Prof. Recep Bozdoğan yazdı: Dünya gider Mersin'e İmamoğlu tersine

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şehir genelinde kara yolu kenarındaki duvarlarda bulunan dikey bahçeleri kaldırmasına vatandaşlar tepki göstermişti. Haber7.com Yazarı, küresel şehirler ve İstanbul araştırmaları ile şehir planlamalarıyla ilgili önemli çalışmalara imza atmış Prof. Dr. Recep Bozdoğan, konuyla ilgili olarak köşe yazısında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Recep Bozdoğan yazdı: Dünya gider Mersin'e İmamoğlu tersine
Prof. Recep Bozdoğan yazdı: Dünya gider Mersin'e İmamoğlu tersine
GİRİŞ 13.10.2020 12:15 GÜNCELLEME 13.10.2020 13:12
Bu Habere 120 Yorum Yapılmış

 Yeşillik ve çiçeklerden oluşan ve şehrin simgesi haline gelen peyzajların yerine "Konuşan Duvarlar Projesi" kapsamında grafiti çalışması başlatmasına tepkiler yükseldi. Bozdoğan da konuyla ilgili "Dünya gider Mersin'e İmamoğlu tersine" başlıklı köşe yazısı kaleme aldı.

 

 

Recep Bozdoğan'ın çok konuşulan köşe yazısı:

İstanbul muhtemelen son kırk yılın en bahtsız günlerini yaşıyor.

 

 

Şehirde 1984’ten bu yana oluşan peyzaj kültürü yer ile yeksan edildi.

İstanbul’u “İstanbul” yapan ne kadar güzellik varsa hepsi sistematik bir şekilde tarumar oldu.

Lalelerin yerinde yeller esti.

Erguvanların, çınarların, ıhlamurların, çitlembiklerin ve dişbudakların bakımı dahi yapılamıyor.

Haliç âdeta balçık çukuruna döndü.

Hem de sadece 15 ayda.

Sıra geldi duvar bahçelerine.

Oysa “dikey bahçe” olarak da adlandırılan duvar bahçeleri, medenî dünyanın küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşı geliştirdiği mücadele araçlarından biri.

Üstelik şehri güzelleştirerek.

Güzelleştirmenin de ötesinde görsel bir şölene çevirerek.

İstanbul gibi şehirlerde toprak son derece kıymetli.

Arsaların, arazilerin istimlak edilerek yeşil alana dönüştürülmesi yüksek maliyet gerektirmekte.

Bu kadar para İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bile yok.

Bunun için yaklaşık on yıldır şehrin her karış toprağı yeşillendirildi.

Otoyol boylarında dünyanın en güzel peyzaj düzenlemeleri yapıldı.

Anayolların kenarlarında yer yer 10-15 metre yüksekliğe ulaşan duvarların her biri göz alıcı birer bahçeye dönüştürüldü.

Şehrin bütün ana arterleri âdeta birer yeşil kuşağa ve cennet bahçesine çevrildi.

Çünkü bu tür yerleri değerlendirmek, şehrin birçok yerinde yeni yeşil alanlar oluşturmaktan daha hesaplı idi.

Üstelik bu tür çalışmalar gelişmiş ülkelerin şehirlerinde de yıllardır yaygın bir şekilde yapılmaktadır.

Bir yardım kolisini piyasadaki fiyatının neredeyse iki katına mal eden İmamoğlu yönetimi ise tasarruf bahanesiyle duvar bahçelerini yıkıp yok etti.

Gerekçe ise çok basit; toplam 45 bin metrekare duvar bahçesine harcanan para ile 400 bin metrekare yeşil alan yapılabilirmiş (!)

Peki, İmamoğlu duvar bahçelerini yıkarak, bunların yerine daha hesaplı yeşil alanlar mı yaptı dersiniz?

Yeşil alandan geçtik, hiç olmazsa zevahiri kurtarmak için 5-6 metrelik serviler mi dikti dersiniz?

