Erdoğan'ın 'erken seçim' cevabı!

Başbakan Erdoğan Ak Parti Genel Merkezi'nde partisinin il başkanları toplantısına Tekel işçilerine uyarı ile başladı. Erdoğan Muhalefetin 'erken seçim' iddiaları için de tarih verdi. İşte o açıklama

GİRİŞ 26.02.2010 10:55 GÜNCELLEME 26.02.2010 10:55
Bu Habere 8 Yorum Yapılmış

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz önümüzdeki bir buçuk yılı seçim tartışmalarıyla, millete hiçbir faydası olmayan, milletin hiçbir sorununa çözüm getirmeyen tartışmalarla heba etmek istemiyoruz. Varsın muhalefet bunlarla çelik çomak oynar gibi oynayadursun'' dedi.

Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmasına Balıkesir'in Dursunbey ilçesindeki maden ocağında meydana gelen grizu faciasında yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet dileyerek başladı.

''Söz konusu olan candır, canın bedeli yoktur'' diyen Erdoğan, sadece madencilik sektöründe değil, emeğin olduğu her yerde iş güvenliği ve sağlığına azami dikkat edilmesini istedi.

Erdoğan, önceki gün vefat eden Prof. Dr. İhsan Doğramacı ile Ankara'daki trafik kazasında hayatını kaybeden Tekel işçisi Hamdullah Uysal'a rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.

4/C kapsamında çalışmaya devam etmek isteyen işçiler için sözleşme imzalama süresinin salı akşamı dolacağını anımsatan Erdoğan, şu ana kadar üçbine yakın işçinin sözleşme imzaladığını, kalanların da bir an önce imza atmalarını ve kendilerine sunulan imkandan faydalanma çağrısında bulundu.

Erdoğan, millete hizmet yolculuğuna emin ve kararlı adımlarla devam ettiklerini belirterek, ''Zaman zaman zorlu, hassas süreçlerden geçiyoruz. Ama hiçbir zaman hedeflerimizi yitirmiyoruz, hiçbir zaman asli gündemimizi unutmuyoruz. Hiçbir zaman enerjimizi, azmimizi kaybetmiyoruz'' diye konuştu.

2011 yılının ortalarında Türkiye'nin bir kez daha genel seçime gideceğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Açıkçası daha bir buçuk yıl olmasına rağmen seçimin sıkça telaffuz ediliyor olmasını, sürekli gündeme getirilmeye çalışılmasını ülkem ve milletim adına son derece faydasız ve talihsiz görüyorum. Ancak muhalefet başta olmak üzere belli çevrelerin seçim tartışmaları üzerinden hükümeti yavaşlatmak, yıpratmak gibi bir gayretin, oyunun içinde olduğunu da çok net olarak görebiliyoruz. Yasama faaliyetlerine yönelik her türlü engellemeyi ve yavaşlatmayı yapan muhalefet, bu tür tartışmaların içine çekerek, hükümetin hızını kesmeye çalışıyor veya keseceğini zannediyor. Biz bugüne kadar bu oyunu bozduk, yine bu oyunu bozacağız, hep birlikte bozacağız. Bu senaryoları boşa çıkaracağız. AK Parti ile siyaset geriye dönülemez şekilde seviye kazanmıştır, kalite ve yüksek standarda kavuşmuştur.

Türkiye bizim iktidarımızla birlikte artık bir krizler ülkesi olarak anılmaktan kurtulmuştur. Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte bir istikrarsızlık ülkesi, bir güvensizlik zemini olmaktan kurtulmuştur. Türkiye bizimle birlikte bir belirsizlikler ülkesi değil; hedefi belli, vizyonu belli, amacı, gayesi belli ülke konumuna yükselmiştir. 16 ayda bir hükümetlerin değiştiği, sürekli erken seçimlerin yaşandığı, erken seçimlerin ülkeye ağır bedeller ödettiği o günler artık geride kalmıştır.

