İki başkan adayının bakış farkları
Dünyanın gözü ABD'de yarın yapılacak seçimlerde. Demokrat Obama mı, Cumhuriyetçi McCain mi? Konu konu hangi aday hangi konuda ne düşünüyor?
ABD'de yarın yapılacak başkanlık seçiminin iki adayı, Demokrat Barack Obama ile Cumhuriyetçi John McCain, gerek ABD'yi, gerekse dünyayı etkileyecek konularda neredeyse tamamen zıt görüşlere sahip.
İki adayın önemli konulardaki fikirleri şöyle:
-KÜRTAJ-
McCain: Kürtaj hakkına karşı. Amerikan Yüksek Mahkemesinin, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle 1973'te iptal ettiği kürtaj karşıtı yasaların tekrar gündeme getirilmesinden ve kürtaja kısıtlama getirilmesinden yana. Ancak yine de kürtajın yasaklanması için anayasal bir değişiklik peşinde değil.
Obama: Kürtaj hakkından yana.
-KÜBA-
McCain: Özgür ve açık demokrasi yolunda ilerlediğine inanılması halinde, Küba'ya yaptırımların hafifletilmesi gerektiğini söyledi.
Obama: Küba'da ailesi bulunanların bu ülkeye gidiş-gelişlerine ve ABD'de yaşayan Kübalıların ardında bıraktıkları ailelerine para göndermelerine yönelik kısıtlamaların hafifletilmesini istiyor. Küba lideri Raul Castro ile masaya şartsız oturmaya hazır. Göze çarpacak şekilde demokratik değişiklik olması halinde ticari ambargonun da hafifletilmesinden yana.
ÖLÜM CEZASI-
McCain: Ölüm cezasının genişletilmesinden ve temyiz hakkına sınır getirilmesinden yana.
Obama: Halkın da cezasını adil bulacağı suçlar söz konusu olduğunda ölüm cezasının uygulanmasını savunuyor.
-EĞİTİM-
McCain: Okul seçimini (özel olsun olmasın) ailelerin yapmasından yana. Ayrıca evde eğitim izninin de tanınmasını istiyor. Devlet üniversiteleri için daha çok kaynak ayrılması taraftarı.
Obama: Okul öncesi evrensel programların teşvik edilmesini, ancak zorunlu tutulmamasını istiyor. Eğitmen-rehber programlarının genişletilmesinden ve eğitmenlerin, standart test sonuçlarına bağlı kalmadan ödüllendirilmesinden yana.
-ENERJİ-
McCain: Açık denizde sondaj yapılması, 2030 yılına kadar 45 nükleer enerji reaktörü açılması gerektiği fikrini savunuyor. Arktik Ulusal Doğal Hayat Sığınağında sondaj yapılmasına karşı çıkıyor. Benzinde galon başına yaklaşık 20 kuruş olan vergiyi kaldırmayı planlıyor.
Obama: Açık denizde sondajın sınırlı şekilde artırılması gerektiğini düşünüyor. Arktik'teki rezervlerin kullanılmasına karşı çıkıyor. Benzine uygulanan verginin kaldırılmasını istemiyor.
-EŞCİNSEL EVLİLİKLERİ-
McCain: Anayasada, eşcinsel evliliklerini yasaklayan bir düzenleme yapılmasına karşı. Aynı cinsiyetten olanlara herkes gibi sigorta ve benzeri yardımlardan faydalanmasından, evliliğe eyaletlerin karar vermesinden yana.
Obama: McCain gibi Obama da eşcinsel evliliklerin yasaklanmasını öngören bir anayasa değişikliğine karşı. Sivil örgütleri destekliyor ve hemcinslerin evliliğine eyaletlerin karar vermesi gerektiği fikrini savunuyor.
-KÜRESEL ISINMA-
McCain: Cumhuriyetçi olmasına karşın Başkan George Bush ile farklı fikirleri paylaşıyor. Sera gazı salımını daha sıkı yakıt verimi standartlarıyla azaltmayı ve gaz salımını 2050 yılına kadar yüzde 60 oranında düşürmeyi planlıyor.
