Cemil Çiçek: Tarih olarak 28 Şubat geride kaldı ama tortuları devam ediyor

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye'de demokrasinin obruklarla dolu olduğunu belirterek, "28 Şubat'tan bir ders çıkaracaksak, bir tespit olarak söylüyorum ki bizim demokrasimizde çok obruk var. Eğer doğru düzgün bir yol haritası çizemezsek, bu obruklara her zaman düşme sıkıntısı vardır." dedi.

Cemil Çiçek: Tarih olarak 28 Şubat geride kaldı ama tortuları devam ediyor
Cemil Çiçek: Tarih olarak 28 Şubat geride kaldı ama tortuları devam ediyor
GİRİŞ 24.02.2021 21:51 GÜNCELLEME 24.02.2021 21:57
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 28 Şubat postmodern darbesinin 24'üncü yılı dolayısıyla AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

28 Şubat'ın, yakın siyasi tarihin en büyük kırılma noktası olduğunu ifade eden Çiçek, "28 Şubat öncesi ve 28 Şubat felsefe, icraat olarak devam ettiği dönemde devletle milletin arası ciddi ölçüde açılmıştır. Devletin kurumları arasında bir çatışma yaşanmıştır. Demokrasi ciddi ölçüde ivme kaybetmiştir." diye konuştu.

Cemil Çiçek, 28 Şubat'ın en büyük zararının millet iradesine olduğunun altını çizerek, bütün bu tartışmalardan da en evvel TBMM'nin zarar gördüğünü vurguladı.

TBMM içinden çıkan hükümeti yıpratmak ve düşürmek için demokrasilerde olmayan yol ve yöntemlerle demokrasinin kirletildiğini dile getiren Çiçek, milli iradeye bir tasallut meydana geldiğini söyledi.

28 Şubat'ın halen tortularının bugün de devam ettiğini kaydeden Çiçek, "Siyasi düşüncemiz, aidiyetimiz ne olursa olsun, darbeler ve darbe teşebbüsleri bu ülkeye fayda getirmiyor. Tabiatıyla ülkenin sorunları dün de vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. Eğer bunlar olmasa kurumlara, siyasete, hükümetlere ihtiyaç olmaz. Sorunlar vardır diye, bu sorunların antidemokratik yol ve yöntemlerle çözülebileceğine inanmak, bence bu millete yapılabilecek en büyük bühtan olur. Onun için 28 Şubat dönemi antidemokratik arayışlara maalesef zemin hazırlamıştır." değerlendirmesinde bulundu.

"KENDİ HALİNE BIRAKILMIŞ OLSAYDI, BELKİ 2-3 AY SONRA DEMOKRATİK USULLERLE İKTİDARDAN DÜŞMÜŞ OLACAKTI"

Türkiye'de eğer işler yolunda gidecekse, ileri bir demokrasi tesis edilecekse, gelişmiş ülkeler seviyesinde devletin işleyişi mümkün kılınacaksa o zaman 3 şeyin şeffaf kayıt altında ve herkesçe bilinir olması gerektiğini belirten Çiçek, "Bunlardan bir tanesi kayıt dışı ekonomidir. Ekonominin kayıt içinde olması lazım. Ekonominin üçte biri kayıt dışındadır. Siyasetin de yarıdan fazlası kayıt dışıdır. Bir üçüncü kayıt dışılık da din alanındadır. Ben, bunları söylediğim zaman, FETÖ sahtekarlığı ve ihaneti yoktu." görüşünü dile getirdi.

Çiçek, kayıt dışı siyaseti; "Envanterde gözükmeyen, halka hesap vermeyen, halkın tanımadığı, bilmediği ama seçilmiş olan siyasetçilerden daha fazla belirleyici olan, yön verici olan ve kararları etki edilen kesimler var. Bunlar, 28 Şubat döneminde gördük, cuntacılardır, darbecilerdir. Çoğu zaman da yargıyla iş birliği yaparlar. Halkın seçtiği hükümetlere, Meclis'e karşı tavır alırlar ve karar icra etmeye çalışırlar." sözleriyle açıkladı.

O dönemde, 54. Hükümetin doğrularının da yanlışlarının da olduğunu anlatan Çiçek, "Ben o dönem Meclis içerisindeyim. 54. Hükümet, kendi haline bırakılmış olsaydı, belki 2-3 ay sonra demokratik usullerle iktidardan düşmüş olacaktı. Ama öyle olmadı. Her alanda devlet işleyişine müdahale edildi." dedi.

