi Kemaleddin ise 24 Ağustos 1875'te aynı törenle Masonluğa girerler. Nureddin Efendi'nin tekris töreni yapılırken bir adım daha atılmış ve Veliahd Murad'ın Masonlukta 18. dereceye yükseltilmesi töreni icra edilmiş, yani artık "Üstad" olmuştu.

Belki çoğunuz şaşırdınız ama konuyla ilgili belgeler, Masonların matrikül defterindeki kayıtlar Paris'teki Bibliothêque Nationale'dedir; dahası, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Edhem Eldem'in dediğine bakılırsa, V. Murad'ın oğlu Salahaddin Efendi "İhtimam" adlı hatıratında babasının Masonlarla yazışmalarından genişçe bahsetmektedir. Anlayacağınız, kanıtları bol bir olay karşısındayız.

Nihayet Murad Efendi, 30 Mayıs 1876 günü bir askerî darbeyle tahta oturtulur. Ancak hesaplar tutmamış, kendisine büyük ümitler bağlanan V. Murad kısa sürede aklî dengesini yitirmiş, cinnetin sınırlarına çarpmaya başlamıştır. Sadece 93 gün sonra cülus protokolünü tamamlaması için gereken "kılıç alayı" dahi yapılamadan (yani tam padişah olmadan) aynı cunta tarafından tahttan indirilecekti. Şimdi sıra, 3 ay öncesine kadar hiç hesapta olmayan 'sinsi' Şehzadeye gelmişti, Abdülhamid'e.

kullan

Şehzade Abdülhamid'i amcası Sultan Abdülaziz ve kuzeni Yusuf İzzeddin ile Avrupa gezisi dönüşünde Avusturya'dayken gösteren bu nadir fotoğraf, İBB'nin "Sultan II. Abdülhamid Arşivi İstanbul Fotoğrafları" kitabından alınmıştır.

Halbuki işler nasıl da inceden inceye planlanmıştı. Bir Mason hanedan üyesi tahttaydı. Avrupa memnundu, cunta memnundu, Masonlar memnundu. Padişah da babası "Abdülmecid'in ıslahat fikirlerini daha köklü ve daha geniş bir plan dahilinde tatbik etmek tasavvurunda idi."

Peki neydi bu plan?

Onun ne menem bir şey olduğunu Büyük Doğu (Grand Orient) Locasından V. Murad'ın dostu Skalyeri'ye yazılan mektupta ayan beyan görebiliyoruz:

"Sevgili kardeşim, eserinize devam ediniz ve yeni kardeşe 2. ve 3. dereceleri aynı gizlilik içinde veriniz. Öyle yapınız ki, bu derecelerin tedrisatı aklında ve kalbinde silinmeyecek izler bıraksın. Böylece Masonluğa, vatanınıza ve insanlığa çok büyük bir hizmette bulunmuş olacaksınız."

Nitekim İttihatçıların meşhur Dr. Nazım'ı da, Meşrutiyet'ten hemen sonra Fransa Maşrık-ı Azam'ında "Farklı gökler altında ama aynı 'eser' için çalışıyoruz" sözlerini sarf edecekti.

Peki neydi Abdülhamid'in müdahalesi yüzünden aksayan ve ondan sonra yapımına devam edileceği söylenen bu 'eser'? Siz cevabı düşünedurun, ben Abdülhamid'in Masonik dalgayı nasıl göğüslediğini özetleyeyim:

1870'lerde devleti ele geçirme planları yapan Mason locaları, Abdülhamid'in ağırlaşan politik baskıları yüzünden belirleyici güç olmaktan çıkmış, siyaset dünyasındaki varlıklarını duruma göre düzenleyen bir teşkilat halini almıştı. Bir zamanlar devleti yönetmeye kalkan Masonlar, Sultan Hamid döneminde geri adım atarak içe kapanıyor ve yeni bir uyanışı iple çekiyorlardı.

Sonra ne mi oluyor?

