Denktaş hapse attı, Talat başbakan yaptı

Kıbrıs davasının simge ismi Rauf Denktaş’ın yerine Mehmet Ali Talat seçildi. Boşalan başbakanlık koltuğuna da Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer oturdu.

Denktaş hapse attı, Talat başbakan yaptı
Denktaş hapse attı, Talat başbakan yaptı
GİRİŞ 27.04.2005 09:50 GÜNCELLEME 05.11.2019 08:24

Ondan boşalan başbakanlık koltuğuna da Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer oturdu. Soyer, hedeflerini ve geçmişe dair anılarını Aksiyon’a anlattı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) yeni bir dönem başladı. Geçtiğimiz hafta yapılan seçimle KKTC halkı ikinci cumhurbaşkanını seçti. Oyların yüzde 56’sını alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat sandıktan cumhurbaşkanı olarak çıktı. Böylece Ada’nın kuzeyinde ilk kez Rauf Denktaş’ın rol almadığı yeni bir siyasi süreç hayata geçirilmiş oldu. Denktaş, 1976’dan beri yapılan altı cumhurbaşkanlığı seçimini de kazanmış, son seçimde ise aday olmamıştı. Sonucu haftalar öncesinde tahmin edildiğinden seçimin tansiyonu hayli düşüktü. Bu katılıma da yansıdı. Önceleri yüzde 80’den aşağı inmeyen seçime katılım oranı bu kez yüzde 69,5’te kaldı. Şüphesiz, oranı düşüren faktörlerden biri de halkın son bir buçuk yılda dört kez (genel seçim, referandum, ara seçim, cumhurbaşkanlığı) sandık başına gitmesiydi. Denktaş’ın seçimlere katılmaması ve sağ partilerin tek bir adayda birleşmemesi de seçimin sönük geçmesinde etkili oldu.

Seçimin en hareketli merkezlerinden biri CTP’nin genel merkeziydi. Zira, Talat’ın boşaltacağı başbakanlık koltuğuna kimin geleceği merak ediliyordu. Bu merak uzun sürmedi ve partinin Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer’in ismi, KKTC’nin yeni başbakanı olarak kamuoyuna duyuruldu. Partinin merkezinde Aksiyon’un sorularını cevaplayan Soyer, KKTC halkının bütün dünyaya demokrasi dersi verdiğini, oylarıyla bir kez daha çözümden ve AB’den yana olduğunu gösterdiğini söylüyor. 1970’den günümüze kadar var olan haklı mücadelenin, son dönemde ete kemiğe bürünerek bir kitle hareketi haline geldiğini vurgulayarak, “AB’nin genişleme sürecinin ortaya çıkardığı yeni fırsatlar, gerek Türkiye gerekse KKTC tarafından Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı iki devlet temeli üstünde yükselecek bir federal çözüm modelini ortaya çıkardı. Bu çözüm isteği AB süreciyle kitlesel bir harekete dönüştü. Bizim bu noktadaki amacımız, geçmişte Rumlara ikram edilen ‘Kıbrıs’ı Türkiye’nin yoğun işbirliğiyle Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumlar kadar eşit temsil edildiği Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüştürmektir.” diyor. Soyer’e göre, bu yeni cumhuriyetteki eşit Kıbrıslı Türkler Avrupa’nın bütün organları tarafından da tanınacak...

Papadopulos da çekilmek zorunda kalabilir

Ferdi Sabit Soyer, Rum lider Tasos Papadopulos’u aşırı ‘Helen milliyetçisi’ olarak tanımlıyor. Halkıyla ters düşen liderlerin görevi bırakmak zorunda kaldığını hatırlatarak, “Papadopulos da toplumuyla ters düşmeye başladı. Çağdaş bir lider olarak görmüyorum onu. Siyaseti Kıbrıslı Rumlar tarafından sorgulanmaya başladı. Bizim çözüm girişimlerimiz artıkça onun da siyaseti daha çok sorgulanacak. Halkına karşı direnirse Denktaş gibi çekilmek zorunda kalabilir.” yorumunu yapıyor. haber7.com'dan alınmıştır.