Obama: Enerji tedarikinde üretimi artırmak için 150 milyar dolar değerinde 10 yıllık bir programı bulunuyor. Sera gazı salımını 2050 yılına kadar yüzde 80 oranında azaltmayı amaçlıyor.
-SİLAH KONTROLÜ-
McCain: Saldırı amacıyla kullanılan silahlara yasak getirilmesi fikrine karşı. Ancak kontrolün gerekliliğini savunuyor.
Obama: Tüm yarı otomatik silah tiplerinin yasaklanması ve ateşli silahlar konusunda daha sıkı kısıtlamalar getirilmesini savunuyor.
-SAĞLIK HİZMETLERİ-
McCain: Sağlık sigortasını daha ödenebilir hale getirmek için bireye 2500, aileye 5000 dolarlık geri ödemeli kredi imkanı tanınmasını istiyor.
Obama: Çocukları zorunlu sigorta kapsamına dahil etmeyi vaat ediyor. Yetişkinler için ise bunu zorunlu tutmuyor. Herkesi sigorta kapsamına sokmak için çalışanların sigorta masraflarına ortak olmasını, hem özel, hem de kamu çalışanların bu programa dahil edilmesini amaçlıyor.
-İSKAN-
McCain: Hacizle karşı karşıya kalan ev sahiplerine, işlemlerini yasal yollardan yaptırmış olmaları halinde yardım etme niyetinde.
Obama: Zor duruma düşen ev sahipleri için yıllık yüzde 10 olan tutsat faizlerinde vergiyi kredilendirme, alıcıların ödeme koşullarında kıyas yapabilmeleri için puanlama sistemi, tutsat dolandırıcılığından vurgun yiyenler için fon, tutsat dolandırıcıları için yeni cezalar ve iskan sorunu yaşayan eyalet ve bölge yönetimlerine yardım amaçlıyor.
-GÖÇ-
McCain: ABD'de yasa dışı yollardan kalanlara, İngilizce öğrenmeleri, geçmişlerinin temiz olması, ceza ödemeleri ve vergileri karşılayabilmeleri halinde yasal ikamet izni verilmesine yönelik 2006 yılındaki önergeye destek verdi. İlk olarak sınır kontrolünü sağlayacağını belirtiyor.
Obama: 2006 yılındaki önergeye Obama da destek verdi.
OBAMA VE MCCAIN'İN TÜRKİYE VE DIŞ POLİTİKA KONULARINA BAKIŞI
Amerikalı seçmenler, başkanlık seçiminde sandık başına veya elektronik oy verme makinelerinin başına giderek oy kullanmaya hazırlanırken, Demokrat Partinin adayı Barack Obama ve Cumhuriyetçi Partinin adayı John McCain'in Türkiye ve dünyanın geri kalanını ilgilendiren dış politika konularındaki yaklaşımlarına göz atıldığında, Ermeni meselesi, Irak, İran ve Kafkasya, Kıbrıs konuları öne çıkıyor.
Türkiye'yi ilgilendiren konularda, Demokrat Partinin başkan adayı Barack Obama'nın doğrudan açıklamaları bulunuyor. Cumhuriyetçi Partinin başkan adayı John McCain ise kampanyası sırasında doğrudan açıklamalardan kaçındı, ancak danışmanları aracılığıyla Türkiye'nin çizgisine daha yakın politika mesajları verdi.
En tartışmalı konuların başında, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni meselesi geliyor. ABD'deki en büyük Ermeni kuruluşu olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), Cumhuriyetçi Partili McCain'e göre açık bir biçimde Ermeni tezlerinin yanında yer alan Obama'yı ABD başkanlık seçimi yarışında destekleyeceğini ekim sonunda duyurdu. ANCA'ya göre Obama, en son 1 Kasımda Ermenilere açıklama göndererek, başkanlığı sırasında, sözde "Ermeni soykırımını" tanıma sözü verdi. Ocak ayında da Obama, bu yönde Ermenilere aynı vaatte bulunmuştu. Barack Obama, Kongredeki Ermeni tasarılarını da kuvvetle desteklediğini ifade etmişti. Ermenistan'ın kuruluş yıldönümü vesilesiyle ekim başında yayımladığı bir başka açıklamada ise Obama, 1915 olaylarına değinmeden, Türkiye ve Ermenistan cumhurbaşkanları arasında başlatılan diplomasiye destek vermişti.
