Bakan Çelik'e karne sürprizi

Bursa'da 36 yıl önce mezun olduğu İmam Hatip Lisesi'ndeki sınıf arkadaşlarının karne sürpriziyle sevinen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, milletle didişme milletin değer yargılarını hiçe sayma günlerinin geride kaldığını söyledi.

Bakan Çelik'e karne sürprizi
Bakan Çelik'e karne sürprizi
GİRİŞ 09.06.2012 19:28 GÜNCELLEME 09.06.2012 19:34
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Milletin milli ve manevi değer yargıları olduğunu ifade eden Bakan Çelik, "Milletin değer yargılarıyla oynamak, milletin değer yargılarını hiçe saymak aslında milleti hiçe saymaktır. Maalesef Türkiye'de bu dönemler de yaşandı. Bu okullar, bizim de mezun olduğumuz okullar, çok acı günler yaşadı. Ben bunlara bizzat şahit olmuş bir siyasetçiyim. Bu acı günler, anlamsız günler, milletle didişme, milletin değer yargılarını hiçe sayma günleri çok geride kaldı. İnşallah bir daha dönmemek üzere de gitmiştir temennisinde bulunuyorum. Bu okullar da bizim okullarımız, bütün okullar da bizim okullarımız. Bu birlik içerisinde, nesillerimizin, değer yargılarımızın üzerine bina edilmiş bir eğitim sistemi ile dünyaya çok önemli mesajlar vereceğine, çok önemli bilim insanlarını tekrar tekrar dünyaya süreceğine inanıyorum. Sivil toplum örgütleri de eğitim yapılanmamızda ve özellikle de fiziki şartların gelişimine çok ciddi katkı sunuyorlar. BİHMED'teki genç arkadaşlarımız canla başla, ara dönemlerde kapatılan, kaybedilen bu değerlerimizin tekrar ihyası konusunda çok ciddi gayret gösterdiler. Esas başarı kendilerinin, onları kutluyorum. Bizim de onların talepleri doğrultusunda hizmette tuzumuz, biberimiz olduysa kendimizi mutlu addederiz. Tüm milli eğitim camiasına yapılan bu hizmetlerin hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

Bakan Çelik, CMK'nın 250. maddesindeki tartışmalarla alakalı, "Gerçekleşen bir durum yok. Bu konular çok farklı şekilde tartışılıyor. Yetkili mahkemeler şeklinde ifade ediliyor. Bunlar yetkili değil, yetkilendirilmiş mahkemelerdir. Yani devlete karşı işlenen suçlarda darbeler, çeteler, işkenceler gibi yaşanan bu süreçlere dönük ağır ceza mahkemelerinin görevlendirilmesi şeklinde anlaşılmasının doğru olacağı inancı içindeyim. Yargı sistemimiz bütün insanlık için çok önemli. Çünkü onlar adaleti dağıtıyor. Adaletin dağıtımında bir endişe söz konusu ise, yani adalet dağıtılamıyorsa, gecikiyorsa, sorunlar yaşanıyorsa, yasama bu görevini yerine getirir. Ve oradaki aksaklıkları kaldırır. Darbeciler yargılanmasın, işkenceciler, milleti hiçe sayanlar hesap vermesin gibi bir yaklaşım kesinlikle kabul edilebilir bir yaklaşım olamaz. Tabii sistemimizde eksiklikler, arızalar var ise, onlarla ilgili düzenlemeleri her zaman yaptık, her zaman da yapmamız gerekiyor. Çünkü CMK yeni. Bu sistem yürürlüğü girince, yeni haksızlıklara fırsat veren alanlar varsa, bunlara el atmak gerekiyor. Amaç adaleti tesistir. Bu yönüyle olaya bakmak doğru olur" diye konuştu.

Hiçbir zaman millete rağmen bir şeyin olmasından yana olmadıklarını ve olamayacaklarını ifade eden Bakan Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama milletin vicdanında yer bulamayan konular varsa, onlarla ilgili değişiklikler gündeme gelebilir. Milleti rencide edecek, milleti demokrasi hak, hukuk, insan harkları konularında rencide edecek bir şey varsa bunlara müdahil olunur. Ama haksızlık yapanın, hele hele devlete karşı işlenmiş suçlarla ilgili bir farklı düzenlemeyi düşünmek, milletin vicdanında yeni yaralar kanatır".

