Suriye muhalefetinin temelini atan adam

Suriye'deki Baas rejimine karşı başlayan yaklanmanın silahlı ayağı olan Özgür Suriye Ordusu her heçen gün güçleniyor. Peki ordunun temelleri nasıl atıldı? İşte ÖSO'nun tohumlarını atan Albay Hüseyin Harmuş'un hikayesi.

Suriye muhalefetinin temelini atan adam
Suriye muhalefetinin temelini atan adam
GİRİŞ 13.11.2012 15:17 GÜNCELLEME 13.11.2012 15:17

İlhan Tanır'ın haber-izlenimi

Ağustos ayının üçüncü haftası İdlib'e giderek, bir buçuk yılı aşkın süredir devam eden Suriye isyanına bir başka yerden tanık oldum.

Gezinin bir bölümünü İdlib'e yakın Biniş kasabasında geçirdim. Biniş, isyan başlamadan önce 40 bin civarında olan nüfusunun yarısından fazlasını rejim saldırıları nedeniyle dışarıya göçle kaybetmiş. Uğradığım bir başka kasaba ise dağlık Jebel-i Zaviye oldu. Binniş'e 30 km kadar uzaklıkta ve İdlib'in merkezine 10 km olan Jebel-i Zaviye, isminden de anlaşılacağı üzere dağlık ve tepelik bir alanda kurulmuş ve aylardır, birçok diğer merkez dışı yerleşim merkezleri gibi Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolü altında yaşıyor.

Jebel-i Zaviye'yi kontrol eden ÖSO tümeninin adı "Mücahidin-i fi-sebilillah." Komutanı, daha önce Suriye ordusunda yüzbaşılık yaparken rejimden kaçmış İsmail el-Safi. Nahle ismi verilen bölgeyi koruyan İsmail Safi ve 200 civarında olan emrindeki ÖSO milislerinin ellerinde ağır silah yok. Bulunduğu bölgeyi savunma amaçlı bir taktik izleyen milis kuvvetleri, yakınlardaki tümenlere de gerektiğinde yardımcı kuvvetler gönderiyor. Bunun yanısıra, Nahle'de bütün ekmek fırınları kapalı olduğundan dolayı, civar başka kasabalardaki fırınlardan sıraya girmeden ekmek alıp, Nahle'deki evlere dağıtmak da son zamanlarda yine milislerin işi olmuş.

Bleen'in sokaklarında yürürken, ufak bir bakkalın önünde oturan birkaç kasabalıya rast geliyor ve Harmuş'u soruyoruz. Harmuş'un gayet basit ve mütevazî bir kişiliğe sahip olduğunu, rüşvetten hep uzak kaldığından dolayı, maddi olarak geçinemediğini ve köydeki dekarlarca tarlasını elinden çıkardığını anlatıyorlar. Konuştuğumuz her kasabalı, kendi içlerinden çıkan ve şimdi Suriye'nin dört bir yanına yayılarak Devrimciler arasında tamamen bir kahraman olarak kabul edilen Harmuş'un bir başka yönünü günışığına çıkarma gayretindeler.

Harmuş'un kasabası şimdi tümüyle ÖSO militanlarının elinde ve kasabadaki o çok korkulan Suriye rejiminin askeri, Meşrua'daki üssünü Ramazan ayının 5'inde terk etmiş. Yani birçok yerde olduğu gibi, Bleen de rejim güçlerinden arınışının daha ilk haftalarını yaşıyor. Meşrua askerî üssü hakkında, gün boyunca, sokaktaki halktan ve ÖSO üyelerinden işkence ve baskı manzaralarını anlatan korkunç hikâyeler dinliyorum. Suriye rejimi güçleri, buradaki askerî varlığının bir kısmını şehrin dışındaki Arami'ye çekmiş ve bir kısmını da Halep'e göndererek, orada şehrin içinde devam edegelen hayatî çarpışmalara destek yolunu seçmiş.

İdlib'de de, aynen Suriye'nin diğer şehirlerinde olduğu gibi benzin sıkıntısı had safhada. Önünden geçtiğimiz az sayıdaki fırının önünde günün her saatinde sıra var. Elektrik, İdlib'de, Halep'e göre daha çok aydınlatıyor. İşyerlerinin % 80 ila 90'ı ise kapalı. 40 binlik Biniş şehri, gün ortasında terkedilmiş bir kasaba görüntüsü veriyor. Kasabalıların birçoğunun Türkiye'ye sığınmasıyla birlikte, özellikle İdlib'in merkezinden başta olmak üzere, Humus ve Şam'dan da 900 aile göreceli olarak daha güvenli olan bu kasabaya göçmüş ve bazı boş olan evlere yerleştirilmiş. Dolayısıyla şehrin fakirliği, sokaklarından rahatça okunuyor.