John McCain, kampanyası boyunca, Amerikalı Ermenilere iki mesaj gönderdi. Bu mesajlarda McCain, ABD Başkanı George Bush'un çizgisinde olduğu gibi, 1915 olaylarından "trajedi" olarak bahsederken, hiçbir şekilde "soykırım" sözcüğünü kullanmadı ve Ermenilere hiçbir taahhütte bulunmadı.
-KIBRIS-
ABD'de çıkan Greek News adlı haftalık dergi, ekim ayında Obama'nın, Rum asıllı Amerikalılar için bir mesaj yayımladığını ve Kıbrıs'taki Türk askeri varlığından "işgal" olarak söz ettiğini yazdı.
Obama ve yardımcısı Joe Biden'ın resmi seçim bildirgesinde ise Türkiye ve Kıbrıs politikaları anlatılırken, "işgal" benzeri bir ifade kullanılmadığı ve Kıbrıs sorununa adil çözüm beklentisinin vurgulandığı görüldü.
Obama, İstanbul'daki Fener Rum Patriği'nin "ekümenik", yani "evrensel" olarak tanınmasını ve Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasını destekliyor.
Patrik ve Heybeliada Ruhban Okulu konusunda McCain de Obama ile benzer görüşleri taşıyor ve bu görüşler, McCain'in, ABD'deki Rum toplumuna gönderdiği bir mektupta vurgulanmıştı.
Ancak McCain, herhangi bir şekilde Kıbrıs'taki Türk varlığını "işgalci" olarak nitelemedi. McCain, başkanlık yarışına girmesinden çok önce başlayan uzun senatörlük yıllarında Türkiye'yi destekleyen açıklamalar yaptı. Yeri geldiği zaman, Kongrede Türkiye lehine tutum aldı.
Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyelik süreci, Bush yönetimi sırasında kuvvetle desteklenmişti. Aynı desteğin, Obama veya McCain'in yönetime gelmesi durumunda da sürmesi bekleniyor. Her iki aday da Türkiye'nin yerinin AB olduğu görüşünü destekliyor.
-IRAK-
Seçimde hangi başkan işbaşı yaparsa yapsın, gündemin en başındaki konulardan biri Irak olacak.
Cumhuriyetçi Partili McCain, ABD'nin Irak'ta geçen yıl giriştiği asker artırma politikasının ilk savunucuları arasında yer aldı.
Yine Bush'un çizgisinde açıklamalarla, asker artırmanın işe yaradığı, başarıya ulaştığı görüşünü savunan McCain, başkan olursa ABD'nin "zamanından önce" Irak'tan çekilmesine güçlü şekilde karşı çıkıyor.
"Gerekirse yüzyıl kalırız" açıklaması, seçim kampanyasında McCain'e karşı Demokrat Partililerin en çok kullandığı argümanlardan biri oldu.
Obama ise kampanyası boyunca Amerikan ordusunun sorumlu bir şekilde Irak'tan çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Kampanyası sırasında Irak'ı ziyaret eden Obama, 2011'e kadar Amerikan askerlerinin aşamalı olarak çekilmesi yönündeki takvime de destek verdi.
McCain, kampanyası öncesinde ve sırasında, ısrarla, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini konusunu vurgularken, Obama'nın başkan yardımcısı adayı Senatör Joe Biden, Irak'ta işlerin ABD açısından kötüye gittiği bir dönem olan 2006'da, bu ülkenin çok gevşek bir konfederasyon içinde, Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri olmak üzere üçe ayrılması önerisiyle ortaya çıkmıştı.
