Süleyman Demirel son dakika haberleri 18.06.2015

Süleyman Demirel hakkında gelen son dakika ölüm haberi herkesi şoke etti.

Süleyman Demirel son dakika haberleri 18.06.2015
Süleyman Demirel son dakika haberleri 18.06.2015
GİRİŞ 18.06.2015 09:00 GÜNCELLEME 18.06.2015 09:01

9.cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 91 yaşında tedavi gördüğü Ankara Güven Hastanesi'nde birkaç dakika önce yaşamını yitirdi. Peki bir döneme damga vuran Türk siyasi hayatının en önemli aktörlerinden birisi olan Süleyman Demirel kimdir kaç yaşında? Şapkasıyla bir döneme damga vuran Demirel'in siyasi hayatı nedir neler yapmıştır? Süleyman Demirel neden öldü hastalığı neydi? Süleyman Demirel kimdir? 13 Mayıs'ta hastaneye kaldırılan Süleyman Demirel'in durumunun bu gece yarısından sonra ağırlaştığı ve saat 02.05'te yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği belirtildi. Demirel'in ölüm haberini Güven Hastanesi görevli doktorlarından Banu Akın doğruladı.

HASTANEDEN AÇIKLAMA

Özel Ankara Güven Hastanesi'nden yapılan açıklamada, Demirel'in vefatına ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
      
"Değerli Türk Milletine, 9. Cumhurbaşkanımız  Sayın Süleyman Demirel, 13 Mayıs 2015 tarihinde böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve akut solunum yolları enfeksiyonu sebebiyle hastanemize yatırılmıştır. Takip eden günlerde sağlık  durumu giderek ağırlaşmış ve tedavileri devam etmekte iken, 16 Haziran 2015 tarihinde solunum ve kalp fonksiyonlarında ileri derece kötüleşme olmuştur. Yapılan tüm girişimlere  rağmen cevap alınamamış, 17 Haziran 2015 saat 02.05'te hayatını kaybetmiştir.
      
Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk Milletine başsağlığı dileriz."

Süleyman Demirel kimdir?

1 Kasım 1924; İslamköy, Atabey, Isparta'da doğmuştur. Süleyman Demirel, Türk inşaat mühendisi ve siyasetçi. 1993-2000 arasında Türkiye'nin 9. cumhurbaşkanı olup, 1965-1993 yılları arasında da 7 farklı hükümette toplam 10 yıl 5 aylık bir süreyle başbakanlık yapmıştır. 

Türkiye'nin en genç genel müdürü, İsmet İnönü ve Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisi olan Süleyman Demirel, 31 yaşında genel müdür, 40 yaşında parti genel başkanı, 41 yaşında başbakan olmuştur. Türkiye'nin çok partili sisteme geçtiği 1946'dan sonraki dönemde, kurduğu 7 hükümetle en çok hükümet kuran siyasetçisidir.

Görevleri

1953 yılında Seyhan Barajı inşaatı başladığında Proje Mühendisi iken Başvekil Adnan Menderes’in dikkatini çekerek 1954 yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde Barajlar Dairesi Başkanlığına atandı. 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne tayin edildi. Bu arada Eisenhower Vakfı’nın onu bursiyer olarak seçmesiyle ABD’ye gitti. 1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı. Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği konusunda dersler verdi.

Siyasal yaşamı

Siyasal yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. Mamafih, 20 Mayıs 1963 ayaklanması sırasında “Şapkamı alıp giderim” diyerek partideki görevinden istifa etti ve Amerikan Morrison firmasının Türkiye temsilcisi olarak, parti başkanı Emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala vefat edene kadar müteahhitlik yaptı. .

28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde meclis dışından Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.

Başbakanlığı

10 Ekim 1965’te yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 52 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak parlamentoya girdi ve Türkiye’nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu. Bu hükûmet 4 yıl sürdü. Birinci Demirel hükümetinde ülke 68 öğrenci olaylarıyla sarsıldı.

10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi %48 oy alarak yine tek başına iktidar oldu. İkinci Demirel hükümetinde olayların önüne geçilemedi. Bir yandan da eski Demokrat Parti mensuplarının siyasi haklarının iadesi sorunu nedeniyle Celal Bayar çevresindeki Adalet Partisi milletvekilleri istifa ederek Demokratik Parti (1970)’yi kurdular. Bu konuyu da kullanan Milli Demokratik Devrimciler 9 Mart 1971 darbe teşebbüsüne kalkışınca 1971 yılında 12 Mart muhtırası ile askeri darbe yapıldı. Demirel istifa etti, Nihat Erim hükümeti kuruldu.

