Ermenilerin unuttuğu tarihi gerçek!

Haber7 yazarları Mürsel Gündoğdu ve Recep Bozdoğan, Azerbaycan'ın Şuşa şehrini Ermenistan'ın işgali altından kurtarması ile ilgili değerlendirmelerde bulundular.

Ermenilerin unuttuğu tarihi gerçek!
Ermenilerin unuttuğu tarihi gerçek!
GİRİŞ 10.11.2020 10:59 GÜNCELLEME 10.11.2020 12:55
Bu Habere 19 Yorum Yapılmış

Mürsel Gündoğdu yazısında, "Yalan, iftira, tarihi gerçeklikleri saptırma ve karaktersizlik üzerine kurulu diasporalarının, yaptıkları bütün çirkinlikleri, vahşetleri ve kirli emelleri temize çıkaracağını zannettiler. Lakin unuttukları bir şey vardı. O da Türk’ün hiçbir zulme boyun eğmeyeceği gerçeğiydi. Ermeniler, tarih boyunca bizim hep iyi niyetimizi ve şefkatimizi görmüş bir millettir. Zannettiler ki bu iyiliğimiz acizlikten kaynaklanıyor. Şimdi Türk’ün el ele verdiği zaman her türlü zulme, haksızlığa ve gerekirse bütün cihana nizam verme yetenek ve kabiliyetiyle tanışıyorlar. Cepheden sıçan gibi kaçıyorlar." ifadelerini kullandı. 

 

 

Mürsel Gündoğdu'nun "Şuşa, Türk Kültürünün Tapu Senedidir" başlıklı yazısı;

Gündemde, kurulmakta olan yeni dünya düzeninin atanmakta olan yepyeni şifreleri var. ABD de yapılan başkanlık seçimleri bunlardan birisidir. Ancak bizim millet olarak tek bir gündemimiz var ki o da bu çağın Türk çağı olması için 28 yıldır esaret altında olan Azerbaycan topraklarının bir bir azad edilme şifrelerini çözüp Karabağ’ı özgürlüğüne kavuşturmaktır.

 

 

İşte Aziz Şuşa, mazlum Karabağ’ın özgürlük kapısının altın anahtarıdır.

Ermenistan’ın kirli ve çirkin emellerini besleyen bütün yardımlar Ermenilere, bu şehirden geçen yollar sayesinde gerçekleşmiştir.

Şuşa,çok stratejik ve oldukça hâkim bir yerde kuruludur. Bu yüzden de adeta Karabağ’ın doğal bir gözetleme kulesi gibidir.Konumu sebebiyle kilit bir öneme sahiptir ve bu yüzden burayı elinde tutanlara Şuşa, adeta Karabağ’ın kontrolü de vermektedir.

Şuşa, Dağlık Karabağ bölgesinin tam ortasında yer alması sebebiyle de bu bölge için oldukça kritik bir önem arz etmektedir.

Bu nazlı şehir, bölgenin en önemli şehirlerinden birisi olan ve Dağlık Karabağ’ın başkenti sayılan Hankendi’nin hemen yanı başında olması açısından da oldukça kıymetlidir. Zira Şuşa, Karabağ’daki en yüksek bölgede yer alır. Kartal yuvası gibi kayalık bir zemin üzerinde kuruludur. Şehrin tek girişi vardır. Bu yüzden de askerî açıdan oldukça değerlidir.

Bütün bu hususlar Aziz Şuşa’nın Dağlık Karabağ açısından çok önemli ve kıymetli bir yer olduğunu göstermeye kâfi gibi görünse de bu şehrin ruhunu, gönlünü ve hissiyatını tam olarak ifade etmekte eksik ve dahi yetersiz kalır. Şuşa’nın bütün bunlardan çok farklı bir yönü vardır ki bu şehri Türk’e vatan yapan ve azat edilmesiyle Azerbaycanlı kardeşlerimizi sokaklara döken sır da işte burada gizlidir;

Şuşa, Can Azerbaycan’ı besleyen kadim Türk kültürünün tapu senedidir.