Irak'ta durumun, asker artırmayla birlikte ABD açısından düzelmesinden bu yana, Obama-Biden kampanyasında, Irak'ın üçe bölünmesi önerisi tekrarlanmadı. Irak'ta yeni ABD başkanının alacağı tutum ise bu ülkenin komşusu olarak Türkiye'yi yakından ilgilendirecek.
-İRAN-
Türkiye'nin diğer komşusu İran'ın nükleer silah elde etme arayışının "kabul edilemez" olduğu görüşü, hem Obama, hem de McCain tarafından her fırsatta vurgulandı. Ancak bu konuda izlenecek yöntem konusunda iki başkan adayı birbirinden ayrılıyor.
Obama, barış için gerekirse İran liderleriyle koşulsuz görüşebileceği yönünde ifadeler kullanmıştı. McCain ise, "İsrail'i yeryüzünden silmekten bahseden" İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile masaya koşulsuz oturmanın yanlış bir politika olacağı yönünde sözler söyledi ve Obama'yı sert dille eleştirdi.
McCain'in, seçim kampanyası sırasında bir toplantıda, bu konuda Beach Boys'un bir şarkısına sözlerini uyarlayarak, "Bombala bombala bombala" diye tempo tuttuğu biliniyor. Cumhuriyetçi aday, son aylarda sorunu mutlaka diplomatik yolla ve uluslararası toplumun İran'a baskı yapmasıyla çözülmesi mesajını daha sıklıkla vurguladı.
Demokrat Partiye yakın isimlerin ifade ettiği gibi, Demokrat Partili veya Cumhuriyetçi Partili, Beyaz Saray'a hangi yönetim gelirse gelsin, uranyum zenginleştirme politikasını durdurmayan bir İran, Washington yönetimi için problem anlamına gelecek. Obama gibi uzlaşma mesajları veren bir lider için bile bu geçerli olabilecek.
-AFGANİSTAN-
Afganistan'da hem Obama, hem de McCain, olumsuz güvenlik gelişmelerini NATO'ya karşı büyük bir tehdit olarak görüyor.
Obama, konuşmalarında, Irak'tan asker çekip bu askerleri Afganistan'a göndereceğini ifade etti.
Irak'tan asker çekilmesine karşı olan McCain ise Afganistan'daki ABD askeri varlığını da artırma sözü veriyor.
-KAFKASYA, ORTA DOĞU VE DİĞER BÖLGELER-
John McCain, Kafkasya'da ağustos başında patlak veren Gürcistan-Güney Osetya ve ardından Gürcistan-Rusya, ABD-Rusya ve NATO-Rusya gerginliğine dönüşen sıkıntılı durumdan, başından itibaren Rusya'yı sorumlu tuttu.
Cumhuriyetçi Partili aday, bu konuda en çabuk reaksiyonu veren isim oldu. Ancak McCain'in, "Bugün hepimiz Gürcistanlıyız" yönündeki ilk tepkisi, daha sonra eleştirilere de yol açtı. McCain, Rusya'ya karşı sert tedbirler alınması önerisini ortaya attı.
Obama ise, başlangıçta Rusya'yı hedef alacak ifadeler kullanmadı. Hatta onun ilk açıklamasında, her iki tarafa da itidal telkin etmesini, "tecrübesizlikle yapılan bir hata" olarak niteleyenler oldu. Obama da, kampanyasının son döneminde Moskova'ya karşı daha sert tutum takındı.
Obama, ABD'nin dünyadaki etkisinin "Bush'un yanlış politikaları yüzünden" son sekiz yılda çok büyük aşınmaya uğradığını ve kendisinin bunları onarmayı öncelik haline getireceğini vurguluyor. Bu çerçevede Obama, ABD'nin krizlerde tek başına değil, müttefik ve ortaklarıyla birlikte davranacağı sözünü veriyor ve Avrupa ile transatlantik ilişkileri geliştireceğini söylüyor.
ABD halkından aldığı destek yüzde 30'larda seyreden Bush'un politikalarından kendisini soyutlamaya çalışan McCain ise yine de aynı partiyi paylaştığı Bush'un uygulamalarının gölgesinde kalıyor. Bu yüzden McCain'in dünyayla işbirliği yapacağı sözleri, Obama'nın yaklaşımı karşısında daha zayıf olarak değerlendiriliyor.
