Cumhuriyeti biz yaşatacağız / video

Bu destanı kan ve gözyaşı içinde omuz omuza biz yazdık. Ve yaşatacak olan da biziz... Ama yıllar var ki millet olarak omuz omuza bir bayram yaşamaya hasretiz...

Cumhuriyeti biz yaşatacağız / video
Cumhuriyeti biz yaşatacağız / video
GİRİŞ 29.10.2006 00:48 GÜNCELLEME 29.10.2006 00:48

Meraşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eseri ve nadide emanetidir Cumhuriyet. Bu destanı kan ve göyaşı içinde omuz omuza biz yazdık. Ve yaşatacak olan da bizden başkası değil... Ancak yıllar var ki milletçe omuz omuza coşku içinde, korkulardan arınmış bir Cumhuriyet kutlamasına hasretiz.

Yerli yersiz korkuların ve endişelerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kucaklaşmasını engellemediği bir bayram hepimizin özlemi. Ama ne yazık ki bu özlem hep dilde kalıyor...

9 yıl önce, Cumhuriyet'in kuruluşun 75. yıldönümğnde, Cumhuriyet yazarı Oral Çalışlar'ın köşesinde aşağıdaki yazı yayınlanmıştı. 9 yılda nelerin değiştiğinin görülmesi için bu yazıyı arşivlerden sizin için çıkarttık.

Böylesi yazıların yazılmasının hayal olduğu güzellikte, Ardahan'dan Edirne'ye herkesin elele verdiği nice 29 Ekim coşkuları dileriz...



DEMOKRATİK CUMHURİYET'E...

Herkesin kendisine göre bir Cumhuriyet anlayışına sahip olduğu, 75. yıl kutlamaları sırasında daha iyi anlaşıldı. Örneğin birisi dünyanın en büyük Türk bayrağını yaparak kutlamalara katılıyor; diğeri "Cumhuriyet ve Atatürk" sergileri açarak.

Kuşadası'nda bir motel ilan vermiş: "Cumhuriyetin 75. yılını onurla kutluyoruz. 4 gün 4 gece yarım pansiyon 34 milyon 750 bin lira." Atatürk' ün mavi gözlerinin basılı olduğu bir posterde ise şunlar yazıyor: "Bize en güzel pencereyi sen açtın. PİMAPEN."

Mafya babası Sedat Peker, cezaevini lüks bir mekân haline getirmesi konusundaki eleştirileri yanıtlarken 75. yılı unutmamış: "İçeride doğru dürüst bayrak yoktu, hepsini ben aldım." Herkesin kendisine göre bir Cumhuriyet algılamasına şaşmamak gerek. Çünkü herkes durduğu yerden Cumhuriyete bakıyor.

Örneğin, "Türkiye laiktir, laik kalacak" diyenleri anlıyorum. Çünkü onlar, laik Cumhuriyetin şeriatın tehdidi altında olduğuna inanıyorlar ve bir savunma refleksiyle bu sloganı atıyorlar. Bir başka kesim ise Cumhuriyet kutlamalarını "komedi" diyerek suçluyor; Türkiye'nin, Milli Güvenlik Kurulu Cumhuriyeti'ne dönüştüğünü öne sürüyor.

Türkiye, haklı olarak padişahlıktan Cumhuriyete geçişini kutluyor.

Ülkedeki gerilim ve kamplaşma ise bir paradoks olarak kutlamalara yansıyor. Cumhuriyet, Türkiye açısından ulus-devlete geçişin tescili. 20. yüzyılın başında, Mustafa Kemal'in dâhiyane önderliğinde Türkiye, ulus-devletini kurdu; buna uygun yasalarını ve anayasasını yaptı. Ulus-devletin gereği olan modernleşme yönünde adımlar attı.

Ancak aradan geçen 75 yıl içinde Türkiye, ne yazık ki demokratik bir Cumhuriyeti başaramadı. 1946'larda başlayan çok partili sistem, üç askeri müdahaleyle kesintilere uğradı. İslamcılığı ve aşırı Türk milliyetçiliğini, sola karşı bir kalkan olarak, bir baraj olarak görenler, onları besleyip büyüttüler. Türkiye, ne farklılıkları demokratik bir pota içinde eritebildi ne de demokrasi yolunda köklü adımlar atabildi.

75. yılda, bir savunma refleksi içinde "Türkiye laik kalacak" diye slogan atanlar bir korkuyu dile getiriyorlar; Türkiye'nin daha da geriye götürüleceği endişesini belirtiyorlar. Bir yönüyle bakınca çok acı. Milyonlarca insan, daha ileri bir sistem istediklerini unutuyorlar; işkenceyle, insan hakları ihlalleriyle, faili meçhullerle zedelenmiş, Cumartesi Anneleri'ni döven, çetelerin ceplerini parayla doldurup yükselten bir sistemle kendi idealleri arasındaki farkı gözden kaçırıyorlar. "Ya elimizdeki de giderse" diyerek yaratılan korkunun gölgesinde, kendilerini güvensiz hissediyorlar.

***
Cumhuriyet, içeriğinden ayrı düşünülemez. Çünkü dünyada çeşit çeşit cumhuriyet var. İran'daki de cumhuriyet, Libya'daki de. Buna karşılık İngiltere, İsveç, Danimarka, Hollanda, Belçika gibi dünyanın birçok gelişmiş ülkesi ise krallıkla yönetiliyor. Oralarda demokrasi var, birçok cumhuriyette ise yok.

Burada düşünmemiz gereken, Türkiye'nin, 1923'lerde koyduğu hedefe doğru ilerleyip ilerleyemediği. Cumhuriyetin, ilk yıllarındaki atılımlardan sonra, tutuculaşmasının, halktan kopmasının nedenlerini tartışmalıyız.

Unutmayalım ki, şu anda seçimler yapılsa bugüne kadar İslamcılığı ve Türkçülüğü kışkırtıp onun rantıyla geçinen partiler oyların yüzde 70'ini alacak güçte görünüyorlar.

***
Bir halkın, kendi tarihindeki bir başarıyı coşkuyla anması, onun en doğal hakkı. Ancak bu kutlamalar, Cumhuriyetin içinde bulunduğu çıkmazları, açmazları örten bir göz boyamaya dönüşmemeli. Türkiye, 75. yılında 1923'lerde karşısında olmayan çok büyük sorunlarla yüz yüze. Bu nedenle sırf nostaljiyle bugünlerdeki güçlükleri aşamayız.

Türkiye; gelişen ekonomisi, ortaya çıkan farklı kimlikleri, Kürt sorunu, siyasi İslamın önlenemeyen yükselişi gibi derin sorunlarla yüz yüze, 85. yılını kutluyor.


Umarız, önümüzdeki kutlamalarda bu sorunları aşmış, farklı kimliklerini demokratik bir potada birleştirmiş, çok kültürlü bir ülke olarak geleceğe umutla bakabiliriz.

Demokratik Cumhuriyetlere...

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İstanbul'da sokak ortasında infaz! Kaçırmayı başaramayınca öldürdüler!
Dünya devinden Türkiye kararı! Üretim üssü ilan etti