Şuşa’ya dair Ermeni cephesinde koparılmaya çalışılan fırtınanın en büyük sebeplerinden birisi bu kadim şehrin Türk kültür ve medeniyet mirasının zenginlikleriyle dolup taşması ve Şuşa’nın Türk kültürünün tapu senedi olmasıdır. Dağlık Karabağ’ın işgalci, katil ve sözde yöneticisi Arayik Harutyunyan’ın bütün Ermenileri Şuşa’nın savunmasına çağırma sebebi de işte buydu. Çünkü o biliyordu ki Aziz Şuşa Türk’ün eline geçince bütün Karabağ’ın tarihten beri Türk’ün anasının ak sütü gibi kendi öz toprağı olduğu bütün dünyaya ayan beyan ilan edilmiş olacaktı.

Zira Şuşa,bütün Karabağ’ın kadim bir Türk toprağı olduğunu bütün cihana kanıtlayacak izler barındırıyoryaralı gönlünde.

Kardeş Azerbaycan’ın Türk kültürüne, Türk’ün maddi ve manevi kültürel mirasına, sanatına, mimari ve musikisine ne kadar önem verdiğini yakinen bilenlerdenim. Uzun süre bu mirastan ayrı kalmanın özlemiyle bu kardeşlerimiz, öz kültürün değerini yaşadıkları acı tecrübelerle yüreklerine kazımış ve bir daha kaybetmemek için bu işe dört elle sarılmanın gayretini güdüyorlar.

Aziz Şuşa, her dönemde Azerbaycan’ın kültür-sanat adamları yetiştiren en mümbit topraklarından birisi olmuştur.

Bu şehir, 1800’lü yıllarda Rusların idaresi altındayken bile Azerbaycan kültürünün hamiliğini yapmaya devam etmiş, edebiyat ve müziğin önemli merkezlerinden birisi olma özelliğini kesintisiz olarak sürdürmüştür.1897 tarihinde vefat eden Azerbaycan’ın önemli şair ve yöneticilerinden olan han kızı Hurşid Banu Nâtevan ile 1948 yılında vefat eden Azerbaycanlı besteci ve müzikolog Üzeyir Hacıbeyli Şuşa’da doğan önemli kültür insanlarındandır. Karabağ bölgesi ve özellikle Şuşa vilayeti eskiden beri şiir ile musiki faaliyetlerinin merkezi sayılmış ve Azerbaycan musikisinin önemli simalarından çoğu bu bölgede yetişmiştir. 

Şuşa Kalesi başta olmak üzere burada inşa edilmiş Şuşa kervansarayı ve Türk mimarisinin karakteristik özelliğini yansıtan Şuşa evleri Azerbaycan’ın buradaki asırlık kültürel mirasının ilk göze çarpan en açık göstergeleridir. Buradaki mimari eserlerimiz, tarihi yapılarımız ve camilerimiz bu kültürel zenginliğin en belirgin nişaneleri olarak arz-ı endam etmektedirler.

1989 yılında Şuşa’nın 23 bin civarında olan nüfusunun yüzde doksanından fazlası Azerbaycan Türklerinden oluşmaktaydı.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bu kadim Türk şehrinin kaderi değiştirilmiş, acıları başlamış ve bu kültür şehrimiz 1992 yılında patlak veren Şuşa Muharebesi sonucunda Rusya’nın da yardımıyla Ermenistan tarafından işgal edilmiştir. Bu şehirdeki nüfusunun tamamına yakınını oluşturan Azerbaycan Türkleri, öz be öz Türk yurdu olan bu toprakları Ermenilere yurt edebilmek için şehirden göç etmeye zorlanmıştır.

Ermeniler, Aziz Şuşa’ya yerleştikten sonra 28 yıldır bu topraklarda her türlü insani terörün yanında kültürel terör yapmaktan da geri durmadılar.

Şehrin Türk tapusu mesabesinde olan tarihi eserleri, cami ve mezarlıkları sistemli bir şekilde talan ettiler. Kendi kültürümüz adına yaptığımız bütün mimari eserleri ya kiliseye çevirdiler ya da yıkıp yok etme yoluna gittiler.