"O ZAMAN 28 ŞUBAT'I NEREYE KOYACAĞIZ?"

Toplumun önemli kesimlerinin 28 Şubat sürecinde iyi bir sınav vermediğini vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:

"O dönem, bu ülkenin aydınlarının çok önemli bir kısmı, iyi bir sınav vermedi, iki yüzlü oldu, sahtekar oldu. Basın, devamlı bu işlerde kayıt dışı siyasetin yanında oldu. Basın da iyi bir sınav vermedi. İş dünyasının önemli bir kesimi, iyi bir sınav vermedi. Yargı, hiç iyi bir sınav vermedi. Bir generalin davetine icabetle, yüksek yargının tüm temsilcileri, bir kısmı şimdi demokrasi nutuğu atıyor, o zaman Genelkurmay'a kadar gittiler, ayakta 5 dakika yapılan provokasyonu, propagandayı alkışladılar. Ama ortalık aydınlanınca, şimdi sorsanız, onlar da 28 Şubat'tan şikayet ederler. Toplum olarak, toplumun önde gelen kesimleri ve kurumları olarak iyi bir sınav vermedik."

İkiyüzlülüklerin görülmesi gerektiğini dile getiren Çiçek, "Yok, en son beyanına itibar edeceksek, herkes bugün demokrat, herkes, yargı bağımsızlığından, kuvvetler ayrılığından, parlamenter sistemden yana gözüküyor. Parlamenter sistemden, demokrasiden yana isek o zaman 28 Şubat'ı nereye koyacağız?" diye sordu.

"MİLLETVEKİLİ TRANSFERİ İÇİN PARA HAVUZLARI OLUŞTURULDU"

O dönemde bir kara bulut gibi Türkiye'nin üzerine çöken bir "irtica bulutu" olduğunu hatırlatan Çiçek, derin yapıların elinde olan bir kısım marjinal grupların olduğunu dile getirdi.

Bunların hepsinin birden kaybolduğuna dikkati çeken Çiçek, "Belli ki Türkiye'de bu türlü obruklar da var. Bizim demokrasimiz obruklarla dolu. 28 Şubat'tan bir ders çıkaracaksak, bir tespit olarak söylüyorum ki bizim demokrasimizde çok obruk var. Eğer doğru düzgün bir yol haritası çizemezsek, bu obruklara her zaman düşme sıkıntısı vardır. Olur mu, bunca sene sonra olur, burası Türkiye." ifadesini kullandı.

"Beşli Çete"nin desteğiyle 54. Hükümetin düştüğünü dile getiren Çiçek, "Yerine 55. Hükümet kuruldu. Bu hükümetin nasıl kurulduğunu, ben o zaman Meclis'teyim, biliyorum. Havuzlar oluşturuldu. Bir kısım iş dünyasının önde gelenleri, şimdi yeri geliyor demokrasi filan diyorlar, ben bunlara tereddütle yaklaşırım, milletvekili transferi için para havuzları oluşturdu." dedi.

Çiçek, demokrasinin ahlak ayağı adına ne varsa hepsinin 28 Şubat sürecinde tahrip edildiğini vurguladı.

"28 ŞUBAT'IN, EĞİTİM HAYATINDAKİ EN BÜYÜK TAHRİBATI; BİR 'MESLEKSİZLER SINIFI' OLUŞTU"

Anavatan Partisinin programında ve uygulamalarında eğitimin 5+3 olduğuna işaret eden Çiçek, Batı Çalışma Grubu'nun, imam hatip kökenli olanların devlet kademelerinde önemli yerde bulunmasından rahatsız olarak, bu okulların önünü kesebilmek için "kesintisiz 8 yıllık eğitim" denilen bir yanlış projeyi, güç ve kuvvet kullanarak, kurdurdukları hükümete empoze ettiklerini dile getirdi.

İmam hatip okulları üzerinden tüm meslek liselerinin canına okunduğunu aktaran Çiçek, "28 Şubat'ın, eğitim hayatındaki en büyük tahribatı; bir 'mesleksizler sınıfı' oluştu." diye konuştu.

O zaman Hükümette Başbakan olarak Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın olduğunu hatırlatan Çiçek, "Söz verilmiş, hükümet bu eksen üzere kurulmuş. Ben de, Anavatan Partisi'nin programı 5+3 olduğu için, 53. Hükümetin programına da aykırı olduğu için bunun doğru olmadığına kanaat getirdim. Ama parti, grup kararı almıştı. Parti, grup kararı alır da ona aykırı davranırsanız, o zaman bunun bedeli olarak partiden atılmaya kadar giden bir süreç başlamış olur." değerlendirmesinde bulundu.