Ondan da geçtik en azından birkaç yaşında sarmaşıklar mı dikti dersiniz?

Elbette HAYIR.

Ne yapacak? Tabii ki kendisine en fazla yakıştırdığı şeyi:

Çimen yeşilinin yerine yeşil boya,

Rengârenk menekşelerin yerine ala bula boya,

Envaiçeşit çiçeklerin yerine LGBT renklerini içeren boya,

Geleneksel Türk desenlerinden oluşan peyzajın yerine benzerleri ancak Latin Amerika’nın çirkin şehirlerinde görülebilecek özensizlikte tuhaf grafitiler.

Hem de İstanbulluların aklı ile dalga geçercesine “Yeşil İstanbul” levhaları dikilerek.

Bununla da yetinmeyen İBB yönetimi twitterdan “Doğa, birlik, ev, barış, komşu, gençlik, paylaşım, saygı gibi kavramların maneviyatını ortaya çıkarmak amacıyla tasarlanmış olan bu kompozisyon, doğadan ilham alan renklerle canlanıyor.” şeklinde saçma sapan bir açıklama yaptı.

Tamamen doğal olan çimi, çiçeği, sarmaşığı sök, yerine doğadan ilham alan kimyasal boyalarla duvarları palyaço suratına çevir.

İnsana huzur veren muhteşem peyzaj düzenlemesini tarumar et, yerine ışığı ve sıcağı olduğu gibi yansıtan, çevre düşmanı amorf grafitileri yerleştir.

Ne de olsa çim, çiçek ve sarmaşık insanda barış, kardeşlik, komşuluk ve paylaşım gibi güzel duyguları beslemiyor.

İmamoğlu, üstüne üstlük bu aptalca çalışmaya bir de “Konuşan Duvarlar Projesi” adını vermiş.

Anlaşılan çimle, çiçekle, sarmaşıkla konuşmasını bilmeyen İmamoğlu, aradığı dostluğu, kardeşliği, sohbeti ve muhabbeti kimyasal boyalarda ve kübik şekillerde bulmuş.

Bari tanıtım yaparken birkaç palyaço ve gökkuşağı pankartı taşıyan onurlu birkaç birey getirselermiş, tam yerini bulurmuş.

Ne diyelim, Allah İstanbul’u korusun.

Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR 120
  • Kenan 3 yıl önce Şikayet Et
    Istanbul halkini uyutuyorlar, tasarruf adi altinda paralar baska yerlerde peskeh cekiliyor. Canan Kaftancioglunun bir restoran faturasina bakin akliniz sasar ve bu sadece tek bir örnek
    Cevapla
  • Sadik 3 yıl önce Şikayet Et
    Şaka
    Cevapla
  • cem 3 yıl önce Şikayet Et
    maliye bakanlığı parayı kesssin
    Cevapla
  • Fani 3 yıl önce Şikayet Et
    Duvardaki renklere dikkat ediniz size neyi hatirlatiyor....Ahlaksiz ,Belhum adal denilen yaratiklara ait derneklerinin renklerini.........
    Cevapla
  • istanbullu 3 yıl önce Şikayet Et
    İBB den Pera belleri zamanında kadroya geciraeydiniz Ekrem in elini kolunu baglardiniz. Ne yaptınız bize mahkum olsunlar diye çoğunu sözleşmeli personel yaptınız. Ekrem gelir gelmez hepsini sutladi. Kadrosunu tamamladı . Kendi ellerinizle teslim ettiniz kimseyi suçlamayın.
    Cevapla
  • K¹e⁴l⁵e³ş 3 yıl önce Şikayet Et
    Bunlardan millet ağlıyordu şimdi duvarlarda ağlıyor işin içinde rant var birilerine sırtını dayamıştı kolaymı alaçaklı borcunu istiyor erkekse vermesin
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Murat Kurum paylaştı! Uğur Işılak'tan yepyeni seçim şarkısı! Sosyal medyayı salladı
Changan Lumin Corn Türkiye'ye geliyor! 450 bin liraya sıfır otomobil