Ermenilerin 28 yıldan beri asıl amaçları bizim tarihi ve kültürel izlerimizi bu topraklardan ilelebet silip yok etmekti. Her zaman bunun çabasında olup bunun davasını güttüler. En büyük dertleri bizim buradaki izlerimizi silip öz be öz topraklarımıza kendi çirkin ve karanlık mühürlerini vurmaktı.

Ermeniler zannettiler ki bu devran hep böyle sürüp gidecek. 

"CEPHEDEN SIÇAN GİBİ KAÇIYORLAR"

Yalan, iftira, tarihi gerçeklikleri saptırma ve karaktersizlik üzerine kurulu diasporalarının, yaptıkları bütün çirkinlikleri, vahşetleri ve kirli emelleri temize çıkaracağını zannettiler. Lakin unuttukları bir şey vardı. O da Türk’ün hiçbir zulme boyun eğmeyeceği gerçeğiydi. Ermeniler, tarih boyunca bizim hep iyi niyetimizi ve şefkatimizi görmüş bir millettir. Zannettiler ki bu iyiliğimiz acizlikten kaynaklanıyor. Şimdi Türk’ün el ele verdiği zaman her türlü zulme, haksızlığa ve gerekirse bütün cihana nizam verme yetenek ve kabiliyetiyle tanışıyorlar. Cepheden sıçan gibi kaçıyorlar.

9 Kasım Azerbaycan’ın Milli Bayrak Günü’ydü. Kutlu olsun.

Aziz Şuşa, böylesine kutlu bir günün arifesinde yeniden özgürlüğüne kavuştu. Tarihte olduğu gibi bundan sonra da Azerbaycan’ın ve bütün Türk dünyasının kültür ve sanat şehri olmaya devam edecek. Allah’a hamd olsun. Bu bölgedeki yaşayan kültürümüzün tapu senedi artık emin ellerde. Rabbimize şükürler olsun.

Şuşa’da 28 yıldır susturulan ezan seslerimiz yeniden mazlum yürekleri göklerin bereket yüklü sofrasına kanatlandıracak.

Şuşa’nın azat edilmesinden sonra Azerbaycanlı kardeşlerimizin coşkusunun zirveye çıkmasının asıl sebebi işte budur. Dünyanın her yerinde yaşayan Türk milletinin bütün fertlerini tarifsiz bir sevince boğan kardeşlerimiz var olsun. Bütün dünya bilsin ki bu coşkuya, bu sevdaya ve bu hasrete hiçbir işgal dayanamaz.

Bekle bizi Karabağ. Allah’ın izniyle özgürlüğüne kavuşacağın günler çok yakındır. Hepimize kutlu olsun.

İşte Recep Bozdoğan'ın "Şuşa'yı kurtarmak" başlıklı yazısı;

Karabağ Türkiye’nin kuzeyindeki Doğu Karadeniz Dağlarının en uç kısmıdır.

Artvin’den sonra Gürcistan’da devam eden bu dağlar, Tiflis’te iki kola ayrılır.

Kuzeydeki kol Kafkas Dağları ile birleşirken güneydeki kol Azerbaycan-Ermenistan sınırının bir bölümünü oluşturduktan sonra bütünüyle Azerbaycan toprakları içinde kalır.

İşte tamamı Azerbaycan toprakları içinde kalan bu dağların en güney ucunda yer alan bölge bu nedenle “Dağlık Karabağ” olarak adlandırılır.

On birinci yüzyılda Büyük Selçuklu yönetimine giren Karabağ’a Türklerin yerleşmesi de o tarihten itibaren başlar.

Bin yıldır Türk yurdu olan Karabağ, 1590’da Osmanlı hâkimiyetine girer ve “Vilayet-i Gence Karabağ” adını alır.

Ancak, 1603’te tekrar İran hâkimiyetine geçen Karabağ’a Rusların saldırması üzerine Osmanlı orduları 1724’te ikinci defa gelir ve kurtarır.

1736’da İran’a bırakılan Karabağ 1822’de Ruslar tarafından işgal edilir ve işgal 1918 yılında Osmanlı ordusunun üçüncü defa müdahalesiyle sona erer.

Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla bu ülkenin sınırları içinde kalan Karabağ’da Ermenilerin hak iddia etmesi üzerine Azerbaycan Türkleri ile Ermeniler arasında anlaşmazlık çıkar.

Sorunu çözmek içinaslen Ermeni olan Anastas Mikoyan tarafından hazırlanan resmî devlet raporunda Karabağ’ın Ermenilerle bir bağının olmadığı, tarihî belgelere dayalı olarak anlatılır.

Sovyetler’de üst düzey görevler üstlenmiş bir Ermeni’nin hazırladığı raporda böylesi bir sonuca varılması, Karabağ’ın Azerbaycan tarihindeki ve kültüründeki yerinin anlaşılması açısından dikkat çekicidir.

Nitekim Karabağ 1992-2020 yılları arasındaki illegal kısa dönem dışında bin yıllık tarihinde hiçbir zaman Ermeni yönetimine geçmemiştir.

Karabağ’ın kalbi ve düğüm noktası olan Şuşa ise var olduğu 270 yıllık zaman dilimi içinde son 28 yılda gerçekleşen yasa dışı işgal dışında her zaman Azerbaycan Türklerinin hâkimiyetinde olmuştur.

Şuşa’nın kurucusu olan Penah Ali Han tarafından kartal yuvasını andıran sarp kayalıklar üzerine kurulan bu şehir, kısa zamanda Güney Kafkasya’nın merkezi olmuştur.

Camileri, medreseleri, sarayları ve çarşıları ile bir canlı bir şehre dönüşen Şuşa, Azerbaycan kimliğinin, kültür ve medeniyetinin membaı haline gelmiş ve bu vasfını Ermeni işgaline kadar sürdürmüştür. 

ANITLAR ŞEHRİ

Nitekim işgalden önce Şuşa’da Devlet Drama Tiyatrosu, Şuşa televizyon kanalı, 5 müze (Karabağ Tarihi Müzesi, Şuşa Şehir Tarihi Müzesi, Üzeyr Hacıbeyоv Müzesi, Bülbül Müzesi, Mir Muhsin Nevvab Müzesi, Azerbaycan Halısı Müzеsi), Devlet Resim Galerisi, 4 yüksekokul, 2 enstitü, 25 lise, müzik okulları, 8 kültür evi, 17 kulüp, 31 kütüphane, 5 kültür ve dinlenme parkı, 4 sinema salonu ve birçok eğitim, sağlık ve sosyal hizmet tesisi bulunmaktaydı.

“Anıtlar şehri” olarak da bilinen Şuşa’da işgalden önce 300 tarihî anıt, 550 tescilli bina ve büyük bölümü restore edilmiş Şuşa Kalesi bulunmaktaydı.

Şuşa, stratejik konumu ve Azerbaycan tarihindeki seçkin yeri dolayısıyla Ermeniler tarafından daima hedef alınmıştır.

Ermenistan’ın Rusların yardımıyla işgal ettiği 9 Mayıs 1992 günü Ermenilerce “bayram” olarak nitelenmiştir.

Şehrin stratejik konumu dolayısıyla “Şuşa’ya hâkim olan Karabağ’a hâkim olur” sözü bir mesel haline gelmiştir.

Şuşa’nın işgali Azerbaycan Türklerini derin bir üzüntüye sürüklerken, buranın kurtarılması âdeta millî bir namus meselesi olarak görülmüştür.

Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in Karabağ harekâtının ilk günlerinde söylediği “ilk hedefimiz Şuşa’dır” sözü, bu şehrin Karabağ muhayyilesindeki yerini göstermesi açısından önemlidir.

Bu güzel şehrin kurtarılmasıyla birlikte İlham Aliyev önce babası Haydar Aliyev anıtını sonrasında ise Azerbaycan için hayatını feda edenlerin medfun olduğu Şehitler Hıyabanını ziyaret etti ve televizyonlardan halka hitap ederek bu müjdeli haberi verdi.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Azerbaycan halkını yürekten tebrik etti.

