Yıllar önce sadece bir hayaldi, 1 Aralık'ta can buluyor!

Vatan Gazetesi yazarı Nevra F. Zehra Babürşah, Yahşihan İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatma Sönmez ile söyleşini "Yıllar önce sadece bir hayaldi, 1 Aralık'ta can buluyor!" başlıklı yazısıyla köşesine taşıdı.

Yıllar önce sadece bir hayaldi, 1 Aralık'ta can buluyor!
Yıllar önce sadece bir hayaldi, 1 Aralık'ta can buluyor!
GİRİŞ 29.11.2020 16:57 GÜNCELLEME 29.11.2020 16:57
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

İşte Nevra F. Zehra Babürşah'ın o yazısı;

PANDEMİ SÜRECİNDE MÜCADELE VEREN BİR DOKTORUN TÜRKİSTAN HEYECANI! YILLAR ÖNCE SADECE HAYALDİ, 1 ARALIKTA CAN BULUYOR! Yahşihan İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatma Sönmez, dünya gündemine “Pandemi” olarak giren Covid-19 salgını ile mücadelede ön cephede savaşırken, bir yandan da ülkemizde ve diğer Türk devletlerinde; Türk- İslam Birliği projelerinin çalışmalarını yürütmeye devam ediyor. Dr. Sönmez, 1 Aralık’ta açılışının yapılacağı ve Sovyet döneminden bu yana ilk kez kurulan bir havalimanı olma özelliği taşıyan “Türkistan Uluslararası Havalimanı” için duygularını “Ata yurdum Türkistan’da öğrenciyken hayalimdi, şimdi can buldu!” sözleri ile dile getiriyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Kazakistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı, Sayın Nursultan Nazarbayev’in yapacağı tarihi açılışı, piste ilk tekerleğin konulacağı o tarihi günü, Dr. Fatma Sönmez ile sizler için konuştuk.



Tıp doktorusunuz fakat bir yandan idarecilik yaptığınız pandemi döneminde dahi Ahmet Yesevi yolu ile ilgili konferanslarınız, yazılı ve sözlü sayısız çalışmalarınızdevam ediyor. Türkistan sevdasını, Yesevi sevdasını; siz de hizmet haline getiren ve bir ideale dönüştüren etken nedir? Bu, bir serüvense nasıl başladı?

Çocukluğumdan bu yana, büyüklerimizin dilinden ata yurtlarımız, Türk dünyasının efsanevi anlatımlarıyla büyüdük hep! Görmediğimiz ama dilimizin, tarihimizin, özümüzün bir olduğu kardeşlerimizi özledik yıllarca... Lise yıllarında hazırladığım bir ödev ile bu dünyanın kapıları başka bir şekilde aralandı bana ve üniversite sınavında Ahmet Yesevi diyarı Türkistan’da yine onun adına kurulan üniversiteyi tercih ederek eğitimimi oranın ilk öğrencilerinden olarak yapmaya niyet ettim! Tıp fakültesi eğitimi alırken bir yandan da üniversitemin adını taşıyan Ahmet Yesevi Atamı, onun yolunu, onun düsturlarıyla yetiştirdiği binlerce talebeyi araştırıyor, asırlardır bu kadar canlı kalan ışığını hem bilime hem maneviyata nasıl taşıdığını öğrenmeye çalışıyordum... AHMET YESEVİ YOLUNU ARAŞTIRDIKÇA KENDİMİ BAMBAŞKA BİR DERYADA BULUYOR, ÖNÜMDE ADETA BİR İNSANLIK YOLU AÇILIYORDU ! Hangi meslekten olursa olsun aldığı ilmi hayat yoluna yansıtabilen bir insan ancak “Yesevî”  yolunda mümkün olabilirdi hatta atalarının tarihini, kültürünü, özünü; “Yesevî”  yolunda daha iyi kavrayabilir,öğrendiklerinden güç alarak hayat yolunda daha güçlü var olabilirdi... Yesevî  yolunda öğrendiklerim, beni aldığım tıp eğitiminin beraberinde Ahmet Yesevi Atam’ı  onun yolunu, onun prensiplerini, onun yolunda yetişen talebeleri, onun asırlardır ayni canlılıkla insanlığı aydınlatan bilim ve maneviyat ışığını, gittiğim her yere taşımaya,anlatmaya söz verdim. Ocağında yetiştirdiği binlerce talebeyi, başta Anadolu olmak üzere, Balkanlar ve Maveraünnehir bölgelerine gönderen Ahmet Yesevi Atama, o kadar çok şey borçluyduk ki... Yesevî  yolunda yetişen, adına “Alperen!” dediğimiz o yiğit gönüller, gittikleri her yerde tıpkı bir Ahmet Yesevî duruşuyla var oldular! İnancın, çalışmanın, ilim tahsil etmenin, emek vermenin, sevginin, birleştirici- buluşturucu olmanın, hoşgörünün önderliğini yaparken aynı zamanda ihtiyaç olduğunda yaşanılan toprakların vatan kılınmasında en önde “Öncü Erler!” olarak savaşmışlar, o toplumu fetih ruhuna hazırlamışlardır...Üstelik Ahmet Yesevi Atam; telif ettiği eserlerde Arapça ve Farsçanın en çok kullanıldığı bir dönemde Türk dilini kullanarak, göçebe halindeki Türk topluluklarında birleştirici-buluşturucu olmayı, gönüllere hitap etmeyi ve ortak bir kültür, ortak inanç prensiplerinde bütün Türk toplumlarını buluşmayı hedeflemiş, Türk Dilini ise gelecek nesillere, bize miras olarak bırakmıştır...