McCain'in dış politika danışmanları, kriz durumlarında ABD'nin müttefik ve ortaklarıyla birlikte bir "demokrasiler birliği" oluşturmasını öneriyor.
Obama, Avrupa'yı da kapsayan seçim gezisinde, ilişkileri onarma yönünde verdiği mesajlarla Avrupalı halktan coşkulu bir destek almıştı. O sırada Amerikan basınında, "Seçim Avrupa'da yapılsa Obama kazanırdı" yorumları yapılmıştı.
Orta Doğu'da ise McCain, ABD'nin bölgedeki en yakın müttefiki olarak değerlendirdiği İsrail'in güvenliğinin kendisi için birincil öncelik taşıyacağını vurguluyor. Obama da ABD'nin İsrail politikalarının güçlü şekilde kendisi döneminde de sürdürüleceğini belirtiyor.
Buna karşılık Obama'nın ikinci adının "Hüseyin" olduğunu ve Müslüman kökenli bir babanın oğlu olduğunu her fırsatta vurgulayan ABD'deki aşırı muhafazakar çevreler, Obama'nın İsrail konusunda duyarsız kalabileceğini iddia ediyor.
Seçim kampanyası sırasında, Obama'nın "gizli Müslüman" olduğu yönünde bir söylenti yayılmış ve Obama, Hristiyan inancına bağlı olduğu açıklamasını yapmıştı.
ABD'DE OBAMA VE MCCAIN'İN EKONOMİK GÖRÜŞLERİ:
ABD başkanlığı için yarışan Demokrat Barack Obama ile Cumhuriyetçi John McCain'ın ekonomi politikaları konusunda en büyük tartışma vergi yaklaşımı üzerinde yoğunlaşırken, ABD'yi ve dünyayı sarsan finans krizinin McCain'e büyük zarar verdiği gözlendi.
McCain, partisinin kongresinin yapıldığı eylül başında anketlerde öne geçerken, o sıralarda patlak veren küresel finans krizi, kamuoyunda Cumhuriyetçi Başkan George Bush'a karşı büyük tepkiler ortaya çıkmasına yol açtı.
McCain de Bush gibi Cumhuriyetçi olduğu için, krizden sorumlu olduğu düşünülen Bush yönetimine yönelen tepkiler, "faturanın McCain'e kesilmesine" neden oldu.
Eylül ortalarından bu yana anketlerde düşüşe geçen McCain, ağırlıkla finans krizi yüzünden bir daha durumunu düzeltemedi.
Ayrıca yönetimin finans sektörünü kurtarma amacıyla hazırladığı 700 milyar dolarlık paket, McCain'in verdiği desteğe karşın, Temsilciler Meclisindeki ilk denemede ağırlıkla Cumhuriyetçilerin oylarıyla reddedildi.
Bu da McCain'in, kendi partisinin milletvekillerince bile önemsenmediği izleniminin yayılmasına yol açtı ve kampanyanın geriye kalan bölümünde McCain'e zarar verdi.
Kampanya giderek ekonomi üzerinde yoğunlaşırken Demokrat Obama, McCain'in Bush'un devamı olduğu tezini ısrarla işledi ve bu girişimin başarılı olduğu gözlendi.
Obama, kampanyasında, geliri yılda 200 bin doların altında olanların vergilerini azaltacağı, yılda 250 bin doların üzerinde olanlarınkini ise artıracağı sözünü verdi. Obama, McCain'i, sadece büyük şirketlerin ve nüfusun yüzde 1'ini oluşturan en zengin kesimin vergisini azaltmak istemekle eleştirdi.
Bütün kesimlerin vergisinin azaltılmasından yana olduğunu dile getiren McCain ise, Obama'nın vergi planının küçük yatırımcıları çok kötü durumda bırakacağını savundu ve bu iddiası bazı seçmenlerden ilgi gördü.
