Çakıcı'dan müthiş itiraf
Türkiye'ye ikinci kez getirilen Alaattin Çakıcı'nın 2000 yılında TBMM Soruşturma Komisyonu'na yaptığı açıklamalar ortaya çıktı. Çakıcının ifadeleri Mesut Yılmaz ve bir çok kişiye korkulu rüya gösterecek.

Kaçtığı yurtdışından ikinci kez Türkiyeye getirilen Alaattin Çakıcı, ucu devletin tepelerine uzanan karmaşık ilişkiler yumağının önemli bir aktörüydü. Söyleyecekleri / itirafları bu yüzden önemliydi. Geçen dönem görev yapan çetelerle ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu 3 Mayıs 2000de Kartal Cezaevinde yatan Çakıcıyı dinledi. Aksiyonun ulaştığı komisyon tutanakları, bir dönemin önemli ilişkilerine olduğu kadar Çakıcının ruh hâline de ışık tutacak cinsten.
Çakıcı, Komisyon Başkanı Ali Güngörle beraberindeki milletvekillerini ilk başta asık suratla karşılıyor. Ortamın yumuşamasıyla karşılıklı Alaattin Bey, Sayın vekilim hitapları geliyor. Çakıcı, iki yerde kayıt tutulmamasını istiyor. (Burada, milletvekili oğlunun öldürüldüğü Meclis Lojmanı cinayeti; Erol Evcilin şirketi Eze Zeytincilik ve Yılmazın kardeşi Turgut Yılmazın bağlantısı konularında açıklamalarda bulunuyor.)
Çakıcı, eski MİT yöneticisi Mehmet Eymürle ilgili önemli iddialar ortaya atıyor. Çakıcı, Türkbank ihaleleri yüzünden hem Yılmazın hem de Çillerin felakete sürüklendiğini anlatıyor. Çakıcının sözleri tutanaklarda özetle şöyle:
Çakıcı: Çok kötü şartlar altında yatıyorum. Demin de kızdım, parmağımı kırdım.
(Çakıcı, kendini tanıtıyor, 20.1.1953 Trabzon İli Arsin İlçesi Fındıklı Köyü nüfusuna kayıtlı olduğunu açıklıyor. Kural gereği, ardından, bildiklerini dosdoğru söyleyeceğine namusu ve vicdanı üzerine yemin ediyor.)
Başkan: Türk Ticaret Bankası (Türkbank) ile ilgili olarak Refahyol hükümetinin yıkılması için Mesut Yılmaza yardımcı oldunuz mu?
Çakıcı: Mesut Yılmazla ilişkimin temeli; ANAPDYP ortaklığı bozulunca Refahyolda gündeme geliyor. Çillere haber gönderdim, bu hükümeti oluşturmasınlar. Onunla da dolaylı bir bağım vardı. Mesut Bey seni Yüce Divana gönderirse, ona birileri dur diyebilir, ama legal ama illegal diyorum.
Sonra, bu Erolun (Evcil) banka alma işi oldu, ricada bulundu. Bankayı (Türkbank) bir başkası alacağına arkadaşımız alsın dedik. Bunlar, tezgahı kurmuşlar, Mehmet Üstünkaya, Tansunun beyi (Özer Çiller).
20 milyon dolar istediler
Çakıcı: Sonra aramız açıldı bunlarla. Bizden 20 milyon dolar para istediler. Evcilden istediler.
Komisyon: Niye isteniyor?
Çakıcı: Avanta... Bir adam vuruluyor kalbinin altından. Hükümet baskı yaptı, basın bununla ilgilenmedi. Emin Çölaşana anlattık, biraz işledi. Sonra Mehmet Ali Yılmazla görüştüm, Eyüp Aşık beni direkt arattırdı.
Başkan: Kendisi mi arattırıyor?
Çakıcı: Kardeşimi arıyor, beni mutlaka bulmasını istiyor. Ya ne olur bu konuyu bize anlat diyor. Anlattık, bizden istenilen parayı... Refahyolun düşmesi onların da işine geliyor. Bunun üzerine, DYPden tanıdığım bir bakan devreye giriyor. Yemin etmeme rağmen isim vermem.
Komisyon: İsmini söylemekte mahzur var mı?
Çakıcı: Sen dostunun ismini söylersen ben de söyleyeyim.
Hükümete karşılık banka
Çakıcı: Bunun üzerine, Refahyol hükümetini bozarsa ben bankadan vazgeçiyorum, bu işi basına falan da aksettirmiyorum, kişisel bir organizasyonum varsa durduruyorum dedim. Benim için bankanın önemi yok, benim bunlara karşı koymam Türkiyenin yararına olmayan bu hükümetten dolayı.
