Gündoğdu uyardı: Ebeveynler Lütfen Dikkat!

Haber7.com yazarı Mürsel Gündoğdu bugünkü köşe yazısında "cinsiyetsiz bir nesil propagandası"nı sert sözlerle eleştirdi ve anne babaları uyardı. Gündoğdu, "İnsanları özgürlük adı altında köleleştiriyorlar, beğeni adı altında kendi kültürlerinden uzaklaştırıp toplumlarına yabancılaştırıyorlar." dedi.

Gündoğdu uyardı: Ebeveynler Lütfen Dikkat!
Gündoğdu uyardı: Ebeveynler Lütfen Dikkat!
GİRİŞ 20.10.2020 10:54 GÜNCELLEME 20.10.2020 10:56
Bu Habere 28 Yorum Yapılmış

Mürsel Gündoğdu'nun bugünkü köşe yazısı şöyle;

Dünyada moda sektöründe yaşanan gelişmeler korkunç boyutlara ulaştı.

Moda dediğimiz sektör, özünde giyim kuşam sektörü gibi görünse de bu çizgisini çoktan aşıp fikirlerimize, hayata bakışımıza ve dünya görüşümüze doğrudan etki etmeye başladı.Modanın ilgi alanının yetişkin insanlardan ziyade özellikle çocuklara ve genç kuşaklara yönelmesi ise kesinlikle tesadüf değildir. Bu sektör eliyle cinsiyetsiz, idealsiz, tefekkürsüz ve teşekkürsüz yeni bir insan modeli ortaya çıkarılıyor. Bunun için de sanal alem, filmler, oyun-eğlence siteleri, diziler, sinema ve televizyonların ünlü ekran yüzleri ve sosyal medya ortamları çok etkili şekilde kullanılıyor.

 

 

Son yıllarda sokakta yürüyen insanların kimliğini seçmekte bir hayli zorlanmaya başladık. Etrafımızda kadın elbisesi içinde yürüyen birçok erkekle karşılaştığımız gibi erkek elbisesi içinde dolaşan kadınlar da son zamanlarda bir hayli arttı. Çoğu insan mağazalardan elbise alamaz hale geldi neredeyse. Bilinçli bir şekilde insanları belli kalıpların içine sokmak için üretilen ucube kıyafetler nedeniyle neredeyse tanınmaz hale geliyoruz. Mağazaya girerken ki halimizle çıkarken ki halimiz arasında dağlar kadar fark oluşuyor. Üstelik kendi ellerimizle üzerimizde denediğimiz kıyafetlerin pek çoğunu aynada görür görmez büyük bir şaşkınlık yaşıyoruz.

ÇIĞLIK ATTIRACAK KADAR VAHİM DURUMDA

Kılık-kıyafet sektöründe çocuklar dünyasında yaşanan gelişmeler ise insana; “ebeveynler lütfen dikkat!” Çığlığı attıracak kadar vahim durumda.

Bazı ünlü markalar, ürettikleri çocuk kıyafetlerinden kız ve erkek etiketlerini kaldırmaya başladılar. Bazı markaların satış mağazalarında kız ve erkek çocuk reyonu ayrımı yapılmıyor ve bu reyonlar birleştiriliyor artık. Erkek ve kız çocukları ayıran renkler, desenler, tasarımlar ile etek ve pantolon gibi cinsiyete ait giysiler arasındaki fark iyice ortadan kaldırılarak neredeyse yok edildi. Bu mağazalara reklam yüzü olan birçok ünlü çift, çocuklarını cinsiyet ayrımı yapmadan yetiştirdiklerini söyleyerek gözlerimizin içine baka baka cinsiyetsiz bir nesil propagandası yapıyorlar.

Moda sektöründeki bu bilinçli evrim, hayatın en masum çiçekleri olan çocuklardan başlayarak sosyal medyanın esareti altındaki gençlerimize ve oradan da bütün insanlığa cinsiyetsiz bir yaşam anlayışı dikte edip dayatmaktan başka bir şey değildir.

Özellikle son yıllarda moda dediğimiz bu sektör, bir kılık-kıyafet meselesi olmaktan çıkıp adeta gündelik hayatın biçimlenmesine, yönlendirilmesine ve şekillenmesine çalışan ayrık bir düşünce platformu halini almıştır. Bu akım yerleşik kültüre, insanın erkek ve kadından teşekkül eden fıtri yapısına ve hayatın doğal akışına topyekûn savaş açmış durumdadır. Günümüzde modaya yön veren entel çevreler, kılık-kıyafet özgürlüğü adı altında insanı milli ve manevi değerlerinden arındırarak, tarihi bağlarından kopararak ve kendi kültürel özgünlüğünden uzaklaştırarak içinde yaşadıkları toplumlardan soyutlamaya, yalnızlaştırmaya, tek tipleştirmeye ve bu sayede değersiz ve cinsiyetsiz bir anlayışın sadık kölesi haline getirmeye çalışmaktadırlar.

ÖZGÜRLÜK ADI ALTINDA...

Günümüzde moda, yorumlarıyla, tasarımlarıyla ve bilinçli tercihleriyle kültürün en önemli biçimlendiricisi ve inşa edici unsuru haline gelmiştir. Bunun fark edilmesiyle birlikte bu çevrelerin teorisyenleri, özellikle genç kitleler üzerinde beğeni algısıyla psikolojik baskı kurmakta ve onları yerleşik değer ve kültürlerine karşı kışkırtarak alenen cinsiyetsizliğe yönlendirmektedir. Bunların amacı erkeğe ve kadına dair fıtri farkları ortadan kaldırarak bütün dünya toplumlarında cinsiyet üstü bir hayat tarzı meydana getirebilmektir.