Yaptığınız hizmetler karşılığında, Türkistan Saygın Vatandaşlık Unvanı, Beratı ve Madalyası aldınız. Soydaşlarımızla kurduğunuz bu gönül köprüsü sürecini dinlemek isteriz…

1994 yılında, Türkiye’den  Ata yurdum  Türkistan’a ilk   giden bir avuç kişiden biri olarak, üniversite yıllarım sadece tıp eğitimi alarak değil, yeni bağımsızlığını kazanmış Ata yurdum Kazakistan’ın yeniden yapılandırılmasında gönüllü görev heyecanlarıyla da geçti.Mesela yine  gönüllü bölgenin ilk Türk dili Öğretim kursunu açtım, farklı yaşlardan gönüllü kursiyerlerinden oluşan, önce bir sonra birkaç sınıflık Türk dili kursuna Uluslararası Kazak Dili Vakfı ev sahipliği yaptım. Çok duygusal anılarım var, zaten Türkistan’a ilk ulaştığımızda bile bizi “Osmanlı’nın torunları geldi.” diye karşılayan ve çok kıymet veren Kazakistanlı dostlarımız, büyüklerimiz, kardeşlerimiz aynı zamanda Türk dilini öğrenmek için de büyük bir istek taşıyorlardı. Güzel bir ortaklık çalışması olunca devamında yine, Uluslararası  Kazak Dili Vakfı’nın bünyesinde ilk el sanatları kursunu açtım. Türkiye’den getirdiğim, kendim temin ettiğim birtakım malzemelerle renkli, Türk El sanatlarının en güzel örneklerini Kazakistanlı hanımlarla ilmek ilmek dokuduk, sonrasında ise nevruz törenlerinde açtığımız sergilerle Ata yurdum Kazakistan’ın bağımsızlığıyla yaşanan ilkler sayfasında hoş bir seda bıraktık... Daha sonrasında ilköğretim okullarında Türkiye’yi anlatan slaytlarla küçük yüreklerle buluştum. Ve Ahmet Yesevi Atamın hocası; Arslan Bab, annesi Ayşe Hatun, babası İbrahim Ata, ablası Gevher Sultan’ın  manevi ziyaretgahlarında kendi imkanlarımla Türkiye’den ve Türkistan’dan temin ettiğim malzemeler ile tadilat çalışmaları yaptım. Türkistan Valiliğinde yine gönüllü olarak Türkistan’ın tanıtılmasına katkıda bulunacak projeler hazırlayarak; Türkistan Valiliğimizin desteğiyle Türkiye’deki bazı şehirler ile ilk “Kardeş Şehirler Protokolü” nü yapılmasına vesile olmak ayrı bir heyecan oldu. Türkiye’den gönüllü hekim dernekleri ile görüşerek Kazakistan’da uygulamalı ameliyatlar yapılmasına, üniversitemin desteğiyle vesile olmak ve bu projenin on yıl boyunca sürmesi, şifaya kavuşan, yeniden hayata tutunan çocuklara,gençlere  şahitlik etmek ise anlatılmaz bir hazdı... 1994 yılında öğrenci olarak gittiğim ilk gün başlayan ve yıllarca süren sadece gönüllü bir şekilde Türkiye ile Ata yurdum Kazakistan arasında gönül köprüsü kurma gayretim, zaten vefası çok yüksek olan Kazakistanlı büyüklerim tarafından takdir buldu ve Türkistan’ın o belki de çok az kişiye takdir edilen Türkistan Saygın vatandaşlık Berat ve Madalyası tarafıma tevdi edildi... O günden bu yana aldığım sayısız plaket ödül-takdirnamenin ötesinde Türkistan’da aldığım bu madalya ve  kimlik, vatandaşlık benim için çok kıymetlidir, sanki ötelerden Hazret  Sultan Yesevî Atamın ruhaniyetinin memnuniyetini ifade eder... Yaşadığım sürece onurla taşıyacağım ve Türkistan için ne yapabilirim gayretiyle yaşayacağım. Türkistan nasıl sadece Kazakistan’ın bir şehri değil, Türk Dünyasının Tarih, Maneviyat, Bilim ve Kültür merkezi ise işte Atayurdum Kazakistan ve Bilge büyüğümüz, Aksakalımız Nursultan Nazarbayev’de Türk Dünyası gerçeğinin çok önemli dinamiği, öncü gücü, beynidir! Kimi zaman özellikle kurgulanan bu gerçekliği perdeleme gayreti boşunadır! Kazakistan, Türk Dünyasının parlayan yıldızı unvanını istikrarla büyüyen, her mânâda gelişen bir ülke olarak korumaya devam etmektedir!

