HDP’li bir vekil ve sefil hayatı

Zekeriya Say'ın yazısı şu şekilde;

İsmini ilk duyduğumda Mazlum-Der’in Kocaeli Şube Başkanı idi.

İHL mezunu bir doktor olarak “Başörtüsüne Özgürlük” eylemlerinde basın açıklamaları yapıyordu.

Başörtülülerin uğradığı zulme isyan ediyor, “Bilin ki ey zorbalar, hayat biçimimizi biz belirleyeceğiz” şeklinde laflar ediyordu.

Bu eylemlerin bir tanesinde, gazetemizde gördüğü, “En sefil hayat, başkalarının istediği şekilde yaşanandır” cümlesini afişi yapmıştı.

 Kâh oğullarını ziyarete giden asker annelerinin örtüleri yüzünden nizamiye kapısından geri çevrilmesini kınıyor…

Kâh Koç’un fabrikasında çalışan işçilerin namaz kıldıkları gerekçesiyle işten çıkarılmalarına dikkat çekiyordu.

Zulme karşı bu haykırışları sayesinde Kasım 2007’de, Mazlum-Der’in “Genel Başkanı” oldu.

Artık her meselede fikir beyan eder olmuştu.

Yaşar Büyükanıt’a da laf yetiştiriyordu, İlker Başbuğ’a da…

CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav, Hacc’a gitmek isteyen yaşlı bir vatandaşı uyarayım derken, Hz. Peygamber ve Hac ibadeti hakkında alaycı ifadeler kullandığında; 

“Bu, din düşmanlığı ve halk karşıtlığıdır. CHP’nin 80 yıllık kafa yapısı ortaya çıkmıştır” diyerek, CHP’yi yerden yere vurmuştu.

Ergenekon sürecinde, darbecilere resmen savaş açtı.

300’den fazla sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu “Ortak Akıl Hareketi”nin Samsun’da gerçekleştirdiği ikinci mitinginde, yüz bin vatandaşın bakışları karşısında, “Ergenekon’un avukatlığını yapanlar aklını başına almalı” diye meydan okudu.

“Ergenekon’un gerçek anlamda üstüne gidilebilmesinin muvazzaf genç subayların izini sürmekle gerçekleşeceğini” söyledi…

“Ahmet Necdet Sezer başta olmak üzere yakın dönem siyaset meydanı pehlivanlarını da sorguya çekeceksiniz” diyerek “Ordu göreve” tayfasının sorgulanmasını istedi..

Bir röportajında Ergenekon terör örgütünü, “Arkadaşını öldürüp cenazesinde gözyaşı dökme tıynetsizliğini gösteren bir canavar”a benzetti.

Ha unutmadan!..

“Ergenekon aslında tek parti iktidarının, darbe geleneğinin gayrimeşru çocuğudur” şeklindeki çerçevelik söz de ona aitti.

Elbette cesur çıkışları bunlarla sınırlı değildi…

Laikçilerin “Rahibe Teresa”sı Türkan Saylan’dan tutun da Aydın Doğan’ın kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ’a kadar herkese laf yetiştirdi.

Sonra “Şu an Savcı Zekeriya Öz’e yardımcı olma anıdır” diyerek FETÖ’cü Zek’in korumaları ile yetkilerinin artırılmasını istedi.

Akabinde Balyoz iddianamelerinde adı geçer oldu.

Derken, 2009 yılında görevinden ayrıldı.

2011’e kadar ortalıkta pek gözükmedi.

Sonra, başörtüsü eylemlerini siyasi rant olarak kullandığı ortaya çıktı. 

Meğer 2011 Genel Seçimleri’nde AK Parti’den milletvekili adayı olabilmek için onlarca sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek kurduğu platform tarafından organize edilen “Başörtüsüne Özgürlük” eylemlerini, kendisi organize etmiş gibi göstermişti.

Çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktığında ise geçmişte, gazetemizde gördüğü cümlelerden afiş hazırlayan doktor efendi; solcu, Kürtçü, Marksist ve Cemal Uşşak gibi FETÖ’cülerin, Akit’e yönelik başlattığı imza kampanyasının sözcülüğüne soyunmuştu.

Artık hedef kitlesi değişmişti. Başörtüsü eylemlerini bırakıp, PKK üzerine yoğunlaştı.

Akit de 2012’de, “BDP’den milletvekili olabilir” dediğinde, haberimize çok kızsa da gerçek buydu.

Türk bayrağı ile PKK paçavrasını bir tuttuğu için İzmit Seka Devlet Hastanesi’ndeki görevinden kovuldu.

Akabinde ‘terör propagandası’ yaptığı gerekçesiyle 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 

Girdiği yol ona vekilliğin kapısını araladı.

2011’de AK Parti’den giremediği meclise 24 Haziran 2018’de HDP sayesinde kavuştu. 

Bu kez de terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı sayesinde girdiği gazi mecliste, FETÖ’cüleri savunmaya başladı. 

Cemal Enginyurt onun için “FETÖ’nün Meclis’teki sesidir” dedi.

İstismara öyle alışmıştı ki, koronavirüs salgınını bahane ederek tutuklu teröristlerin salıverilmesine ilişkin imza kampanyası bile başlattı.

Gazetemizde gördüğü “En sefil hayat, başkalarının istediği şekilde yaşanandır” şeklindeki sözü beğenip afiş yaptıran kişi HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan başkası değildi.

Aradan geçen 15 yılda belli ki çok şey değişmişti.

Evlerinde terörist saklayıp, araçlarıyla silah taşıyan HDP milletvekilleri dururken, Gara’da 13 sivilin başlarına sıkılarak şehit edildiği meş’um vahşet sonrası, devleti suçlayan, PKK’yı aklayan ilk açıklamayı o yaptı. 

Tabii yanına aldığı diğer bir başörtüsü istismarcısı Hüda Kaya ile..

Yaptığı açıklama tepki çekince de “Can güvenliğim açısından da bir sürü tehdit alıyorum” diyerek, hayatından endişe ettiğini belirtti.

Orada bir kez daha gördüm ki,

Meğer “Başkalarının istediği şekilde yaşanan o sefil hayat” HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ta kendisininkiymiş!