Yakılmış tanklar, yıkılmış evler

İdlib'e girişimizin ilk kilometlerinde görülen yakılmış tanklar, içlere doğru yol aldıkça artık ilginçliğini kaybetmeye başlıyor çünkü sürekli bir yerlerde vurulmuş bir tank veya askerî araç ve gereçler yollarda bekliyor. Bununla birlikte, isyancılar kasabalar arasında tam bir emniyetli koridor kurabilmiş değil. Herhangi bir yola çıkmadan önce, diğer mahaldeki ÖSO milislerinden, yolun ne durumda olduğunu öğrenmeleri gerekiyor. Eller, araba seyahatinin özellikle bazı kısımlarında tetiklerde bekliyor.

Esad Harmuş, Harmuş ailesinin Bleen'de kalan çok nadir sayıdaki fertlerinden biri. Rejim güçleri şehirdeyken, zor günler yaşamış, tutuklanmış ve izlenmiş. "Evden çıkmam bile pek mümkün olmuyordu" diyerek gerilde kalan o günleri anlatıyor. Şimdi ise "Harmuş'un intikamı" adında bir küçük Özgür Suriye Ordusu grubunun liderliğini yapıyor. Soyisminden dolayı kasabada büyük ilgi ve saygı görüyor.

İki günlük ziyaretim esnasında, Suriye rejimi ordularından ayrılan ilk subay olarak, Suriye rejimi güçleriyle savaşan Özgür Suriye Ordusu'nun tohumlarını ilk olarak atan ve bundan dolayı da Suriye isyanında çok önemli bir yere sahip Albay Hüseyin Harmuş'un ailesinin evini de ziyaret ettim. İdlib'in Bleen kasabasında bulunan ailesinin, Harmuş isyana bayrak kaldırana kadar yaşadığı iki katlı evi yakılmış bir halde dururken, köyü henüz Ağustos ayının başında rejim kuvvetlerinden temizlenmiş.

Yakılan evler, öldürülen ya da tutuklanan aileler

Bleen'de Harmuş'un akraba ve komşuları, Harmuş'un Suriye rejiminden ayrıldığını açıkladıktan sonra, ailesinin başına neler geldiğini anlatmak için yarışıyordu. Kendini Abu Abdul olarak tanıtan, Harmuşların doğduğundan beri hem komşusu hem de uzaktan akrabası olan kişinin evinde çay ve kahve ikram edildikten sonra, hem kasabalarının durumunu hem de Harmuş ailesinin kasaba için ne anlama geldiğini dinliyoruz. Abu Abdul, çocuğunu sabahın 8'inde ekmek almaya, kasabanın tek fırınına gönderdiğini ve saat 13.30 olmasına rağmen halen geri dönmediğini söyleyerek konuşmaya başlıyor. Yoldan geçerken, Halep'te olduğu gibi, o fırının da önünde yüzlerce insanın saatlerce ekmek beklediğine şahit olmuştuk.

Hüseyin Harmuş Şam'da tutuklu

Hem kasaba halkı, hem de birlikte olduğumuz ÖSO üyeleri Harmuş'un öldüğüne inanmıyor. Ortak görüş, Harmuş'un Şam'daki Hava Kuvvetleri İstihbarat Merkezinde tutuluyor olması. Geçtiğimiz aylarda bazı insan hakları örgütleri, Harmuş'un idam edildiği haberini geçmişlerdi ama hiçbir zaman bu haberi doğrulayacak bir resim su yüzüne çıkmamıştı.

Kasaba halkı, hemen tüm diğer kasabalardaki halk gibi uluslararası toplumdan uçuşa yasak bölge taleplerini yineliyor. Bölgede kaldığım bir haftaya yakın zaman boyunca sürekli bir şekilde Suriye MIG jetleri ve helikopterlerinin yakın veya uzak bölgelere bomba bıraktığına saatlerce şahit oluyorum. Görüştüğüm farklı tümenlerin ellerindeki silahlar hep aynı: Eski kalaşnikoflar, RPGler ve bir veya iki tane de eski makineli tüfekler. Suriyeliler arasındaki yeni adet ise, uçaklar uzaklarda bombalamayı yaparken, son saldırı veya saldırıların gerçekleştiği köyü tahmin etmeye çalışmak.

Not: 2011 yılının Haziran ayında Suriye rejimi güçlerini terk eden Albay Hüseyin Mustafa Harmuş ve kardeşi Türkiye'ye sığındı. Daha sonra Harmuş'un Hatay'dan, MİT'e bağlı bazı emekli ve muvazzaf görevlilerin de yardımıyla 100 bin dolar karşılığında Suriye rejim kuvvetlerine teslim edildiği ortaya çıkmıştı. Harmuş'u Suriye rejim güçlerine teslim eden görevlilerin yargılamaları halen sürüyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MOSTAR

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
CHP'li Bayırlı'dan partisine zehir zemberek sözler: Bu aymazlığı haykırmaktan gocunmuyorum
Ne altın ne de petrol! Ülkeler yarışa girdiler! İşte en fazla Elmas'ı olan ülkeler...