1994 yılından bugüne çok uzun zaman geçmiş… Fakat siz, Türkistan sevdasını ilk günkü gibi taşıyor, yaşıyor ve anlatıyorsunuz. Bugüne geldiğimizde, bugünkü Türkistan, o günkü Türkistan değil! Biraz açabilir miyiz, bunu?

Evet, Türkistan şehri aslında Kazakistan’ın bir şehri idi. 1994 yılında gittiğimizde, üniversitemizin orada kurulmuş olması şehri canlandırılmasına katkıda bulunurken, tabii ki şehre mânâ katan en büyük değer Ahmet Yesevi Atamın külliyesinin şehirdeki varlığı! UNESCO koruması altında olan Ahmet Yesevi külliyesi ve değerleri, Türkistan şehrine can veren en büyük sembolü, nefesi... Üstelik Türkistan sadece bir şehir olarak görünse de aslında Türk dünyasının maneviyat, kültür ve bilim başşehri! Mânâ itibari ile de Türklerin yaşadığı bölge yani Türk dünyasının gözbebeği! İşte bu gerçeklerin hepsini bir arada gören Kazakistan’ın kurucu cumhurbaşkanı, Türk dünyasının bilge büyüğü Sayın Nursultan Nazarbayev, Türkistan’ın büyük bir eyalet statüsüne dönüştürülmesini ve her mânâda geliştirilmesi için çalışmaların başlatılmasını öngördü! Bu, çok büyük bir öngörüydü aslında! Bizzat takipçisi olduğu bu öngörünün can bulmasına da her ayrıntısına destek verip, takibini yaparak katkıda bulundu! Türkistan tarihi, kültürel ve ekonomik mânâda belki de Türk dünyasının parlayan yıldızı Kazakistan’ın en gözde şehri yolunda... Bu, sayın Nazarbayev’in Türk dünyasının ortak kültür, tarih, maneviyat değerlerine verdiği kıymeti gösterirken aynı zamanda Türk dünyası gerçeğinin temelindeki Ahmet Yesevi Atam ve onun yol prensiplerini, onun yolunda yetişenleri yeniden canlandırma projesidir. Ata yurdum Kazakistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı Elbası Sayın Nursultan Nazarbayev, “Kazak halkının millî ve manevi uyanışının merkezi-ortalığı” olarak Türkistan’ı gösterdi! Ve bu uyanışın Türkistan’dan başlatılarak aynı zamanda “Ahmet Yesevi” ruhunu yeniden canlandırma ve yeniden Türk Dünyası birliğinin otağı olacağı inancını işaret ederek düğmeye bastı! Türkistan, ülkenin en önemli eyaletlerinden biri ilan edildi ve özel statülerle Kazakistan Cumhuriyeti, Elbası’nın bu tespitini ve nasihatini hayata geçirmede Türkistan’ı çok önemli bir tarih, kültür, turizm ve inanç merkezi yapmak, Türkistan’a hak ettiği itibarı geri kazandırmak için gerçekten çok büyük bütçeler ayırdı ve gayretler gösterildi! Mesela, 120 milyon dolar bütçe ayrılan Türkistan Uluslararası Havalimanı'nı da bir Türk firması inşa etti. Bu limanın en büyük özelliği ise Sovyetlerden beri Kazakistan’ın sıfırdan inşa ettiği ilk havalimanı olması. Kazakistan ulusal basınından bildiğimiz kadarıyla ise 1 Aralıkta açılışı yapılacak. 

Evet,1 Aralık’ta, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan  ve Kazakistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev’in açılışını yapacağı uluslararasıhavalimanı, Türkistan’a tarihi bir günyaşatacak. Sizi çok heyecanlandırdığını bildiğimiz bu güzel gelişmenin ayrıntılarını bizimle paylaşabilir misiniz?