Bunu özgürlük adı altında yapıyorlar. Bu kirli niyetlerini, kılık-kıyafetin insanın en doğal tercihi olduğu söyleminin ardına gizlenerek maskeliyorlar. Bunu, gençler böyle istiyor, yalanına baş vurarak kamufle ediyorlar. Üstelik bu adımları bütün toplumların gözü önünde ve masum çocukları kendi çarpık düşüncelerine alet ede ede atıyorlar. 

Moda sektörü, estirdiği birinci güçlü dalgada, rüzgarına kattığı bütün insanları tüketim köleliğine mahkûm etmeyi başardı. İnsanlığın, vahşi kapitalizmin acımasız çarklarına kapılıp acı çekmesinde baş rol oynadı. Kapitalizm denen mala ve paraya dayalı değer silici vahşi bir düzenin dünyada iyice kökleşmesinin önünü açtı.

Şimdi bu ikinci dalgada moda rüzgârı, iyice hırpaladığı insanın kalan bütün değerlerini silip süpürmek için esiyor adeta.

Bu sektör, açık açık toplum mühendisliğine soyunarak dünyanın her bölgesinde genç kuşakları kıskacına almış durumda. Bu sektörün tek elden ve tek bir merkezden yönetilip yönlendirildiği besbelli. Dünyanın her yerinde herkes aynı tarzda giyiniyor ve aynı elbise modelleriyle boy gösteriyor artık.

İŞİN EN CAN YAKICI KISMI...

Dünyanın kılık-kıyafet konusunda bu kadar baskı altına alındığı ve tek tipleştirildiği başka bir dönem olduğunu zannetmiyorum.

Cinsiyetsiz moda ve cinsiyet akışkanlığı gibi vıcık vıcık ifadeler altında büyük reklamlarla ve göz kamaştırıcı defile paketleriyle toplumlara sunulan bu kıyafetler, yerleşik kalıpları yerle bir etmek adı altında bizi fıtratımıza uygun olmayan ve hiçbir değer ifade etmeyen çirkin kalıplara sokmak istiyor. İnsanları özgürlük adı altında köleleştiriyor, beğeni adı altında kendi kültürlerinden uzaklaştırıp toplumlarına yabancılaştırıyor.

Bu işin en can yakıcı tarafı ise cinsiyetsiz modanın konu mankenleri olarak masum ve günahsız çocukların kullanılmasıdır. Bu büyük bir ahlak sorunudur aynı zamanda.

Dünyanın en masum varlıkları olan günahsız çocukları doğar doğmaz giyecekleri kıyafetler üzerinden cinsiyetsiz bir yaşama yönlendirmek ve hayat tarzı olarak onlara cinsiyetsizliği dayatmak hiç kimsenin hakkı ve haddi olmamalıdır diye düşünüyorum.

Bu yüzden de duyarlı anne-babalara sesleniyorum.

Ebeveynler lütfen dikkat!

Mürsel GÜNDOĞDU
murselgundogdu@gmail.com
@MrslGndgdu
mursel.gundogdu1@facebook.com

YORUMLAR 28
  • .... 3 yıl önce Şikayet Et
    #istanbulsözleşmesiyaşatır
    Cevapla
  • yolcu 3 yıl önce Şikayet Et
    Bura da en önemli vazife Sn. Gündoğdu'nun belirttiği gibi anne ve babalara düşüyor . .Aşağıda ki yorumlardan bazılarında " devlete anlatın bunları anne baba ne yapsın "denilmiş . Her aileye devlet bir memur atayacak hali yok. Çocuk yapıp eline akıllı telefon verip ev de ayrı köşelere çekilmeyi marifet zannediliyor .çocuklarla ilgilenilmiyor. Çocukları akıllı telefonlar terbiye ediyor ,haliyle de aileye ,topluma ,milli ve manevi değerlere uzak bir nesil yetişiyor .
    Cevapla
  • ccey 3 yıl önce Şikayet Et
    Ahlak diye bir kavram bırakmıyorlar, toplumda ahlak, değereleri yok etmek için çalışıyorlar bunlar herhalde pompei halkının uzantıları olsa gerek, tv de diziler filmler, magazin programları BBG evleri gibi yarışmalarla başladı çizgi filmler ile daha 3-beş yaşına kadar indirgendi, bu ne bugüden başladı nedene hedefi bugün bunun hedefi z kuşağı diyorlar ya gelecek te olsa olsa X kuşağı olacak yani ahlaki değerleri sıfır aile diye bir kavram kalmayacak bile aile yapısına baktığımızda devlet eliyle koruma adına çıkarılan kanunlar AB birliği uyum İnsan hakları adına yapılan anlaşmaların bir çoğunun hedefinde Aile yapısını yıpratmak yıkmak, 700 karaktere sığmaz bu konu
    Cevapla
  • Orhan Veli 3 yıl önce Şikayet Et
    Çok önemli bir konu. Devlet bu konuya çok ciddi bir şekilde ilgilenmelidir. Yoksa geleceğimizi kayp ederiz.
    Cevapla
  • aaa 3 yıl önce Şikayet Et
    kıyamet alametleri
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
UNRWA Başkanı Lazzarini, İsrail’in yardım ajansını neden kapattırmaya çalıştığını açıkladı
Türkiye'den tarihi İncirlik hamlesi! Stratejik adım! Kürecik iddialarına yanıt