1973 yılında yapılan seçimlerde, siyasi rakibi olan Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP, Demirel’in AP’sinden daha çok oy aldı. 1975 yılında kurulan birinci Milliyetçi Cephe hükümetinde, “AP-MSP-MHP-CGP” koalisyonunda tekrar başbakan oldu.

1977 seçimlerinde de en çok oyu alan parti CHP olduğu halde hiç bir parti tek başına hükümet kuramıyodu. 1977 yılında kurulan ikinci MC hükümetinde, “AP-MHP-MSP” koalisyonunda başbakanlık yaptı. Güneş Motel Olayı diye anlandırılan operasyonla CHP, Adalet Partisinden seçilen 13 milletvekilini bakanlık vaadiyle transfer ettikten sonra 2. MC düştü.

1978 başında Ecevit tek başına iktidar oldu. AP’den transfer edilen milletvekillerinin çoğuna bakanlık verildi. Ambargonun getirdiği sıkıntılar, enflasyon va bir kısmı Türk Gladio’su tarafından organize edilen anarşik olaylar (özellikle kontr-gerilla tarafından tertiplendiği iddia edilen Kahramanmaraş olayları) Ecevit iktidarının halkın nezdinde güvenini kaybetmesine neden oldu. 1979 ara seçimlerinde devrimci grupların da boykot etmesiyle Demirel tek başına iktidar oldu.

Bu sırada DPT Müsteşarlığına Turgut Özal getirildi. 24 Ocak 1980 Türkiyenin liberal ekonomiye geçişinde tam bir dönüm noktası oldu. 1980 yılında olayların önüne geçilemezken, eski başbakan Nihat Erim, Tekel Bakanı Gün Sazak ve Maden-İş genel başkanı Kemal Türkler öldürüldü.

1971 muhtırası ile 1980 darbesi arasında 1975, 1977 ve 1979 yıllarında 3 defa koalisyon hükümeti kuran Süleyman Demirel, 12 Eylül darbesinden sonra bir müddet Zincirbozan askeri tesislerinde tutuklu kaldı. 1987’ye kadar 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987’de yapılan halk oylaması ile siyasi yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı’na seçildi.

29 Kasım 1987’de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM’ne girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında da, DYP ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin biraraya gelerek koalisyon kurduğu 49. T.C. Hükümeti’nde Başbakan olarak görev aldı.

Cumhurbaşkanlığı

16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Cumhurbaşkanlığı sırasında 1997 yılında gelişen 28 Şubat sürecinde Postmodern darbe yapıldı. Bu süreçte, Başbakanlıktan istifa eden Necmettin Erbakan’ın yerine, arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller’i değil Anavatan Partisi Başkanı Mesut Yılmaz’ı Başbakan tayin etti, sonra da bu hükümetin güvenoyu alabilmesi için bir grup DYP milletvekilini partilerinden koparttı. Cumhurbaşkanlığı görevini 2000 yılında dönemin Anayasa Mahkemesi başkanı kendisi gibi Afyon Lisesi mezunu olan Ahmet Necdet Sezer’e devretti.

30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan olmuş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye’nin kalkınması ve gelişmesine çeşitli hizmetlerde bulunmuştur. Demirel’in tek başına iktidar olduğu 1965-1971 döneminde Türkiye’nin ekonomisi ortalama yıllık %7 oranında büyümüştür. Türkiye’nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü’den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisi olan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı görevini tamamladıktan sonra aktif siyaseti bırakmıştır.

Lakapları

Su Müdürü,
Barajlar Kralı,
Morisson Süleyman,
Çoban Sülü,
Şapka,
Bir Bilen,
Zenit Süleyman
Baba



SİYASETE GİRİŞ

Siyasî yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 10 Ekim 1965'de yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 53 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve Türkiye'nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu. 

Bu hükûmet 4 yıl sürdü. 10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi yine tek başına iktidar oldu. Böylece, 31. T.C. Hükûmeti'ni kurdu. Daha sonra, parti içi bir kriz dolayısı ile, 32. T.C. Hükûmeti'ni kurmak durumunda kaldı. 12 Mart 1971 muhtırası üzerine, başbakanlık görevini bıraktı. 1971 ile 1980 arasında, 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükûmet kurdu. 12 Eylül 1980 müdahalesi üzerine görevi bıraktı ve 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na seçildi. 