"TERÖR HEPİMİZİN YÜREĞİNİ DAĞLIYOR"
Başbakan Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nun görüşmesini de değerlendiren Bakan Çelik, "Terör büyük bir bela. 'Terörün çözümü konusunda iktidar sorumludur' demek son derece ilkel bir yaklaşımdır. Çünkü terörün kurbanları ve terörün neticesinde şehit olanlar hepimizin yüreğini dağlıyor. 'Muhalefet partilerinin yüreğini az, iktidar partilerinin yüreğini çok dağlıyor' diye bir ölçü aleti var mı? Yok. Hepimizin yüreğini dağlıyor. 74 milyonu üzen, hepimizi kahreden teröre karşı demek ki ortak bir problem, ortak bir sorun, ortak bir şekilde duruş sergilememiz gerekiyor. Madem hepimizi üzen tablolar yaşanıyor, bu üzen tabloların ortan kalkması, bu olumsuz tablonun ortadan kalkması için, birlik içinde üzerine gitmemiz gerekiyor. CHP genel başkanın bu ziyareti son derece anlamlı ve olumludur. Gecikmiştir. Ama bunu tartışmak doğru değildir. Neden geciktiniz efendim deyip eksi huyları depreştirmenin anlamı yok. MHP'nin de aynı noktada konuyu ele almasından yanayım. BDP de bölgeden ciddi manada oy aldı. Güneydoğu'dan aldıkları oy, 'Gidin mecliste sorunu çözün' anlamına geliyor. Yoksa sandığa gitmezdi BDP seçmeni. 'Ben çatışma istemiyorum, sizi milletvekili seçtik, gidin bunu mecliste çözün' diyor. Demek ki büyük bir temsil var. Yüzde 95'lik terör ve kronik sorunlarla mücadele etme iradesi TBMM'de bulunuyor. Yapmamız gereken, el birliği içinde, ortak sevinçlerimizin yanında, ortak sorunlarımızın çözümü konusunda bir ve beraber olmaktır. Politikalarımız ayrı olabilir, onlar ayrı şeylerdir. Ama milleti üzen, kahreden olaylarda bir olamıyorsak siyasetin ne anlamı kalır? Siyaset çözüm sanatıdır. Var olan sorunları çözmektir. Bu iyi bir adımdır, içeriği önemli değildir. İçeriği tartışılabilir. Ama bu konuda birlikte bir idare koyacağımız anlayışı bile milletimizin yüreğine su serpmektedir. Ben herkesi bir ve beraber olmaya davet ediyorum. Biz bunu 10 yıldır söylüyoruz. İnanıyorum ki herkes bu noktaya gelecektir" dedi.

BAKANA KARNE

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Bursa İmam Hatipliler Derneği'nin düzenlediği programda, 1976 yılında birlikte okuduğu sınıf arkadaşlarıyla bir araya geldi. Tüm arkadaşlarını aynı sınıfta bir arada görmenin mutluluğunu yaşayan Bakan Çelik'e ise asıl sürprizi sınıf öğretmeni Mustafa Türkmen yaptı. Türkmen, Bakan Çelik'E tüm dersleri pekiyi olan karnesini vererek kendisini tebrik etti. Sınıf tahtasında ise, "Faruk Çelik, geç kaldı" yazısı dikkatlerden kaçmadı. Tekrar sıralara oturup sınıf arkadaşlarıyla hatıra fotoğrafı çektiren Bakan Çelik'e Okul Müdürü Abdullah Karaağaç, yıllar önce çekilmiş, sınıfın tüm öğrencilerin yer aldığı portreyi hediye etti.

YORUMLAR 4
  • Kemal BOZTAŞ 11 yıl önce Şikayet Et
    gösteriş. hocam emin ol içinden gelerek elini öpmemiştir. ben geen hafta her gün 12 saat çalıştım bunlarsa benim hafta toplam 15 saat çalıştığımı iddia ediyorlar. artık harf öğretenin değil işlerini kiminle görüyorlarsa onların kölesi oluyorlar.
    Cevapla
  • Mikdat Tortumlu 11 yıl önce Şikayet Et
    hangi yüzle. öğretmeninin elini öpüyorsun. öğretmenleri yerin dibine soktuğunuzdan dolayı kendi öğretmeniniz karşıssında nasıl bir haleti ruhiye içindeydin?
    Cevapla
  • İSMAİL DAĞ 11 yıl önce Şikayet Et
    keşke . öğretmenler için az çalışıyorlar diyen birilerine keşke hocam elini öptürmeseydin.çünkü hak etmiyorlar.
    Cevapla
  • emrah 11 yıl önce Şikayet Et
    bence siz terörü boşverin işveren terörüne bakın. siz terörle mücadeleden sorumlu değilsiniz çalışma ve sosyal güvenlikten sorumlusunuz bu ülkede yüz binlerce insan merdiven altı işletmelerde sigortasız sağlıksız şartlarda çalışıyor. umrunuzda mı ? her gün işçi ölüyor . yanarak 11 işçi öldü, ne oldu ? ne yaptınız?
    Cevapla
DİĞER HABERLER
HDP’li Altan Tan’dan bomba itiraf! Demirtaş ve Zana'ya ayar: Eşini aday yapan...
Meral Akşener'den, İmamoğlu ve Yavaş'a hain suçlaması