Evet, 1 Aralık Tarihi,yıllarca projelerim ve çalışmalarım ile tanıtımına katkıda bulunmaya gayret ettiğim Ata yurdum Türkistan için beni çok heyecanlandıran bir tarih! Şu şekilde açıklayayım; 1994’ten bugüne  kadar 26  yıldır bilfiil  gönüllü yapmaya gayret ettiğim çalışmaların ötesinde daha önce de söylediğim gibi “Türkistan’ın tanıtımına nasıl katkıda bulunabilirim?” gayretiyle yaşadım.Bu sebeple o yıllardan gerek yapılan öğrenci toplantılarında gerekse Türkiye’den protokole dahil misafirlerimiz geldiğinde ve bizlere “Bizden bir isteğiniz var mı?” diye sorduklarında, ben her seferinde “Biz, buraya bir havaalanı istiyoruz,lütfen buraya bir havaalanı yapılsın! Türkistan’ın en büyük problemi uluslararası ulaşım. Türkistan Uluslararası havaalanı açılmalı ki, Ahmet Yesevî Atam, daha çok ziyaret edilsin, Türkistan daha çok tanınan bir bölge haline gelsin.” sözlerini sarf etmekten hiç yorulmadım hatta ozaman şartlarında tebessümlere sebep olan bu çağrımdan hiç vazgeçmedim... Türkiye’ye geldiğimde heyetler arası görüşmeler olduğunda bulduğum her fırsatta havaalanı ihtiyacını dile getirdim...Çünkü başta öğrencilik yıllarımızda ve sonrasında, hatta bugüne kadar en çok zorlandığımız durumdu bu. Türkiye ile ulaşımda zamanın başşehri Almatı’dan Türkistan’a ulaşmak için karayoluyla gelirsek 19-20 saat ile tren yolculuğu yaparsak yine 22-23 saatte Türkistan’a ulaşırdık, uçaktan indikten sonra. Yıllar sonra insanların tebessüm etmesini hayal olarak görmesine sebep olan dile getirdiğim Türkistan’ın o ihtiyacı giderildi! Artık Türkistan’a uluslararası hava yolunu açan çok modern bir havaalanı kuruldu! Bu, benim için inanılmaz heyecan verici, tarifi imkânsız! İşte 1 Aralık tarihi, bu yüzden çok kıymetli. Hayalim 26  yıl sonra gerçek oldu… Kazakistan Egemen Gazetesinin haberine göre; 1 Aralık’ta cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ata yurdum Kazakizstan'ın kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev, Havaalanını beraber açacaklar ve piste ilk tekerleği koyacaklar! Aylardır salgın hastalık mücadelesini veren sağlık ordusunun bir neferi, bir idarecisi olarak, biliyorum ki orada olamayacağım, ama sanki aylardır üzerimize çöken bu salgın yorgunluğunu bile bir nebze gideren çok başka bir heyecan bunu bilmek, yaşarken tanık olmak bile! Orada olamasamda orada bu açılışı gerçekleştiren heyetlerimizin yanıbaşında kendimi düşünecek, o atmosferi hissederek hamd edecek, Türkistan Sevdalısı bir yürek olarak dua edeceğim; “Yesevî  Atamın adıyla bütünleşmiş olan ata yurdum Türkistan’ı daha çok tanıtacak, Yesevî’yi yoluna konuklar taşıyacak bu reformda emeği geçen herkes varolsun.” Özü sözü; inancı, Ataları, kültürü, tarihi her şeyi bir ve beraber olan Türkiye ve Kazakistan’ı, ebediyen bir ve beraber olsun. 1994’ ten  bugüne baktığımda ata yurdum Kazakistan’ı, Türk dünyasının parlayan yıldızı konumuna getirmede ömrünü harcayan bilge büyüğümüz, Aksakalımız; Sayın Nursultan Nazarbayev ve Atayurtlarımızın kültür ve tarihsel değerlerinin korunmasında verdiği destek için, Cumhurbaşkanımız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sağlıklı ömürler ihsan eyle ve devlet büyüklerimizi elele vererek Türk dünyasının güçlü birliğini kurmayı nasip eyle Allah’ım Amin...

YORUMLAR 1
  • Erdoğan Kılınç 3 yıl önce Şikayet Et
    Ben de bir Yesevi Mezunu olarak Hocam'a bu kutlu yolunda başarılar diliyorum.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Bakan Tekin: Öğretmen atama rakamında uzlaştık
Etiketlerde bir devrin sonu, Erdoğan duyurmuştu! Artık fiyatları onlar belirleyecek