40 YAŞINDA BAŞBAKAN OLDU

29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM'ne girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında, DYP ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin biraraya gelerek kurduğu 49. T.C. Hükûmeti'nde Başbakan olarak görev aldı. 30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan olmuş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesine büyük hizmetlerde bulunmuştur. Türkiye'nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisidir. 6 dönem Isparta Milletvekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükûmetten gitmiş, 7 defa hükûmet kurmuştur. 16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Demirel bu görevi 16 Mayıs 2000 tarihine kadar sürdürmüştür.

Doktoru Süleyman Demirel'in son dakikalarını anlattı

Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in doktoru Aylin Cesur, "Son dakikaya kadar bilinci açık olan Sayın Demirel vakur, mutlu ve huzurlu bir şekilde hayata veda etti" dedi.

Cesur, düzenlenen basın toplantısında, Demirel'in diyabet, kronik böbrek yetmezliği ve bunlara bağlı rahatsızlıkları bulunduğunu söyledi.

Demirel'in son dakikaya kadar bilincinin açık olduğunu anlatan Cesur, "Ömrünü demokrasi ve kalkınma hedefine adamış, Türkiye sevdalısı ve Türkiye davasının kahramanı, büyük lider, bugünkü Türkiye'nin mimarisinde çok büyük pay sahibi, yürüdüğümüz yolda, içtiğimiz suda, kullandığımız elektrikte, okuduğumuz okulda şu hastanede, barajlara okullarda her yerde unutulmayacak izler bırakan Sayın Cumhurbaşkanımızı saat 02.05'te maalesef Hakkın rahmetine uğurladık" diye konuştu.

SON DAKİKAYA KADAR BİLİNCİ AÇIKTI

Akşam yemeğini Demirel ile yediklerini belirten Cesur, "Son dakikaya kadar bilinci açık olan Sayın Demirel vakur, mutlu ve huzurlu bir şekilde hayata veda etti" ifadesini kullandı.

Güven Hastanesi Etik Kurulu Başkanı Tevfik Ali Küçükbaş da Demirel'in 13 Mayıs'ta akut solunum enfeksiyonu sebebiyle hastaneye geldiğini ve o tarihten bu yana tedavi gördüğünü kaydetti.

Küçükbaş, Demirel'in durumunda zaman zaman iyileşmeler görülmesine rağmen "enfeksiyonun verdiği zorlu etkiler sonucunda" vefat ettiğini söyledi.

İşte Süleyman Demirel'in tarihe damga vuran sözleri

Hayatını kaybeden Süleyman Demirel'in Türk siyasi tarihinde renki kişiliği ile tanınan bir şahsiyet. İşte 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in siyasi tarihine damga vurmuş sözleri...

60’lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere’ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:

-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?
-Neresini sıkacaktım kardeşim?


Demirel Başbakan. 12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış, karşılıklı kılıçlar çekilmiş. Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüş. Dışarıda gazeteciler merakla yapılacak olan açıklamayı bekliyor:

- Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin bir Yunan gölü olduğunu iddaa ediyor. Cevabınız ne olacak?

- Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!!!


Benzin vardi da biz mi ictik?

Süleyman Demirel’in, zamanında benzin yokluğu hakkında kendisine gazetecilerden yönelen sorulara verdiği efsanevi cevap.

Bu cevap şöyle devam etmiştir: Su mu daha değerlidir benzin mi? Tabii ki su, benzin içilmez ama su içilir.

‘70 sente muhtacız !

Türkiye’de 70’lerin sonunda yaşanan ekonomik krize atfen sarf edilmiştir. Demirel, dış ticaret açığındaki artışı ve döviz darboğazını bu sözle ifade etmiştir.

Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim: Başbakanken bir programda kendisine "sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada nasıl duruyorsunuz?" diyen gazeteciye verdiği cevap

Beşiktaş'ı niye sormuyorsun? (kendisine fenerbahçeyi mi, yoksa galatasarayı mı tuttuğunu soran muhabire cevaben)

Bana, "milliyetçiler adam öldürüyor" dedirtemezsiniz.

Kırıkkale’de cephane fabrikası patlamıştır. neden önlem alınmadığı gazete manşetlerininden inmezken Demirel kendi uslübuyla olayı değerlendirir:  Kimin aklına gelir patlayacagı?

Ben bir gün evimde otururken Çankaya'ya çıkayım diyerek çıkmadım.

Duygu Asena'nın ilk popüler olduğu dönemlerde kendisine konu hakkındaki düşünceleri soruldu.