Hem Obama, hem de McCain, finans sektörüne bazı denetlemelerin getirileceği sözünü verdi.
McCain, seçilirse devlet harcamalarını donduracağını duyurarak, rakibi Obama'nın harcamaları artıracağını savundu. Obama ise gereksiz ve işe yaramayan programları durdurarak tasarruf sağlayacağını ifade etti, ancak ayrıntı vermedi.
McCain, Obama'yı "refahın paylaştırılmasına" çalışmak ve dolayısıyla "sosyalist ve aşırı solcu" olmakla da suçladı. Ancak Obama, bu iddiaları "saçma" olarak nitelendirdi.
Obama, yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde yoğunlaşma sözünü verirken, McCain, kıyı bölgelerinde petrol aramalarını artıracağı ve nükleer enerjiye ağırlık vereceğini söyledi.
538 DELEGEDEN 270'İNİN OYUNU ALAN ADAY, BAŞKAN SEÇİLECEK
ABD'de uygulanan başkanlık seçiminde halk, doğrudan başkanı seçmiyor, başkanı belirleyecek seçiciler kurulunu oluşturacak delegeler için oy kullanıyor.
ABD'de başkanlık seçimi, 50 eyalette ve özel statü taşıyan başkent Washington'da yapılıyor. ABD toprağı sayılan, ancak eyalet niteliği taşımayan Puerto Rico gibi bölgeler ise başkanlık seçiminde oy kullanamıyor.
Her eyalete, nüfusunun büyüklüğüne göre delege sayısı ayrılmış durumda. Örneğin en büyük eyalet California'nın 55, ondan sonra gelen Texas'ın 34 delegesi bulunuyor. Nüfus açısından en küçük sekiz eyaletin ise 3'er delegesi var.
Eyaletlerin delegelerinin toplamından oluşan ve başkanı seçen seçiciler kurulunun toplam 538 üyesi bulunuyor.
Seçim günü sonunda belirlenecek bu 538 delegeden 270'inin oyunu garantileyen aday, başkan seçiliyor.
Eyaletlerin tamamına yakınında, en çok oy alan aday, delegelerin tamamını kazanıyor. Sadece Maine ve Nebraska eyaletlerinde, alınan oya göre delege dağılımı ihtimali bulunuyor.
ABD'de uygulanan seçim sisteminde, ülke çapında kullanılan oyların çoğunluğunun elde edilmesi, başkan seçilmeye yetmiyor.
Örneğin en son 2000 seçimlerinde dönemin Demokrat adayı Al Gore, ülke çapında daha fazla oy almasına karşın, delege yarışında Cumhuriyetçi George Bush'un gerisinde kalarak başkan seçilememişti.
Bazı çevreler, bu yüzden mevcut başkanlık seçimi sistemini eleştiriyor. Sistemi savunanlar ise federal bir mekanizmada bu yöntemin eyaletlerin haklarını koruduğunu ifade ediyor.
ABD'NİN BAŞKANLIĞA YAKLAŞAN İLK SİYAHİ ADAYI OBAMA
ABD tarihinde başkanlığa bu kadar yaklaşan ilk siyahi aday olan Barack Obama, 4 Kasım 2008'deki seçimleri kazanması halinde, yine bu ülkenin ilk siyahi başkanı olarak tarihe geçecek.
Kendisiyle aynı adı taşıyan Kenyalı bir baba ile Ann Dunham adlı Kansaslı beyaz bir annenin oğlu olan Obama, 4 Ağustos 1961 Hawai doğumlu. Hawaii Üniversitesinde tanışıp evlenen çift, Obama 2 yaşındayken boşandı. Harvard Üniversitesinde burslu okuyan baba, daha sonra Kenya'ya döndü ve hükümet için çalıştı.
Obama 6 yaşındayken, annesi bu kez bir Endonezyalıyla evlendi, aile Cakarta'ya taşındı. Endonezya'da yaşadığı 4 yıl boyunca laik ve Hristiyan okullarına giden Obama, daha sonra büyükanne ve büyükbabasıyla yaşayacağı Hawaii'ye döndü ve eğitimine burada devam etti.