Bugün içeriden ya da dışarıdan Türkiye'ye bakanlar burayı bir istikrar ülkesi olarak, planı, programı, gelecek vizyonu, hedefleri belli bir ülke olarak görmeye başlamışlardır. Bu ülkede artık akşamdan sabaha politikalar değişmiyor. Bu ülkede artık hedefler, planlar yap-boz tahtasındaki gibi sürekli değiştirilmiyor. Canı isteyenin seçim ilan ettiği, ülkenin başta ekonomik olmak üzere her türlü dengesinin askıya alındığı, popülizmin hoyratça ülke kaynaklarını çarçur ettiği dönemler artık tedavülden kalkmıştır.

AK Parti iktidarıyla birlikte siyasetin ana gayesi millete hizmet olmuştur. Biz önümüzdeki bir buçuk yılı seçim tartışmalarıyla, millete hiçbir faydası olmayan, milletin hiçbir sorununa çözüm getirmeyen tartışmalarla heba etmek istemiyoruz. Varsın muhalefet bunlarla çelik çomak oynar gibi oynayadursun. Biz işimize bakacağız.''

''BEN DEMEDİK, HER ZAMAN BİZ DEDİK''

Erdoğan, AK Parti olarak gece gündüz çalışmaya devam ettiklerini, millete hizmet yolculuğunu yılmadan, usanmadan, yorulmadan sürdüreceklerini söyledi.

Parti teşkilatına hizmetlerinden dolayı teşekkür eden Erdoğan, 7.5 yıldır ülkeye hizmet ettiklerini dile getirdi. Erdoğan, ''Milletin derdini kendi derdimiz bildik, yoksulun yoldaşı olduk, kimsesizlerin kardeşi olduk, garip gurebanın, boynu büküklerin, kendini ötelenmiş, itilmiş, ihmal edilmiş hissedenlerin sesi olduk, nefesi olduk. Kapısı hiç çalınmayanların evine biz misafir olduk. Hali hatırı sorulmayan nicelerine gönül evini açan biz olduk. Üşümüş elleri tuttuk, sızlayan yürekleri teselli ettik. İyi gününde olduğu gibi kötü gününde de her bir vatandaşın yanında kaymakamımızla, valimizle, muhtarımızla, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla biz olduk, olmaya devam edeceğiz'' dedi.

Erdoğan, Hakkari'de, Tekirdağ'da, Muğla'da, Samsun'da, Tunceli'de yaptıkları eserler olduğunu ifade ederek, ''Eserimizin olmadığı bir il bu ülkede gösterilemez'' diye konuştu.

Anadolu'da, Trakya'da yollar yaptıklarını, üniversiteler, konutlar inşa ettiklerini anlatan Erdoğan, ''Türkiye'yi her alanda büyüttük. Sofradaki ekmekle birlikte ülkemizin itibarını da yükselttik'' dedi.

Erdoğan, her yerde gönül diliyle konuştuklarını, milletin gönlüne hitap ettiklerini dile getirerek, ''Ben demedik, her zaman biz dedik. Kucaklayıcı olduk, birleştirici olduk, yıkıcı değil, yapıcı olduk. Başkalarının yaptığı gibi biz makam, mevki, ikbal hırsı içinde olmadık. Şahsi çıkarların, şahsi hırsların peşinde koşmadık'' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hukuk yalama olmaz. Siz yasaları yalama ettiniz. Yasalar yalama oldu'' dedi.

Başbakan Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında bir konuşma yaptı.

Başbakan Erdoğan konuşmasında, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık'ın dün TBMM Genel Kurulu'nda söylediği sözleri değerlendirdi. Parlamentoda olanları, Türk milletinin izleyip gördüğünü kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

''Geçmişte kim kime, neyi nasıl konuşmuş, bunları hep izliyoruz. Bizzat yaşayanlar konuşuyor şimdi. Ne diyor? İşte, böyle, böyle, böyle oldu... Ben isimlerini artık ağzıma almayacağım için konuşmuyorum.

Bırakın onlar ne yaparlarsa yapsınlar. Bırakın onlar Ankara'da kaos üretsinler. Bırakın onlar kirli tuzaklarıyla kirli senaryolarıyla oyalansınlar. Onlar millete en küçük yararı bile dokunmayan tartışmalarla gerilimlerle günlerini gün etsinler. Biz yine milletin arasında olacak, yine milletimizle bir ve beraber hareket edeceğiz. Bugüne kadar Türkiye'yi topyekun kucakladık. Bundan sonra aynı samimiyetle kucaklayacağız. Değerlerine, yaşama biçimlerine saygılı olduk, bunları geliştirmenin gayreti içinde olduk. Bundan sonra da aynı hassasiyeti ortaya koyacağız.