Çiçek, 8 yıllık eğitime kabul oyu vermediği için Anavatan Partisinden ihraç edildiğini anımsatarak, 28 Şubat'ın bu anlamda mağdurlarından biri olduğunu anlattı.

"AKŞAM 6'DA BANA, 'BİZİM PARTİYE GEL' DİYEN ARKADAŞ, SABAHLEYİN KENDİSİ O PARTİDEN İSTİFA ETTİ"

Türkiye'de bağımsız olarak siyaset yapma imkanı olmadığını ifade eden Çiçek, siyaseti bırakmaya karar verdiğini ama sonra başka gelişmeler yaşandığını ve Fazilet Partisi'ne katıldığını anımsattı.

Anavatan Partisinden ihraç edildikten sonra bağımsız milletvekiliyken, o zaman muhalefette olan bir siyasi partide bir genel başkan yardımcısının partisine geçme teklifinde bulunduğunu aktaran Çiçek, "Ben de parti değiştirmeyi çok doğru bulmadığımı söyledim. Genel başkanları ile ilgili de kanaatimi söyledim. Allah'ın işine bakın ki; akşam 6'da bana, 'Bizim partiye gel' diyen arkadaş, sabahleyin kendisi o partiden istifa etti ve bir başka partiye geçti." ifadesini kullandı.

Bu milletvekilinin neden partiden ayrıldığını araştırdığını anlatan Çiçek, "Benimle görüştükten sonra herhalde, bir vesileyle o zamanki Jandarma Genel Komutanı, iki arkadaşı karargaha çağırıyor. Birisi Anavatan Partisinde, öbürü de başka partide. Orada çay içiyorlar, ünlemli. Sabahleyin de o arkadaş oradan ayrılmak durumunda kalıyor. Bu türlü sıkıntıları, bu ülke 28 Şubat'ta yaşadı." dedi.

Parti değiştirmeleri doğru bulmadığını belirten Çiçek, "Partiler kapatılır, mecbur kalınır ayrı. Ama durup dururken, hiçbir sebep yokken 3 ay evvel bir partiye bağırıp çağıracaksın, 3 ay sonra hiçbir şey olmamış gibi çıkıp öbür partiye geleceksiniz, yakasına rozeti takacağız. Siyaset, böyle böyle itibar kaybediyor." yorumunda bulundu.

"SEÇİMİ KAYBEDENLER, KAYIT DIŞI SİYASİ UNSURLARI ARKASINA ALARAK SEÇİMİ KAZANANLARA KARŞI MAÇ KAZANMAYA ÇALIŞIYOR"

Tarih olarak 28 Şubat'ın geride kaldığını ama tortularının devam ettiğini vurgulayan Çiçek, "Türkiye'de siyaset, o günden bugüne nazaran çok mesafe katetti mi? Belli alanlarda var ama ondan daha kötü durumlar da var. Türkiye'de bir kısım siyasetçiler, eğer tabanı yoksa, parti içinde tutunamıyor ise ikbal de görmüyorsa, o zaman bu kayıt dışı siyasi unsurları darbeye teşvik eder. Bu, Kenan Evren'in hatıralarında da var." görüşünü dile getirdi.

İşleyen demokraside, bir kişinin, bir grubun, bir partinin iktidarda kalmasının bu türlü yollardan olmayacağının altını çizen Çiçek, "Bu ahlaksızlıktır. Ahlaksız bir yoldan, ahlaki olmayan yol ve yöntemlerle siyaseti şekillendirmeye çalışırsanız, bu siyaset Türkiye'ye de fayda vermez. Böyle bir demokrasi de kimseye fayda getirmez." diye konuştu.

Batı ülkelerinde neden darbeler olmadığını örneklerle anlatan Çiçek, Batı'da seçimi kaybeden genel başkanın seçimin sonucunda mağlubiyeti kabul ederek, görevinden ayrıldığına dikkati çekti.

Batı demokrasilerinde hücre yenilenmesinin olduğunu, Türkiye'de ise bunun olmadığını belirten Çiçek, "50 defa da seçim kaybetse yine kalmaya devam eder. Bu, bir aşiret mantığıdır. Ölüm dışında aşiret reisi kolay kolay değişmez. Dolayısıyla Türkiye'de 28 Şubat'ın getirdiği sıkıntılardan bir tanesi de budur. Seçimi kaybetmiş olanlar, kayıt dışı siyasi unsurları arkasına alarak seçimi kazanmış olanlara karşı maç kazanmaya çalışıyor. Bir demokrasi geleneğini, demokrasi kültürünü halen yerleştiremedik." ifadesini kullandı.