New York'taki Columbia Üniversitesinde Siyasal Bilimler okuyan Obama, 1988'de Harvard Hukuk Fakültesine girdi, buradaki öğrenciliği sırasında "Harvard Law Review" dergisinin ilk Afrika kökenli Amerikalı yöneticisi oldu.
-SİYASİ YAŞAMI-
1996-2004 yılları arasında Illinois eyalet senatörü olan Obama, 2004 yılında da ABD Senatosuna seçildi. Bu zaferinin ardından medyanın ilgisini çeken Obama, Washington'un en gözde isimlerinden biri haline geldi. Obama'nın iki kitabı, çok satanlar listesine girdi.
Barack Obama, 2007 başında başkan aday adayı olduğunu ilan etmesiyle birlikte, diğer aday adayı, eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın eşi Hillary Rodham Clinton ile uzun süreli bir mücadeleye girişti ve zaferini ilan etti.
New York Senatörü Hillary Clinton da, Demokrat Parti kurultayında adını yazdırarak, başkan adaylığı konumuna yaklaşan ilk kadın olarak Amerikan tarihine geçti.
Obama, kampanyasının başında "Washington'daki liderlerimizin, sorunlara pratik ve sağduyulu çözümler bulmak için bir arada çalışmaktan aciz olduğu görülüyor" diyerek, kendisinin bunu düzeltmeyi amaçlayacağını açıkladı.
Barack Obama'nın Demokrat Partinin resmen başkan adayı olduğu ise Haziran 2008'de kesinleşti. Seçim kampanyasında "değişim" sloganını kullanan Obama, başkanlık yarışında en çok bağış elde eden lider olarak da rekor kırdı.
ABD'nin Irak'a müdahalesi öncesinde savaşa karşı sesini yükselten, Irak savaşının başından beri bunu eleştiren Obama, İranlı liderlerle de koşulsuz görüşmeden yana olduğu yaklaşımıyla eleştirilmişti.
-"ROCK YILDIZI OBAMA"
Obama, siyasette parlamasıyla birlikte hem ulusal, hem de uluslararası alanda "rock yıldızı" benzetmesi yapılan bir üne ve desteğe kavuştu.
Amerikalı ünlü talk şovcu Oprah Winfrey'yi kampanyasına katan Obama'ya destek veren diğer ünlüler arasında Hollywood dünyasından George Clooney, Scarlett Johannson, Robert de Niro, Tom Hanks, Matt Damon, Halle Berry ve ünlü müzisyen Bruce Springsteen başı çekiyor.
Obama, adının sürekli "Alabama" ya da "Yo Mama" gibi yanlış söylendiği konusunda espriler yapıyor. CNN televizyonu da Obama ile El Kaide lideri Usame'nin (Bin Ladin) adlarını karıştırmış ve özür dilemişti.
Barack Obama, 1964 doğumlu ve kendisi gibi Harvard Hukuk Fakültesi mezunu olan Michelle Robinson ile evli. Çiftin, Malia (10) ve Sasha (7) adlı iki kız çocuğu bulunuyor.
JOHN McCAIN "SAVAŞ KAHRAMANI, LAFINI ESİRGEMEYEN VE AYKIRI SİYASETÇİ"
ABD'de 4 Kasımda yapılacak başkanlık seçiminin Cumhuriyetçi Partiden adayı senatör John McCain, asker kökenli bir ailenin oğlu olarak Panama Kanalı bölgesinde 1936'da dünyaya geldi.
"Savaş kahramanı, lafını esirgemeyen ve aykırı siyasetçi" olarak tanımlanan 72 yaşındaki John McCain, seçilirse, bu göreve ilk kez gelen en yaşlı başkan olacak.
McCain, amiral olan büyükbabası ve babasının izinden giderek, 1954 yılında Deniz Harp Okuluna girdi ve savaş uçağı pilotu olarak mezun oldu.