Dün Parlamentoda birisi şöyle bir ifade kullanıyor: 'AK Parti Genel Başkanı, Başbakan dedi ki gensoru yalama oldu. Gensoru değil, hukuk yalama oldu' diyor. Buradan kendisine şunu hatırlatmak istiyorum. Hukuk yalama olmaz. Siz yasaları yalama ettiniz. Yasalar yalama oldu.

Hukuk farklı bir konudur, yasalar farklı bir konudur. Önce bunu iyi bil. Tahlil et, talim et, ondan sonra milletin karşısında bunu öyle oku. Hukuk doğuştandır. Yasalar sonradandır. Bunu bir defa iyi kavramamız lazım. İnsan, haklarıyla doğar. Haklarını kimse alamaz. Ha gasp ederler... Onun hesabını da verirler. Ama yasalar öyle değil. Yasalar, işte görüyorsunuz nasıl yalama oldular.

Milletimizin gündeminden, ülkemizin asli gündeminden asla kopmayacağız. AK Parti olarak bugüne kadar nasıl farklı olduysak, farkımızı nasıl bariz şekilde ortaya koyduysak bugünden itibaren de o farkı çok daha belirgin hale getireceğiz.''

''YAHU DÜRÜST OLUN, DOĞRU KONUŞUN''

Partililerden, kapı kapı dolaşarak gerçekleri vatandaşlara anlatmalarını isteyen Erdoğan, AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye'nin çehresinin değiştiğini vurguladı.

Dünyada bir Türkiye rüzgarının estiğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Biz Doğu'yu, Güneydoğu'yu aynen Batı gibi bir bayram yerine çevireceğiz. Biz Karadeniz'i, Akdeniz'i, Ege'yi, İç Anadolu'yu, Marmara'yı evvel Allah bayram yerine çevireceğiz. Bu ülkenin yedi bölgesi omuz omuza verecek, yüreklerini birleştirecek, el ele tutuşacak, horon çekecek, halay çekecek, zılgıt çekecek, zeybek oynayacak. Bunları göreceğiz.

Bırakınız bin yıllık beraberliğimiz üzerinde, kardeşliğimiz üzerinde kaygı, korku pompalayanları... Bu ülkenin 72 buçuk milyon ferdi tek yürek olacak. Daha bir kardeş, daha bir yoldaş hale geleceğiz. Bu ülkenin fabrikaları tıkır tıkır işleyecek ve üretecek, üretiyor... Bu ülkenin esnafı her sabah umutla kepengini açıyor, açacak. Bazen bakıyorsunuz muhalefet konuşuyor. 'Kepenkler kapanıyor' diyor. Yahu dürüst olun, doğru konuşun. Kapanan kepenkler olabilir. Bu tarih boyunca her zaman vardı. Ne kadar açılıyor bir de onu söyle. Bu ülkede bir kapanıyorsa en az üç açılıyor. Bu resmi rakamlarla belli. Bunu niye konuşmuyorsunuz? Onlar sadece bardağın boş tarafını gösteriyor. Doluyu göster doluyu. Bunu göster. Gösteremez.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiçkimsenin ülkeyi germeye hakkı olmadığını bildirerek, ''Eski alışkanları depreşen, talimatla manşet atan Türkiye'yi bir yangın yeri gibi gösterip ellerinde körüklerle sağa sola koşuşturan medyanın tahriklerine gelmeyeceğiz'' dedi.

Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti teşkilatinin sağ duyulu, sabırlı olmasını ve aklı selimle hareket etmesini istedi.