Başbakanlık görevinde önceliğinin Kıbrıs meselesinin çözümü ve AB üyeliği olacağını belirten Soyer, “Yeni cumhurbaşkanı ile Türk hükümeti ve kurumlarıyla geliştireceğimiz ince siyasetle çözümü hedefleyeceğiz. Cumhurbaşkanı ve Türkiye’deki hükümetle işbirliği içinde çalışacağım. Bunun yanı sıra KKTC’nin ekonomik ve siyasi yapısında çağdışı kalmış yapıyı yenileyeceğiz. KKTC’yi çağdaş ve AB standartlarına ulaştırmaya çalışacağım.” diyor. Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın bir toplum lideri olduğunu vurgulayarak, “Geçmişte en sert muhalefet yaptığımızda bile onunla ilişkimizi kesmedik. Şimdi de bunu sürdüreceğiz. Ona saygıda kusur etmeyeceğiz. Ancak gerek Türkiye hükümeti ve halkına gerek KKTC hükümeti ve halkına yanlış diretmelerde bulunursa kendisini eleştirmekten de geri durmayız. Bu tutumuna karşı çıkarız. Bugün de olduğu gibi.” şeklinde konuşuyor. Koalisyon ortağı DP ile yapacakları değerlendirme sonrası ihtiyaç duyulursa kabinede değişiklik olabileceğini dile getiriyor.

Görüşmeci Mehmet Ali Talat olacak

KKTC için en önemli konulardan biri de Rumlarla yapılacak görüşmelerde ülkeyi kimin temsil edeceği... Bu konuda Ferdi Sabit Soyer, DP ile hemfikir olduklarını ve görüşmecinin Mehmet Ali Talat olacağını söylüyor. Soyer, bu konuda küçük bir ayrıntıya dikkat çekerek, görüşmecilik görevinin Denktaş’ta olduğu gibi bireysel olmayacağını belirtiyor: “Görüşmecimiz hükümetle, Türkiye’deki önemli kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde olacak. Hükümet ve Türkiye tarafından ortaya konan görüşleri değerlendirecek. Ülkedeki sivil toplum kuruluşlarını, düşünce kuruluşlarını görmezlikten gelmeyecek. Bireysel bir siyaset izlemeyecek.”

Rumların serbest ticaret karşılığında Maraş’ı istemesinin kabul edilemez olduğunu ifade eden Soyer, “Serbest ticaret için ne Maraş verilir ne de limanlar açılır. Biz bunların bir bütün olarak çözülmesinden yanayız. Maraş’ı Rum’a verirsek, limanları açarsak, Papadopulos yönetiminin masaya oturması için bir sebep kalmaz. Rumların da bu durumda çözüme ihtiyacı kalmaz. Geçerli ve kalıcı çözüm tüm bunların birlikte ele alınmasıyla olur.” görüşünü savunuyor.

Birçok Kıbrıslı Türk gibi Soyer de 1967-1971 yılları arasında Mücahit ordusunda Rumlara karşı görev alır. Asker elbisesini ilk giydiğinde 15 yaşındadır. Lefkoşa Sancağı Bağlı Birlikler Destek Ağır Silah Bölüğü 81’lik Havan Takımı’nda ateş idare amiri olarak vazife görür: “Bütün ağır silahların bulunduğu cephaneliğin sorumlusu bendim. Dört yıl burada görev yaptım. Terhis olduğumda 19 yaşındaydım. Daha sonra Türkiye’ye okumaya gittim.” Soyer’in öğrencilik yıllarında unutamadığı hatırası ise Ada’da yaşanan toplumsal dönüşümün nereden nereye geldiğini gözler önüne seriyor: “1974’te İstanbul Kıbrıslı Öğrenciler Birliği’nin temsilcisi olarak Lefkoşa’ya bildiri dağıtmaya geldim. Bildiri dağıtırken Rauf Denktaş’ın emriyle tutuklandım. Dört gün boyunca Lefkoşa’daki nezarette yattım. Barış Harekatı başladığında bomba seslerini nezarette duydum. Askeri bilgimden dolayı beni hemen salıverdiler. Aynı gün Lefkoşa Sancağı Bağlı Birlikler Destek Ağır Silah Bölüğü 81’lik Havan Takımı’na ateş komutanı olarak atandım. Çetin çarpışmalara giriştik.”

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Filistin'in BM üyeliği onaylandı
The Economist yazdı: Dolar hakim olsa da çöküş yakın