Şanlı Azerbaycan ordusu Rusların düzenbazlıklarıyla 1992 yılında bırakmak zorunda kaldığı topraklarına muazzam kahramanlıklarla geri döndü.

Şuşa’yı tanksız, topsuz ve hava desteği olmadan göğüs göğüse çarpışarak kurtardı.

Şuşa’yı kurtarmak sadece Karabağ’da stratejik bir başarı elde etmek değildir.

Şuşa’yı kurtarmak, Karabağ’ı kurtarmaktır.

Karabağ’ı kurtarmak küstah, şımarık ve saldırgan Ermenistan’a unutamayacağı bir ders vermektir.

Karabağ zaferi sonrasında Şuşa’nın “Türk Dünyası Kültür Başkenti” ilan edilmesi, sanırım yerinde bir karar olacaktır.

Şuşa’nın kurtarılmasını büyük bir sevinçle karşılayan belediye başkanlarımıza en kısa zamanda bu müstesna şehir ile “kardeş şehir” ilişkisi kurmalarını tavsiye ederim.

Hatta yarından tezi yok, belediyelerimiz bu konuda meclislerinde kararlar alarak anlamlı jestler yapabilir.

Şuşa’nın eski ihtişamına kavuşması için hem devletimiz hem de belediyelerimiz önemli projeler yürütebilir.

Kalın sağlıcakla. 

YORUMLAR 19
  • HÜLAGÜ han 3 yıl önce Şikayet Et
    Yüce ALLAH(cc)Maide Süresi 51. Ayetinde şöyle buyuruyor Ey iman edenler.Yahudi ve hıristiyanları dostlar-veliler edinmeyin onlar birbirlerinin dostudur.Sizden kim onları dost edinirse onlardandır.Şüphesiz ki Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. Ümmeti Muhammet gün birleşme günüdür.Kafir devletlerle ticaret dışında herhangibir muttefiklil yapılmamalıdır.
    Cevapla
  • Yakub 3 yıl önce Şikayet Et
    Ermeni kadınlar kızlar ayaklanmalı çünkü Ermenistanda erkek kalmadı evlenecek. Dünya geninde en sıkıntılı Ermenistan sanırım kadınların kızların baş kaldırısı ile gündem olabilir. Benden söylemesi. Pkk da ölenlerin yarısı Ermeni asıllı sünnetsiz. Vah vah vah hemde ne vah. Rusya Abd Fransa Ingiltere piyonu olmak işte böyle sonuçlar doğruyor
    Cevapla
  • Bazar 3 yıl önce Şikayet Et
    Kazanmadık kaybettik neden mi; Savaş kar üzerine yapılır. Rusya bu anlaşmayla kendi geleceğini kurtardı. Hırsızdan çalınan malınızı almak kar değildir. Savaş devam etmeliydi. Ermenistan küçük yere hapsedilip kazanılan Ermeni topraklarıyla birleşmenin öňü açılmalıydı. Rusya nın derdi Ermenistan değil Türkiyenin bölgede güç kazanmasıydı.
    Cevapla
  • Mizah 3 yıl önce Şikayet Et
    30 sene Ermeni doldular , şimdi Rusları da muhafız tayin ettiler. Gitti Ermeni geldi Rus. Bunun nesi galibiyet ? Daha kötü bir mağlubiyet. Ruslara karışma hakkı vermek en büyük enayilik. Suriye ve Libya'dan sonra yine aynısı. Masada kaybedeceğimiz yerler için boşuna para harcayıp şehit vermeyelim. Anlaşıldı bu işi de beceremiyoruz. Tek marifetimiz borç alıp beton dökmek.
    Cevapla
  • Şahin 3 yıl önce Şikayet Et
    Ve maalesef Karabağ'ın tamamı alınmadı. Başkent Hankendi Ermenilere bırakıldı.
    Cevapla
  • Tunç 3 yıl önce Şikayet Et
    anlaşma hikaye, bu iş dandik rus helikopterinin bedeli aynı zamanda ermenileri kurtarma operasyonu.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Alex de Souza sürprizi! Anlaşma sağlandı: Süper Lig'e geri dönüyor
Nisan ayının en çok satan otomobil modelleri belli oldu