''Muhalefetin tahriklerine gelmeyeceklerini'' ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Eski alışkanları depreşen, talimatla manşet atan Türkiye'yi bir yangın yeri gibi gösterip ellerinde körüklerle sağa sola koşuşturan medyanın tahriklerine gelmeyeceğiz. Düşünün dün Cumhurbaşkanımızın başkanlığında üçlü bir zirve, toplantı yaptık. Şimdi ona bile garip yorumlar getiriyorlar. Öyle çirkin yorumlar getiriyorlar ki akla hayale gelmez şeyler. Ya siz bu ülkeye yardımcı mı olacaksınız, yoksa bu ülkede hala ortamı kızıştırmanın gayreti içinde mi olacaksınız? Bir Cumhurbaşkanı'nın, ülkenin Başbakan'ı, Genelkurmay Başkanı'nı çağırmak suretiyle biraraya gelmesi, bir değerlendirme yapması yanlış bir şey mi? Diğer kurumların başkanlarını çağırıp onlarla görüşmesi yanlış bir şey mi? Bunlar Anayasa ile Cumhurbaşkanına verilmiş yetkiler, haklar. Bunu bile alıp garip garip köşelerinde yorumluyorlar.

Ben de şimdi o gazetelerin patronlarına sesleniyorum, 'Ne yapayım köşe yazarı, hakim olamıyorum' diyemezsin. 'Sen bunun sorumlususun arkadaş' diyeceksin. Niye, çünkü bu ülkeyi germeye, bu ülkede ekonomiyi germeye kimsenin hakkı yok. Buna biz de müsaade etmeyiz. Çünkü bir anda dengelerin ekonomik olarak ne hale geldiği ortaya çıkıyor. O zaman köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun. Yarın feryat etmeye geldiği zaman da feryat etmeye hakkın yok. Çünkü biz bu ülkenin ekonomik noktadaki gelişmesini 'önce insan' diyerek ele aldık. Bir taraftan geleceksin hükümete vuracaksın, 'niye ücretler böyle' diyeceksin. Öbür taraftan ekonominin çökmesi için de köşe yazarlarınla her şeyinle elinden geleni yapacaksın. Eğer şurada yüzde 6.5 puan sadece piyasalar düşüyorsa bunun sebebinin kimler olduğu ortadadır. Onun içinde ben diyorum ki lütfen herkes çizgisini iyi bilmeli. Bu noktada ben uyarımı yapıyorum yapmak zorundayım. ''

''SİZ BUNU YAPMAYACAKSINIZ, BİZDEN İSTEYECEKSİNİZ''

Başbakan Erdoğan, köşe yazarlarının kendisini eleştirebileceğini bunun hakları olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ancak ben de uyarımı yapmak zorundayım. Çünkü herkes yerini, konumunu gayet iyi bilmelidir. Ve bu ülkeyi de germeye hakları yoktur, 'Cumhurbaşkanı ile bu görüşmeyi üçlü olarak nasıl yaparlarmış, Genelkurmay Başkanı oraya nasıl gidermiş, Genelkurmay Başkanı'nın katıldığı bir toplantıya nasıl Cumhurbaşkanlığı zirvesi denirmiş'. Böyle saçma şeyler olur mu? Bunlar edebe, adaba hiçbir şeye sığmaz. Bir ülkenin yönetiminde bu tür anlayışların yeri olamaz. Herkes fikrini söylemekte serbesttir. Gayet güzel de böyle belirlenmiş şeyler var. Tabii serbest, söyle doğru. Ama o insanlara da o kalemleri teslim edenler der ki 'kusura bakma kardeşim bizim dükkanda sana yer yok'. Çünkü herkes vitrinine layık olanını koyar. Çünkü her zamankinden daha çok birliğe, beraberliğe ihtiyacımız var. Bize gelip birlik, beraberlik tavsiyesinde bulunanlar önce kendileri şöyle bir baksınlar. Önce bu birliği, beraberliği tesis etmek için neler yapacağız bunu önce bir kendilerinin de değerlendirmesi lazım. Siz bunu yapmayacaksınız, bizden isteyeceksiniz. Biz ne yapacağız. Ben teşkilatımın içerisinde bütün ekibimle bunu tesis etmek için, ülkede bunu gerçekleştirebilmek için elimizden geleni büyük oranda hallederiz eyvallah ama Türkiye genelinde bunun dalgasını medya büyük ölçüde başarıyor.''