1967 yılında deniz kuvvetlerine ait savaş uçaklarında pilotluk yapmak üzere Vietnam Savaşına gönderilen McCain, aynı yıl 20 uçaklık bir saldırı filosuyla birlikte Vietnam'ın başkenti Hanoy yakınlarındaki bir termoelektrik santralını imha etmekle görevlendirildi. Ancak uçağı Kuzey Vietnamlılar tarafından düşürülen McCain, 19671973 yıllarında Vietnam'da işkence ve son derece kötü koşullar altında tutsak kaldı.
Serbest kaldıktan sonra ABD'ye dönen McCain bir süre tedavi gördü. 1974 yılında tekrar askeri pilot olarak uçmaya başladı. 1977 yılında da ABD Deniz Kuvvetlerinin Amerikan Senatosu nezdindeki temsilciliği görevinde bulundu.
-SİYASİ YAŞAMI-
Ordudan albay rütbesiyle emekli olduktan sonra siyasete atılan McCain, 1981 yılında Amerikan Kongresine seçildi.
1982-1986 yılları arasında ABD Temsilciler Meclisi üyeliği yapan McCain, 1986 yılından bu yana da Senatoda Arizona bölgesini temsil ediyor.
Senatoda uzun bir süre Silahlı Kuvvetler Komitesinde üyelik de yapan başkan adayı, 1995 yılında Vietnam'la ABD arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesinde önemli bir rol oynadı.
İlk defa 2000 yılında başkanlık yarışına soyunan McCain, ön seçimlerde şimdiki Başkan George Bush'a yenildi.
Bu yıl şansını bir defa daha denemeye karar veren McCain, ardı ardına rakipleri Rudy Giuliani, Fred Thompson, Mitt Romney ve Mike Huckabee'yi geçmeyi başararak partisinin başkan adaylığını kazandı.
Kampanyasında ağırlığı dış politika ve ulusal güvenliğe veren McCain, ABD'nin Irak'taki savaşını sonuna kadar destekliyor ve İran konusunda da sert bir söylem benimsiyor.
Buna karşın iç siyasette ılımlı politikalardan yana olan McCain, bu yüzden partisindeki muhafazakarların tepkisini topluyor.
Özellikle eşcinsel evliliği, kürtaj ve göç reformu konularındaki ılımlı görüşleri yüzünden muhafazakarların öfkesini çeken McCain, Bush yönetimiyle özellikle küresel ısınma konusunda ayrı düşüyor.
McCain, Bush yönetiminin imzalamadığı iklim değişikliğiyle ilgili Kyoto anlaşmasını imzalayacağını belirtiyor.
-EKONOMİK KRİZ-
John McCain, demokrat rakibi Barack Obama gibi kötü giden ekonomiyi ancak kendisinin düzeltebileceğini iddia ediyor.
McCain, krizden özellikle "şirketlerin hayasızca idare edilmesini, yolsuzlukları ve açgözlülüğü" sorumlu tutarak, buna karşı reformlar yapma sözünü veriyor.
Cumhuriyetçi Partinin eylül ayında yapılan kurultayından hemen önce Alaska valisi Sarah Palin'i başkan yardımcısı olarak açıklayan McCain'in seçimdeki en büyük rakibi, Demokrat Partinin adayı Barack Obama.
7 çocuğu, 4 torunu bulunan McCain, ikinci eşi Cindy ile birlikte Arizona'da yaşıyor.
-
John Turkbudak 16 yıl önce Şikayet EtObama Kazanırsa.... Biraz komple teorisi olacak ama önceleri CNBC-e'de daha sonra TNT'de yayınlanan "24" dizisinde ABD'nin ilk siyah başkanının öldürülmesi ve ABD derin devletinin ilişkileri konu ediliyordu.ABD seçim süreci ve konuşmalarla o dizideki senaryonun birbirine benzemesi dikkatimi çekti sadece...Beğen
-
M.EMİN AVCIOĞLU 16 yıl önce Şikayet EtİDDİALIYIM. Obamanın şansı hiç yok..!ABD nin derin politikalarına ters obama..kazanacağını sananlar hayal kırıklığı yaşar!Beğen