Hazreti Ömer gibi adil, Amr bin As kadar kararlı! Sahabe döneminin diyet hikâyesi
Peygamber Efendimizin (s.a.v) ve Hazreti Ebu Bekir’in (r.a.) vefatından sonra İslamiyet’in 2’nci halifesi olan Hazreti Ömer (r.a.) döneminde ilginç bir hadise meydana geldi. Hazreti Ömer’in karşısına babalarının katiliyle çıkan iki kardeş, diyet bedeli için katilin infaz edilmesini talep ediyordu. Ancak, katilin de İslam halifesine söyleyecekleri vardı…

Hazreti Muhammed (s.a.v) Efendimizin vefatından sonra İslam devletini sırasıyla Hazreti Ebu Bekir Sıddık (r.a.) ve Hazreti Ömer (r.a.) idare etti. Hazreti Ömer, adaletiyle tüm Arap Yarımadası’na nam salmış; muzaffer edasıyla Bizans’ı Suriye’den öteleyip Pers hükümranlığına diz çöktürmüş bir sahabe efendimizdi. Onun döneminde İslam Devleti’nin toprakları hızla genişlerken, ülkedeki refah seviyesi de artıyordu. Adalet de üzerine kuşku duyulmayan bir meseleydi. Çünkü özel işleri için devletin mumu yerine şahsi mumunu kullanan bir idareci ülkenin başındaydı. Böyle bir iklimde, Hazreti Ömer (r.a.) sahabe dedelerimizle sohbet ederken dost meclisinde 3 kişi zuhur etti. Bu 3 kişinin hikâyesi, günümüzde de ilim yuvalarında; dergâhlarda ve derneklerde vefaya örnek olması açısından sıklıkla anlatılagelir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun unutulmaya yüz tutmuş geleneği: “Haddi aştık…”
“Diyet İsteriz Efendim…”
Hazreti Ömer (r.a.), aralarında Amr bin As gibi komutanların da yer aldığı bir heyetle istişare içerisindedir. Böyle bir anda meclise 3 kişi atılır. Hazreti Ömer buyur ettikten sonra iki kardeş telaşla babalarının başına gelen hikayeyi anlatmaya başlar. Rivayete göre, meclise giren üç kişiden ikisi kardeş, biri de bu kardeşlerin babasını katleden katildir.
İki kardeş, babalarının katilini öldüren kişinin infaz edilmesini arzu ederek “Diyet isteriz efendim” der. Normalde bu cezanın karşılığı direkt infazdır. Ancak, İslam Halifesi hikayeyi bir de suçlanan kişiden dinlemek ister. “Bu iki kişinin babasını sen mi öldürdün?” diye sorar. Katillikle suçlanan kişi kardeşlerin iddiasının doğru olduğunu kabul eder. “Nasıl oldu?” diye sorar.
Genç de, “Efendim, bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir aileden geliyorum. Ailemle birlikte gezmeye çıkmıştık. Bakmaya kıyamadığım, görenin dönüp baktığı atım; bu arkadaşların bahçesine girdi. Onca çabama rağmen meyvelerini yemeye başladı. Tam o sırada, iki kardeşin babası çıkıp atıma bir taş attı. Benim bakmaya kıyamadığım atım oracıkta öldü. Ben de nefsime söz geçiremeyip o adama bir taş attım. O da ölüverdi. Bu hadiseden sonra kaçmaya çalıştım ama kaçamadım. Bu iki kardeş beni yakalayıp sizin huzurunuza getirdi” diye olayı anlatır.
O halde genç için verilecek hüküm bellidir. Diyet gereği iki kardeşin acısını dindirebilmek adına gencin idam edileceği söylenir. Genç tekrar söz alıp, “Efendim, rahmetli babamın bıraktığı yüklü miktarda altın vardı. Kardeşim küçük olduğu için ona bırakmadım. Altınları sakladım. Müsaade buyurursanız altınları ona bırakıp 3 gün içerisinde döneceğim. Bu süreçte yerime bir kişiyi de bırakırım” dedi.