''AZAMİ HASSASİYET''

Parti teşkilatından, olanlara karşı ''azami hassasiyet'' isteyen Erdoğan, herkesin partinin temel ilkeleri, temel politikaları, temel yaklaşımları çerçevesinde tutum takınması gerektiğini söyledi. Buna ters düşüncelerin açıklanmasından kaçınılması uyarısında bulunan Erdoğan, il başkanlarına şöyle seslendi:

''Bakın geçen hafta, iki milletvekili arkadaşımızın sarfettikleri sözler, kabul edilir sözler değildir çünkü bizim ilkelerimizde, bizim programımımızda, bizim kitabımızda bu yok. Hiçbir şekilde katılmadığımız, kabul etmediğimiz, kabul edemeyeceğimiz, doğru bulamayacağımız bu ifadelere yönelik olarak biz de tabii ki incelemeyi başlattık ve kendilerini disipline sevkettik. Bu sözlerin doğru olmadığı, gerçeği yansıtmadığı gibi partimizin ve hükümetimizin hiçbir politikasını veya uygulamasını da yansıtmamaktadır.

Her zaman bir şey söylüyorum. Lütfen ağzımızdan çıkanı kulağımız duysun, muhakemesini yapsın, 'bu mensubu olduğum partinin ilkelerine uyuyor mu uymuyor mu' tartacak ondan sonra ifadesini kullanacak. Aksi takdirde kullanmayacak. Partimizin ve hükümetimizin tutumu, düşüncesi, uygulaması ortadadır. Bunu yansıtmayan her türlü ifade sadece bu sözü sarf edenleri bağlar. Biz sadece AK Parti'ye oy veren değil, 72 milyonun hükümeti olduğumuzu her bir vatandaşımızı aynı samimiyetle kucakladığımızı her fırsatta ifade ediyoruz. Biz diğerlerinin yaptıkları yanlışları tekrar etmeyeceğiz. Onların bozduklarını biz yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Onlar milletin ufkunu daraltmak isteyecek, biz genişleteceğiz. Onlar millete karamsarlık pompalayacak, biz ferahlık sağlayacağız. Döndüğünüzde tüm vatandaşlarınıza bu mesajlarımızı lütfen iletiniz. Türkiye'nin yarınlarının aydınlık olduğunu, güçlü bir devlet ve millet olarak yarınlara hazırlandığını iletiniz. Ankara'da 72.5 milyon vatandaşın hakkını ve hukukunu sarsılmadan, eğilmeden, bükülmeden, boyun eğmeden savunan güçlü bir hükümet olduğunu anlatınız.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Malta sürgünlerini hatırlatanlar 1938'e dönsünler. Sayın İnönü'nün Cumhurbaşkanı olduğu dönemdeki Tunceli sürgünlerine baksınlar'' dedi.

Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, tarım alanında atılan adımlara değindi.

Türk çiftçisinin toprağın bereketiyle coştuğunu, coşacağını belirten Erdoğan, ''Türkiye artık tarım ürünü ithal eden bir ülke olmayacak. Önümüzde fazla yok 5 yıl, söylüyorum size. Türkiye tarım ürünü ihraç eden ülke olacak. Başladık zaten ihraç ediyoruz'' dedi.

Erdoğan, GAP, DAP, KOP'un tamamlanmasıyla Türkiye'nin tarım ihracatında önemli bir ülke haline geleceğini söyledi.

TÜRK DEMOKRASİSİ

Başbakan Erdoğan, konuşmasında son günlerdeki tartışmalara da değinerek şunları kaydetti:

''Bu ülkenin demokrasisi ikinci sınıf olmayacak, üçüncü sınıf olmayacak. Tam ve tamam olacak. Bu ülkenin demokrasisi parmakla gösterilecek. Takdirle, gıptayla izlenecek.

Benim bu dünya hayatında gayem şudur, bundan 30, 40, 50 hatta 100 yıl sonra o günün nesilleri şunu söylemeli, 'Bir AK Parti iktidarı vardı. Bir Başbakan vardı. Geldi, geçti. Bunlar yüreklerini ortaya koydular. Halka hizmet etmeyi Hak'ka hizmet olarak gördüler. Canlarını dişlerine kattılar. Türkiye'yi hak ettiği seviyelere taşıdılar. Türk Milletinin alnını ak ettiler, itibarını yükselttiler. Bir AK Parti geldi cesaretini ortaya koydu. Siyasetin merkezine insana hizmet etme kavramını yerleştirdi...'

