Beşiktaş'ın kemik sızlatan 11'i

Kalede Rüştü, savunmada Ekrem, İ. Üzülmez, Ernst ve İ. Toraman... Göbekte Delgado, İsmail, Guti. İleri üçlünün sağında Nihat, solunda Quaresma. Santrfor Nobre.

Beşiktaş'ın kemik sızlatan 11'i
Beşiktaş'ın kemik sızlatan 11'i
GİRİŞ 04.05.2011 07:10 GÜNCELLEME 04.05.2011 07:10
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Zeki Çol'un köşe yazısı

Kemikleri sızlayan baba!

Bir on bir yazacağım size... Kalede Rüştü olacak. Savunmanın sağında Ekrem, solunda İbrahim Üzülmez... Ortasında da Ernst ile İbrahim Toraman. Orta saha üçlü oynayacak... Göbekte Delgado ile İsmail... Önlerinde Guti. İleri üçlünün sağında Nihat, solunda Quaresma ve santrforumuz da Nobre.

İlk bakışta bazı tereddütleri yaşasanız da kabul edin, hücum gücü yüksek ve ligde en az bu Beşiktaş kadar performansı sergileyebilecek kapasitede yazdığım on bir.

Peki hiç dikkat ettiniz mi? Neden farklı isimler değil de bu on bir? Bu sezon Beşiktaş formasını giyen oyunculardan oluşan bu on birin, bilmem farkında mısınız, ortak bir özellikleri var: Pazubant kardeşliği!

Son 1 yılda, bu on birin tüm oyuncuları Beşiktaş'ın kaptanlığını yaptı ne yazık ki! Sanırım bu enteresan özelliğiyle de Beşiktaş, kolay kolay hiçbir takımın yanına yaklaşamayacağı bir rekoru kırdı!

Günümüzde kaptanlık, hele de Beşiktaş'ta dayanılmaz ölçüde hafifletildi. Düşünebiliyor musunuz, bu takımın başında bir zamanlar sahaya Baba Hakkı çıkardı. Bırakın takım arkadaşlarını, rakip oyuncuların saygıda kusur etmedikleri, duruşu, bakışı, davranışı ve otorite yapısıyla Baba Hakkı, adı efsaneleşmiş bir kaptandı. Onun gibi futbol tarihimizin en saygın kaptanını yetiştirmiş, sonrasında görev yapanları da Baba Hakkı'nın izinden göndermiş bir geleneğin, bu döneme yansıyan versiyonundaki sıradanlık çağrıştıran enflasyon, ne acı bir duyarsızlık değil mi? Sadece bu boyuttan baktığınızda bile Beşiktaş'ın niye hep sorunla anıldığını, neden istikrarı yakalayamadığını, niçin başarılı olamadığını anlamakta sanırım hiç zorlanmayacaksınız. Bir yılda 11 ayrı kaptanla sahada duran bir grubun, her şey bir yana zaten önce takım olduğuna inanmayacaksınız!

Kaptan deyip geçmeyin. Eğer seçim doğru yapılmışsa o, farklı davranmak, farkını yansıtmak zorunda. İnanılır, güvenilir, sözü dinlenir olmak, lider kişiliğiyle arkadaşlarını saha içerisinde yönetme becerisini gösterecek bir saygınlığı yakalamak durumunda. Kulübü, camiayı tanımak, yalnızca günü değil, dünü de bilmek kaptanın sorumluluğunda. Takım-teknik adam, takım-yönetim ilişkilerinde köprü olmak, arkadaşlarının haklarını savunmak, bireyselliği unutmak da kaptanın görevleri arasında.

Peki üst tarafı 25 kişilik bir kadrodan, 11 kaptan çıkarırsanız, bu özelliklerin ne kadarını, kaçında bulabilirsiniz? Üstelik bir de popülist davranır, bırakın kulübünüzün geçmişini, adını bile transfer olurken öğrenen birine o pazubandı teslim ederseniz? Ülkeyi, kenti, takımı yeni yeni tanımaya başlayan o oyuncudan, gerçek bir kaptan sorumluluklarının hangisiyle, ne kadar ilgilenmesini beklersiniz?

Guti derbide oyundan çıkınca, önce antrenörünün kendisine uzattığı eli itmiş... Sonra maç oynanırken takımı bırakıp gitmiş! Gece fazla içmiş ve "Bir ay sonra yokum" demiş.

Kabahat kimin, Guti'nin mi? Yoksa Guti'yi geldiğinin ikinci ayında kaptan yapmaya kalkan zihniyetin mi?

Siz, hani hep gıptayla baktığımız İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya, Fransa liglerinden birinde, geldiği ülkenin en basitinden dilini, geleneğini, lig özelliklerini bilmeyen bir oyuncuyu, ayağının tozuyla kaptan yapan bir kulüp gördünüz mü? Beşiktaş'ta sadece Guti değil, bu durumda olan bir de Quaresma var!

Şimdi bu sezon içerisinde yaşanan olaylardan üçünü hatırlatacağım size. Soyunma odasında İbrahim Üzülmez'in İbrahim Toraman'ı yumruklaması... Önceki hafta saha içerisinde Nihat-Quaresma kavgası... Ve Galatasaray derbisinde Guti'nin oyundan alınmasına kızıp, stadyumdan ayrılması. Üç olaydaki beş isme dikkat ettiniz mi peki? Hepsi de kaptan!

Nitekim, Beşiktaş da bu yüzden düştü çaptan! Yani her önüne gelene maçta boncuk dağıtır gibi pazubant verme popülizminden... Horozun çok olduğu yerde sabahın geç geleceği gerçeğini göz ardı ettiğinden! Yıldızlar takımı sloganını yaymaya çalışırken aslında kaptanlar takımına dönüştürüldüğünden! Tüm bunların sonucunda da "uyum" denilen o değerli sözcüğe, takım sözlüğünde yer veremediğinden.

Düşünüyorum da Baba Hakkı iyi ki bu günleri görmedi! Nur içinde yatsın, kederi eceli olur, fücceten giderdi.

Hoş şimdi de kemikleri sızlıyordur ya!

Zaman

YORUMLAR 1
  • Monte Cristo 12 yıl önce Şikayet Et
    Beşiktaş. Milletin derdi Beşiktaş olmuş son günlerde medyada sürekli Beşiktaş'ı karalama kampanyası var.Beşiktaş'ı eleştireceğinize Fenerbahçenin 14 milyon euroluk (aldığı paralar hariç) gol makinesini eleştirin yoksa çamaşır makinesi mi demem gerekiyordu :)
    Cevapla