Diyet gereği, idam cezası alan kişiler belirli süreliğine yerine bir kişiyi bırakıp işlerini tamamladıktan sonra dönüyordu. Ancak, bu kişinin dönmemesi durumunda yerine bıraktığı kişi infaz ediliyordu. Hazreti Ömer (r.a.) gencin anlattığı hikâye de “Kaçacağını” ima etmesi üzerine tepki gösterdi. “Sen yabancısın. Kim yerine kalır ki?” dedi. Genç ise, Peygamber Efendimizin en sevdiği sahabelerinden Amr bin As’ı göstererek “O benim yerime vekil olur” cevabını verdi. O sırada, Filistin Fatihi Amr bin As gencin vekili olmayı kabul etti. İki kardeşin babasını öldüren bu genç, 3 gün içerisinde dönmediği durumda Amr bin As idam edilecekti.
“Ahde Vefasızlık Etti Demeyin Diye Geldim Efendim…”
Üçüncü günün sonunda genç ortalıkta yoktu. Akşama doğru iki kardeş İslam Halifesinden diyet istedi. “Kefil babam olsa fark etmez. İnfaz isteriz” dediler. Bu durumda Amr bin As asılacaktı. Tam o esnada kalabalığın arasından genç çıkageldi. Hazreti Ömer, gence “Elinde kaçma fırsatı vardı. Neden kaçmadın evladım?” diye sordu. Genç ise, “Ahde vefasızlık etti demeyin diye geldim efendim” dedi.
Hak ile batılı ayırdığı için Faruk mahlası verilen Hazreti Ömer bu kez Filistin Fatihine döndü ve “Ey Amr, sen bu genci tanımıyordun! Neden onun yerine kefil oldun?” diye sordu. Amr bin As ise, İslam Devleti’nin halifesine “Bu kadar insan içerisinde beni seçti. Efendim, “insanlık öldü” dedirtmek istemedim” dedi.
İki kardeş, bu maneviyat deryasına kapılıp Hazreti Ömer’e davadan vazgeçtiklerini söylediler. İslam halifesi bu kez babaları katledilen gençlere dönüp, “Şimdiye dek babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz. Ne oldu da bu davadan vazgeçtiniz?” diye sordu. Gençler ise, merhamet timsaline bürünmüşçesine o cevabı verdi:
“Merhametli insan kalmadı demeyesiniz diye Efendim”
-
ARİF K. 3 yıl önce Şikayet Etahde vefa, insanlık ve merhamet. işte ana konu bu ama biz tutturmuşuz yok islam hukukunda yok, şunda yok, bu böyle değil vs. konu adelet, ahde vefa yok, insanlık ölmüş ve merhamet bitmiş. bence anlatılmak istenen müslüman Adeletli olur müslüman Ahde vefa sahibidir, müslüman İnsanlık için canını verendir, müslüman Merhamet sahibidir. bunlar Allah'ın hükümleridir. senin hangi kanununda yoktur farklıdır bilinmez ama ana konu müslüman nasılmış onu dmek istemiş...Beğen
-
Hakkı 3 yıl önce Şikayet Etkıssadan hisse çıkarın gerisini boşverinBeğen Toplam 2 beğeni
-
Ahmet Cantürk 3 yıl önce Şikayet Et1. İslam hukukuna sadece taammüden öldürme söz konusu olduğunda kısas uygulanır. Bunun dışındaki ölüme sebebiyet verme durumunda diyet bedeli ödenir. 2. Kısasta kefalet olmaz, sadece diyet bedeli için kefillik olur. 3. Hiç kimse kefil dahi olsa başkasının suçu yüzünden cezalandırılmaz, asla idam edilemez. 4. Kim uydurduysa zerre kadar İslam hukukundan haberdar değil.Beğen Toplam 5 beğeni
-
Ahmet CANTÜRK 3 yıl önce Şikayet Etİslam hukukuna açıkça aykırı olan böyle bir hadiseyi kim uydurdu bilmiyorum.Beğen Toplam 5 beğeni
-
yedi emirler 3 yıl önce Şikayet EtBöyle bir şey olmaz ne demek ya hu...Azıcık İSLAM tarihini okuyun ya hu ne olur biraz okuyalım...Bu arada kıssada kefil olan SAHABE nin Ebu ZER Radıyallahu anh olduğunu da okumuştuk...Beğen Toplam 5 beğeni