Biz, 'adam sen de aldırma da geç, git' diyenlerden olmadık, olamayız, olmayacağız. Statüko bu ülkeye dar geliyor, dar... Mevcut yapı bu ülkenin ufkuna dar geliyor. Engelli demokrasi bu milletin kaderi değildir.

Çağdaş normların gerisinde kalan bir hukuk bu ülkenin kaderi değildir. Türkiye muasır medeniyetler seviyesine bu yapıyla ulaşamaz. Türkiye değişmek zorundadır. Türkiye prangalarından, ağırlıklarından, zincirlerinden kurtulmak zorundadır ve kurtulacağız.''

BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YARGIYA VURGU

Türkiye'nin, büyüklüğüne yakışır biçimde reformlarını yapmak ve kendisini yeni şartlara hazırlamak durumunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Hiç kimsenin korkusu olmasın, kimsenin endişesi olmasın, kimse şüphe duymasın. Türkiye'nin rotası, hedefi, güzergahı bellidir. Türkiye ileri demokrasiye doğru yol alıyor. Türkiye gelişmiş bir hukuk sistemine doğru yol alıyor. Türkiye Avrupa Birliğine katılım yolunda ilerliyor. Vatandaşlarımız emin olsun, rahat olsun. Bu hedeften, bu rotadan kimseye zarar gelmez. Türkiye'nin menfaati, Türk Milletinin menfaati bu yoldadır, bu güzergahtadır.

Hukuk işliyor, bağımsız yargı görevini yapıyor. Aksi ispat edilemediği müddetçe hiç kimse suçlu ilan edilemez. Ancak hiç kimse de hukukun üzerinde değildir. Hiç kimse imtiyazlı değildir. Hiç kimse hesap sorulamaz değildir. Bu, işte hukukun kuralıdır. Bunlar işin temelidir. Bütün soru işaretlerini, bütün tereddütleri, bütün ithamları ve iddiaları açıklığa kavuşturacak olan sadece bağımsız değil, bağımsız ve tarafsız yargıdır. Ak ile karayı belli edecek, suçlu ile suçsuzu ayıracak, töhmetleri, yaftaları, ithamları, varsa iftiraları söküp atacak olan yargıdır. Herkese ama herkese düşen yargının işleyişine yardımcı olmak, yargının işleyişini kolaylaştırmaktır. Sorumsuzca, saygısızca tahrik edici bir dille ve hırçın bir tavırla ortalığı velveleye verenler bu ülkenin hayrına bir iş işlemiyorlar.

Kanaat belirtenler, Malta sürgünlerini hatırlatanlar... Bizimle ne alakası var bu işin? Malta sürgünlerini hatırlatanlar 1938'e dönsünler. Sayın İnönü'nün Cumhurbaşkanı olduğu dönemdeki Tunceli sürgünlerine baksınlar. İlçe ilçe, köy köy bu ülkenin insanları nerelere, nasıl sürgün edilmişler ona baksınlar. Eğer daha ileri giderlerse bunların vesikasını da açıklarım. Bunlar elimizde mevcut. Çünkü bunlar sallandıkça, çırpındıkça eteklerinden bir şeyler dökülmeye başlıyor. Daha dökülecek çok şey var, çok şey var. Eğer benim milletim bunlara iktidar vermiyorsa işte bundan vermiyor. Bunları bildiği, gördüğü için vermiyor.''

''TÜRKİYE'DE HAVA PUSLANMAYACAK''

Muhalefet partisi sözcülerinin ağızlarını her açtıklarında yargıyı töhmet altında bıraktıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, CHP'nin çetelerin avukatlığına soyunduğunu savunarak, şunları söyledi:

''Bulanık suda balık avlama fırsatçılığı içine girmiş istismarcıdır bunlar. Türkiye'de sular artık sizin dönemlerinizde olduğu gibi bulanmayacak. Türkiye'de hava puslanmayacak. Bunu böyle bilsinler. Sular artık tersine, yokuş yukarı akıtılamayacak.