Ergenekon'un Masonik bağlantılarını görüyorsunuz. Eserlerini meydana getirmek için hâlâ uğraşıyorlar.

Yazıda Semih Tezcan ve İsmail İşmen'in "İlk Türk Masonları ve Sultan Murat V" (1968) adlı kitapçığı ile Edhem Eldem'in "Toplumsal Tarih"in Eylül 1996 ve Suha Umur'un "Tarih ve Toplum"un Ocak 1987 tarihli sayılarındaki yazılarından faydalandım. m.armagan@zaman.com.tr

KAYNAK: ZAMAN-PAZAR
YORUMLAR 24
  • Osman Erol 3 yıl önce Şikayet Et
    Mason locası İstanbul'a Kanuni Sultan Süleyman zamanında gelmiştir. Bunda aslın kripto Yahudi olan Şeyhülislam Ebussud efendinin rolü olduğu açıktır.
    Cevapla
  • orhan uzağ 14 yıl önce Şikayet Et
    şartlara göre haklı olmak.. mustafa kemal yüzyılın en büyük dikdatörüydü..zaten oyle olmasaydı t.c de kesinlikle olmazdı.abdulhamıt t.c nin temellerini attı.mustafa kemalde inşa etti..bu ülkede kim iyi işler yapsa günah keçisi ilan edilir zaten...tayyib erdoğan da aynı şekilde,kimin rantına son verse adamlar sağa sola saldırıyo..Allah niyetinde samimi ve dürüst olan devlet büyüklerinin yar ve yardımcısı olsun.
    Cevapla
  • Ismail Yildiz 14 yıl önce Şikayet Et
    aci olsada gercegi söylemek mecburuz. son 100 yili etkileyen, ister mason, ister komplo teorisi, ister diger din teskilatlari ve ister vatikan ve baska kimlik adi altinda teskilatlar simdi anladilar ki. simdiye kadar savaslar daki ölenlerin günahlarini üzerlerinde oldugunu. ve bu acidan onlarda bir kurtulus arzulamakdalar.. ne yazikki cesaret edecek bir üst lider yok.. hepsi sanki dünya kres okulundalar.. ne yapacaklarini bilmiyorlar.. hepsi savasa karsidirlarlar, ancak afganistandan askerleri cekemiyorlar..
    Cevapla
  • Ismail Yildiz 14 yıl önce Şikayet Et
    bu günden gelecegi konusun... birakin gecmisi, enerjinizi ve zamaninizi gelece yönelik harcayin. eski dilde din islamda müsrik denilen simdi modern anlamda mason denilmekde.. yani kendi ni kendi grubu disinda tanitmamak.. ve nerde olursa olsun o kesime göre gözükmek.. ancak ayrilinca özüne dönmek.. bu müslümanlarda yokdur.. müslüman gitdigi yerde müslümandir cünkü er gec cuma namazina gitmek mecburdur. ve 5 vakit namaz kilmak mecburdur.. bunu yapmayanda müslümani temsil eden olamaz..
    Cevapla
  • Ismail Yildiz 14 yıl önce Şikayet Et
    lütfen arkadaslar. mason localllari kapatilmis. felan gibi bilnmeyen olaylari.. simdi ki zamandaki herseyi cözdük, atatürkün locallari kapatip kapatmasimi söz konusu.. hemde cumhuriyet sonrasi locallarin gerek kalmadi ki.. acik kalmis olsun.. hepsi kendi halinde kapatildi.. cünkü devlet kurumlarina girildi ve isveren ve sirketler olusdu.. sivil örgütler olusud.. yani resmilesdi.. bu sadece türkiyede degilki.. neyi tartismak ve cözmek isteniliyor.. bilmek isterim..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Güneş'te olağanüstü patlama! Dünyada 19 yıl sonra bir ilk! Tüm geceyi aydınlattı
Brezilya'da felaket! Acı bilanço paylaşıldı! Türkiye'den açıklama geldi