Bugün de bu anlayışta olan insanların olduğuna dikkati çeken Çiçek, "Belli partilere düşmanlık, demokrasiden sapmayı gerektirmez." dedi.

"DEMOKRASİNİN KÜLTÜR VE AHLAK AYAĞINI SAĞLAM TUTMAMIZ GEREKİYOR"

Her darbe teşebbüsünün toplumu 15 yıl geriye götürdüğünü vurgulayan Çiçek şöyle devam etti:

"Tarihte yaşanmış bir olay, bir daha yaşanmaz diye bir şey yok. Bununla 'Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz' diye kimsenin irkilmesine gerek yok. Nasıl şimdi Kovid-19 için aşı yaptırıyorsak, demokrasi aşısını sık sık yaptırmamız gerekiyor. Bu da demokrasiye bağlı olmaktır. İktidar değişimini, halkın iradesi üzerinden değerlendirmek, onun dışındaki her yol ve yöntemin Türkiye'ye fayda getirmeyeceğine gerçekten inanmamız lazım. Bu olmadığı sürece yine bir kısım unsurlar girer, aynen 15 Temmuz'da olduğu gibi bir kısım yapılar vardır. İleride böyle şeyler olmaması için aşılanmak gerekiyor, Kovid-19 aşısı gibi. Demokrasinin kültür ve ahlak ayağını sağlam tutmamız gerekiyor, sadece hukuk ayağı yetmiyor. Mümkün olduğunca kayıt dışı unsurları şeffaf, bilinir hale getirmemiz gerekiyor."

Cemil Çiçek, Türkiye'nin önemine işaret ederek, "Dış güçler dediğimiz 7-8 devlettir. Türkiye'ye operasyon çekecek, obruk oluşturacak ülke 7-8 tanedir. Bunların birinci sınıf istihbaratçılarının görev yaptığı yerler, Türkiye'dir. Herkes, aklını, vicdanını ve cüzdanını kimseye vermesin. Kendisinde kalsın bu üçü, sonra 'kandırıldık', 'bizi aldattılar' diyoruz. Kim aldatan? Dış güçler dediklerimizin birinci sınıf istihbaratçıları, bu türlü hukuki veya sosyolojik gruplar içerisinde görev yapıyor, Ankara halinde salatalık satmıyor. 28 Şubat ve benzeri olaylara baktığınızda, bunların mutlak surette dış destekleri her halükarda vardır." diye konuştu.

"HERKES AYNI TÜRKÜYÜ SÖYLEDİĞİNİ ZANNEDİYOR AMA FİKİRLER BAŞKA BAŞKA"

Darbenin, hukuk tanımamak olduğunu belirten Çiçek, "Hiçbir darbe, anayasaya, kanunlara dayalı olarak yapılamaz. Darbecilerin hukuku yürürlükteki hukuk değildir. Zaten darbecilerin hukuku yoktur. O, bir zorbalıktır. Hiçbir anayasa, darbeye imkan veren bir anayasa değildir ki. Ama bizim şimdi yürürlükte olan anayasamız, yürürlüğe girdiği günden beri toplumun her kesiminin tartıştığı anayasadır ve dünyada da örneği yoktur. Hem bu kadar tartışılıp hem de varlığını sürdüren bir anayasadır." değerlendirmesinde bulundu.

Meclis Başkanlığı görevi sırasında, anayasayı değiştirmek için bazı teşebbüslerin olduğunu hatırlatan Çiçek, "60 kadar maddede mutabakat sağlandı ondan sonra da kaldı. Anayasanın değişmesi gerektiğinde tereddüt yok. Ama Aşık Veysel'in bir sözü var; 'Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa'. Herkes aynı türküyü söylediğini zannediyor ama fikirler başka başka. İnşallah bu defa şeytanın bacağını kırar da bir anayasa yapılır, onu temenni ediyorum." ifadesini kullandı.

 

KAYNAK: AA
YORUMLAR 1
  • Trabzon uşağı 3 yıl önce Şikayet Et
    Arınç gitti bu uğursuz geldi
    Cevapla
DİĞER HABERLER
CHP'li anketçi açıkladı! CHP kendi adayının kuyusunu kazıyor! O ilçe adayına çekil baskısı
Turgut Altınok, Mansur Yavaş'ın Londra'da PKK destekçisiyle görüşmesine tepki gösterdi