Bugün olan normalleşmedir. Suyun normal istikametinde akması, yatağını bulmasıdır. İşleyen bir demokrasiden, işleyen bir hukuktan kimseye zarar gelmez. Korkulması gereken, demokrasinin, hukukun işlemesi değil, işlemez hale getirilmesidir. Engellenmeye, zafiyete uğramaya çalışılmasıdır.

Kriz üretmeyi siyaset sananlar yanılırlar. Hevesleri kursaklarında kalır. Boşuna kaos beklerler, boşuna gerilim beklerler, boşuna kurumlar arasında çatışma beklerler. İki de bir yatıyorlar, kalkıyorlar 'kurumlar birbirine girdi, kurumlar birbiriyle çatışıyor'. Bunu sadece sen söylüyorsun yahu. Böyle bir şey söz konusu değil. Nereden çıkarıyorsun bunu?

Bunlar statükodan boşuna medet umarlar. Gelin hukuksuzluğa değil, bürokratik oligarşiye değil, millete dayanın, demokrasiye inanın, hukuka güvenin. Gelin siz de gücünüzü milletten alın. Gelin siz de hukuktan,, demokrasiden, büyük Türkiye'den yana olun. Milletin sevincini paylaşın yahu. Milletin umudunu paylaşın. Bir kez olsun milletle aynı istikamete bakın. Bunları böyle bir derdi yok.''

KAYNAK: HABER7 AA
YORUMLAR 8
  • emre 14 yıl önce Şikayet Et
    helal olsun. başbakanımız herzamanki gibi çok güzel konuşmuş.kıskananlar çatlsın...
    Cevapla
  • Hasan 14 yıl önce Şikayet Et
    HELAL OLSUN BASBAKAN A.... Varya boyle bir basbakan daha gelmez! Boyle adami biz bundan sonra ruyamizda goruruz onun icin kiymetine bilek bol bol dua edek bu adama. Adam veriyo veristiriyo, helal olsun! Hic kimseden korkmuyu, cok cesur bir insan, masallah vesselam.
    Cevapla
  • demokrat 14 yıl önce Şikayet Et
    erdoğan saddam gibi. zannediyor ki çok destekçisi var, inan zorda kalsan peşinde giden olmayacak, çünkü sen samimi değilsin. utanmadan sıkılmadan yalan söylüyor, ülkemin geleceği adına projeleri amerikada hazırlıyor talimatla iş yapıyorsun. soruyorum fabrika açtın mı? işsizliği azalttın mı? yol park bahçeyle sadece eğitimsiz cahil insanları kandırabilirsin, onlarda bizim insanımız ama böyle yönetimi haketmiyoruz. sizin geçmişinize bakınca hep aşiret ağaları var hep ingilizlerle işbirliği yapmışlar var. kimin adamısın belli !!
    Cevapla
  • nevzatkaradağ 14 yıl önce Şikayet Et
    daima dimdik ayakta durmak.... bu ülkede bu milleti bundan daha iyi yönetebilecek bir hükümet şu an için mevcut değil..tabiki saadet partisini ayrı tutuyorum..chp=mhp olduğu bir ortamda herhangi birisi (ALLAHcc göstermesin) kazayen iktidar olursa var olan güzel şeyleride mahvedecek,ülkeyi çıkılmaz buhranlara sokacaktır..ç
    Cevapla
  • mahir yenigün 14 yıl önce Şikayet Et
    Ak Parti Üçüncü seçimde mutlaka muhalefet yapılmalıdır.... Ak Partinin ikinci döneminde yaşanan işsizlik ve yoksulluğun bedelini mutlaka üçüncü seçimde muhalefet lideri yaparak vermeliyiz. Eğer Ak Parti tekrar İktidar olursa kimse işsizlik ve yoksulluktan şikayet edemez, daha büyük yoksulluğa rıza göstermeyi kabul edeceğiz. Son günlerde yaşanan basit olaylar Ekonomimizin Pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterdi. Üçüncü seçim Ak Partinin sivil diktatörlüğe giden yolunu kesmek olmalıdır. Ak Partiye en büyük iyilik muhalefet lideri yapmaktır....
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Dünya bu görüntüyü konuşuyor! Üniversitenin binasına keskin nişancı yerleştirdiler
CHP'nin depremzedeler üzerinden çirkin algı operasyonuna 13 maddede cevap