Çakıcı: Belki siz tahmin edersiniz, son 40 yıldır Türkiyede çok güçlü olan bir isim. Yakınlarıyla ilişkim var, bize Flash TVyi ayarlıyorlar. Televizyona, Yılmazı, Aşıkı, Hüsamettin Cindoruku çıkarttırıyorum. En son ben çıkıyorum, konuşmam çok etkili oluyor. Türkiyede bir kazan kaynıyor, 20 gün sonra hükümet devriliyor.
Yılmazın beynine Eymür girdi
Çakıcı: Aşıkla 150nin üzerinde konuştuk. Bir seferinde, Alaattin yanımda Mesut Bey, şu anda seninle konuşacak diyor. Refahyol devrildikten sonra Mehmet Eymür tabii iki taraflı oynuyordu; hem Tansunun yanında hem Mesutla irtibat halinde bunun beynine giriyor. Alaattin bunu bir gün size karşı kullanabilir. diyor. Bir gün ABDden Aşıkla konuşuyorum, bantta belli, Mesut Bey bizzat beni aradı, Alaattine söyle, ABDden mutlaka ayrılsın. Bir ekip gitti onu almak istiyor. Onların asıl amacı şu.
Başkan: Başbakanken mi?
Çakıcı: Evet. Sonra, Ağabey, ben bu adama dostluk yaptım, Eymürü kullanarak bana suikast gibi bir şey düşünüyor. Yahu bu ne hemşeriliğe ne dostluğa sığıyor. İnsanda vefa olmalı diyorum. Ardından ekliyorum: Mesut kendine hizmet edenleri sevmez zaten. Eyüp de, kahkahayı basıyor.
Çakıcı: Sonra beni her yerde sıkıştırmak istediler. Amerikadan ayrıldım, FBI peşimde. Arjantin, Kanada, Malezya, Uruguay, Şili ve Peruya gittim. Machu Picchuya gidemedim, yüksek olduğu için bende bronşit var Cuzcoya kadar gittim İnkaların piramitlerini görmek için. Oradan Japonyaya, Erol uçağıyla aldı Bahamaya, İtalyaya. İki defa öldürmek istediler, bir defa da Fransada denediler, başarılı olamadılar. Çünkü, biz de 34 kişiyiz, silahlıyız. CIAyla bu şeyin bağlantısı, Eymürle kim ilişkideyse o.
Çakıcı: Yakalandıktan sonra Mehmet Kocabaşı gönderdiler, bende kaset olduğunu biliyorlardı. Kibarca reddettim. Sonra, Uğur Dündarı gönderdiler. Alaattin sen milliyetçi adamsın, Mesut Bey iktidardan düşerse, bak yine fanatik dinciler iktidara gelecek dediler. Bunu da resmen kovdum. Ondan sonra kaseti yayınlattırdım, hükümet düştü.
Yılmaz, Bana yumruk atanın cezasını ver
Başkan: Yılmaz ve Aşıkla başka işbirliğiniz oldu mu?
Çakıcı: Mesela bunun bir dövülme olayı var. Evcili arıyor, Alaattini ara, beni dövenleri tespit etsin, gereken cezayı versin diyor. Bir de, Mesut Beyle MİTçi Yavuz Ataçı tanıştırdım, bir araya getirttim.
Başkan: Sonra AnasolD hükümeti kuruldu, Yılmazdan talebiniz oldu mu?
Çakıcı: Arkadaşımın kontrolü dışında bir talebim oldu. Yavuz Ataçın orada operasyon dairesine getirilmesini istedim.
Komisyon: Refahyol Eymürü mü öne çıkarıyordu?
Çakıcı: Toplanıyorlar, yerimi tespit ettirmeyi, adam göndermeyi konuşuyorlar. Anında haberim oluyor. O gün bir provokasyon yaptım. Bilgiyi veren değil, yakalamak isteyen Meral Akşener vermiş gibi. Meral hanımdan en ufak bilgi sızdırması yoktu.
Yahudinin intikamı bana nasip olur
Komisyon: Deşifre edilmeyen başka kasetler var mı?
Çakıcı: Birkaç tane var ama bizde saklı. İçerikleri bana kalsın.
Başkan: Ama önemsiyorsunuz.
Çakıcı: Nesim Malki olayında adamı koparıyorlar, işi bize yıkmak istiyorlar. Korkmaz Yiğit benden korkuyormuş, onu aramam isteniyor. Aramıyorum, meğer her şey ayarlanmış, polis dinliyor onları. Malkiyi öldürüyorlar ertesi gün. Bunun üzerine Korkmaz Yiğiti arıyorum, Bu adamı öldürdüler, ihaleyi de bize yıkma tezgahı kurdular. Ama, belki Allah, Yahudinin intikamını bana nasip eder. dedim.