Demirel: "Bunun icabı vardır veya yoktur bu ayrı bir mesele… İcabı yoksa fuzuli bir şey yapılmış olmaz yine de… İcabı varsa feminizim fevkalade bir şeydir"

Yollar yürümekle aşınmaz

Demirel bu sözü, 8 kasım 1968’de AP Ankara İl Kongerisinde sokaklara dökülen halk için söylemiştir. Daha sonra da “kimse beni yanlış çıkarmak için , bakalım yollar yürümekle eskir mi diyerek daha fazla yürümemiştir" diye geliştirmiştir.

Kendisine yönelik eleştirilere: Kızdırmayın adamı bakayım

1 Şubat 1978, AP Genel Başkanı, Ana Muhalefet Partisi Lideri: Hükümetin başını kontrgerillanın ne olduğunu ve nereye bağlı olduğunu açıklamaya davet ediyorum?

24 Kasım 1990, DYP genel başkanı, ana muhalefet lideri: Hukuk devletinde bu tür örgütlere yer yoktur. Parlamento'nun bu toplumsal tehlikeye, hukuk dışılığa ve devlet içindeki bu gizli örgütlenmeye karşı çıkması bir görev haline gelmiştir

24 şubat 1993, Başbakan: Kontrgerilla tartışması kadar Türkiye'de havanda su dövülen bir konu yoktur. Deniyor ki, araştıralım. O zaman her şeyi araştıralım, yarın güneş doğacak mı diye araştıralım"

Muhabir: Efendim, derin devlet nedir?

Demirel: Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.

Dün dündür, bugün bugündür.

Bir kış PKK ateşkes ilan ettiğinde o vazgeçilmez üslubuyla devletin bakış açısını çok güzel özetler:

“Kan döken insanlar ‘biz kan dökmekten vazgeçtik’ derlerse, ‘iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim’ denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara ‘aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin’ demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, bu iyi olmadı demek de mümkün değil.”

Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir (1980 öncesinde Bülent Ecevit’e)

Enkaz devraldık.

Artık bu cümleyi sarf etmeyen hükümet kalmadı. Seçilir seçilmez ilk olarak "enkaz devraldık" diyorlar ama bu cümleyi siyasi hayatımıza ilk sokan Demirel'in ta kendisidir...

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 'tartışmalı' Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde hiçbir üniversitede protesto gösterisi yapılmamasının dikkat çekici olduğunu ifade etti.

Demirel, "nerede bu ODTÜ'lü öğrenciler?" diye sordu ve sonra istediği tepkiyi aldı:

“Nerede bu ODTÜ'lüler" diyen Demirel'e, odtü senatosu Çankaya seçimine yönelik sert bir bildiri yayımlayarak cevap verdi.

Fırat'ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum.

Kırk günde kabak yetişmez.(1978 de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)

Demirel'in eski tayfasının bulundugu bir ortamda bir gazeteci sorar
" Sayın Demirel, Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?"

Demirel: iyi..

Herkes şaşırır, Demirel mevcut duruma iyi demiştir sonuçta. Ama devam eder.

Demirel: Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz "iyi değil"..
Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci Demirel’i sıkıştırmaya çalışır.
- Türkiyede yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir adetiniz var…
- Sen nerde oturuyorsun?
- Niye ki? Kadıköyde!
- Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya
- ee evet
- Onu işte ben yaptım!

Türkiye’nin Avrupa Birliği'ne girmek için tarih alma konusunu şu fıkrayla değerlendirmiştir:

"Avrupa Birliği'ne girmek isteyenler sınava alınıyor. Bulgaristan sınava giriyor, 'atom bombası ne zaman atıldı' diye soruluyor. '1945' diyor, 'geçtin' deniyor.
Daha sonra Romanya sınava giriyor. 'atom bombası nereye atıldı' deniyor, 'Japonya' diyor, 'sen de geçtin' deniyor.
 
Türkiye'ye sıra gelince 'atom bombası atıldıktan sonra ölenlerin isimleri, soyadları, doğum yerleri, mesleklerini söyle' deniyor.

Şartlar ne kadar ağır olursa olsun Türkiye ve Avrupa sıkıntıları aşacaktır ve Türkiye, AB'nin tam üyesi olacaktır."

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Trafikte korkunç anlar! Motor kaskıyla saldırdılar, kadınları bayıltana kadar darbettiler
Aslı Baykal'dan CHP'ye 'temizlik' çağrısı: İşi hükümete bırakmayın