Başkan: Kimseyi tehdit etmedin, Başbakan Yılmazla görüşmedin.
Çakıcı: Ama, şimdi sizi mi kandırayım. Kim alsa ondan parayı alacaktım. Ama kimseyi tehdit etmedim, kimseyle işbirliği yapmadım. Yalnız, Petrol Ofisi Hayyam Garipoğluna verilmişti. Kamuran Çörtük, Hayyama baskı yapayım, onu devre dışı bırakayım diye bana haber gönderdi Mustafa Kefeliyle. Karşılığında 60 milyon dolar talep ettiler. Biz de, Hayyama haber gönderdik: Bak en çok yüksek aldın bunu, ihaleden çekil. Sonradan ihaleyi üçüncü adama, Yılmazın gizli ortaklarına verdiler. Biz de 60 milyon doları alamadık. Çünkü bizi yakalattılar.
Komisyon: Mesut Beyi kim yumruklattı?
Çakıcı: Mehmet Eymür vurduruyor. Viyanada bizim bazı arkadaşlarımız var. Yani ortak bir camianın arkadaşları. O çocuk değil de onlara yakın birisi yapıyor bunu.
Komisyon: Alaatin Bey, Berna Hanıma bir BMW alınmış.
Çakıcı: Evcil vasıtasıyla alınıyor, parayı ödeyen Erol Evcil, getiren de Mehmet Gedik.
Komisyon: Yılmazla direkt görüştünüz mü?
Çakıcı: İki kez. Onun dışında dolaylı oldu, arada Eyüpü kullanarak.
Komisyon: Yılmazın sizi öldürtmek istediğini söylüyorsunuz.
Çakıcı: Evet. Şüphesine kapılmadım. Bizzat ismini açıklamayacağım yine devletin çok önemli bir kurumundan birkaç arkadaşımdan aldığım bilgi.
Komisyon: Ne oldu ki, o noktaya yöneldi?
Çakıcı: Benimle ilgili ilişki ortaya çıkınca hükümet düştü.
Komisyon: Alaattin Bey, bu ortaya çıkınca sizin Yılmaza karşı bir tehdidiniz oldu mu?
Çakıcı: Bakın. FBIa teklif ettiler: Alaattin Çakıcının karşılığında biz size Üsame bin Ladinin ölüsünü Afganistanda teslim edelim. Amerikalılar kabul etmedi.
Perinçeki Ülkücülere öldürtecekti
Çakıcı: Enteresan bir şey anlatayım size. Susurluk Raporunu Mehmet Eymür, daha evvel hazırlıyor, Doğu Perinçeke veriyor. O da gazetesinde gündeme getiriyor. Abdullah Çatlının kullandığı kimliği ve ilişkilerini filan. Daha sonra, bu rapora ilgi duyulmuyor.
Duyulmayınca Mehmet Eymür, kader arkadaşım olan birçok ülkücüyü programlıyor, benimle irtibata geçiyor. Çocuk, Ağabey, bu Doğu Perinçek, senin için de CIA ajanı dedi. Bu topalı koparalım mı? diyor. ABDde yanımda başka biri var, durup dururken aynı şeyi söylüyor. Onun üzerine, biz bu işe engel oluyoruz. Yani, Eymür orada iki tane Ülkücüyü kullanarak Doğu Perinçeki öldürtecek, ihaleyi de bana yıkacak.
Yılmaz çetelere savaş açtı ama ekibini korudu
Çakıcı: Bir şey söyleyeceğim, bana savaş açtıktan sonra Mesut Bey çetelerin gerçekten üzerine gitti. Yani beni yok etmeyi kafasına koyduğu zaman önce beni yok etmesi lazım. Onu uygulamaya başladığı zaman diğer bazı çete diye tabir edilenlerin üzerine gitti ama kendi ekibini korudu.
Komisyon: Kendi ekibini anlayamadım.
Çakıcı: Kamuran Çörtük.
Komisyon: Yani işinizi kolaylaştıran ve zorlaştıran siyasetçiler.
Çakıcı: Tabii, Çillere yakın bazı kesimler beni bir devre korudu, Eymür korudu. Daha sonra ilişkilerimiz bozuldu. Sonra, Mesut, hemen iktidara geldiği gibi bize tavır koydu. Yani o korumadı bizi, koruma da beklemiyordum. Çünkü boynunda beş altı tane iple dolaşan bir adamım. Ama iktidara gelmesine yüzde 65 neden oldum. Daha niye sahip çıkmasın?
Komisyon: Çillerin haberi var mıydı, Eymürün sana yardımcı olduğundan... Çakıcı: Zannediyorum var. Ama, kocasının direkt haberi var.